ASAYİŞ - 30 Kasım 2016 Çarşamba 15:20

Cinayet zanlıları duruşmada birbirlerini suçladı

A
A
A
Cinayet zanlıları duruşmada birbirlerini suçladı

Afyonkarahisar’da geçtiğimiz haziran ayında kaybolduktan yaklaşık 1 ay sonra cesedi çürümeye yakın bir halde bulunan 17 yaşındaki gencin cinayet davasında tutuklu 3 sanık, duruşmada birbirlerini suçladı. Cinayete kurban giden gencin otopsi raporlarına göre ise vücudunda çok sayıda kesici ve delici alet izine rastlandığı öğrenildi.
Haziran 2016’da meydana gelen olayda kent merkezinde yaşayan 17 yaşındaki Yunus Emre Kesgin’in cesedi kaybolduktan yaklaşık 1 ay sonra ormanlık bir alanda çürümeye yüz tutmuş bir halde bulunmuştu. Olayın ardından başlatılan soruşturmanın ardından cinayet şüphelisi olarak Yılmaz B. (23), İsmail Ü. (25) ve S.A., (16) isimli şahıslar gözaltına alınmış ve çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmişlerdi. Olayın ardından Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “çocuk, beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi tasarlayarak öldürme” suçundan dava açılmıştı.
Davanın ikinci duruşması ise Kasım ayı başlarında yapıldı. Duruşmada biri çocuk yaşta 3 cinayet zanlısı birbirlerini suçlarken, yaşları büyük olan 2 zanlı olayda hayatını kaybeden genci, çocuk yaştaki zanlının bıçakla yaraladıktan sonra öldürdüğünü iddia ettiler. Çocuk yaştan zanlı S.A., ise bunu reddederek Yunus Emre Kesgin’i diğer 2 şahsın bıçaklayarak öldürdüklerini öne sürdü.
Duruşmada 3 zanlının da verdiği ifadede örtüşen tek noktanın ise hayatını kaybeden Yunus Emre Kesgin’in başta boyun ve sırt bölgesi olmak üzere vücudunun çok sayıdaki yerine aldığı bıçak darbeleri ile yaralı halde olay yerinden kaçtığı konusu oldu.
Diğer yandan, Kesgin’in çürümeye yüz tutmuş cesedinin ise olay yerinden yaklaşık 25 metre ileride ormanlık alanda bulunması ise dikkatlerden kaçmadı.

Cinayete kurbanını, cinayet zanlısı olay yerine götürmüş
Duruşmada S.A. isimli 16 yaşındaki cinayet zanlısı, emniyet ve savcılıkta verdiği ifadenin tam doğru olmadığını belirterek, mahkemede olayın gerçeğini anlatacağını söyleyerek savunmasına başladı. S.A., ayrıca cinayetin işlendiği yere olaydan yaklaşık 15 dakika otomobil ile gittiklerini ve Yılmaz B. ile İsmail Ü.’nün olay yerinde keşif yaptıklarını iddia etti. Hayatını kaybeden Kesgin’i olay yerine motosiklet ile diğer cinayet zanlısı Yılmaz B.’nin götürdüğünü kendisinin ise diğer kişi ile birlikte araçla takip ettiğini kaydeden S.A., “Bakkaldan Yunus Emre’nin dışarı çıktığını gördüm. Yunus Emre bizi görünce yanımıza geldi. Konuşmaya başladık Karşılıklı konuştular hal hatır sordular. Bir ara bana arabanın teybini kapatmamı ve müziği kısmamı söylediler. Ben de sesi kısmak için aracın içine girdim. Döndüğümde Yılmaz B.’nin maktulün mobiletine binip ikisinin birlikte gittiğini gördüm. Arkasından ben İsmail Ü. ile araca bindim. Daha sonra İsmail Ü., mobiletin arkasından onları takiple peşlerinden gitmeye başladı. Bir ara mobilet ara sokaklarda önümüzden kayboldu. Bu arada İsmail’e bir telefon geldi. İsmail Ü., telefonda görüştüğü kişiye sadece ‘gösterdiğin yerde misin?’ diye sordu. Karşı tarafın ne cevap verdiğini bilmiyorum. Ardından İsmail telefonu kapattı ve doğrudan doğruya aracını arka taraftan dolaşarak aracı olayın olduğu yere götürdü” diye konuştu.

“Öldürülen zanlı kendisini korumaya, kurtulamaya çalışmış”
Cinayet anını anlatan S.A., ifadesine şöyle devam etti:
“Biz oraya gittiğimizde Yılmaz ile maktul Yunus. Yunus ’un motosikletinin üstünde oturup konuşmaktaydılar. İsmail aracı onların yanına kadar götürdü. İsmail araçtan indi. Ben de arkasından indim. İsmail araçtan indiğinde Yunus Emre’ye doğru yaklaştı ve doğrudan belinden bıçağı çekti ve diğer eliyle de maktulün sağ elinden tuttuktan sonra ona doğru ve sırtına doğru salladığını gördüm. Yunus Emre yere düşmüştü. İsmail akabinde Yunus Emre’yi kolundan tutarak yerde sürükleyerek götürmeye başladı. Yaklaşık 3-4 metre sürükledikten sonra elindeki bıçağı yerdeki maktulün boğazına doğru salladı. O sırada Yunus Emre’de yerde olmasına rağmen belinden bıçağını çekti. Bıçağı İsmail’in ayağına doğru salladı. Bu sırada Yunus Emre ayağa da kalkmıştı. İsmail’e doğru bıçağını savurarak geri geri gidiyordu. Bir ara arkasını dönmüştü. O anda İsmail maktulün sırtına doğru bir defa daha bıçağı salladığını gördüm. O sırada Yılmaz ’da onların bir iki adım yakınlarındaydı. Ben Yılmaz’ın elinde her hangi bir şey görmedim. Keza maktule karşı her hangi bir eylemi de olmadı. Maktulü bıçakla yaralayan sanık İsmail’dir. Bu esnada maktul oradan aşağıya doğru kaçmaya başladı. İsmail ’de peşinden gitmedi.”

“Olayın en doğrusu benim şimdi anlattığım şekildedir”
Duruşmada son olarak kendisinin olayla hiçbir ilgisinin olmadığını iddia eden S.A., “Biz araca doğru geri geldik. Bana ‘sen motoru al’ dediler. Ben maktulün motoruna bindim. Onlarda arkamdan beni takip ettiler. Onların talimatıyla motosikleti bir mahalle arasında onların gösterdiği yere doğru bıraktım. Arabaya bindim. Hatta motosiklette tuttuğum yerlerdeki el izlerimi de sildirdiler. Daha sonra tekrardan arabaya bindim. Birlikte Yılmaz’ın evine gittik. Orada bana İsmail maktulü bıçakladığı bıçağı verdi ve ayrıca bir satırda araçtan çıkardı. Onları bana verdi ve bunları al kaleye doğru bir yere sakla dedi. Ben bıçak ve satırı aldım. Kale sırtındaki bir yere taşların arasına doğru sakladım. Ben de daha sonra maktulün cesedi bulunduğunda avukatın söylediği şekilde biraz gerçekte olaya uygun ama biraz farklı bir savunma verdim. Fakat olayın en doğrusu benim şimdi anlattığım şekildedir. Benim savunmam bundan ibarettir. Olayla hiç bir ilgim yoktur.”
Öte yandan, duruşmada diğer iki sanık ise Yunus Emre Kesgin’i, S.A.’nın anlattığı şekilde öldürdüğünü iddia ettiler. Duruşma ise önümüzdeki aya ertelendi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.