POLİTİKA - 30 Kasım 2016 Çarşamba 17:29

CHP Sözcüsü Böke: "Devletin yapmadığı denetimi gelin beraber yapalım"

A
A
A
CHP Sözcüsü Böke: "Devletin yapmadığı denetimi gelin beraber yapalım"

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Adana Aladağ’daki kız öğrenci yurdunda çıkan yangına değinerek, “Açık bir çağrıda bulunmak istiyoruz; bize ulaşın, devletin yapmadığı denetimi gelin beraber yapalım. Siz bize şartlara uymayan koşulları iletin, sadece bu uygunsuz şartların nerede olduğunu söyleyin biz CHP’nin bütün milletvekilleri devletin yapmadığı bu denetimi mutlaka sivil denetimle gerçekleştireceğiz" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ise toplantının gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısında, dün gece Adana’da kız öğrenci yurdunda çıkan yangında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyerek, “Hepimiz bu sabah kendi çocuklarımızın gözüne bakarken utandığımız bir sabaha uyandık. Güzel çocuklarımızın annelerine, babalarına, kardeşlerine sabır diliyoruz. Biz siyasetçilere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Biz siyasetçilere düşen görev çocuklarımızın bu aydınlık uğruna gittikleri yurtların birer can tuzağına dönüşmesine engel olmak. Biz siyasetçilere düşen en temel görev aydınlık Türkiye’nin ilk adımlarını kız çocuklarını aydınlığa kavuşturacak adımlarla başlatmak. Biz siyasetçilere düşen en temel görev çocuklarımızın korunmasını sağlamak” diye konuştu.

“Yönetmelik açıkça söylüyor, ortaöğrenim çağındaki çocuklar özel yurtlarda kalamazlar”
Böke, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün biz asla özellikle biz siyasetçiler sadece başsağlığı dilemekle yetinemeyiz. Bize bunu siyasete alet etmeyin diyorlar. Hiçbir acı siyasete alet edilemez, edilmemeli de. Ama siyaset yeni acıların yaşanmasına engel olmakla yükümlüdür. Üstelikte acıların en derin yaşandığı anda başka bir geleceği inşa etmekle yükümlüdür. Siyaset mutlaka Türkiye’nin bütün çocuklarının can güvenliğini sağlamak için çalışmalıdır. Devlet bütün Türkiye çocuklarının her koşulda korunmasını sağlayacak adımları atmalıdır. Bu adımlar atılmıyorsa da biz siyasetçilere düşen görev bu adımları attırmaktır. Konya’dan Ensar’a, şimdi Adana’ya siyasetin sorumluluğunu gözardı eden yaklaşım yarın yeni katliamların yaşanmasının önüne geçemez. Hiç kimse bizden çocuklarımızın denetimsiz, iktidardan torpilli yasal olmayan yurtlar elinde ölürken susmamızı beklemesin. Biz buna asla susmayız. Çocuklarımızın katliamlarla ölmesine susamayız. Nasıl ki cinsel istismara susmadıysak. Aladağ’da maalesef Türkiye gerçeği yaşandı. Varolan devlet yurdunun birkaç yıl önce devlet tarafından yıkıldığını öğrendik. Yerine yenisini yapmayan devlet, çocuklarına daha iyi bir gelecek arayan anne babaları, bu anne babaların pırlanta gibi çocuklarını özel yurtlara mahkum etti. Oysa ortada bir yönetmelik var. Yönetmelik açıkça söylüyor, ortaöğrenim çağındaki çocuklar özel yurtlarda kalamazlar. Bu yönde özel yurt açılmamasını sağlamak devletin en temel görevidir. Bu hükümetin yazdığı yönetmelik. O yönetmeliği uygulamakla mükellef bir hükümet. Kaybettiğimiz canlarımızın Aladağ’da bu yurtta olmaları yasal değildi. Oysa bizim Milli Eğitim Bakanlığımız var. Adı var ama kendisi hiç yok. Eğitimi bir cemaate teslim etmiş, yurtları başka bir cemaate teslim etmiş, açık bir siyasi tercih ortaya koyuyor. Ben ne eğitimine ne de milli olmasıyla ilgilenmeyeceğim diyor. Çocuklarımızı teslim ettiğimiz tüm yurtların belli standartlarda olması gerekiyor. Ahşap olmamaları, halıyla kaplı olmamaları gerekiyor. Yangın merdivenleri gerekiyor. Yangın merdivenlerinin kapılarının açık olması gerekiyor. Bu şartların sağlanmasının da denetimle garanti altına alınması gerekiyor. Ama maalesef bu denetimde olmuyor. Bu yaşadığımız bir ihmal değil, bir kader hiç değil. Maalesef bu yaşadığımız siyasi tercihlerin bir sonucu. Siyaset eğer bin odalı saraylar yerine içinde binlerce çocuğumuzun oturabileceği yurtlar yapsaydı bugün bu acının yükünü üzerimizde taşımıyor olurduk.”

“Bize ulaşın, devletin yapmadığı denetimi gelin beraber yapalım”
“Türkiye’de daha kaç çocuğumuz bu risklerin olduğu yurtlara mahkum edilmiş durumda” diye soran Böke, “Bugün Türkiye’de kaç yurda yönetmeliğe uymamasına rağmen siyaseten ruhsat verildi. Türkiye’de kaç yurt yönetmelikle belirlenen standartlara uygun değilken, denetlenmeyerek çocuklarımızın içinde yaşamasına imkan veriliyor. Bugün kaç yurtta denetim yapılmıyor? 8 yıl önce Konya’da çöken bir yurtta 18 kız çocuğumuzu kaybetmiştik. O gün yaşanan katliamın hesabı hukuk önünde sorulmuş olsaydı, eğer o günün sorumluları hukukun bize söylediği gibi cezalarını almış olsalardı bugün biz belki bu acıyı yeniden Aladağ’da yaşamıyor olurduk. Bu yüzden bugün bu acıları yaşayan, hukuk arayacak olan tüm acılı ailelerin yanında CHP olarak bütün desteğimizle olacağız. Türkiye’nin gözleri ışıldayan bütün çocuklarına, o gelecek için varını yoğunu ortaya koyan bütün ailelerine açık bir çağrıda bulunmak istiyoruz; bize ulaşın, devletin yapmadığı denetimi gelin beraber yapalım. Siz bize şartlara uymayan koşulları iletin, sadece bu uygunsuz şartların nerede olduğunu söyleyin biz CHP’nin bütün milletvekilleri devletin yapmadığı bu denetimi mutlaka sivil denetimle gerçekleştireceğiz” açıklamasında bulundu.

“‘Dolar bozdurun’ diyen hükümet esasında piyasada nasıl sıkışıklık olduğunun da itirafını yapmış oldu”
Türkiye’nin hiç bitmeyen bir gündemi olduğunu kaydeden Böke, “Haftalardır söylüyoruz, gittikçe ağırlaşan koşullarda eşiğinde durduğumuz bir ekonomik kriz var. Bu eşiğinde olduğumuz krizi doğru tarif etmek zorundayız. Bu AKP’nin ekonomik krizidir. Hükümet bizim yaptığımız uyarıları ciddiye aldığını söyleyen ama maalesef ciddi adım atmayan bir yaklaşım sergilemektedir. Geçtiğimiz hafta saray EKK’sı yapıldı. Yine hamaset çıktı, çözüm çıkmadı. Ortaya çıkan çözüm vatandaşa ‘dolar bozdurun’ demek oldu. ‘Dolar bozdurun’ diyen hükümet, esasında piyasada nasıl sıkışıklık olduğunun da itirafını yapmış oldu. Bu durumu çözmek bir yana sadece çağrısıyla paniği arttırmış oldu. Hükümete düşen en temel görev, varolan sorunları tespit etmek ve bunları çözmektir. Esnaf sıkışmış, KOBİ sıkışmış, büyük sanayici üretemiyor. Mesele doları bozdurmakla çözülmeyeceği gibi hükümet varolan sorunları çözmek yerine sorun olmayan yerde de sorun yaratmayı seçmiş gözüküyor” ifadelerini kullandı.

“Bugün vergi adaleti diye ortaya konan bu ÖTV zammının adaletle yakından uzaktan alakası yoktur”
Otomotiv sektörüne getirilen ÖTV’ye değinen Böke, “Getirilen ÖTV zammı hükümetin ambalajladığı gibi sadece lüks araçları kapsamıyor. Orta düzey dediğimiz memurların, işçilerin, bizlerin hepimizin aldığı araçları da kapsıyor. Bu orta sınıf dediğimiz araçlarda 4 bin liralık bir zam anlamına geliyor. Bu vergi esasında Türkiye’nin memuruna, işçisine, orta sınıfına geliyor. Belli ekonominin ‘e’sinden anlamıyorlar. Aralarında ekonomiyi bilen bir kişi bile yok. Bilselerdi vatandaşın gördüğü bu gerçeği vatandaştan önce onlar görürlerdi. Eğer bir düzenleme yapılacaksa, söylendiği gibi vergi adaleti sağlanacaksa yapılması gereken şudur; lüks araçlardan vergiyi arttırarak sağlayacağınız vergi adaletini, orta sınıf araçlarda vergiyi düşürerek sağlamalısınız. Lüks araçlardan elde edeceğiniz yeni vergi gelirini bu araçları alamayan orta sınıflara almak zorunda kalan memurunuza vergi indirimi olarak yansıtacaksınız. Gerçek vergi adaleti imkanı olanın vergiyi ödediği, imkanı olmayanın daha düşük vergiyle desteklendiği bir ekonomik düzeni gerektirir. Bugün vergi adaleti diye ortaya konan bu ÖTV zammının adaletle yakından uzaktan alakası yoktur” değerlendirmesinde bulundu.

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu 6 Aralık’ta 2017 yılı için toplanacak”
Birkaç uyarı yapmak istediklerini ifade eden Böke, şunları kaydetti:
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu 6 Aralık’ta 2017 yılı için toplanacak. İşçi, işveren, hükümet temsilcileri bu tespit komisyonunda görev alıyorlar. Şimdi hükümete soruyoruz, haftaya önümüzdeki yılın asgari ücretini belirlemek üzere masaya oturacaksınız, Türk lirası en ağır şekilde değer kaybetmiş, zamlar almış başını gidiyor ne yapacaksınız? Kasım 2016’da 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 416 lira. Asgari ücretle yaşamını sürdürmeye çalışan 6,5 milyon vatandaşımıza ne diyeceksiniz? Açlıktan ölün mü diyeceksiniz? 11,5 milyon emekli, 2,5 milyon memur hükümetin zam kararını bekliyor. Ekonomide yaşanan sorunların sorumlusu çok açıktır. Bu hükümettir, iktidardır. Emekliler, memurlar, asgari ücretliler için ihtiyaç duyulan zam neyse bunun yapılması bir gerekliliktir. Sorumluluğu başka yerlerde aramayın. Türkiye’de bugün vatandaşın cebine el atmış olan hükümet, vatandaşımızın yaşadığı ekonomik sorunların en temel sorumlusudur. Hiç vakit kaybeden bugün OHAL’i kaldırın, Türkiye demokrasisini OHAL ile yıpratmayı bugün bırakın. Başkanlık iddiasından hemen vazgeçin. KHK’larla Türkiye hukukunu bombalamayı bitirin.”

“İki askerimizden Erdoğan’ın savaşı nedeniyle haber alınamıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikayla ilgili açıklamalarını hatırlatan Böke, “Cumhurbaşkanı Suriye ile savaşa neden girdiğimizi açıkladı. IŞİD ile mücadeleye, PKK ile mücadeleye girmemişiz. Meğersem biz Suriye’ye Suriye devletiyle savaşmaya girmişiz. Meselenin Erdoğan’ın kendi geleceği olduğu çok aşikar. Bu Erdoğan’ın savaşıdır. Biz çocuklarımızın Erdoğan’ın savaşı için ölmesini istemiyoruz. Mesele terörle mücadele değilmiş. Erdoğan’ın tek derdi var, Suriye devleti ve şuan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları canıyla, cebiyle Erdoğan savaşının maliyetini ödüyorlar. İki askerimizden Erdoğan’ın savaşı nedeniyle haber alınamıyor. İki askerimizin akıbetiyle ilgili bu hükümetten acil bir açıklama bekliyoruz. İki anne, Türkiye’de bir yerlerde çocuğun nerede olduğuyla ilgili duyduğu endişeyle ağlıyor. Erdoğan’ın savaşının bedelini çocuklarımız hayatlarıyla ödüyor. Savaş vergisi ÖTV. O 3 milyar liraya acilen ihtiyaç var. Savaş vergisi dediğimiz turist sayısındaki azalma. Savaş vergisi dediğimiz Suriyeli göçmenlere yapılan harcamalar. TBMM size Suriye devletiyle savaşa girmek için izin vermedi. Savaş için izin verilmedi. Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması için yetki verildi. Terör örgütleriyle mücadele edilsin diye verildi. Ancak ortala çıkan tablo Erdoğan’ın derdinin sınır güvenliği değil kendisi olduğunu acı bir biçimde ortaya koydu” şeklinde konuştu.

“Biz bu başkanlık treninin hiçbir vagonuna ne ilkine, ne sonuna binmeyeceğimizi baştan beri söylüyoruz"
Toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Böke, başkanlık sistemiyle ilgili bir soruya, “Son bakışımız ilk bakışımızla aynı. Türkiye’nin ihtiyacı olan başkanlık rejimi değil. Türkiye’nin ihtiyacı olan güçlendirilmiş bir parlamenter demokrasi. Biz bu başkanlık treninin hiçbir vagonuna ne ilkine, ne sonuna binmeyeceğimizi baştan beri söylüyoruz zaten” yanıtını verdi.
CHP’nin 10 gün önce yaptığı anayasa çalıştayını hatırlatan Böke, şöyle konuştu:
“Anayasa çalıştayında ortaya çıkan tablo ve tartışma Türkiye’nin ihtiyaçlarına dönük bir tartışmaydı. Bugün de Türkiye’nin ihtiyacının güçlendirilmiş bir parlamenter demokrasi olduğu gerçeğinden hareketle ısrarımız güçlendirilmiş bir Meclis, Meclisin sözü geçen bir Türkiye’dir. Türkiye’de geçtiğimiz hafta bir başkanlık sistemi olsaydı bir başkanlık önergesiyle ve başkanlık kararnamesiyle hiç tartışılmadan cinsel taciz kanuna bağlanmış olacaktı. Oysa Türkiye’de parlamenter demokrasi olduğu için bu demokraside işini ciddiye alarak yapan ana muhalefet partisi olduğu için, ana muhalefet partisinin çağrısına kulak veren milyonlarca duyarlı demokratik vatandaşlarımız olduğu için çocuklarımız bugün istismardan korunuyorlar. Başkanlığa hayır derken çocuklarımız için hayır diyoruz. 80 milyonun yarını bizim için önemli olduğu için söylüyoruz. İlk görüşümüz neyse son görüşümüz de odur. Parlamenter demokrasi Türkiye’nin bugünü için de, yarını için de, sofrası için de, can güvenliği için de olmazsa olmazımızdır.”

“Başbakan CHP’nin yöneticileriyle görüşmek isterse CHP’nin kapısı her zaman sonuna kadar açıktır”
Başbakan Yıldırım’ın MHP lideri Bahçeli ile görüşeceği hatırlatılarak, CHP’nin kapısının açık olup olmadığı sorusuna Böke, “Mutlaka. Bir parlamenter demokrasi diyen bir partinin, bir ülkenin başbakanıyla görüşmek konusunu mesele yapması düşünülemez. Başbakan CHP’nin yöneticileriyle görüşmek isterse CHP’nin kapısı her zaman sonuna kadar açıktır” cevabını verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van İpekyolu Çocuk Akademisi açıldı Van’ın İpekyolu Belediyesi tarafından hayata geçirilen "Çocuk Akademisi" hizmete açıldı. İpekyolu Belediyesinden yapılan açıklamada, akademinin açılış törenine İpekyolu Belediyesi yönetim ekibi katıldığı belirtilerek, “Bu proje ile ilçedeki öğrenciler hem okuma alışkanlıklarını geliştirecek hem de hayallerini gerçekleştirme imkanı bulacak.Yalı Mahallesi’nde hizmete açılan akademide; bilişim ve teknoloji, yabancı dil, dikkat toplama, tasarım, drama ve bale gibi 12 atölye kuruldu.Öğrencilerin kişisel gelişimine katkı sağlayacak önemli bir projeyi hayata geçiren İpekyolu Belediyesi; düşler atölyesinde eğitim gören çocuklara hayal kurma, yeteneklerini geliştirme; tasarım ve lego, oyun atölyesindeki öğrencilere ise hayallerini gerçekleştirme imkanı sağlayacak. Öğrenciler bu akademide hayal ettikleri, tasarladıkları birçok şeyi hem yapay zeka hem de 3 boyutlu yazıcılar ile tasarlayabilecek. Dikkat toplama atölyesinde de dikkat dağınıklığı olan çocuklar odaklanmayı öğrenecek, derslerinde ise daha başarılı olacak.Ayrıca akademide zengin bir kütüphane de yer alıyor. Hobi bahçesinde çocuklar toprakla haşır neşir olacak. Binanın çevresindeki ağaçları muhafaza ile çocuklara çevre bilincinin oluşturulması amaçlanacak. Türkiye’de sosyal belediyecilik anlamında ilk olma özelliğine sahip akademiden toplamda 2 bine yakın öğrencinin faydalanması hedefleniyor. Çocuk Akademisi İpekyolu çocuklarına hayırlı uğurlu olsun” denildi.
Ankara Turgut Altınok’tan Antalya’daki konut iddialarına yanıt Cumhur İttifakı Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkan adayı Turgut Altınok, Antalya’da 600 konutunun olduğu iddialarını Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) üzerinden aldığı belge ile yalanladı. Cumhur İttifakı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Turgut Altınok, Antalya’da 600 konutunun bulunmadığına yönelik Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) üzerinden alınan belgeyi kamuoyu ile paylaştı. Söz konusu iddialara yönelik konuşan Altınok, onurlu insanlara iftira atmanın ahlaksızlık olduğunu belirterek, "Hırsızlar için bu sözler çok anlam ifade etmeyebilir. Bizim mal varlığımızı açıklamamızla beraber bir yalan, çamur ve iftira kampanyası başlattılar. Belge ve delillerle mal varlığımız azalmış, mal varlığımın çoğu 1994’te belediye başkanı olmadan önce anne ve babamızdan kalmış. Allah mekanları cennet olsun. Art niyetli olanlar herkesi kendileri gibi düşünüyorlar" diye konuştu. "600 dairem varsa adıma kayıtlı, ben beyanname de vermediysem istifa ederim ama bana bu yalanı atan Sayın Yavaş’ın da bir konuşması var" diyen Altınok, şunları kaydetti: "Verdiğim dilekçenin sonucunda, ’İlgili dilekçede, ’Bahsi geçen T.C. kimlik numaralı Turgut Altınok adına Türkiye’nin tamamının 2 Mayıs 2012’den beri ortak platformu Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) üzerinde T.C. kimlik numarası kriterleri kullanılarak yapılan araştırma ve sorgulama sonucunda Antalya il ve ilçe sınırları içerisinde herhangi bir gayrimenkul kaydına rastlanmamıştır.’ Bunu bütün kamuoyunun takdirine sunuyorum. Kimin yalancı, iftiracı, çamur ve kimin de dosdoğru olduğunun belgesidir." "25 yıl Yavaş belediye başkanlığı yapsa 25 milyon lira ev alamaz" Ankara’da bir yalan kampanyası başlatıldığını söyleyen Altınok, "Bütün hayatında leke olmayan, bir tane rantlı projesi olmayan, 20 yıldır bir tane soruşturması olmayan ve beyt-ül malı kendi malından çok koruyan, 20 yıl görev yaptığımda bir tane bu belediyeden ihale alıp, iş alıp zengin olan yok. Bir tane imar rantı yoktur. ’Rüşvet alan da veren de melundur, cehennemliktir’ diye belediyenin kapısına ilk geldiğim 1994’te yazdığım yazının aynısını harfiyen uygulayan bir hizmet anlayışımız oldu. Karakterimiz bu, şahsiyetimiz bu, yolumuz bu. Ama ahlaksızca çamur ve iftiralar atmaya devam ettiler. Dolayısıyla bu zerre onuru olanlar özür dileyecek. Tabii bu iddiayı ortaya atanlarla ilgili dava sürecini başlatırken, maddi ve manevi bunlar hepsi gördüğünüz gibi mahkum olacak. Ama Ankaralı şunu görmeli ki bir tarafta tertemiz bir aday var, öbür tarafta yalan, çamura batmış iftiracı bir aday var. Kendisi tabii Londra’da aldığı evin hesabını veremez. Kendisi şu an oturduğu 25 milyon liralık evin hesabını veremez, çünkü ikisini de belediye başkanı olduktan sonra almış. Yani 25 yıl Yavaş belediye başkanlığı yapsa 25 milyon lira ev alamaz" dedi.
Aydın Efsane Başkan Ergüler, genç seçmeni şaşırttı: 25 yıldır aynı telefonu kullanıyorum, hiç korumam olmadı Aydın’ın en büyük ilçesi Nazilli Belediyesi’nin 1994-2007 yılları arasında başkanlığını yapan ve 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın Belediye Başkan Adayı olarak yeniden sahaya inen ‘Efsane Başkan’ lakaplı Esat Ergüler, Perşembe Pazarı’nda halkla bir araya geldi. Pazar ziyareti esnasında Ergüler’e sorular sorup cevabını alan genç bir kadın seçmen “Hiç gösterildiği gibi sinirli ve egolu değilmişsiniz” sözleri dikkat çekti. Yerel seçimlere saatler kala adaylar son tur çalışmalarına başladı. Heyecanın en yüksek olduğu seçim bölgelerinin başında gelen Nazilli’de oldukça yoğun bir tempo ile çalışmalarını sürdüren Cumhur İttifakı’nın Belediye Başkan Adayı Esat Ergüler, bölgenin en büyük pazarı olan Perşembe Pazarı’nda halkla buluştu. Tarihi pazarda, hemşerileriyle selamlaşıp kuru kahve dağıtan Esat Ergüler’in yanına gelen genç bir seçmen, herkesin duyacağı bir şekilde belediye başkanı olduktan sonra kendisine kolaylıkla ulaşıp ulaşamayacağını sordu. “25 yıldır telefon numaram değişmedi” Seçmenin ve vatandaşın en doğal haklarından birinin de şehr-i emin olarak görev verdiği belediye başkanına ulaşmak olduğunu belirten Esat Ergüler, 25 yıldır hiç telefon numarası bile değiştirmediğini belirterek ulaşılabilir bir başkan olacağının sözünü verdi. Nazilli Belediye Başkanlığı yaptığı 1994 ve 2007 yılları arasında yaşadıklarını anlatan Başkan Adayı Esat Ergüler, “Ben 1994 yılında seçildim. O zaman halk benim yapımı karakterimi bilmiyordu. 5 yıl hizmet ettim. 5 yılın sonunda 1999’da yüzde 48-49 oy verdiler. Demek ki bana her noktada ulaşabiliyorlar. Her istediklerini söyleyebiliyorlar. Ulaşılamayan bir belediye başkanı olsaydım herhalde oy vermezlerdi. 2004 yılında Doğru Yol Partisi’nden aday oldum. AK Parti’nin hızlı olduğu dönemdi. Birçok belediye başkanının kaybettiği seçimde Nazilli’deki tüm sandıklardan birinci çıktım. Eğer ulaşılmayan, sert, hizmet etmeyen bir insan olsaydım 3 dönem üst üste seçilmezdim. 13 yıl evimden iş yerime yürüyerek gittim. Hiçbir zaman korumam olmadı. Beni önce Allah’ım sonra da hizmet ettiğim şehrimin Nazilli’min halkı koruyacak dedim. 13 yıllık deneyimim ve birikimimle Nazilli’ye hizmet edeceğim. Telefonum 25 yıldır aynı. İstediğin zaman arayabilirsin” ifadelerine yer verdi. Oldukça samimi ve bir o kadar ilginç diyaloğun yaşandığı semt pazarı ziyaretinde sorularına içtenlikle cevap alan genç kadın, “Çok teşekkür ederim. Hiç söyledikleri gibi sinirli ve egolu birisi değilmişsiniz. Çok sağ olun görüşmek üzere” diyerek yoluna devam etti.
Karabük Belediye taş ocağıyla yıllık 6 milyon TL tasarruf sağlayacak Safranbolu Belediyesi, agrega malzemesi üretmek için hizmete açtığı taş ocağı sayesinde yıllık 6 milyon TL tasarruf sağlayacak. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde alt ve üstyapı problemlerini tek tek çözen Safranbolu Belediyesi, yaptığı çalışmalarda temel malzeme ihtiyacını karşılayacağı taş ocağını da hizmete açtı. Ağaçkese köyü sınırında yaklaşık 2 milyon TL harcama yapılan taş ocağında agrega, alt temel ve dolgu malzemesi üretilecek. Toplam rezervi 6 milyon 500 bin ton olan taş ocağı sayesinde belediye yıllık 6 milyon TL tasarruf sağlayacak. Alanda incelemelerde bulunan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, gazetecilere yaptığı açıklamada taş ocağının açılmasıyla tarihi kent adına önemli bir iş başarıldığını belirtti. Tarihi Çarşı bölgesinin alandan çıkarılan taşa ihtiyacı olduğunu ifade eden Köse, “Maalesef bu taş ocağı açılmadan önce çok zorluk çekiyorduk, hatta bulamıyorduk. O yüzden burası bizim için olmazsa olmazlarımızdan. Bu ocağın artık Safranbolu Belediyesi tarafından işletiliyor olması çok büyük bir nimet ve kazanım olarak düşünüyorum” dedi. Köse, tesisten çıkacak taşla Safranbolu’nun uzun yıllar ihtiyacı olan tüm malzemeyi elde edeceğini aktardı. Safranbolu’nun 50 yıllık bir rezerve sahip olduğunu anlatan Köse, “Buradan çıkan taşla Safranbolu Tarihi Çarşısı’nın bütüncül yol projesi hazırlanmıştı. Bütün yollarının birbiriyle uyumlu bir şekilde taş olmasını sağlayacak. Safranbolu’ya hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
Aydın Emekli vatandaşlar destekleri için Çerçioğlu’na teşekkür etti Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu tarafından kent genelinde yaşayan 260 binden fazla emekli için başlatılan ’Emekli Kart’ projesinin kapsamı genişletilirken, emekli vatandaşlar destekleri için Çerçioğlu’na teşekkür etti. Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan ve kısa sürede yoğun talep gören Aydın’da yaşayan on binlerce emeklinin faydalanmaya başladığı Emekli Kart ile et ve et ürünlerinde uygulanan yüzde 20’lik indirime süt ve süt ürünleri de eklendi. Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Halk Ege Et’te başlatılan indirimin süreceğini, emekliler, gençler ve kadınlar başta olmak üzere tüm Aydınlıların yanında olmaya devam edeceklerini söyleyen Çerçioğlu, “Halk Ege Et mağazalarımızda et ve et ürünlerinde emeklilerimiz için başlattığımız indirim kampanyasına süt ve süt ürünlerini de ekledik. Emeklilerimizin geçim sıkıntısının farkındayız, onların yanlarında olmaya devam edeceğiz. Aydın’da kimse yatağa aç girmeyecek, soğukta üşümeyecek” dedi. “Özlem başkanımız emeklilerin dertlerine derman oldu” Emeklilerin yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çeken Yaşar Çelik, “Bu kuyruklar yüzde 20 ucuz et almak için, insanlar kuyruğa giriyor. Ucuz olduğu için çok rağbet var. Bu kuyruklar da o yüzden. Emekli olduktan sonra pazarlama işi yaptım, tüm Türkiye’yi gezdim. En güzel yer Aydın’dır, ben Denizli’yi geçtiğimde buranın havasını hissediyorum. Özlem başkanımıza başarılar diliyorum, her şey için ona çok teşekkür ediyorum. Emeklilerin dertlerine derman oldu, onun için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Özlem başkanımıza çok teşekkür ediyoruz” Et ve süt ürünlerinde uygulanan yüzde 20 indirimin Aydın’da yaşayan tüm emekliler için büyük bir fırsat olduğunu söyleyen Mustafa Yıldırım, “Emekliyim, Emekli Kart’ı aldım. Hem et, hem peynir aldım. Bazıları 1 Nisan’dan sonra geçerli olmadığını söylüyorlar, bunlar safsata. Başkalarının çıkardığı safsatayı inandırmaya çalışıyorlar millete. Çok teşekkür ediyorum başkanımıza, başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. “Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerinden çok memnunuz, Aydın çok şanslı” Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerinden memnun olduklarını söyleyerek Çerçioğlu’na teşekkür eden Resmiye Mert, “ Halk Ege Et’ten çok memnunuz, Allah razı olsun başkanımız Çerçioğlu’ndan. Emekli Kart emeklilere tabii ki de fayda sağlıyor, bundan çok mutluyuz. Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerinden çok memnunuz, Aydınımız çok şanslı” dedi. “Bütün emeklilerimiz adına Özlem başkanımıza teşekkür ederim” Emekli Kart’ın geçim sıkıntısı yaşayan emekliler için faydalı bir proje olduğunu söyleyen Mehmet Hasırcı, “Zaten halkın durumu belli, yaşam şartları, maaşları Emeklilerin durumu daha kötü. Onun için Emekli Kart emeklilere daha da faydalı olacak. Özlem başkanımız sağolsun böyle bir şey düşünmüş, yapmış. Bütün emekliler adına kendisine teşekkür ederim, arkasındayız” sözleriyle Çerçioğlu’na teşekkür etti.