YEREL HABERLER - 02 Aralık 2016 Cuma 09:29

Bayburt’ta 3 Aralık Dünya Engelliler Günü

A
A
A
Bayburt’ta 3 Aralık Dünya Engelliler Günü

3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla Şair Zihni Kültür Merkezi’nde program düzenlendi.
Programa Vali İsmail Ustaoğlu, Belediye Başkanı Mete Memiş, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Uğurlu, Aydıntepe Kaymakamı Yeliz Yıldızhan, Demirözü Kaymakamı Zihni Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, İl Genel Meclis Başkanı Yusuf Elçi, İl Milli Eğitim Müdürü Atanur Çağlayan, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay İbrahim Ayhan Vural, kamu kuruluşlarının amirleri, engelli yakınları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Engelli öğrenciler tarafından hazırlanan 15 Temmuz gösterisinin ardından konuşan Bayburt Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkez Müdürü Murat Hayati Köse engellilerin yaşadığı zorlukları anlatarak, “Bugün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere devletimiz bakanlıklar eliyle birçok engellimize yardım etmekte ve çeşitli destekler vermektedir. Bugün Bayburt’ta evde bakım ücreti alan 724 kişi yaklaşık 700 bin lira alıyor. Sosyal destek alan 82 kişi yaklaşık 65 bin lira destek alıyor. Bu bağlamda yıllardır engelli vatandaşlarımıza hizmet eden bir eğitimci olarak şunu ifade etmek istiyorum; ‘Ne olur engellilere engel olmayın.” diye konuştu.
Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Milletvekili Şahap Kavcıoğlu’nun 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla gönderdiği mesajların okunmasının ardından kürsüye gelen Belediye Başkanı Mete Memiş ise, engelliler gününün toplumsal farkındalığın artmasına vesile olmasını dilediğini ifade etti.
Vali İsmail Ustaoğlu’da 3 Aralık’ın 1992 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından alınan bir kararla Engelliler Günü olarak ilan edildiğini anımsatarak kararın 1993 yılında BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından engelli vatandaşların haklarının “tam ve diğer insanlara eşit ölçüde” sağlanması amacıyla çalışılması gerektiğinin dünyaya duyurulduğunu bildirdi.
Türkiye’nin her alanda gerçekleştirdiği kalkınma hamlelerinin sadece ekonomik açıdan değil, toplumsal refah ve gelişmişlik bakımından da son derece önemli olduğunu dile getiren Vali İsmail Ustaoğlu, “Toplumun hiçbir kesiminin ayırt edilmeksizin bu refah düzeyinden eşit şekilde yararlanmasını sağlamak vatandaşlarımızın devletine ulaşılabilir olması anlamında ayrı bir önem arz etmektedir. Toplumdaki dezavantajlı bireylerimize sunacağımız hizmetler var olan bu refahtan her vatandaşımızın eşit şekilde yararlanması noktasında atacağımız adımlar için adeta bir ayna vazifesi görecektir. Engelli vatandaşlarımızın, hayatın tüm alanlarında varlık göstermelerine yardımcı olma hususunda devlete de, topluma da önemli görevler düşmektedir.” diye konuştu.
Vali İsmail Ustaoğlu, kendisinden örnekler vererek sürdürdüğü konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Devletimizin engelli vatandaşlarımıza yönelik olarak son yıllarda yapmış olduğu çalışmaları hepimiz yakından hem takip ediyor hem de biliyoruz. Tabiri caizse Cumhuriyet tarihinde devrim niteliğinde yer alacak çalışmalara imza atılıyor. Özellikle 2005 yılında yapılan mevzuat değişiklikleriyle engelli vatandaşlarımızla ilgili yapılan düzenleme gerçekten ‘Sosyal Devlet’ ilkesinin daha kapsamlı bir şekilde uygulanması noktasında çok güzel bir örnektir. Bunu özellikle ifade etmemin bir nedeni var. Ailesinde engelli kardeşi olan birisiyim. Bunu yakinen biliyorum. Onun yüzünün gülmesi benim için çok ayrı bir anlam ifade ediyor. Çünkü biz inanıyor ve biliyoruz ki; aslında onlar engelli değil, onlara engel koyan bizleriz.”
“Biz görme engelli vatandaşlarımız için gerekli trafik düzenlemesini düzgün yapmazsak onun önüne engel koymuş oluruz. Yürüme alanlarımızı ve kaldırımlarımızı, yürüme engelli bir vatandaşımıza göre düzenlemezsek burada onlara biz engel koymuş oluyoruz. Ama şunu gururla söylemem gerekirse son yıllarda ülkemizde bu anlamda yapılan çalışmalar çok özel bir anlam ifade ediyor.”
Engelli öğrenciler, konuşmaların ardından önceden hazırladıkları gösterilerini sundu. Program özel bir televizyon kanalında yayınlanan şov programına katılarak ismini duyuran görme engelli Bilal Göregen’in salonda bulunanlara verdiği konserle sona erdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.