YEREL HABERLER - 01 Aralık 2016 Perşembe 12:59

Soba kullananlar dikkat

A
A
A
Soba kullananlar dikkat

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Hakkı Bilici, kalitesiz kömür kullanımının zehirlenme ve ölüm riskini arttırdığına dikkat çekerek, soba kullanan vatandaşlara uyarılarda bulundu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Hakkı Bilici, soba kullanan vatandaşlara uyarılarda bulundu. Soba kullanılan evlerde yangın ve zehirlenme riskinin arttığını belirten Bilici, en riskli sobanın kömür sobası olduğunu ifade etti. Kullanılan kömürün kalitesiz olmasının zehirlenme ve ölüm vakalarını daha da arttırdığına dikkat çeken Bilici, odun ve kömür gibi yüksek oranda is bırakan katı yakıtlı sobaların borularının ayda bir, bacaların ise 2 ayda bir temizlenmesi gerektiğini vurguladı. Bilici, “Bu yakıtlar dışında kullanılan boruların ise 2 ayda bir, bacaların ise 3 ayda bir temizliğinin yapılması gerekiyor. Bacalarda mutlaka şapka bulunması gerekiyor. Özellikle rüzgarlı havalarda geri tepme olayının olmaması, içeriye zehirli gazların sızmaması için bacaların başına mutlaka şapka bırakılması gerekiyor” dedi.

“Yakıt tasarrufu için yalıtım”
Bacalarda özellikle yalıtımın iyi yapılması gerektiğini dile getiren Bilici, yalıtımı iyi yapılmamış olan bacada hemen soğuma olayının meydana geldiğini ve bunun da fazla yakıt tüketimine neden olduğunu kaydetti. Bilici, “Sobanın evin içinde uygun yere yerleştirilmesi gerekiyor. Olabildiğince dirsek ve eklem yerlerinde duman sızdırmazlığının olmamasına dikkat etmemiz gerekiyor. Yine fırtınalı ve lodoslu havalarda sobayı yakmamalıyız. Özellikle soba yanık ise hemen sobamızı söndürmeliyiz. Yatarken sobalarımızı kesinlikle yakmamalı ve sobalarımız yanıyorsa söndürmemeliyiz. Sobanın yakınlarına olası bir yangın için kolay yanabilen malzemeleri bırakmamamız gerekiyor” diye konuştu.

“Odaların sürekli havalandırılması gerekiyor”
Sobanın olduğu odalarda sürekli havalandırma yapılması gerektiğine de vurgu yapan Bilici, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçerdeki oksijen oranının azalmasına karşı odanın sürekli havalandırılması gerekiyor. Yine sobayı duvardan, tavandan ve diğer eşyalardan uzaklıkta kurmalıyız. Soba borularının üzerine çamaşır asmak doğru bir davranış değildir. Sönmek üzere olan bir sobanın içine yanıcı ve parlayıcı bir sıvı dökmemeli ve kullandığımız sobaların TSE’ye uygun olmasına dikkat etmeliyiz. Bir diğer önemli konuda, özellikle evin içerisinde mangal kullanmamamız lazım. Kullanılan mangal odanın içerisindeki oksijen oranını azalttığından zehirlenme ve akabinde ölümlü bir olayın gerçekleşmesine neden olmaktadır. Katalitik soba kullanılan odalarda havalandırma menfezlerinin olması gerekiyor. Odadaki oksijen oranını ve havalandırmayı sürekli en üst düzeyde tutmalıyız. Elektrik sobaları ve kaloriferler havayı yaktığından dolayı evin içerisinde özellikle sinüzit hastalarında ciddi bir rahatsızlık meydana gelmektedir. Ortamı sürekli havalandırarak bu tür olumsuzlukların önüne geçebiliriz. Özellikle bu kış ayı içerisinde sobalardan, zehirlenmelerden kaynaklı bir yangın olayının oluşmaması için vatandaşlarımızın bu uyarılarımızı dikkate alması gerektiği ve doğru bildiğimiz ama aslında yanlış olan bu tür davranışlardan uzak durmamız gerektiğini, bu tür uyarılara kulak vermeleri konusunda çağrı yapıyoruz. İhbar telefon hattımız 110’dur vatandaşlarımız günün 24 saati bizlere ulaşıp ihbarda bulunabilirler.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.