SAĞLIK - 17 Eylül 2017 Pazar 13:25

İlmin gözü, sigara ve akciğer kanseri

A
A
A
İlmin gözü, sigara ve akciğer kanseri

Sigaraya karşı savaş açan Prof.

Sigaraya karşı savaş açan Prof. Dr. İbrahim Öztek ve ekibi modern cihazlarla akciğer kanseri teşhisini birkaç dakika içinde koyuyorlar.


Ordinaryus profesör Dr. Sadi Irmak, Atatürk’ün 1923 yılında tıp eğitimi almak üzere Almanya’ya gönderdiği başarılı 11 Türk öğrencisinden biri. İstanbul Üniversitesinde uzun yıllar Fizyoloji Kürsüsü Direktörlüğü, son zamanlarda da Başbakanlık yapmış değerli bilim ve siyaset adamlarımızdan. Bir dersinde öğrencilerine Mevlana ile ilgili bir olayı aktarmış; Mevlana bir gün işaret parmağına bakmış, dalmış gitmiş. Yanındakiler merak etmiş sormuş, neden daldınız? O da şu cevabı vermiş, “Parmağımda birçok kanallar ve içinde yüzen cisimcikler görüyorum. Bunları bir gün ilmin gözü görecektir.” İşte bugün ilmin gözü mikroskoptur, bilgisayarlı tomografi cihazıdır. Çamlıca Özel Medikana Hastanesinde, kendisini yakından tanıdığımız bilim kültür ve spor adamı Prof. Dr. İbrahim Öztek’i bir de kendi asıl mesleği ile ilgili bir çalışması sırasında bulduk. Hastane Başhekimi Y.Doç. Dr. Göğüs Cerrahı Cüneyt Aydemir, Göğüs cerrahı Prof. Dr. Bülent Arman ve Radyoloji Uzmanı Cengizhan Zahmancıoğlu ile birlikte bir ekip olarak, tıbbın en önemli bir konusunu son derece modern cihazlar sayesinde çok basite indirgemişler ve birkaç dakika içinde akciğer kanseri hastalarının teşhisini koyuyorlar.


Nasıl mı? Radyolog Dr. Cengizhan Zahmancıoğlu, Bilgisayarlı Tomografi altında kitlenin yerini buluyor. Y.Doç Dr Cüneyt Aydemir ile Prof. Dr. Bülent Arman uzunca bir iğne ile göğüs duvarından kitlenin içine giriyor. Oradan birkaç hücre çekiyor. Bu hücreleri Patoloji ve Sitoloji uzmanı olan Prof. Dr. İbrahim Öztek birkaç dakika içinde özel bir şekilde preparat haline getirerek, mikroskop altında inceliyor ve arkadaşlarının meraklı bakışları altında onlara üzülerek kötü haberi veriyor. “Hasta şu tür bir Akciğer kanseri”. Öztek hoca sonra mütevazı bir şekilde, “Bu uygulamayı günümüzde konunun uzmanı olan her doktor yapıyor” diyor.


İbrahim Öztek ve Bülent Arman hocalar 1962-1963 yılından bu tarafa 54 yıllık arkadaşlar. Meslek hayatlarının büyük bir kısmında da özel olarak birlikte çalışmışlar. Bülent Arman’ın hastalardan aldığı örnekleri, İbrahim Öztek değerlendirmiş. Sonuç hep akciğer kanserine yönelik. Kanserin sebebi de daima sigara. Her iki hoca da kurdukları dernekler aracılığı ile halen sigaraya karşı savaş halindeler. Bülent hoca binlerce kişiye sigarayı bıraktırmış. İbrahim hocanın sigara ve akciğer kanseri üzerine çalışma ve yayınları dünya çapında. Öztek şöyle diyor; sigaranın dudaktan idrar kesesine kadar kanser yapmadığı organ yok. Kalp damar hastalıkları ise işin cabası diyor ve ekliyor. Bir yıl içinde sigara içimine ve sigaranın yol açtığı hastalıkların tedavisine 3 Çanakkale Boğazı Köprüsü parasını harcıyoruz. Bir yılda 200 bin insanımızı sigaranın neden olduğu kanser ve kalp damar hastalıklarından kaybediyoruz. Yani sigara içerek hayatımızı havaya savuruyoruz diyor.


Prof. Dr. İbrahim Öztek’in önemle belirttikleri konu ise; sigara alışkanlığının alışkanlıkların en kötüsü olduğudur. Özellikle halkımız erken yaşta sigara içimine başlıyor ve bu nedenle de her çeşit ağır hastalıklara erken yaşta yakalanıyor ve erken yaşta hayatlarını kaybediyorlar. Bu konuda modern, sağlıklarına önem veren batılı ülke insanından en az on yıl önce hayata veda ediyoruz. Erken yaşta alışkanlık haline gelen sigara, ardından alkol ve uyuşturucunun da davetçisi oluyor. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde deneyen her dört çocuktan üçü sonradan tiryaki oluyor. Bir yılda sigara içmeye başlayanların sayısı yüzbinlerle ifade ediliyor. 7-13 yaş gurubu çocuklarda sigara deneme oranı % 27, 8-13 yaş gurubunda sigaraya başlama oranı ise % 15 tir. Görüldüğü gibi toplumumuz sigaraya mahkum edilmiştir. Kız olsun erkek olsun gençlerimizden ricamız sakın sigara içmeyi denemesinler.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale’de ortaya çıktı: Kızıl tuygun çiftçilerin dostu oldu Kırıkkale’de, nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi olarak bilinen yırtıcı kuş "kızıl tuygun", dron ile görüntülendi. Saz delicesinin görüldüğü bölgede çiftçilik yapan Emre Doğan, "Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz" dedi. Kırıkkale’de ’saz delicesi’ olarak da bilinen yırtıcı kuş kızıl tuygun, Kızılırmak nehrinin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısındaki tarım arazileri üzerinde dron ile görüntülendi. Nesli tükenme tehlikesi altında olan saz delicesi, genellikle sazlık ve sulak alanlarda görülüyor. Saz delicesi, tarım arazilerindeki sürüngen, böcek, fare ve küçük memeliler ve kuşlar dahil olmak diğer birçok etçil hayvan gibi leşle de beslenebiliyor. Tarım arazilerinde bulunan ve mahsullere zarar veren farelerle de beslenen saz delicesi, çiftçilerin dostu durumuna geldi. Karakeçili ilçesinde çiftçilik yapan Emre Doğan (30), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tarım arazisinde çalışırken kendilerine moral ve motivasyon sağladığını belirterek, keyifli çalışma ortamı oluşturduklarını söyledi. Doğan, "Burası onların evi bizim de ekmek kapımız. Burada avlanıyorlar, besleniyorlar. Biz de burada çalışıyoruz, çalışırken de arkadaşlık ediyorlar. Biz de kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Bize keyifli çalışma ortamı sunuyorlar, bize arkadaşlık ediyorlar. Bize burada moral motivasyon sağlıyorlar. Fareleri avlıyorlar. O yüzden bizim en büyük dostumuz. Fareler mahsullerimize zarar veriyor, onlarda bize yardımcı oluyor. Doğanın dengesi gereği" dedi. Kırıkkale Valiliğinin teklifi ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün oluruyla, sulak alanların korunması yönetmeliği çerçevesinde 30 Ocak 2024 tarihinde mahalli öneme haiz Çeşnigir sulak alan olarak ilan edildiği bildirildi. Bin 213 hektar büyüklüğünde olan Çeşnigir sulak alanı, göçmen su kuşlarına da ev sahipliği yapıyor.
Muş Malazgirtli vatandaşlar şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor Muş’un Malazgirt ilçesinde yaşayan vatandaşlar, dağlardan topladıkları şifalı bitkileri satarak geçimlerini sağlıyor. Baharın gelişiyle birlikte dağlarda yeşeren şifalı bitkileri toplayarak tezgahlarda satan vatandaşlar, ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Dağların yüksek kesimlerinde yetişen mantar, uçkun, çiriş, kenger, sirmo, soryaz, cağ, kaniberg gibi bitkileri toplayarak çarşı merkezinde kurdukları tezgahlarda satışa sunan vatandaşlar, müşterilerinin ilgisinden oldukça memnun. Topladıkları şifalı bitkileri satarak ailesini geçimini sağladığını ifade eden Serhat Karataş, “Memleketimizde yapacak başka bir iş yok. Bu işi yaparak ekmeğimizi kazanıyoruz. Bahar aylarında şifalı bitkiler, kış aylarında ise balık, sebze ve meyve satarak aile bütçeme katkı sağlamaya çalışıyorum” dedi. Doğal yetişme alanı bulunan şifalı bitkilerin ömrünün az olduğunu dile getiren Ramazan Yıldırım ise “Karların erimesi ile birlikte dağlarda şifalı bitkiler çıkmaya başlar. Bizler de bu bitkileri toplayarak şehirde satıyoruz. Uçkunun destesini 50 TL, mantar 350 TL, çirişin 3 kilosu 100 TL, kengerin kilogramını 20 TL’den satıyoruz. Bitki satışı bizim için oldukça güzel bir iş. Ama zaman kısa olduğu için kötü. Tüm işimiz bir ay içerisinde bitiyor. Bir ay içerisinde ne kadar çok çalışırsak, o kadar fazla kazanıyoruz. Genelde guruplar halinde çalışıyoruz. Bir ayda olsa iş bulup çalışmak güzel” ifadelerini kullandı.
Kayseri Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.