SAĞLIK - 19 Ekim 2016 Çarşamba 12:29

Prof. Dr. Acar: "İnsan ömrünü uzatmak mümkün"

A
A
A
Prof. Dr. Acar: "İnsan ömrünü uzatmak mümkün"

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) tarafından yapılan 4. Uluslararası İlaç Geliştirme Kongresine kök hücre tedavisi ve kanser alanında yaptığı çalışmalarıyla katılan Prof. Dr. Melih Acar, kök hücre ve kanser alanında önemli gelişmeler olduğunu hatta önümüzdeki yıllarda insan ömrünün 100 yaşına kadar uzayabileceğini söyledi.
Kanser dahil umutsuz pek çok hastalığın tedavisinde çığır açacak gelişmeler olduğunun altını çizen Dr. Acar, "Birçok insan yaşlandığında iki temel problemle karşılaşıyor. İlki kanser, her beş kişiden biri kanserden vefat ediyor. Diğeri de kalp ve damar hastalıkları. Eğer biz insanların bu hastalıklara yakalanmasını engelleyebilirsek insanların ömürlerini de uzatmış oluruz. Yeni nesil ilaçlar bu hastalıklara karşı çok etkili olmaya başladı" dedi.
"Yeni gelişmeler umut verici"
"Gelişen biyoteknolojiyle yolun sonundaki ışık gözüktü diyebiliriz" diyen Prof. Dr. Acar, Daha önce kansere karşı kullanılan ve insana çok zarar veren tedavilerin dışında şuanda ilk defa modern biyoteknolojik ilaçlar piyasaya çıkmakta. Henüz bütün kanserler için bu ilaçlar geçerli değil ama yolun başında olmamıza rağmen o kadar büyük etkilerini gördük ki zamanında tedavisi mümkün olmayan kanserli hastaların şuan tedavisi mümkün hale geldi. Günümüzde böyleyse bundan 5-10 sene sonra kanser konusunda çok büyük gelişmelerin olacağını söyleyebilirim. Kök hücre kullanımı da baya yaygınlaştı. Eskiden emiriyonik kök hücresi elde etmek büyük sorundu. Şuan bu sorun çözülmüş durumda. Artık kişinin kendisinden aldığımız hücreleri kullanarak o hücrelerde değişik doku ve organların üretimi için bir umut doğdu" diye konuştu.
"Genetik hastalıkları bile tedavi etme imkanımız var"
Prof. Dr. Acar, "Bunun dışında genetik olarak kişiden aldığımız herhangi bir hücreyi yeni teknolojilerle içindeki mutasyonları düzeltip genetik hastalıkları bile tedavi etme imkanımız doğdu. Tabi bu çalışmalar henüz başlangıç seviyesinde olan çalışmalar. Önümüzdeki yıllarda çok büyük gelişmeler olacağını düşünüyoruz" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.