POLİTİKA - 14 Eylül 2017 Perşembe 12:17

AK Partili Eker: "Cenazeye saygı gösterilmesi gerekiyor"

A
A
A
AK Partili Eker: "Cenazeye saygı gösterilmesi gerekiyor"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, HDP’li Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde yapılan protestolara ilişkin, “Cenazeye saygı gösterilmesi gerekiyor, bizim değerlerimizde olan bir şey.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, HDP’li Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde yapılan protestolara ilişkin, “Cenazeye saygı gösterilmesi gerekiyor, bizim değerlerimizde olan bir şey. Bu manada cenazeye bu tür yapılan yakışıksız şeyleri protesto her neyse, ama buna katılmadığımı, özellikle bunu doğru görmediğimi de ifade etmek istiyorum. Bu yanlıştır” dedi.


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, parti genel merkezinde diplomasi muhabirleri ile bir araya geldi. Konuşmasında bölgesel ve tarihsel gelişmelere değinen Eker, "Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim kimsenin toprağında gözümüz yok ama Türkiye kendi güvenliğini gözetmek durumunda. Bizim için aslolan Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine yönelik tehdit oluşturabilecek istikrarsızlık bizim istediğimiz durum değildir. Biz kendi güvenliğimizi sağlama, Ortadoğu’da istikrarın tesis edilmesini gözetiyoruz. Bunun çabası içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.


Ortaya çıkan terör örgütlerinin manidar şekilde korunduğunun görüldüğünü belirten Eker, “Diplomatik kanallarla bunu her platformda söylememize rağmen terör örgütlerinin üzerinden istikrar sağlanamayacağını, terör örgütlerinin hiçbirisinin diğerine tercih edilemeyeceğini, herkesin el birliğiyle bununla mücadele etmesi gerektiğini vurgulamamıza rağmen birilerinin birileri tarafından desteklendiğini görüyoruz” dedi.



Terörizmle mücadele konusu


Terörizmle mücadele konusunda küresel ve bölgesel barış meselelerinde Türkiye’nin aktif hattı sağladığını anlatan Eker, müttefiklik ilişkisinin de devam ettiğini, Türkiye’nin başka bir tutum içerisinde olmasının beklenemeyeceğine dikkati çekti. Eker, Türkiye’nin Kürt meselesinde önemli mesafeler katederken bazı istihbarat örgütlerinin açık desteğinin görüldüğünü ve terör örgütlerinin faaliyetlerinin Türkiye aleyhine artırıldığının görüldüğünü ifade etti. AB ülkelerinin bazılarının terörle mücadele yasasının değiştirilmesi konusunu şart koştuğuna işaret eden Eker, bunların kabul edilebilir hususlar olmadığını söyledi. Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Özellikle Avrupa merkezli olarak Birleşik Devletler’de de tezahürünü görüyoruz. Dünya, evrensel değerlerinin dışında giderek korumacı bir popülizme doğru duyguların geliştiğini görüyoruz. Yabancı düşmanlığı ve İslamafobi yer yer dünyanın bazı bölgelerinde, özellikle Avrupa merkezli geliştiğini görüyoruz. Dünyanın bölgesel savaşlarındaki trajedilerde milyonlarca insan yerinden yurdundan oluyor. Bu yabancı düşmanlığını besliyor, insan hakları ihlalleri yer yer vuku buluyor. Dünya böyle bir süreçte. Biz de bütün bu olan biten içerisinde bir kendi varlığımızı koruma, güvenliğimizi temin etme, bölgemizdeki istikrarı koruma, kalkınmamızı sağlama, demokratikleşme ve sivilleşme yolunda AK Parti’nin planını hayata geçirme, AK Parti bu programlarını uyguluyor. Mücadele bunun mücadelesi. Bizim kesinlikle barışçı yaklaşım ve tutumumuz komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılı oldu. Biz kendi değerlerimizi yaşatıp bu bölgede hür, bağımsız ve güçlü bir şekilde varlığımızı devam ettirmek istiyoruz.”


Eker, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin "Kuzey Irak referandumuna" ilişkin sorusu üzerine Eker, “Kuzey Irak’taki referandumla ilgili biz en başından itibaren Irak anayasasını dikkate alıp, o çerçevede bunun ortaya çıkaracağı muhtemel sonuçları da dikkate alarak biz bu referandum kararından vazgeçilmesi tavsiyesinde bulunduk. Muhalefetin tabi bizim tepkimizin şiddetini ölçmek gibi bir duruma kalkışmasının haklı olmadığını düşünüyorum. Komşu ülkemiz. Biz ikaz ettik, muhtemel sonuçları da dostça olabilecek gelişmeler de çeşitli platformlarda dile getirildi. Bugün Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklama da uygun. Bu referandum olur mu olmaz mı bilmiyoruz ama bu referandumun yapılmasından yana olanlar var, karşı olanlar var. Bu her şeye rağmen olması halinde ne olur? Irak anayasasına göre bu bizim tarafımızdan yok kabul edilir. Tavrımız net bir şekilde ifade edildi, edilecek. Bizim açımızdan da istikrarsızlığa yol açabilecek, Irak anayasasını dikkate almayan, zarar verecek, dolayısıyla o zarardan Irak bölgesel yönetimi de, bölge de etkilenecek. Biz, dostça ikaz ettik” dedi.


Eker, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ‘Meclis acilen toplanmalı’ açıklamasının hatırlatılması üzerine, “Meclisin ne zaman ne şekilde toplanacağı kendi iç tüzüğündedir. Onu Meclis Başkanımız değerlendirir. İlker Bey onu ne manada söyledi bilmiyorum ama Türkiye bu konuda söylemesi gerekeni söyledi, alması gereken tedbirleri de alıyor” şeklinde konuştu.


HDP’li Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde yapılan protestoların sorulması üzerine Eker, “Tabii benim de dışarıdan takip ettiğim kadarıyla orada İncek bölgesindeki mezarlığa giderken orada bazı kişilerin protestosuna maruz kalıyor. Valilikten açıklama yapıldı, İçişleri Bakanımız da olay yerine gidiyor. Merhumenin yakınları ile akrabaları ile görüşmeler yapılıyor. Cenazeye saygı gösterilmesi gerekiyor, bizim değerlerimizde olan bir şey. Bu manada cenazeye bu tür yapılan yakışıksız şeyleri protesto her neyse, ama buna katılmadığımı, özellikle bunu doğru görmediğimi de ifade etmek istiyorum. Bu yanlıştır. Bakanımız da orada ailenin istemesi halinde bu definin orada gerçekleştirileceğini, bununla ilgili her türlü güvenlik tedbirinin alınacağını ifade etmiştir. Bundan sonrası ailenin kararı. Bu tür davranışlara karşı güvenlik kuvvetleri tedbirler aldı. Bu tür şeylerin tekrarlanmamasını diliyorum. Cenazeye saygı gösterilmesi gerekiyor. Allah’tan rahmet diliyorum” diye konuştu.


Referandum konusunda ısrar edilmesi durumunda Irak’ta bir iç savaşın çıkıp çıkmayacağına ilişkin soru üzerine Eker, “Kuzey Irak’taki referandumla ilgili açık konuştuğumu düşündük. Gelecekte olabilecek olan muhtemel gelişmeler, sonuçlar üzerinden konuşmak doğru değil. Sadece bunlar neler olabilir? Irak anayasası var. Bu nasıl bir reaksiyon olacak, bu ne tür bir savaşa, kavgaya yol açabilecek benim söylemem mümkün değil. Suriye’nin bu meseleye sıcak bakmadığını biliyoruz. Birçok buna benzer uluslararası kamuoyundan da tepkiler var. Bütün bunları alt alta koyduğunuzda bunun yol açabileceği gelişmeler var. Elde açık seçik doneler yok. O nedenle bunu muhtemel sonuçları olur ama ondan ötesi bir ülkenin toprak bütünlüğü ve o ülkenin meşru anayasası var, o anayasasının kurallarına aykırı. Tabii, DAİŞ Suriye’de de, Irak’ta da doçkalar üzerinde birtakım roketleri koyup, birtakım makinalı tüfekleri koyup önüne katıp bütün bölgeyi işgal ettiğinde ve televizyonlardan naklen dünyanın en vahşi görüntülerini servis ettiğinde, insanları boğazladığında ülkelere Türkiye’nin çağrısı şu oldu; ‘sadece havadan bombalarda mücadele edemezsiniz, bunu karadan da desteklemelisiniz.’ Bugün DAİŞ büyük bir şeydir, dolayısıyla bunu PKK’nın açık şubesi olan PYD-YPG’yi silahlandıralım demek bize iyi niyetli gözükmüyor. PKK’nın kime hizmet ettiği belli değil, adeta uluslararası taşeron örgütü. İsteyen istihbarat örgütü onu istediği gibi kullanıyor” şeklinde konuştu.


AB’nin ‘müzakereleri askıya alalım’ teklifini reddettiklerini anlatan Eker, “Oradaki yapı 1. Dünya Savaşı’nın devamı aslında. Bunu tezahürlerinden okuyoruz. Tezahürleri, biz toprak bütünlüğünden yanayız. Irak’ta öyle, Suriye’de zalim bir rejim vardı, kendi vatandaşlarına bomba atan, milyonlarca insanı katleden bir rejim” dedi.



Almanya ile ilişkiler


Almanya ile ilişkiler ve silah ambargosu tartışmasının sorulması üzerine Eker, “Almanya’daki seçime dönük, seçim öncesinde taraflar, bunlar bütünüyle kampanyalarını Türkiye düşmanlığı üzerine bina ettiler. Hala da bu devam ediyor. Bu tür konuların iç siyaset malzemesi yapılması bir dereceye kadar anlaşılabilir ama Türkiye’ye haksızlık yapıldığını, düşmanca, kendilerinden beklenmeyecek bir tavır sergilendiğine de şahit olduk. Bu mesele sadece son birkaç aylık bir mesele değil, Alman hükümetinin tutumu, benim yakından şahsen tanık olduğum 31 Temmuz 2016 tarihinde Köln’de bir miting düzenlendi. 15 Temmuz’dan 15 gün sonra oradaki bazı STK’ların soydaşlarımızın Türkiye’de darbeye karşı çıkma konusunda düzenledikleri miting vardı, ben de davetliydim. O miting için gittim, öyle şeylerle karşılaştım ki akıl sır almıyor. Uçaktayım, uçağın kapısı açıldı bir ses geldi, Alman istihbarat elemanları uçak kapısında tercümanla birlikte beni karşılıyordu. Ben 10 yıldan fazla bakanlık yaptım, hiçbirisinde uçağın kapısında karşılanmadım. Beni aldılar, aşağı indirdiler, bir araç getirmişler özel donanımlı. Tercüman yanıma oturdu. Nereye gideceksiniz dediler, beni oraya götürdüler” diyerek yaşadığı olayı paylaştı.


Eker, “Bizim Almanya halkıyla hiçbir sorunumuz yok. Aralarında büyük bir ekonomik potansiyel var, kültür arşivi var, milyonlarca vatandaşımız orada yaşıyor. Dostuz, özel olarak bir düşmanlığımız asla söz konusu olmadı. Almanya halkının tercihi ne olacak bilmiyoruz ama saygı duyuyoruz” dedi.


MHP’li Milletvekili Saffet Sancıklı’nın ‘Meclis’teki FETÖ’cüler isim isim biliniyor’ açıklamasının hatırlatılması üzerine Eker, “Bahsettiğiniz açıklamayı görmedim ama FETÖ ile mücadele kapsamında bir kere şunu söyleyeyim, bizim için en temel meseledir FETÖ ile mücadele. Hükümet bilip de üzerine gitmediği hiçbir FETÖ şüphelisini ve zanlısını bırakmaz. Bir delil varsa bunu değerlendiriyor. ‘FETÖ’cü olduğu biliniyor’ iddiaları varsa bunu reddediyoruz, bu doğru bir şey değil. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bu mücadeleyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla yapıyor. (Provokasyonlar) FETÖ’nün şahsında, örgütün varlığında Türkiye’ye yönelmiş, Türkiye’yi yok etmeye, tahrip etmeye dönük bir büyük hain planın parçasıdır. Onun taşeronudur” ifadelerini kullandı.


ABD’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın korumaları ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında verdiği kararın sorulması üzerine Eker, “Korumalara dönük karar ve tutum belli ki çok alelacele birtakım kararlar almışlar. Örneğin, orada olmayan insanlar hakkında karar verilmiş. Yani, bu bile tek başına bu kararın hukuki olmadığını ifade etmesi açısından yeterli. Bu tür kararları hukuk dışı, tek taraflı kabul ediyoruz. (CHP’nin heyet göndermesi) Demek ki öyle bir ihtiyaç hissetmişler. Biz bilgilenme ve bilgilendirmeyi farklı şekillerde temin ediyoruz. Türkiye’ye şantaj gibi tavırların takınılmasının da kabul edilemez olduğunu söylüyoruz” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Bu coğrafyada zayıf olanın tutunma ihtimali yoktur" Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Numan Kurtulmuş, Sultanbeyli’de sivil toplum kuruluşları ile iftarda bir araya geldi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Dünyada zalime dur diyecek bir sistemin kurulması şarttır. Bunun için de Türkiye öncülük yapacaktır" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Sultanbeyli’de sivil toplum kuruluşları ile iftar yemeğinde bir araya geldi. Salon Semazen’de gerçekleşen programa Kurtulmuş’un yanı sıra, Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, AK Parti Sultanbeyli Belediye Başkan Adayı Ali Tombaş, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve iş adamları katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan iftar programı oruçların açılmasıyla birlikte konuşmacıların açıklamalarıyla devam etti. STK temsilcileriyle iftarda buluşan Kurtulmuş, "Türkiye olarak dünyanın en önemli çatışma gerilim alanlarının tam merkezindeyiz. Dünyamız hızla maalesef şer güçler tarafından dünyayı istedikleri gibi yönetmek ve kendilerinden başkasına bu dünyayı bir şekilde dar etmek için ortaya çıkmış olan güçler dünyayı süratle neredeyse bir 3. Dünya Savaşı’na doğru sürüklüyorlar. işte 6 aya yaklaşan bir süre içerisinde Gazze’de yaşananların modern zamanlarda karşılaştığımız en büyük insani kıyım olduğunu, en büyük katliam olduğunu, artık bir soykırım boyutlarına çoktan vardığını ve bu olurken insanlığında ne yazık ki derin bir gaflet uykusuyla buna karşı seyirci kaldığını görüyoruz. Aynı şekilde hemen Rusya-Ukrayna arasında devam eden 2 yılı aşkın savaş sırasında yüz binlerce insanın ölümü şehirlerin yakıldığı bu savaş sırasında da en son Moskova’daki terör saldırısıyla birlikte meselenin yeni bir boyuta taşınmak üzere olduğunu görüyoruz. Karadeniz’de, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Doğu Akdeniz’de, Orta Doğu’da içinde bulunduğumuz, merkezinde bulunduğumuz bu coğrafyada gerçekten büyük gerilimlerin büyük çatışmaların olduğuna şahidiz. Türkiye olarak bu coğrafyada hem güçlü bir şekilde ayakta durmak, ama hepsinden önemlisi millet olarak birlik beraberlik içerisinde sosyal dayanışmamızı tam manasıyla gerçekleştirmiş ve bir kardeş millet olarak hep beraber kardeşçe hareket eden 85 milyon olarak dünyaya karşı sağlıklı bir duruş sergilemek mecburiyetindeyiz" dedi. "Bu coğrafyada zayıf olanın tutunma ihtimali yoktur. Onun için biz güç kuvvet derken hele hele Cumhuriyetimizin ikinci asrını sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’nin yüz yılı haline getirelim derken kastettiğimiz budur" diyen Kurtulmuş, "Tam manasıyla her alanda güçlü olan bir Türkiye. Güvenlik ve istikrar içerisinde yolda devam eden bir Türkiye. İnşallah Türkiye olarak sağladığımız bu güvenlik ve istikrar iklimini daha kuvvetlendirerek devam ettireceğiz" diye konuştu. "Dünyada zalime dur diyecek bir sistemin kurulması şarttır. Bunun için de Türkiye öncülük yapacaktır" Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye Gazze meselesinin ilk gününden itibaren bu meselenin çözülebilmesi için büyük bir güçle mücadele veriyor. Öncelikle acil ateşkes ve bununla birlikte insani yardımın Gazze’ye ulaştırılması yapılan bütün temaslarda Türkiye’yi öne koyduğu ana fikirdir. İsrail’in Netanyahu ve çetesinin durdurulması uluslararası alanda en çok mücadele verdiğimiz konuların başında geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bendeniz meclis başkanınız olarak yüzün üzerinde meclis başkanı, hükümet başkanı ve devlet başkanıyla bu süre içerisinde görüşmelerimiz oldu. Ancak maalesef öyle görünüyor ki bundan sonra bu konuyla ilgili olarak arkasına aldıkları destekleri de artık yavaş yavaş kaybediyor Netanyahu ve çetesi, bundan sonra yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde Türkiye’nin öncülüğüne ihtiyaç var. Türkiye olarak yeryüzünde yeni bir düzenin kurulabilmesi, yeni bir siyasal sistemin kurulabilmesi için mücadele etmeye mecburuz. Dünya 5’ten büyüktür derken laf olsun diye başkalarına ayar vermek için bu sözü söylemiyoruz. Bu dünya bu şekliyle devam etmez. İsrail’i kim durduracak? Onun için dünyada zalime dur diyecek, mani olacak bir sistemin kurulması şarttır. Bunun için de Türkiye Allah’ın izniyle öncülük yapacaktır" ifadelerini kullandı.
Ankara İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur" İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında, "Bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Ankara’nın Keçiören ilçesinde gerçekleştirilen iftar programına katıldı. Burada konuşan Akşener, her dönemde zorbalığa ve zorbalara karşı durduklarını belirterek, “Milletimizin istikbaline kastedenler mücadele etmek için her türlü fedakarlığı yapanlar olduk. Bir yerde haksızlık gördüğümüz vakit kim olduğuna bakmaksızın hakkı savunanlar, haksızlığa uğrayanların yanında kaya gibi duranlar olduk. 2019 yılında Ankara büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, istifayı bastığı CHP’den yeniden aday olması engellendiğinde yanında biz vardı. 2020 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ayağını kaydırmak isteyenlerin karşısında bir tek biz vardık. 2022 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası haberini aldığımda Saraçhane’ye koşan bir tek biz vardık. Ama heyhat, bugün geldiğimiz noktada aldığımız karara saygı göstermek yerine hepsinin teker teker hainlik ettiği de biz olduk, İYİ Parti oldu” ifadelerini kullandı. “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” Seçimlere hür girme kararı aldıklarından beri Antalya’daki ve İstanbul’daki meclis üyelerinin CHP’den liste garantisiyle istifa ettirildiğini ifade eden Akşener, “Pazarlıkların en çirkini burada Ankara’da oldu. Hatta ABB Başkanı Mansur Yavaş, geçenlerde çıktığı televizyon programında kendi ağzıyla olanı biteni itiraf etti. Partimizden istifa ettirdiği il, ilçe başkanlarının, Ankara teşkilat mensuplarımızın şu anda kendisiyle çalıştığını söyledi. Biz bunları zaten biliyorduk. Bunu alenen televizyonda itiraf etmesine, bu pişkinliğe şaşırdım. Böyle bir ahlaksızlıkla böbürlenen bu şuursuzluğa şaşırdım. Bundan daha 12 ay önce görmek isteyipte maalesef göremediğimiz bu cesarete de ayrıca şaşırdım. Bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” açıklamasında bulundu. “Bana abla demeyin, istemiyorum” "İşi düşen hemen abla edebiyatına başlıyor” diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etti: “Ben artık CHP yöneticilerinin yüzüne ‘abla, abla’ deyip sonra yoldaş medyalarında bana ve partime küfür kıyamet sövdürmelerinden gerçekten sıkıldım. İYİ Partililere CHP’ye kazandırdığı sürece iyi insanlar deyip kendi yolumuzda yürüdüğümüzde ‘bunlar AKP’li, faşist ve sağcı’ diye saldırmalarından artık bıktım. Beni, partimi ve bizi destekleyen vatandaşlarımızı sürekli CHP’ye bir şeyler kazandırmak zorunda olan paryalar olarak görme şımarıklığından da artık usandım. Bana abla demeyin, istemiyorum. Çünkü sizin bana vıcık vıcık riyakarlıkla abla demeniz beni samimiyetle ablası, kardeşi ve annesi gören milletimize yapılmış koca bir hakarettir.”
İstanbul Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu: "Kilyos Tüneli, 2026 yılı sonunda hizmete açılacak" Kilyos Tüneli şantiyesinde incelemelerde bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "İnşallah projemizi 2026 yılının sonuna doğru bitirerek hizmete açacağız. Sarıyer-Kilyos Tüneli ile vatandaşlarımız Avrupa Yakasını neredeyse bir boydan bir boya geçebilecek" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kilyos Tüneli şantiyesinde incelemelerde bulundu. Uraloğlu, incelemenin ardından yaptığı İncelemenin ardından açıklama yaptı. Uraloğlu, Bakanlık olarak İstanbul’da yaptıkları yatırımlar ile İstanbul’un trafiğine önemli ölçüde nefes aldırdıklarını belirterek, “15 Temmuz Şehitler Köprüsünden günde yaklaşık 200 bin civarında araç, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden 250 bin, Avrasya Tüneli’nden 80 bin civarı, Marmaray’da günde yapılan 300 sefer ile günde yaklaşık 650 bin insanımızı taşıyoruz. Kuzey Marmara Otoyolu’nda, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden günde yaklaşık 150 bine yakın bir araç geçişi oluyor ve bunun önemli bir bölümü de ağır taşıt trafiği. Bir yandan da bu yapılan yatırımların yapılmadığını düşünelim, bırakın İstanbul’u tüm Türkiye’yi etkilemiş olurdu. Bu projelerin ne kadar kıymetli olduğunu hep beraber yaşayarak görüyoruz” diye konuştu. “Bu projelerin ne kadar kıymetli olduğunu yaşayarak görüyoruz” Avrasya Tüp Tüneli, Marmaray, Kuzey Marmara Otoyolu başta olmak üzere çok büyük projeleri hayata geçirdiklerini vurgulayan Bakan Uraloğlu, "Bugün baktığımızda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden günde yaklaşık 180-200 bin civarında araç geçişi oluyor. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden yaklaşık 250 bin araç geçiyor. Avrasya Tüneli’nden 80 bin civarında araç geçiyor. Marmaray’da 300 sefer yapılıyor günde ve orada yaklaşık 650 bin insanımızı taşıyoruz. Kuzey Marmara Otoyolu’nda Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde günde yaklaşık 150 bine yakın araç geçişi oluyor ve bunun önemli bir bölümü de araç taşıt trafiği. Bunların bir an olmadığını düşünelim. Bütün Türkiye’yi etkilemiş olurdu. Bu projelerin ne kadar kıymetli olduğunu yaşayarak görüyoruz. Ancak bir ihtiyaçtan öte sadece bir siyasi duruş ile bu projeyi eleştirdiler. Projemiz bugün Avrupa’nın birincisi, dünyanın altıncı büyük havalimanlarından. Geçen yıl 78 milyon kişi seyahat ettirmişiz. Hedefimiz 200 milyon ve ona yönelik yeni terminal binası ve pistlerin yapımına devam ediyoruz” dedi. “Bugünü, yarını değil, ileriki yüzyıllar planlıyoruz” Bakan Uraloğlu, İstanbul ile ilgili bir deprem riskinin bulunduğuna da işaret ederek, “İstanbul depremine yönelik ulaştırma yapılarıyla ilgili bütün önlemlerimizi aldık. Eski yapılmış olanları güçlendirdik. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün tabliyesini askıya aldık yeniden yaptık. Gece çalıştık, İstanbullu vatandaşlarımızın fark etmemesini sağladık. Bütün viyadüklerdeki deprem takozlarından tutun güçlendirilmesine kadar bütün çalışmalarımızı yaptık. Normal kullanımda ne lazımsa bunu planlarken bir taraftan da deprem durumunda İstanbul’un, öncelikle İstanbul’a acil yardım ekiplerinin ve malzemelerinin nasıl gireceği ve vatandaşların ulaşımı için projeler yapıyoruz. Bugünü, yarını değil, ileriki yüzyıllar planlıyoruz” diye konuştu. Sarıyer-Kilyos Tüneli hakkında bilgi veren Bakan Uraloğlu, ”Projemiz Kilyos’tan başlayıp Karadeniz’den İstanbul’un kuzey noktalarından başlayıp Sarıyer’e oradan Çayırbaşı Tüneli devamında da Beşiktaş’a kadar uzanacak. O güzergahtaki bütün yerleşime hizmet edebilecek. Avrupa Yakasını neredeyse bir boydan bir boya geçebilecek olan ve Murat Kurum Başkanımızın de bahsettiği ‘İki Yakaya İki Tünel’ projesinden bir tanesidir. İlk etapta burayı bitirdiğimizde ciddi bir hizmet görecektir. Devamında Beşiktaş’a kadar uzatılması gündemimizde olan işlerden bir tanesi” ifadelerini kullandı. “Zamandan 30 dakika tasarruf sağlayacağız” Bu projeyle ilgili sahilden başlayarak yaklaşık 8 bin 200 metrelik bir güzergahta yapılan 7 bin metrelik tünelin yaklaşık yüzde 30’unu bitirdiklerini açıklayan Uraloğlu, iki tüpte toplam 3 bin 850 metrelik kazı gerçekleştirdiklerini bildirdi. Çalışmaların 7 gün 24 saat devam ettiğini de belirten Uraloğlu şöyle konuştu: “İnşallah projemizi 2026 yılının sonuna doğru bitirerek hizmete açacağız. Bir kısmını tünel delme makinesi TBM ile bir kısmını ise normal aç kapa yöntemi ile yapacağız. TBM ile yüzde 60’ını geçiyoruz. Onun da imalatı yapılarak Çin’den geldi ve kurulumunu yapacağız. 110 civarında makine ve 550 kadar çalışanımızı 24 saat çalışıyor. Tüneli bitirdiğimiz de 350 bin nüfusa hizmet edecek. Devamını Beşiktaş’a kadar düşündüğümüzde İstanbul’un sahil şeridinin tamamına, Avrupa tarafının tamamına hizmet etmiş olacak. Tamamlandığında Sarıyer’den 35 dakika süren seyahat süresi sadece 5 dakikaya düşecek. Bunu Kilyos’tan Kuzey Marmara Otoyolu’na bağlayacağız. İsterseniz doğu istikametine ister batı istikametine gidin. İstanbul’un kuzeyindeki, Zekeriyaköy, Uskumruköy gibi yerleşimlere bağlantısı kolaylıkla sağlanmış olacak. En kıymetlimiz zamandan 30 dakika tasarruf sağlayacağız. Yakıttan ve karbon emisyonundan da önemli tasarruf sağlayacağız.” “1 Nisan’dan Sonra Daha Verimli Çalışmalara İmza Atacağız” Bakan Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak İstanbul’da hiçbir yatırıma ara vermediklerini ve çalışmalar devam ettiklerini söyledi. Uraloğlu, “Bildiğiniz gibi İstanbul’da tüm çalışmalarımızı yapıyoruz. Ancak daha iyi hizmet edebilmemiz için tüm belediye başkanlarımızla birlikte çalışabilmek önemli. Bizim için onlarla yapacağımız birliktelik çok kıymetlidir. Bu nedenle biz Cumhur İttifakı olarak gerek Sarıyer’de gerek İstanbul’un tamamında, inşallah 1 Nisan’dan itibaren de daha verimli daha iyi çalışmalara beraberce imza atmış olacağız” dedi. Öte yandan Kilyos Tüneli’ni ziyaretin ardından Bakan Uraloğlu, Sarıyer Merkez Mahallesi’nde esnaf ziyaretinde bulunarak Sarıyerliler ile bir araya geldi.
Mardin Uzmanından "1 milyon varil petrol" iddiası Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye’de 2 sene içinde günlük 1 milyon varil petrol üretimine ulaşılacağını iddia etti. Jeolojik konumuna bakıldığında Türkiye’yi kalkındıracak en büyük projenin petrol olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, "Güneydoğu bölgemizde ve Türkiye’nin bazı noktalarında yaptığım araştırmalar sonucunda güzel veriler elde ettim. Türkiye’de yaklaşık 80 bin varil petrol üretimi yapılıyor. Geçen haftalarda Cumhurbaşkanı konuşmalarında Şırnak’ta günlük 100 bin varil çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye yaklaşık olarak kendi ihtiyacını yüzde 10 ve yüzde 15 oranında karşılayabiliyor. Mardin, Batman ve Hakkari bölgelerinde yaptığımız araştırmalar sonucunda 2 sene içinde günde 1 milyon varil petrol çıkabilecek kapasite keşfettik. 4 sene sonra da günlük 1 milyon 500 bin varil petrol üretimi gerçekleşecek imkan var. Bu gerçekleştiği taktirde 1 milyonu ülke için kullanılsa, kalan 500 bin varil de dış ülkelere satılır" dedi. Türkiye’nin en büyük sorununun petrol ve doğalgaz çıkarılmaması olduğunu dile getiren Çelik, ülkenin çok zengin yer altı kaynaklarına sahip olduğunu söyledi. Çelik, "Sondaj kuyuları açılmalı ve petrol noktalarında jeoloji mühendislerinin araştırması ile iyi şekilde çalışmalar yapılarak petrolün hangi formasyonda olduğu belirlenmelidir. Yer altı zenginliklerimizi kullanabilirsek Türk parası değer kazanacaktır" diye konuştu.