GENEL - 12 Ağustos 2017 Cumartesi 11:58

3 Türk kadın denizci, 3 deniz dolaştı

A
A
A
3 Türk kadın denizci, 3 deniz dolaştı

23 Nisan tarihinde Bodrum’dan denize açılan 3 kadın denizci, Türk bayraklı yelkenli yat ile 2 bin 100 mil yol kat ederek 3 deniz dolaştı.

23 Nisan tarihinde Bodrum’dan denize açılan 3 kadın denizci, Türk bayraklı yelkenli yat ile 2 bin 100 mil yol kat ederek 3 deniz dolaştı. Barış için yelken açtıklarını belirten "Deniz Tutkusu Seyirde" adlı grup üyeleri 70 günde 50 noktayı ziyaret ettiklerini ifade etti.


"Tutkum" isimli yelkenli yat ile Bodrum’dan 23 Nisan tarihinde deniz turuna çıkan 3 kadın denizci, Ege, İyon ve Adriyatik Denizi’nde 70 gün seyahat etti. Barış için yelken açan "Deniz Tutkusu Seyirde" adlı grup üyeleri 2 bin 100 mil mesafe yol kat ederek Atina’dan, Hırvatistan’a kadar 50 noktaya ulaşarak seyahatlerini tamamladı. Yıllardır hayalini kurdukları seyahati gerçekleştiren 57 yaşındaki Ceyda Güleçyüz, 52 yaşındaki Neşe Hasipek ve 58 yaşındaki Pırıl Adanalı, amaçlarının Türk kadınının gücünü ve farklılığını göstermek olduğunu ifade etti.



"Türk kadınını temsil ettik"


İHA muhabirinin sorularını yanıtlayan tekne kaptanı Neşe Hasipek, "7 yıldır yelkencilik yapıyorum. Yaptığımız bu seyahatte Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ettiğimize inanıyorum. Bize inanmayanları şaşırttık. Zorlu bir süreçti bizim için. Sabahları erken kalkıp yola çıkıyorduk. Bazı zamanlarda 10 saatlik yollar kat ettik. Denizler tehlikeliydi. Sadece hava şartlarıyla değil denizdeki kirlilikle de mücadele ettik. Zorlu bir seyirin sonunda bir çok insana ulaşmak çok sevindiriciydi" dedi.


Grup üyelerinden Ceyda Güleçyüz 2001 yılından beri yelken yaptığını belirterek "6 sene boyunca kendi teknemde seyir yaptım. Bu kış Neşe Kaptan’la seyir yapma kararı aldık. Neşe Kaptan 70 günlük bir rota yaptı ve 23 Nisan’da yola çıktık. Müthiş ve keyifli bir seyir oldu. İnsanlar 3 kadını görünce şaşkınlık yaşıyorlardı. Tepkiler çok olumluydu. Biz daha çok kadın yelkenciyle karşılaşmayı bekliyorduk. Ama ülkemizde kadın yelkenci daha fazlaymış. Yolculuktaki en güzel anım ise İtalya’da okuyan küçük kızımı ziyaret etmekti" ifadelerini kaydetti.



"Kadından kaptan olduğunu gösterdik"


17 senedir yelkencilik yapan Pırıl Adanalı ise, "Yelkenci bir aileden geliyorum. Uzun yıllar yelkencilikle uğraştım. Haberi duyduğum zaman bu seyire katılmak istedim. 70 gün süren, limitlerimizi ve sabrımızı sınadığımız bir yolculuk oldu. Çok başarılı bir seyir oldu. Bir çok insanla tanışıp güzel bağlantılar kurduk. Zorluk yaşadığımız anlar da oldu. Fırtına yedik, yağmur yedik, önümüze yıldırımlar düştü ama 70 günü alnımızın akıyla tamamladık. Tek Türk bayraklı tekneyle 3 deniz dolaştık. Tek kadın ekiptik. Türkiye için tek örneğiz. Barış amacımız gerçekleştirdik. Kadından kaptan olduğunu da gösterdik. İnşallah birçok gence örnek oluruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya 15 metrelik uçurumdan uçtular, hayatlarını ağaç kurtardı Antalya’da yaklaşık 15 metrelik yükseklikten uçarak bir ağacın üzerine düşen otomobildeki karı koca emekli öğretmen, itfaiye ekiplerinin film gibi operasyonuyla kurtarıldı.Kaza, saat 19.30 sıralarında Kepez ilçesi Antalya Bulvarı üzerindeki seyir terası olarak bilinen noktada yaşandı. Alınan bilgiye göre, Hasan T. (68) idaresindeki 60 HF 563 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu önce demir bariyerlere çarptı ardından yaklaşık 15 metre yükseklikteki uçurumdan bir ağacın üzerine oradan da toprak zemine düştü. Kazayı gören vatandaşlar, araçta bulunan sürücü ile eşi Gülseren T.’yi (68) araçtan çıkardılar. Durumun 112 Acil Çağrı Merkezine bildirilmesinin ardından olay yerine itfaiye, sağlık ekipleri ve polis sevk edildi.Hastanede tedavi altına alındılarBelirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, kaşık sedyeye alıp halat yardımıyla yukarı çıkardı. Çifi, ambulansla kaldırıldıkları Antalya Şehir Hastanesinde tedavi altına alındı. Çiftin bilinçlerinin yerinde olduğu öğrenildi. Hurdaya dönen araç ise vinç yardımıyla bulunduğu noktadan alındı."Ağaç olmasaydı muhtemelen ölürlerdi"Kazanın görgü tanıklarından Burak Ürün, "Araba fren sıkarken aşağıya uçtuğunu gördüm. O anda yardıma gidip yaralıları çıkarmaya çalıştım. O ağaç olmasaydı araba aşağı yuvarlanacaktı. Ağaç sayesinde kurtuldular" dedi.Yaralı çifti araçtan çıkarmaya yardım eden bir vatandaş da, "Teyzeyle amcayı çıkardık sonrasında ambulans ekibi ile itfaiye ekibi geldi. Sedye ile buradan çıkarmak 2,5 saat sürdü. 5 metre ileriden uçmuş olsalardı muhtemelen ölürlerdi. Çünkü onları kurtaran ağaç oldu" diye konuştu.
Amasya Amasya’da hastanelerin temizlik malzemesi kimyacı liselilerden Amasya’da hastanelerin ihtiyacı olan temizlik malzemeleri, kimyacı lise öğrencilerinin üretimiyle karşılanıyor. Şehrin sembolü elmadan esinlenip “elma’s” markasıyla ürettikleri temizlik ile hijyen malzemelerini hastanelere ve fabrikalara satan Merzifon Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bu yıl 3 milyon liranın üstünde gelir hedefliyor. İl Sağlık Müdürlüğü ile protokol yapıldı Kimya teknolojisi eğitimi alan öğrenciler ve öğretmenleri, okulda oluşturulan atölyede dezenfektan, sıvı el sabunu, çamaşır suyu ile kolonya gibi 25 farklı malzemenin üretimi yapıyorlar. Bu ürünlerden 15’i Amasya İl Sağlık Müdürlüğü ile yapılan protokolle ildeki hastanelere gönderiliyor. Bakanlık üretimi destekliyor Amasya Milli Eğitim Müdürü Mehmet Türkmen, Amasya’daki hastanelerin temizlik ve hijyen malzemelerinin tamamının öğrenciler ile öğretmenlerin emekleriyle hazırlandığını söyledi. Okulun yılsonuna kadar 3 milyon liranın üstünde satış yapmayı hedeflediğini anlatan Mehmet Türkmen, “Okulumuzdaki imalata Milli Eğitim Bakanlığımız gereken desteği sağlıyor. Artacak kapasiteyle birlikte satışların da büyümesini planlıyoruz” dedi. Okul müdürü Sadık Turan ve kimya teknolojisi alanı şefi Fatma Nakır’dan çalışmalarla ilgili bilgi alan Türkmen, satış sonrası ürünlerden memnun kalınmasının da kaliteli bir iş çıkartıldığının kanıtı olduğunu vurguladı. “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” düşüncesiyle üretimde görev alan öğrencilerden 9. sınıf öğrencisi Hilal Bıcıl, çalışmalarının kozmetik alanında gelişeceğine inandığını anlatırken üniversite eğitimini kimya alanında sürdürmeyi hedeflediğini söyledi. Arkadaşı Mustafa Yusuf Töre de ürettikleri temizlik maddelerinin anneleri tarafından da beğenildiğine işaret etti.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar:" Sera ürünlerinde fiyatlar düşüyor" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de örtü altı üretimini, sera ürünlerindeki fiyat düşüşlerini ve çiftçilerin belediyelerden beklentileri ile ilgili bir açıklama yaptı. Seracılık dünyada önemli bir sektör hâline geldiğini belirten Bayraktar şunları dedi: “Seracılık ülkemizde de son yıllarda hızla atılım ve gelişme göstermiş olup, dünyada dördüncü, Avrupa’da ise İspanya’nın ardından ikinci sırada yerini aldı. Ülkemizde 73 ilde, toplam 764 bin 207 dekar alanda örtü altı üretim yapılıyor. Örtü altı üretim alanlarının yüzde 40,7’si Antalya’da, yüzde 24,6’sı Mersin’de, yüzde 15,6’sı Adana’da ve yüzde 4,3’ü Muğla’da bulunuyor. 2023 yılında seralarda yapılan toplam üretim 8 milyon 956 bin 951 ton olup bu üretimin yüzde 89’unu sebzeler oluşturuyor. Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor. Bu illerde son 15 günde biber ortalama 45 liradan 15 liraya, salatalık ortalama 17 liradan 3 liraya, domates 21 liradan 15 liraya, patlıcan 27 liradan 6 liralara kadar düştü. Bu fiyatlarla çiftçilerimiz zarar ediyor. Mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen hava sıcaklığıyla sera üretiminde artan verim ve ürünlerin erken hasat olgunluğuna gelmesiyle arzda artış görülüyor. Arzda yaşanan artışın yanı sıra, bu günlerde ihracata giden ürünün azalması ve özellikle Ramazan Bayramı nedeniyle zincir marketlerin alımlarında görülen azalmayla fiyat düşüşleri yaşanıyor.” “Çiftçinin ürettiği yok pahasına satılmaması için pazarlama sorunu çözülmelidir” “Çiftçimiz her zaman olduğu gibi üreterek ülkemizin gıda ihtiyacını karşılamak adına gereğini yapıyor. Ancak, zaman zaman ürettiği ürün çiftçilerimize sorun oluyor. Özellikle yaş sebze ve meyve çabuk bozulduğu için pazarlama sorunu daha fazla yaşanıyor" diyen Bayraktar şöyle devam etti: "Bu nedenle yaş sebze ve meyve pazarlamasının ayrı bir önemi bulunuyor. Örtü altı üretimin yaygın olduğu illerde yaş sebze ve meyve pazarlanmasına yönelik üretici birlikleri ve kooperatifler mevcut olsa da, bu birliklerin piyasayı etkileyecek ve düzenleyecek gücü bulunmuyor. Hatta kurulan bazı birlikler ne yazık ki varlığını sürdüremeyerek, kapandı. Ürün pazarlamaya yönelik örgütlerin mali ve idari yönden güçlenmesi ve tarımsal pazarlamada etkin olması için mevzuatlarda gereken düzenlemeler yapılmalıdır.” “Semt pazarlarında üreticilere daha fazla yer ayrılmalı, üretici pazarları her ilçede kurulmalıdır” Çabuk bozulabilen sebze ve meyvelerde arzda dönemsel yaşanan yoğunluklarda çiftçilerin zarar etmemesi ve yetiştirilen ürünlerin heba olmaması için, belediye adına alımlar yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar şu değerlendirmeyi yaptı: "Pazar Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde pazar yerlerinin en az yüzde 20’sinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılması hükmü bulunuyor. Ürettiği ürünü doğrudan semt pazarında satmak isteyen üreticimize tüm belediyeler yer ayırmalı ve ayrılan alan yüzde 20 ile sınırlandırılmamalıdır. Bu sınırlama özellikle ürün arzındaki artış nedeniyle kendi ürününü pazarda satmak isteyen üreticilerimize engel teşkil ediyor. Yine belediyelerce belirlenecek günlerde sadece üreticilerimizin ürettiği ürünü halka doğrudan sunabileceği üretici pazarlarının her il ve ilçede kurulması sağlanmalıdır. Gıda fiyatları üzerinden haksız kazanç elde etmeye yönelik hareketler konusunda belediyelerde denetimlerini artırmalı, piyasa üzerinde bozucu etkisi olanlara ceza uygulamalıdır.” “Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine destek vermelidir” Yerel seçimler öncesi 6360 Sayılı Kanunla Büyükşehir belediyelerinin tarım sektörüne yönelik sorumluluklarının arttığını, çiftçilerin belediyelerden beklentileri olduğunu dile getirdiklerine dikkat çeken Bayraktar, "Bugün tekrar ifade etmek istiyorum ki Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine her türlü desteğini yapmalıdır” diye konuştu. Bayraktar, çiftçilerin ana başlıklar halinde belediyelerden beklentileri ise şöyle sıraladı: "-Tarım arazileri ve mera alanları korunmalı, her ne gerekçeyle olursa olsun bu alanların imara açılmasına izin verilmemelidir. -Kırsalda genç nüfusu tutabilmek için sosyal alanlar artırılmalıdır. -Belediyeler ve Ziraat Odaları birlikte hareket etmelidir. -Pazarlama kooperatiflerinin kurulmasına destek olmalıdır. -Girdi, tarım alet, fide, fidan vb. destelerini düzenli olarak vermelidir. -Kırsal Alanlara altyapı hizmetleri artırılmalıdır. - Belediyeler, DSİ ile birlikte hareket ederek tarımsal sulama kanallarının bakım ve temizliği konusunda destekte bulunmalıdır. -Tarımsal ürün işleme tesisleri kurulmalıdır. -Yenilenebilir Enerji kaynaklarının kurulmasına destek olmalıdır. -Kırsal Turizm ile kırsalda gelirin artırılması sağlanmalıdır.”