GENEL - 11 Eylül 2017 Pazartesi 12:32

Aktürk: “Türkiye’nin et açığını küçükbaş hayvancılık kapatır”

A
A
A
Aktürk: “Türkiye’nin et açığını küçükbaş hayvancılık kapatır”

Türk kültüründe önemli yer edinen küçükbaş hayvancılıkta yaşanan pazar sıkıntısı üreticileri tedirgin ederken, uzmanlar Türkiye’deki et açığının sadece küçükbaş hayvancılıkla kapatılabileceğini savunuyor.

Türk kültüründe önemli yer edinen küçükbaş hayvancılıkta yaşanan pazar sıkıntısı üreticileri tedirgin ederken, uzmanlar Türkiye’deki et açığının sadece küçükbaş hayvancılıkla kapatılabileceğini savunuyor.


Nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığı Aksaray’da küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi kapsamında önemli faaliyetler gerçekleştirilirken, Aksaray Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, Türkiye’de küçükbaş hayvancılığa karşı bir mukavemet yaşandığını söyledi. Son dönemlerde Türkiye’de pazar sorununun olmadığını, ancak önümüzdeki yıllarda ne olacağının hiçbir garantisinin olmadığını belirten Başkan Aktürk, “Türkiye’de pazar sorunumuz yok gibi görünüyor. Ama bu sadece bu yıla mahsus bir şey midir, önümüzdeki yıl sorun olur mu onu bilemiyoruz. Biz küçükbaş hayvancılıkta istikrar bekliyoruz. Yani vatandaş bu sene kuzusunu 500 TL’ye satabiliyorsa önümüzdeki sene de 500 TL civarında satabileceğini bilmelidir. Eğer yatırım yapan üretici bunu bilirse yatırımını artırır, işletmesini çoğaltır, hayvan sayısını artırır, daha fazla aşı yapar, daha fazla besler, daha iyi güder, bakımını, beslenmesini daha iyi şartlarda yapar. Ama Türkiye’de bu yıl kuzu 500 TL etti, seneye 300 TL etmeyeceğini hiç kimse garanti etmiyor. Veya 600 TL olmayacağını kimse garanti etmiyor. Bu noktada çok ciddi sıkıntılarımız var” dedi.



“Türkiye’de koyun etine karşı bir mukavemet vardı, çok şükür yavaş yavaş bu kırılmaya başladı”


Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Aktürk, Türkiye’de koyun etine karşı bir mukavemetin olduğunu, ancak bunun yavaş yavaş bu kırılmaya başladığını belirterek, “Çünkü bundan önceki dönemlerde bazı bilim adamlarımız, bazı doktorlarımız şunu söyledi: Koyun tereyağı yemeyin, koyun peyniri yemeyin, koyun eti yemeyin, kuzu eti yemeyin. İşte kolesterolü artırır, efendim tansiyonunuzu artırır, kalp krizine neden olur diye insanları korkuttular. Bu algı, çok ciddi anlamda küçükbaş hayvancılığa zarar verdi. Şu anda, özellikle 1-2 yıldır bu algı kırılmaya başladı. Eğer Türkiye’de küçükbaş hayvancılıktaki pazar sorunu ortadan tamamen kalkarsa, Türkiye’de et sorunu ortadan kalkacak. Türkiye’de bir et açığı sıkıntımız var. Yılda 500 bin, 600 bin tane besilik dana veya damızlık inek ithal eden bir ülkeyiz. Türkiye’deki et açığının kapatılmasının tek alternatifi küçükbaş hayvancılıktır. Küçükbaş hayvancılıkta da hayvancılığı daha çok destekleme, Türk toplumuna, Türk mutfaklarına, sofralarına küçükbaş hayvan etini tekrar sokmak zorundayız. İnsanlara koyun, keçi etini, kuzu etini sevdirmek zorundayız. Biz Orta Asya’nın dağlarından, yaylalarından Anadolu’nun düzlüklerine koyunlarla, keçilerle geldik. 10 binlerce yıl bu hayvanların etini yedik, sütünü içtik, yününde yattık, yününü gömlek yaptık giydik. Bu hayvanlar, bu hayvancılık bizde bir kültür. Bizim genlerimizde var. Biz bu işi severek yapıyoruz, isteyerek yapıyoruz, bu işi sürdürmek istiyoruz. Bu işi sürdürmek için de istikrarlı bir tarım ve hayvancılık politikası ve koyun keçi etini seven, koyun keçi etini tüketen bir toplum istiyoruz” ifadelerini kullandı.


Öte yandan, tarım ve hayvancılık alanında sektörün gelişmesi ve üreticilerin kazanması için hükümet sektöre birçok kalemde önemli destekler veriyor. Küçükbaş hayvancılıkta üreticilere her yıl koyun başına ‘Anaç Koyun Keçi Desteklemesi’ adı altında 25 TL destek sağlanırken, ‘Halk Elinde Islah Projesi’ kapsamında da üreticilere kuzu başına yıllık 40 TL destekleme veriliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.