POLİTİKA - 19 Ekim 2016 Çarşamba 19:45

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş:

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş:

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş,
“Bizim yolumuz, Türkiye’de demokrasinin yolunu güçlendirmekten geçiyor. Bizim demokrasi tarihimiz, medeniyet tarihimizin de yansımasıdır. Hem değerlerimize sahip çıkacağız, bu demokrasiyi güçlendireceğiz. Bu millet 15 Temmuz gibi karanlık geceyi geride bırakmayı başardıktan sonra, nerden rüzgar eserse ezsin vız gelir tırıs gider” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, bir dizi ziyaret için geldiği Antalya’da ilk olara Kepez üstündeki Macera Ormanı’ndaki seyir terasından Antalya’yı izledi. Kurtulmuş’a, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, ilçedeki çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Burada iki üniversite öğrencisi ile de sohbet eden Kurtulmuş, ardından Duacı Gençlik Kampı, kapsamındaki Demokrasi Kampı’na katıldı.
Burada konuşan Kurtulmuş, geleceğin gençlerinin Türkiye’yi çok daha ileri götüreceğini söyledi. Gençlere başarılı bir kamp dileyen Kurtulmuş, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada PKK’nın hayatı çekilmez hale getirdiğini belirterek, canlı bombalarlar ile Türkiye üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığını kaydetti.
DAEŞ’inde canlı bomba katliamları ile Türkiye’nin önünü tıkamaya çalıştığına değinen Kurtulmuş, “Bir taftan coğrafyamızda Suriye son 5 yılda paramparça oldu. Musul operasyonu ile birlikte Irak’ta yeni bir döneme giriyoruz. Olayların niye yoğun şekilde bu coğrafyada yaşandığını ve niçin Türkiye merkezli bir operasyonlar zinciriyle karşı karşıya kaldığımızı iyi anlamamız lazım. Yetmiyor 15 Temmuz’da FETÖ denilen eşkıya çetesi yıllardır gizlendikleri yerden çıkarak bu ülkenin önünü kesmek için bir operasyon yapıyor, bir darbe teşebbüsünde bulunuyor. Yetmiyor içeriden ve dışarıdan algı operasyonları ile Türkiye’nin önü kesilmeye çalışılıyor. Soruyu doru sormazsak cevabı doğru veremeyiz. Bunun sadece bir takım politik, siyasi,türbülansların sonucu olmadığını görmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
"Esenlik adası"
Resmin büyüğüne bakılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, “3 asır evvel çok geniş coğrafyaya yayılmış olan yaklaşık 20 milyon kilometrelik yüzölçümünde bütün dünyada, Osmanlı Barış Düzeni koyulan bir düzeni koymuş olan bir imparatorluğun varisleriyiz. O büyük toprak gide gide 2.5 milyon kilometrekareye ulaştı 1. Dünya Savaşı öncesinde. O coğrafyada 1 asır önce son kalan insanlığın esenlik adası 2.5 milyon dağıtmak için ve yeni bir düzen kurmak için birinci paylaşımı gerçekleştirmek üzere bir süreç başlatıldı. Bunun adı 1. Dünya Savaşı’dır” dedi.
"Yapay sınırlarla ayırdılar"
Balkanlarda tüm unsurların Osmanlı zamanında barış içinde yaşadığını dile getiren Kurtulmuş, “Her yıl onlarca insanın evinin yıkıldığı, Filistin’de 4 asır boyunca Osmanlı egemen olmuş. Kimse kimseye kime inanıyorsun nasıl yaşıyorsun diye sormamış. Ama maalesef 1. Dünya Savaşı öncesinde başlayan dönemde hem Osmanlı’nın kendi içinde, hem de geniş coğrafyamızda insanlar etnik fitnenin ateşi yakılarak birbirinden ayrıştırılmaya başlanmış. Balkan harpleri budur. Birbirlerine insanlar düşman haline getirilmiştir. 20 yıl içinde 2.5 milyon kilometrekarelik alandan küçüle küçüle 780 bin metrekarelik bugünkü Anadolu ve Trakya toprakları kalmış. O süreçte başlatılan birinci paylaşım savaşı. 1. Dünya Savaşı ile birlikte imparatorluklar dönemi sona ermiş. Dünyanın en büyük barış imparatorluğu Osmanlı tavsiye sürecine girmiş. Ondan sonra masaların üstüne pergeller cetvelleri koymuşlar, Sykes-Picot ile cetvellerle sınırlar çizilmiş. Orta Doğu’da hiçbir şekilde birbirlerinden ayrılmayan insanları yapay sınırlarla birbirlerinden ayırmışlar” dedi.
"Milis değil, örgüt adlarını kullanın"
“Aradan bir asır geçmiş şimdi oynanan oyun ikinci perde” diyen Kurtulmuş şöyle konuştu:
“Bir asırdır etnik fitne üzerinde insanları ayırmaya çalışmışlar ama bölge insanının gönlünde yer etmemiş. Birbirinden ayrı olmadıklarını görmüşler. Oyun tutmamış. Şimdi bir asır evvel sınırlarını böldükleri insanların şimdi gönüllerini ve zihinlerini bölmeye çalışıyorlar. Orta Doğu’da bugün oynanan oyunun adı budur. Suriye, Irak, FETÖ’nün darbe girişiminin arkasındaki esas gerekçe budur. Bu tabloyu görmediğimiz takdirde resmin detaylarında kaybolur, Orta Doğu’nun labirentlerinden çıkamayız. Mesele bu coğrafyanın daha fazla parçalanması aradaki ihtilafların kalıcı hale getirilmesidir. Kürt Koridoru, Şii milisler, Türkmen milisler, Kürt milisler, bunları bilerek algı operasyonun parçası olarak kullanıyorlar. Bölgede oynan oyun Türklük, Kürtlük, Araplık oyunu değildir. Sünnilik, yada Şiilik oyunu değildir. Bölgede oynanan oyun ikinci kez Sykes-Picot’u devreye koymak ve yeniden sınırları değiştirmektir. Milis adlarını kullanmayın örgüt adlarını kullanın. Türkiye bu bölgede kilit taşıdır. 72 millet uraya niye geldi. Osmanlı çökerse, bölgenin dağılacağını biliyorlardı. Ama bu millet dağılmış imparatorluktan Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu. Son özgür bağımsız devleti kıyamete kadar yaşayacaktır. Tarihi asla hikaye okur gibi okumayın. Bizim tarihimizi her birisi bugün tarih tekrar tekrar tekerrür ediyor, oyuncular, isimler, aktörler farklı. Aynı şeyler olmaya devam ediyor.”
"FETÖ’nün, Haçlı ordusu mensubu olduğundan şüphemiz yok"
Çanakkale Savaşı’nda dünyanın en büyük ordularına karşı zafer kazanıldığını hatırlatan Kurtulmuş, “Dağları tepeleri bombaladılar, zannettiler ki birkaç günde İstanbul’a geçeriz. O gün Çanakkale’nin dağlarını ovalarını bombalayan o bombaları atan irade neyse, 15 Temmuz gecesi TBMM’yi bombalayan, Özel Harekatı bombalayan uçakların toplarının arkasındaki irade aynı iradedir hiçbir farkı yoktur. Bu adamların kendilerini dini kisve adı altında kamufle ediyor olmaları bunların haçlı ordularının mensubu olduğu gerçeğini örtmez. O zaman gelenler nasıl haçlı ordularının mensubu idilerse burada bunlar kim olursa olsun hangi şekilde kendini kamufle ederse etsin bunlarında haçlı ordularının mensubu olduğundan şüphemiz yok. Aynı iradedir. İradenin aslı Türkiye’yi zayıflatmak, ayakların çelme takmak, güçlü Türkiye’yi önlemek. Ana hedefimiz güçlü Türkiye’dir” ifadelerine yer verdi.
"İrade aynı"
Oyunun hiç değişmediğini dile getiren Kurtulmuş, “Yeni güçlü Türkiye’yi ayağa kaldırıyoruz. Ama hiçte güllük gülistanlık olmadı. Türkiye’de 66 yıl çok partili siyasi hayat var, 5 darbe var. 1960, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan bunların hepsi post modern diyorlar ya kanmayın. Güçleri yetseydi herkesi kıtır kıtır doğramaktan gözlerini bile kırpmazlardı. Ama karşılarında millet sağlam durdu. Milletin feraset gösterdiği dönemlerdir. Bunlar demokrasiyi milletin söz sahibi olmasını hazmedemezler. Çanakkale’de bombayı atanlarla, TBMM’ye bomba atanların iradesi aynı” dedi.
"Türkiye demek güçlü Orta Doğu demektir"
Gençleri bütün okumaları 15 Temmuz üzerinden yapmalarını isteyen Kurtulmuş, “Birbirlerinin aynısı benzeri, aktörler değişik, niyet aynı, Türkiye’yi engellemek, durdurmak, Türkiye’nin bu coğrafyada büyük bir devlet olmasının önüne geçmek. Şimdi burada bu iş bitti. Ülkenin başına bir şey gelmez zannetmeyin. Bunlar uyumayacaklar FETÖ’ler başkaları, bu ülkenin düşmanları hep var olmaya devam edecek. Bu topraklar Anadolu ve Rumeli toprakları çok ihanetler gördü. FETÖ’nün bu ihaneti bu toprakların tarih boyunca gördüğü en önemli en büyük ihanettir. Bunun hesabını soracağız. Biz bu coğrafyanın amiral gemisi ve en önemli kilit taşıyız. Türkiye demek güçlü bir Orta Doğu demektir. Bütün mazlumların ayağa kalkması demektir. Her birimiz bir dava adamı gibi bu millete sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Millete sadakatten asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
“Vız gelir tırıs gider”
Türkiye’nin güçlü bir şekilde yoluna devam ettirmenin temel şartlarından birinin bölgeyi derleyip toparlamak olduğunun altını çizen Kurtulmuş, “Türkiye’deki demokrasiye tarihi, milletin kökleri ve değerleriyle buluşma tarihidir. Ne zaman Türkiye’de önünü açmaya çalıştıysa önü kesilmiştir. O dönemde siyaset bir kenara değil milletin, değerlerine, inançlarına, birikimlerine karşıda husumetle hareket edilmiştir. Bizim yolumuz, Türkiye’de demokrasinin yolunu güçlendirmekten geçiyor. Bizim demokrasi tarihimiz, medeniyet tarihimizin de yansımasıdır. Hem değerlerimize sahip çıkacağız, bu demokrasiyi güçlendireceğiz. Bu millet 15 Temmuz gibi karanlık geceyi, geride bırakmayı başardıktan sonra, nerden rüzgar eserse ezsin vız gelir tırıs gider. Dere yatağını, su yatağını bulmuştur. Bu millet doğru istikamette gidiyor. Gelecek sizlerin elinde önemli bir birikime sahipsiniz. Sadece siyasi olarak söylediğimizi konuları, geçmiş tarihimizi de iyi bileceksiniz ama geçmişi geleceğe taşıyacaksınız” ifadelerine yer verdi.
Konuşmaların ardından Kurtulmuş ve Vali Münir Karaloğlu öğrencilere katılım belgelerini verdi.
Hedefi 12’den vurdu
Kamp yapan gençlerle özçekim yapıp, toplu hatıra fotoğrafı çektiren Kurtulmuş, hedefe ok attı. Yayın nasıl kullanılacağı hakkında bilgi alan Kurtulmuş, ardından iki atış gerçekleştirdi ve hedefi 12’den vurdu. Kurtulmuş, daha sonra AK Parti İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.
Kurtulmuş’a, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hasan Özaba, AK Parti, İl Başkanı Rıza Sümer, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, İl Müftüsü Osman Artan’da eşlik etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Yolda yatan köpeğin üzerinden otomobili ile geçti Sakarya’nın Karasu ilçesinde bir otomobilin yolda yatan köpeğin üzerinden geçip yoluna devam ettiği anlar güvenlik kameralarına yansıdı. Ezilen köpeğin sahibi ve mahalle sakinleri, yaşanan acı olaya tepki gösterdi. Olay, Karasu Yalı Mahallesi Barbaros Caddesi üzerinde meydana geldi. Mahalle sakinlerinden Güler Yaşar’ın sahibi olduğu köpek, yol kenarında yattığı sırada bir arabanın üzerinden geçmesi sebebiyle yaralandı. Ayakları kırılan köpek, Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne ait Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavi altına alındı. Otomobil sürücüsünün, köpeğin üzerinden geçerek hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ettiği anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, üzerinden otomobil geçen köpeğin acı içerisinde yerde kıvrandığı anlar yer aldı. "Hızlı gelse, fren yapamasa kaza deriz ama öyle bir şey olmadı" Yaşanan olaya mahalle sakinleri ve köpeğin sahibi Güler Yaşar tepki gösterdi. Yaşar, “Köpek yol kenarında yatıyordu, araba 14.58’de köpeğin üzerinden geçmiş. Tümseğin üzerinden geçtikten sonra hiç fren yapmadan geçti, hiç durmadı. Köpeğin sesini duyunca aşağıya indik, tedaviye gönderdik. Hızla gelip çarpmıyor. Yavaş yavaş geliyor, üzerinden geçiyor. Mahalle içinde çocuklar var, yaşlılar var. Bir hayvanın üzerinden geçiyor ve durmuyor. Tepkimiz bu yüzden. Telefonuna mı bakıyordu, önündeki hayvanı görmüyor. Nereye bakıyordu? Hızlı gelse, fren yapamasa kaza deriz. Öyle bir şey de olmadı” diye konuştu.
İstanbul Dilan Polat mahkemede gözyaşlarına boğuldu Sosyal medya fenomeni Banu Parlak’ın güzellik merkezinin kurşunlanmasına ilişkin açılan dava kapsamında Dilan ve Engin Polat çifti savunma yaptı. Dilan Polat’ın savunması sırasında sık sık ağladığı görüldü. Bahçeşehir 1. Kısım Doğa Parkı’nda bulunan sosyal medya fenomeni Banu Parlak’a ait güzellik merkezi 1 Ekim 2023 günü saat 02.00 ve 04.30 sıralarında motosikletli şüphelilerce kurşunlanmıştı. Olaya ilişkin hazırlanan iddianame kapsamında Dilan ve Engin Polat çiftinin de ‘azmettirme’ suçundan cezalandırılması istenen davanın görülmesine bugün Küçükçekmece Adliyesi’nde başlandı. Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanıklar Dilan, Engin ve Sezgin Polat ile müşteki Banu Parlak hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları da katıldı. Duruşmada kimlik tespiti esnasında Engin Polat “aylık ortalama gelirim 200 bin” dedi. Dilan Polat da aylık gelirinin 200 bin TL olduğunu söyledi. Engin Polat duruşma salonunda küçük oğlu ile telefonda konuşup konuşamayacağını sorarak “6 aydır konuşmuyoruz” dedi. Hakim bu talebin üzerine “her türlü temas yasak” dedi. Dilan Polat ise ağlayarak duruşma salonuna girdi ve eşinin elini tuttu. Polat, duruşma salonunun izleyici kısmında oturan kızının da elini tutmak istedi ancak jandarma izin vermedi. Dilan Polat kızına sık sık “Kızım seni çok seviyorum, hepsi geçecek, yapmadık biz yapmadık” dedi. Sanık Polat duruşma salonunda göz yaşlarına hakim olamadı. Dilan Polat savunmasında “Ben Banu Parlak’ı tanırım kendisi 6 yıllık arkadaşım. Küsüp barıştığımız dönemler oluyordu. İş yeri kurşunlanmadan önce işleri konusunda benden yardım destek istemişti. Ben de kendisine seve seve yardım edeceğimi söyledim. Daha sonra sosyal medyada haberleri görünce haberim oldu. Can güvenliğinin olmadığını ve bizi sorumlu tuttuğuna dair paylaşımlar gördüm. O ana kadar aramızda problem yoktu. İş yerinin kurşunlandığını da basın ve sosyal medyadan öğrendim. Bu sırada yargılandığımız kişilerle de hiçbir bağlantımız yoktur. Daltonlar çetesi eşimi ve beni de tehdit etmiştir. Bununla alakalı mesajlar da mevcut” dedi. Polat savunması sırasında da zaman zaman duygulanarak ağladı. Dilan Polat savunmasının devamında “Can Dalton bana senin namusunu elinden alacağım diye mesajlar da iletmişti. Bizi tehdit eden kişilerle aynı dosyada neden yargılanıyoruz bilmiyorum. Gürcistan’a 2018-2019 yıllarında hamilelik dönemimde gittim. Yemek yedim ziyaret ettim döndüm. Sosyal medyada ön planda bir hayat yaşıyorum. Maddi durumumuzun iyi olmasından dolayı farklı yollarla Halil İbrahim Kalkan’ın haraç kesmek istediğini düşünüyorum. Pendik şubemize giderek tabelaları indirin demişti. Çalışanların elinde ses kayıtları da mevcut. Benim Banu Parlak ile husumetim yoktu. Neden böyle bir konuda beni ve ailemi hedef gösterdi anlamıyorum. Dosyada bahsi geçen kimseyi aile üyelerim dışında yani tanımıyorum. Video için de ben sosyal medyada o dönemde aleyhime paylaşımlar yapılıyordu. Çocuklarım ve ailem için. Kafam çok karışıktı herkes saldırı halindeydi. Suçlamayı kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı. Dilan Polat müşteki avukatının “tedbir kararının anasını danasını göreceksin sözlerini kime söylediniz sorusu üzerine “ Benim orada direkt muhatabım yoktu. Kara para aklandığımıza, illegal işler yaptığımıza dair paylaşımlar yapılıyordu. Genel söyledim” dedi. Engin Polat ise savunmasında “Banu Parlak’ı tanımam. Görüşmüşlüğüm yoktur. Bir gün sosyal medyada ‘benim başıma bir şey gelirse Dilan ve Engin Polat sorumludur’ diye açıklamalar yapıyor. Ben de eşime ‘bu kadın senin arkadaşın değil mi neden böyle yapıyor ara kendisi ile görüş’ dedim. Eşim ‘ben aramam dedi’ ben de üzerine düşmedim. Ama karım iyi niyetli olarak aramış benim sonradan haberim oldu. O ara çok mesele vardı. Kara para aklama. Onun da gerçek olmadığını yakında göreceğiz. Bu arkadaşın dükkanı kurşunlanmış. Akabinde bizden şikayetçi olmuş. İfadeye çağırdılar gittik. Olay bundan ibaret bizim hiç kimse ile bir alakamız yok. Ben diğer sanıkların olduğunu bu mahkemede öğrendim şu an. Yalancı tanık Halil İbrahim Kalkan, bizi tehdit edip şubelerimizi arayıp Sezgin ve Engin Polat ile görüşeceğim diyerek tehdit ediyordu. Bu daha önceden de başımıza geldi. ‘Onları şöyle yapacağım böyle yapacağım, bu tabelaları indirin bundan sonra burada Dilan Polat yazmayacak Halil İbrahim Kalkan yazacak’ diyormuş. 2-3 ay devam etti. Biz telefon sapığı diye dikkate almadık. Lakin bir gün Pendik şubemize gidip tehditte bulunmuş. Babama ‘bu böyle olmaz gidelim şikayetçi olalım fiziken de üzerimize gelmeye başladı’ dedim. Gayrettepe’ye gidip şikayetçi olduk. Açılan davalar sonucu bu şahıs ceza aldı öyle biliyorum. Bu şahıs ‘ben Sezgin Polat’a 500 bin TL borç verdim bunu almak için arıyorum’ diye kılıf uydurmuş. Bu kılıfına daha sonra Banu Parlak’ı ekledi. Güya Banu Parlak’ın vurulmasını istemişiz karşılığında para teklif etmişiz. Yalancı bir tanıktır" şeklinde konuştu. Gürcistan ile hiçbir bağlantısının olmadığını söyleyen Engin Polat, "Bağlantımı bırakın orada olan birini 1 kere bile telefon ile aramadım. Gürcistan’a 4-5 sene evvel 6 aile çift olarak tatile gittik” dedi. Engin Polat devamında “Ben Daltonlar çetesini de tanımam. 2 ay önce gazete okurken öğrendim. Can Dalton daha önce eşimi tehdit etmişti. 2 dükkanım 3 ayrı zaman diliminde kurşunlandı. Ben de bunun üzerine şerefsizler diyerek video paylaştım. Bu adam daha sonra bana yanıt verdi. ‘Bundan sonraki mermi sana’ diye cevap verdi. Bu dosyada iftiraya uğradık. Ticari itibarımız zedelendi. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum. Yalanın ve iftiranın delili olmaz. Ben ve ailemde en ufacık bir delil bulunursa her türlü cezaya razıyım” şeklinde konuştu. Müşteki avukatının sorusu üzerine Engin Polat “Emirhan Döner diye birini tanımıyorum böyle biri ile görüşmedim. Fatih Gezer benim çocukluk arkadaşımdır. Cezaevinden beni aradı. Medyada dükkanımızın kurşunlandığını görmüş. Bana kendi çabasıyla yardımcı olmaya çalıştı şunu tanıyorum bunu tanıyorum diye ama konuşmada Daltonlar çetesi adı geçmedi” dedi. Duruşma Engin Polat’ın babası Sezgin Polat’ın savunması ile devam ediyor.