Girne Amerikan Üniversitesi(GAÜ), Sağlık Meslek Yüksek Okulu Müdürü Dr. Ali Fuat Atalay, katıldığı bir televizyon programında; Aile hekimliği sisteminin teoride müthiş bir şey olduğunu, pratikteki başarısının ise "iyi uygulanabilme" kriterine bağlı olduğunu söyledi.
Altmışlı yıllardan sonra; sağlık alanında maliyetlerin, tarif edilebilir hale gelerek sektörün devamlılığını tehdit etmesi ile Amerika Birleşik Devletleri’nden başlayarak, Avrupa’da da yaygınlaşan "Aile Hekimliği" kavramına yeni bir yanıt da KKTC’de geldi.
Dr. Atalay; "sistem; daha bütüncül yaklaşan, hastaya daha hakim olan, tedavi edici hizmetten çok, koruyucu hizmeti ön plana çıkaran bir hekime ihtiyaç duydu. Bunu, ABD’de de; "aile hekimi" olarak tarif ettiler. Yani, birinci basamakta; Onun sorumluluğunda olan nüfusun, öncelikle hasta olmaması için önlemler alan, onlara bu konuda eğitimler veren, aşılama takibi gibi önemli konularda, bilgisini bu kitlenin üzerinde odaklayan, sevk ihtiyacı olduğunda da, sevk edildiği kurumda, hastanın takibini yapan bir hekime ihtiyaç duyuldu, ve bu aile hekimliği olarak 60’larda ABD’de ortaya çıktı. İngiltere’de öncülerinden biri oldu" dedi.
KKTC’de durum nedir?
Son verilere göre, kaçak nüfus ile ilgili yürütülen tedbir amaçlı tüm çalışmalara rağmen; halen çok önemli bir potansiyel sağlık sorunu tehlikesinin altını çizen Dr. Ali Fuat Atalay, "Aile hekimliği iyi uygulandığı takdirde müthiş bir sistemdir. Tüm nüfusa hakim olursunuz, tüm nüfus üzerinde gelecekle ilgili planlar yaparsınız ve önlenebilir sağlık sorunlarını çözebilirsiniz. Önlenebilir hastalıklar ile mücadele ön plana çıkıyor. Çok basit söyleyeyim, bizim ülkemizde anemi; çözümü basit ve önlenebilirdir. Beslenme alışkanlıkları ve iyi takiple, demir eksikliği anemisi tamamen ortadan kalkabilir. Demir eksikliği anemisi dediğimiz zaman; ’ilkokula giden çocuklarımızın dersi iyi anlamamaları demek’. Oraya kadar gider. Bu; Basit takip bile, önlenebilir hastalıkların önlenmesi için insanlığa büyük hizmettir. Diğer yandan; Tahminen 2013’teki sayıma göre, nüfusumuz tahminen 320 bin civarında. Bunlar, 5 ilçenin içindeki sınırlarda yaşıyor. Maalesef, sınırlarımızda problem var. Giren çıkanı kontrol edemiyoruz ve maalesef, bu kaçak nüfusun; yüzde kaçının bulaşıcı hastalıklara karşı aşılı olduğunu bilmiyoruz. Bu insanların, floralarını bilmiyoruz. Hangi hastalıkları taşıdıklarını bilmiyoruz. Hangi hastalıkları, bize bulaştırabileceklerini bilmiyoruz, yani; bir sürü bilmediğimiz şey var" şeklinde konuştu.
