GENEL - 19 Ocak 2017 Perşembe 09:48

(ÖZEL HABER) Dilovası’ndan dalgalarla taşınan petrol Hersek Lagünü’nü de kirletti...

A
A
A
(ÖZEL HABER) Dilovası’ndan dalgalarla taşınan petrol Hersek Lagünü’nü de kirletti...

Kocaeli Dilovası’nda yaşanan sızıntı sonrasında denize sızan petrol dalgalarla Ramsar Sözleşmesi ile kuşların üreme bölgesi ilan edilen ve koruma altına alınan Hersek Lagünü’ne de taşındı. Buradaki kuşlar da petrol nedeniyle ölmeye başladı. Yalova Valiliği lagünde temizleme çalışmaları başlattı.
Geçtiğimiz günlerde Kocaeli Dilovası’ndaki limanda bulunan bir yakıt tankından denize sızan petrol, kirliliğe yol açmış, bazı kuşların da ölmesine neden olmuştu. Denize sızan petrol dalgalarla Dilovası’nın karşı tarafında bulunan ve soyu tükenmek üzere olan bazı kuş türlerinin de konaklama ve üreme alanı olan Hersek Lagünü’ne taşındı.
Lagüne taşınan petrol nedeniyle çok sayıda kuşun etkilendiği ve kuş ölümleri başladı. Konunun öğrenilmesi üzerine harekete geçen Yalova Valiliği ise Lagün’ün Dilovası tarafındaki kirlenen bölgesinde temizleme çalışması başlattı. Yalova Orman ve Su İşleri Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri bölgede temizleme ve petrolden zarar gören kuş türlerini kurtarma çalışması başlattı. Hersek Lagününde petrolden zarar gören ve ölen kuşlar ise toplanıyor.

Petrolden etkilenen ve zifte bulanan kuşlar tedavi ediliyor
Öte yandan petrole bulanan ve ölümle burun buruna gelen kuşlar ise Yalova Belediyesi Veterinerlik İşleri Müdürlüğü’ne getiriliyor. Kuşlar burada petrolden arındırılarak temizlenip tedavi ediliyorlar. Kuşlara ilk tedaviyi ise aslen veteriner olan Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman yaptı. Salman kuşların petrolden etkilendiklerini ve kurtarılmaları için de yoğun çaba harcandığını dile getirdi.

Çok sayıda kuş çeşidine ev sahipliği yapıyor
Hersek Lagünü, Marmara Denizi güney kıyılarında, az sayıdaki lagün (deniz gölü) sisteminden birisi. Yalova ili Altınova İlçesi sınırları içerisinde bulunan lagünün yüzey alanı 152 hektardır. Hersek Lagünü’nün de yer aldığı Altınova İlçesi, Yalakdere’nin taşıdığı alüvyonların Marmara Denizi’ni doldurmasıyla oluşmuştur. Lagün, Marmara Denizi’nden ince bir kıyı şeridiyle ayrılıyor. Günümüzde lagüne su girişi fırtınalı havalarda kıyı şeridinden göle taşan deniz suları, göl yüzeyine düşen yağışlar ile lagünün güneyindeki arazilerin boşaltma suları ve yüzeysel akışlarla olmaktadır. Gölün ortalama derinliğinin 50-60 cm. en derin noktasının 90 cm. olduğu tespit edilmiştir. Hersek Lagünü başta su kuşları olmak üzere pek çok türün barınma, beslenme ve üreme alanı olarak büyük önem taşır. Gölün kışın donmaması nedeniyle özellikle sert geçen yıllarda göl yüzeyinin tamamında başta ördekler olmak üzere pek çok kuş türünü görmek mümkündür. Alan her ilk ve sonbahar döneminde Avrupa ve Afrika kıtaları arasındaki yüz binlerce kuşun geçtiği göç yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle göç kuşları için beslenme ve dinlenme alanı olarak önemli bir konumdadır. Yine kış aylarında kuzeyden gelen su kuşları için önemli bir beslenme alanıdır. Hersek Lagünü yaz aylarında üreme için gelen yaz göçmenleri için de uygun bir yaşam alanı sunmaktadır. Alanda özellikle denizle göl arasındaki kıyı şeridinde koloni halinde üreyen önemli kuş türleri bulunmaktadır. Bunlar Kara gagalı sumru, Sumru, Akdeniz martısı, Poyrazkuşu, Küçük Halkalı Cılıbıt ve Gümüş martıdır. Karagagalı sumru alanda üreyen en az 20 çiftlik popülasyonu ile Hersek Lagünü’ne önemli kuş alanı (ÖKA) özelliğini kazandırmaktadır. Bu tür ülkemizde Gediz Deltası’ndan sonra sadece Hersek Lagünü’nde üremektedir. Alanda üreyen diğer bir tür de Uzunbacak’tır. Bu tür küçük bir alanda üreyen 25 çift ile lagüne önem katmaktadır. Yaz döneminde Lagün çevresinde sulak alan kenarındaki maki ve karışık orman içerisinde birçok yerli ve göçmen kuş türü de üreme ve barınma olanağı bulmaktadır. Hersek Lagünü kış mevsiminde barındırdığı Flamingo sayısı ile de Marmara bölgesinde önemli bir konuma sahiptir. Alanda 2013-2014 kışında 1000 bireyi aşkın Flamingo sayılmıştır. Yine kış ve bahar aylarında gözlenen 6 birey Pufla ördeği ülkemiz için önemli sayıdır. İncegagalı Martı da kış ve bahar aylarında alanı yüksek sayılarda kullanan bir martı türüdür. Alanda yapılan kış ortası su kuşu sayımlarıyla (KOSKS) ve diğer gözlemlerle toplam 190 tür tespit edilmiştir. Bu sayı, alan olarak küçük olmasına rağmen Hersek Lagünü’nü Ülkemizdeki sulak alanlar arasında ön sıralara taşıdı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanan Rönesans Rezidans’ın müteahhitti: "Karadağ’a tapu devri için gidiyordum" Depremin vurduğu Hatay’da yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans ile ilgili dava kapsamında ilk duruşma gerçekleştirildi. Havalimanından kaçmaya çalışırken yakalanan rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Çoşkun, "Karadağ’a tapu devri için gidiyordum. Hatam varsa en üst cezayı almaya razıyım. Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 euro çektim” dedi. Asrın felaketinde Antakya ilçesinde en çok ölüm Ekinciler Mahallesi’nde bulunan ‘Cennetten bir köşe’ vaadiyle satılan Rönesans Rezidans’ta yaşanmıştı. Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği 250 daireden oluşan Rönensans Rezidans, deprem anında saniyeler içinde yerle bir olmuştu. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan soruşturma geçtiğimiz aylarda tamamlanmıştı. Hazırlanan iddianame Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmişti. Rönesans Rezidans ile ilgili yargı süreci bu gün görülecek mahkeme ile başladı. Duruşmada Rönesans Rezidans’ta yakınlarını kaybeden vatandaşlar da katılım gösterdi. Duruşmaya; rezidansın tutuklu olarak yargılanan müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun SEGBİS üzerinden, tutuklu kontrol elemanı Önder Artun, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Sekiçoğlu ve tutuksuz olarak yargılanan proje müdürü İ. D. mevcutlu olarak, tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi Ayhan Karan SEGBİS üzerinden katıldı. Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölmesine ve yaralanmasına neden olma suçundan 22 yıl 6’şar ayla yargılanan davada sanıklar ve müvekkilleri kendilerini savundular. Tutuklu sanık Önder Artun, 22 yıldır esnaf olduğunu belirterek Rönesans Rezidans inşaatında çalışmadığını dile getirdi. Artun’un avukatıysa müvekkilinin akli dengesinin yerinde olmadığını belirterek şahsın beraatını istedi ve hastanede tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. “Bu kadar yıkıcı bir depremi kimse tahmin edemiyordu, ben görevimi yaptığıma inanıyorum” Tutuklu yapı denetim şirketi sorumlusu Mehmet Haşim Eraslan, iddianamede yer alan kendisine yönelik suçlamalara karşı, "Proje aşamasında yer almadım. İnşaatın devam ettiği sürede İskenderun ilçesinde ikamet ediyordum. Ortağım O.Ç. Rönesans inşaatla ilgileniyordu. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum. Denetimlere ara ara gidiyordum, hiçbir olumsuzluk yoktu. Deprem dalgası değişkenlik gösterdi daha bilim adamları çözemedi. Bu kadar yıkıcı bir depremi kimse tahmin edemiyordu. Ben görevimi yaptığıma inanıyorum, beton dökülürken oradaydım” ifadelerini kullandı. Tutuksuz yargılanan proje müdürü İ.D., kendisine yönelik suçlamaları reddedip kendisinin inşatta amele işlerini yaptığını belirterek, "Müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun’un yanında 20 yıldır çalışıyorum. Proje müdürü olacaksın dediklerinde inşaat yüzde 80 seviyesindeydi. Yaşananlar için çok üzgünüm, orada ölen tanıdıklarım var. Vefat edenlere rahmet diliyorum. Biz 6 kişilik amele takımıyız; temizlik taşıma işlerini yapıyorduk. Beni şirket müdürü M.C. görevlendirmişti. Proje müdürünün görevini bilmiyordum. Binada hiçbir olumsuzluk görmedim. Kalıpçılardan birisi düşüp öldükten sonra görevlendirildim” dedi. “Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 EURO çektim” Tutuklu olarak yargılanan Rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, “Depremde ölenler için üzgün ve acılıyım. Yönetmelikte yer alan tüm prosedürleri yerine getirdim. En ufak hata ve kusur varsa cezamı çekmeye razıyım. Antakya’da 41 yıldır mimarlık yapıyorum. Bu güne kadar mesleğimde ilkeli ve dürüst olarak çalıştım. Binayı yaparken hazır beton olarak C-30 kullandım, elle beton dökmedik ve masraflardan kaçınmadık. Kaliteli malzemeler kullandık, daha öncede Antakya’da bir çok binalar yaptım ve hiç biri yıkılmadı. Rönesans Rezidans’ın yıkılmasıyla ilgili bilir kişi raporları gerçeği göstermemektedir. Karadağ’a tapu devri için gidiyordum. Hatam varsa en üst cezayı almaya razıyım. Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 euro çektim” dedi. Tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi A.K. kendisine yüklenen suçları ve ihmalleri kabul etmeyerek, projenin hiçbir aşamasında yer almadığını söyledi. Tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Seküçoğlu, “Projede hiçbir kusur olmadığı tarafımızdan onaylanmıştır. Uygulama denetçisi olmadığım için evraklarda imzam yoktur. Aplikasyon olarak denetleme yaptım. Evrak üzerinde denetleme yaptım” ifadelerini kullandı. Duruşmada rezidansın tutuklu olarak yargılanan müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun’un, tutuklu kontrol elemanı Önder Artun’un, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan’ın, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Seküçoğlu’nun tutukluğunun devam etmesi ve tutuksuz olarak yargılanan proje müdürü İ.D. ve tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi A.K.’ nın tutuksuz olarak yargılanmasına devam edilmesi kararı verildi. Öte yandan dava sanıklarından B.M.’nin hakkında yakalanma emri düzenlenmesine ve rezidansın müteahhidi olan Mehmet Yaşar Coşkun’un kardeşi olan firari Hüseyin Yalçın Coskun’un yakalanmasına yönelik emrin devamına kararına verildi.
Edirne Edirne Balkanların ticaretin merkezi oluyor Edirne Valiliği Balkan Şehirleri İş Birliği Edirne Platformu tarafından "Balkan İş Forumu" düzenlendi. Programa Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Arnavutluk, Kosova, Sırbistan gibi birçok ülkeden iş insanı katıldı. Edirne Valisi Yunus Sezer, yatırımcıların bürokratik işlemlerine talip olduklarını söyledi. Ticaret, sanayi adına bir başlangıç yapılan "Balkan İş Forumu" birçok ülkeden ve Trakya’nın çeşitli bölgelerinden 240 firmanın katılımıyla gerçekleştirildi. Kentteki bir tesiste düzenlenen "Balkan İş Forumu" programında, Balkan Şehirleri İşbirliği Platformu’nun Faaliyet Filmi, Edirne Tanıtım Filmi ve Trakya Yatırım Tanıtım Filmi gösterime sunuldu. Edirne’nin ikisi demir yolu, dördü kara yolu olmak üzere altı sınır kapısıyla Türkiye’nin batıya açılan yüzü olduğunu belirten Vali Yunus Sezer, özellikle Kapıkule Sınır Kapısı’nın dünyada en fazla araç ve yolcu sirkülasyonunun olduğu ikinci kapı olarak bilindiğini üretim ve ihracat açısından önemli bir merkez konumunda olduğunu aktardı. Kapıkule’nin potansiyelini her yıl ortalama yüzde 15 artırdığına dikkat çeken Vali Sezer, bu Avrupa’nın ötesinde ticaretin, sanayinin ve üretimin bu topraklarda giderek çok daha fazla artacağının göstergesi olduğunu belirtti. "Edirne olarak her alanda köprü olma vazifesine talibiz" Trakya’nın hem tarım faaliyetleri hem de stratejik açıdan çok önemli bir bölge olduğunu ifade eden Vali Sezer, Edirne’de tek olan organize sanayi bölgesi sayısını da artırdıklarını aktardı. Edirne olarak tarımda, ticarette, sanayide, kültürde, spor ve diğer alanlarda bir köprü olma vazifesine talip olduklarını vurgulayan Vali Sezer, Balkan Şehirleri İş Birliği Platformu’nun kuruluş amacının da bu nedenle olduğuna dikkat çekti. Edirne’nin, tarihi olarak üstlenmiş olduğu misyonu ete ve kemiğe büründürmeyi amaçladıklarını aktaran Vali Sezer, "Köprüler sadece Edirne’nin sembolü değil aynı zamanda tüm Balkanlar’ın sembolü. Bu köprüleri biz fiziki olmaktan çıkartıp gönül köprülerine dönüştürmeyi, kalıcı dostlukların inşası için bir vesile olmayı amaçlıyoruz. Bu manada 3 ay önce kurulan Edirne Balkan Şehirleri Platformu çok güzel bir faaliyet planı çerçevesinde çalışmalarını devam ettiriyor" ifadelerine yer verdi. "240 firmanın katılımıyla gerçekleştiriyoruz" Balkanlar’dan ve Trakya’dan gelen güzel iş insanlarının katılımıyla bu forumu düzenlediklerini ve bunu kalıcı hale getirmeye çalıştıklarını belirten Vali Sezer, "Bu bizim iş forumu adına, ticaret adına, sanayi adına bir başlangıcımız. Şu anda 240 firmanın katılımıyla bunu gerçekleştiriyoruz, sonbaharda inşallah büyük bir fuarla beraber 2 bine yakın iş insanını bir araya getireceğiz. Balkanlardaki Sanayi ve Ticaret Bakanlarımızı, Türkiye’deki oda ve borsaları burada toplamayı hedefliyoruz. Edirne olarak iş insanlarının yapacakları bütün yatırımlarda bürokrasiyi üstlenmeye ve takip etmeye talip olduk. Bir kapı ve nokta olmaya talibiz. Gelen iş insanları bir muhatap bulsunlar ve kendileri adına tüm iş süreçlerini biz takip edelim. İş insanlarının güvenli platformlarda bir araya gelmesi ve birbirilerini tanıması ile kuracakları birlikteliklerin kalıcı olmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Biz Edirne olarak kendi potansiyelimizin her alanda yüzde 10’unu kullandığımızı düşünüyoruz. Bu alanda da biz yüzde 10 potansiyelimizi, yüzde 100e’, hatta onun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Trakya ve Edirne özelinde yatırım fırsatları ile ilgili sunum yaptı. Mahmut Şahin, Edirne’nin Balkanlara açılan ve Avrupa’ya açılan ticaret ve hizmetler sektörü kapısı olduğunu belirtti. "Edirne balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır" Edirne’nin Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır olduğunu aktaran Şahin, aynı zamanda ticaret ve hizmet sektörü kapısı olduğuna değindi. Şahin, "Türkiye Orta Doğudan ve Asya’dan Avrupa’ya açılan kapı, Trakya ise Balkanlar’da Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısıdır. Trakya’da da Edirne’nin Balkanlar’a açılan ticaret kapısı ve hizmetler sektörü kapısıdır. Türkiye’nin hemen en yoğun OSB’lerinin kurulu olduğu ve sanayi altyapısının iyi olduğu su, elektrik doğalgaz gibi yerleşik altyapının hazır olduğu bir bölgedesiniz. Edirne’miz önce de bahsettiğimiz gibi Türkiye Trakya’da Balkanlara çıkış kapısı. Bu anlamda hem demir yolu hem karayolu hem de sınırlarıyla Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir kapı" ifadelerini kullandı. "Türkiye’den Bulgaristan’a 4 buçuk milyar dolar ihracat" Edirne’nin hem Balkanlara, hem Bulgaristan’a, hem de dünyaya açılan bir kapı olduğunu söyleyen Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Mustafa Sarıbekir, kentteki sınır kapılarının yılda 2 buçuk milyon tekerlekli araç geçtiğini ve Türkiye’nin ihracatının yüzde 55’inin Avrupa’ya olduğu düşünüldüğünde bu kapıların Türkiye için çok önemli olduğunu ifade etti. Bulgaristan’da 7 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi olduğunu söyleyen Sarıbekir, bunun yaklaşık 4 buçuk milyar dolarını Türkiye’nin Bulgaristan’a sattığını ve 2 buçuk milyar dolarını da Bulgaristan’ın Türkiye’ye sattığını aktardı.