GENEL - 26 Eylül 2017 Salı 13:21

ZONDEF’ de Gurbet Altay güven tazeledi

A
A
A
ZONDEF’ de Gurbet Altay güven tazeledi

Zonguldak Dernekleri Federasyonu (ZONDEF) 3.

Zonguldak Dernekleri Federasyonu (ZONDEF) 3.Olağan Genel Kurulu büyük bir katılım ile Bağcılar’da tarihi Osmanlı Konağında gerçekleşti.


İl dışından birçok davetlinin katıldığı genel kurulda divan başkanlığını eski Çaycuma Belediye başkanı Mithat Gülşen yaptı. Bağcılar belediye başkan yardımcısı Fethi Başaranoğlu’nun da hazır olduğu genel kurulda Karadeniz Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu (KASTOB) başkanı Nurettin Turan da genel kurulda bulunmasından dolayı memnuniyetlerini dile getirdi. Zonguldak Çaycuma Emlakçılar Derneği başkanı Erol Ünlü ve yönetim kurulunda iş adamı Ergün Ece, gazeteci Ercan Karakuş, Devrek ZONDEF temsilcisi ve iş adamı Ahmet Akdemir, ZONDEF Zonguldak temsilcisi Avukat Ayhan Demirci ve değerli oğulları Mehmet Saim Demirci, Çaycumalılar Derneği Başkanı Ramazan Taşdemir gibi birçok katılımcının yanı sıra iş adamı Ali Demirci, Muhsin Saka gibi İstanbul’daki iş adamlarının büyük bir katılımı oldu.


Akademisyen Serkan Bozkurt, Marmara Ereğlisi Kızılay Başkanı Muhammet Gökmen, Sanatçı Egemen Sekmen ve birçok ZONDEF dernek üyesi, iş adamı ve bürokratın katılımı Zonguldak’ın geleceği açısından ümit verdi. Saat 10 30’da kahvaltı ile başlayan program 12 00’de divan başkanlığının seçimi ve protokol konuşmaları ile devam etti. Ardından KASTOB başkanı konuşması ve Pendik Devrekliler Derneği Başkanı Ziya Öncan selamlama konuşması ise program coşku ile sürdü.


4 yıl boyunca Zonguldak Dernekler Federasyon yönetiminde yer alan ve son genel kurulda genel başkan olan Gurbet Altay yaptığı konuşmada şöyle dedi:


"Öncelikle kurucu başkanımız Ali Rıza Kiremitçi, değerli kaymakamımız Sayın Şevket Cinbir gibi birçok Zonguldak gönüllüsünün yaktığı bu Zonguldak sevdasını daha da ileriye taşımak adına burada olmanızdan dolayı çok teşekkür ederim. Uzaktan yakında gelen tüm Zonguldak sevdalılarına selam olsun ve tüm kalbimle teşekkür ediyorum.16 binden fazla Zonguldaklıyı Zonguldak Hasret geceleri ile bir araya getirdik. ZONDEF Kariyer kahvaltılarıyla yazarlarımızı ve iş adamlarımızı tanıma fırsatı bulduk. Gerek Ahmet Yaşar Akkaya, gerek Ozan Bodur ve birçok yazarımızı ZONDEF sayesinde tanıdık ve tanıttık. Zonguldak Dernekleri Federasyonu olarak sadece Zonguldak gündemini değil Çanakkale depreminde, üniversite tercihlerinde, mağdur olan Zonguldaklılarda bulunmaya çalıştık. Biz ilk yola çıktığımızda "Zonguldaklılar birlik ve beraberlik içinde bir araya gelebilirler" dedik. Sonra "şimdi proje zamanı" dedik şimdi de "hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz" diyor ve "Zonguldak’ımızın altı elmas, üstü pırlanta" sloganıyla ve kararlığı ile yolumuza devam ediyoruz. Kendisi de bir maden şehidi oğlu olan değerli başkanım İsa Doruköz’ün başlattığı maden şehitleri programlarıyla gündem olmaya devam ettik ve daha kapsamlı devam edeceğiz. Üye derneklerin piknik organizasyonlarıyla adımızdan söz ettirdik. Her iki ayda bir başkanlar kurulu toplantılarıyla ZONDEF’e üye olsun ya da olmasın tüm Zonguldak sevdalılarının fikirlerini aldık ve almaya devam edeceğiz. Üniversitelerimizi ziyaret ettik, milletvekillerimizi, valilerimizi ziyaret ettik ve projelerim hakkında bilgi aktardık yeni dönemde daha kapsamlı bir çalışma ile karşılarında olacağız. Sadece kendi memleketimize değil tüm dünyaya duyarlı olsun Halep’e yardım gönderen TIR’ların arasında bizlerin de katkısını sağladık ve yine tüm dünyaya, insanlara duyarlı olmaya devam edeceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz tüm imkânlarıyla bizlere destek vermesiyle ilgili protokoller imzaladık. Ramazan’da bu sene Zonguldaklı bereketini daha çok gördük. Değerli hemşerimiz ve yeni yönetim kurulu üyemiz Şenol Birol Kabarık kardeşimizin katkılarıyla Bağcılar Kirazlı Ramazan çadırı daha şenlik ve bereketli oldu. Önümüzdeki Ramazan da Anadolu ve Avrupa yakasında 10 bin hemşehrimize iftarın yanı sıra derneklerimizin yapacakları iftarlara katkı sağlayacağız. Aynı şekilde Birleşmiş Milletlerde masası olan Karadeniz Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu (KASTOB)’a üyeliğimizin olması ve Türkiye’nin birçok yerinde duyulma imkânı sağlayacağız."


Ardından gündeme geçildi. Tüzük değişiklileri ile tam destek ile tek başkan adayı olarak tekrar Gurbet Altay Zonguldak Dernekleri Federasyonu başkanı seçildi. ZONDEF Yeni Yönetim Kurulu şöyle açıklandı:


"Başkan Gurbet Altay, Ahmet Doruk, Ziya Öncan, Mustafa Kalaycı, Metin Kara, Sinan Avcı, Cihan Şen, Şenol Birol Kabarık, Ahmet Yaşar Akkaya, Ahmet Tosun, Satılmış Yazıcı ve Halil İbrahim Ece." ZONDEF yedek yönetim kurulu ise şu isimlerden oluştu; "Erdoğan Cin,Korhan Uzaldı,İsmail Armağan,Aydın Arslan,Şenol Ersoy,Ersin Kartal,Ramazan Ören,Hayriye Köse,Hasan Hüseyin Körük,Serkan Bıyıklı."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Sahnede o acıları adeta yaşadıklarını anlattılar Eskişehir’de, 18 Mayıs 1944 yılında Kırım-Tatarlı ailelerin ülkelerinden sürgününü ve çektiği zorlukları anlatan ‘Hasret’ isimli tiyatro oyununu sahneleyen oyuncular, yaşanan acıları adeta yaşadıklarını anlattılar. Odunpazarı Belediyesi Tiyatro Ekibi tarafından hazırlanan oyun, Hasan Polatkan Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. ‘Hasret’, Kırım - Tatar ailelerinin 18 Mayıs 1944 yılında yurtlarından alınıp başka ülkelere zorla sürgün edilmesini anlatan bir tiyatro oyunu. Senaristliğini Derya Dobrişan’ın üstlendiği oyun, Elçin Karaahmet ve Süleyman Karaahmet tarafından yönetildi. Ceren Tüysüz, Ferhat Karataş, Hüseyin Demir, İpek Uzkalan ve Tuğçe Güney’in rol aldığı ve 4’üncü defa sahnelenen oyunun, daha önce günümüzde yaşamakta olan Kırım Tatarlı ailelere yönelik oynanmıştı. Son oyunun seyirciler üzerinden duygusal anlar yaşattığı gözlemlendi. Beş kişilik oyuncu kadrosu ile sanatseverler karşısına çıkan ekip, kendileri için çok büyük bir tecrübe olduğunu ve unutulmaz bir anı olarak kaldığını söyledi. ‘Hasret’ oyununu 4’üncü kez sergileyen oyuncu kadrosu yaşadıkları heyecanı, tecrübeyi ve başka insanların acılarını benimseyişlerini dile getirdi. “Kırım-Tatar sürgününü anlatan bir oyun olmadığını duyunca bilekleri sıvadık” Tiyatro oyuncusu Ceren Tüysüz, Yönetmen Elçin Karahmet’in daha önce hiçbir ekibin Kırım-Tatar Türklerinin bu sürgününü tiyatro olarak oynamadığını söylediğini ve bunu duyunca çok heyecanlandıklarını dile getirdi. Tüysüz, nasıl bir süreçten geçtiklerini şöyle anlattı: “Yönetmenimiz bize ‘Bu projeyi yapalım mı?’ diye sordu ve bir fikir ortaya çıktı. Daha sonra hep birlikte araştırmasını yaptık. Projeyi bir taslak halinde hazırladık. Sonra arkadaşımız Derya Dobrişan yazıya döktü ve bu proje ortaya çıktı. Aslında Kırım-Tatar sürgününe dair bir oyun olmadığını duyunca bilekleri sıvadık. Bunu da duyduktan sonra çok heyecanlandık ve araştırma sürecimiz daha da hızlı gerçekleşti. Çünkü belgeseller var, kısa filmler var, şarkılar var. Ama gerçekten Kırım-Tatar sürgününü anlatan bir tiyatro yoktu. Bunun üzerine de biz hemen harekete geçmiş olduk.” “Bu sürgün tiyatroya yansıtılacağı için Kırım Tatarlı aileler de bizim kadar heyecanlıydı” Oyunun senaryosunun yazılma aşamasında en büyük rolü oynayan Kırım Tatarlı ailelerden senaryoyu oluşturabilmek adına yardım aldıklarını ve bu süreçte ailelerin, sürgünün tiyatro sahneline taşınasını duyduklarında çok heyecanlandıklarını dile getiren Ceren Tüysüz, “Rüstem Bey ile görüştük, birebir yaşayanlarla ya da daha üst jenerasyonda yaşayanlar, tanık olanlar var Hasan Bey gibi. Onlarla konuşmuştuk biz. Rüstem Bey vagonla Kırım’dan gittiğinde 2 yaşındaydı. O görüşme de bizim için çok duygusaldı. Onlar için de öyleydi. Tiyatroya yansıtılacağı için bence onlar da çok heyecanlıydı ve bize bir an önce o bilgileri aktarmaya çalıştılar. Değerli bir süreç geçirdik onlarla ve çok duygusaldı. Bize yardım edebilmek için gerçekten belediye başkanımızdan tutun da Kırım-Tatar Müzesi, Kırım-Tatar Derneği herkes seferber oldu” şeklinde konuştu. “Duygusal anlamda ağır bir süreçten geçtik” Oyunun yazılma ve çıkarılma aşamasında derin bir araştırma yaptıklarını dile getiren oyuncu Çiğdem Öztürk ise, “Yaşanan olaylar çok acı olduğu için aslında, yani okuduğumuz, izlediğimiz her şey bize çok acı verdi ve bir oyuncu olarak empati kurmak, nasıl yansıtacağımızı düşünebilmek çok acılı bir süreçti. Ama bunları bilmeyen insanlara aktaracağımız için de heyecanlıydık. Biz de birçok şey öğrendik aslında projede. Bence Eskişehir’de bile birçok kişi bilmiyor Kırım-Tatar ailelerinin hikâyesini. Bu anlamda seyirciye de ulaşmak çok değerli. Biz bile projeyi araştırırken aa bunlar mı olmuş diye çok içine aldı bizi proje. Öte yandan bu acı olayları, Tatar sürgününü araştırırken, aynı zamanda Kırım-Tatar sürgününü de araştırmak gerekti. Bizim için zor olmadı ama duygusal anlamda ağır bir süreçten geçtik” ifadelerine yer verdi. “Yaşadıkları acılardan bahsetmektense kültürlerinden bahsetmeyi daha çok seviyorlar” Hüseyin Demir de, Kırım-Tatar Türklerinin memleketlerinden sürgün edilmesini konu edinen tiyatro oyunun dekor ve kostüm anlamında nasıl bir yol izlediklerini ve Kırım Tatar ailelerinin kültürlerine ne kadar düşkün olduklarını belirtti. Odunpazarı Belediyesi tiyatro oyuncusu Demir, “Kırım-Tatar müziklerini araştırdık, enstrümanları araştırdık ve bu araştırma sonucunda da o enstrümanlardan oyunun orijinal müziklerini ortaya çıkarmaya çalıştık ve onların türkülerinden de, tarih boyunca gelmiş müziklerinden de faydalandık. Dekoru da Çiğdem arkadaşımız yaptı. Kostümlerimizi ve dekorlarımızı da yönetmenimizle birlikte yaptı. Mesela bu olayları yaşayan insanlarda genel olarak şöyle bir durum var; yaşadıkları acılardan bahsetmektense, kültürlerinden bahsetmeyi daha çok seviyorlar. Zamanında çok ağlamışlar zaten, artık ağlamak yerine ayakta durmak varlıklarını tekrardan ortaya çıkarmak, kültürünün varlığını sürdürmek adına bir durum içerisindeler. Onlar da sağ olsunlar hem dekorumuzda hem kostümümüzde bize çok fazla materyal verdiler” dedi. “Oyundan ağlayarak çıkıyorlar” Bir diğer oyunca, Ferhat Karataş, oyunda Kırım - Tatar ailelerinin yaşamış oldukları zorlukları ve nasıl mücadele ettikleri anlatılırken, içerisinde sürgünü bizzat yaşamış olan insanların da olduğu salonda duygusal anlara şahitlik ettiğini belirterek, “Kırım -Tatar aileleri geldiğinde bunlar hâlâ içlerinde bir yara olduğu için oyundan çok etkileniyorlar. Oyundan ağlayarak çıkıyorlar. Yorum yazmışlar, Kırım Tatar aileleri dışında Hatay depreminden göç eden insanlar da gelmiş geçen oyunda ve ortak bir acı var. İnsanlar, bugün olmasa bile o aileden ayrı kalmanın acısını alıyorlar. O acıyı bizimle birlikte hissedebilmeleri çok kıymetli. O yüzden acıyı yansıtabilmişiz ne mutlu bize” dedi.
Muğla Çöl tozu Muğla’ya ulaştı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarı sonrası Afrika üzerinden gelen çöl tozu bulutu, Muğla kıyılarına ulaştı. Akdeniz’den giriş yapan çöl tozu bulutu Antalya, Muğla, Isparta ve Burdur illerini etkisi altına aldıktan sonra Marmara ve Karadeniz üzerinden ülkeyi terk edecek. Muğla’da öğle saatlerinde etkisini arttıran Afrika çöl tozu, hava yağışlı olmamasına rağmen araçların üzerinde çamur zerrecikleri oluşturdu. Güneş ışınlarını örten toz bulutu, küçük yağmur tanecikleri halinde uzun süredir park halindeki araçların üzerini kapladı. Çöl tozu nedeniyle, özellikle kronik sağlık ve solunum problemi bulunan, kalp hastaları, çocuklar ve 65 yaş üstü kişiler gibi yüksek risk grubundaki kişilerin her türlü fiziksel egzersizden ve açık hava aktivitelerinden kaçınması önerildi. Milyonlarca metreküp toz minerali Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, şiddetli kum fırtınaları sonucu her yıl Sahra Çölü’nden atmosfere irili ufaklı milyonlarca metreküp toz minerali yükseldiğini belirterek, “Şiddetli kum fırtınaları sonucu her yıl Sahra Çölü’nden atmosfere yüz milyonlarca metreküplük toz mineralleri yükselmektedir. Toz minerallerinin büyüklüğüne bağlı olarak büyük çaplı mineraller daha yakın mesafede, kısa çaplı mineraller ise çok daha uzun ve kilometrelerce uzağa hareket edebilmektedir. Geçtiğimiz haftalarda bir benzerini yaşadığımız olayı bugün tekrar yaşıyoruz. Önümüzdeki birkaç gün beklediğimiz bu kum hareketi boyunca Kuzey Afrika’dan yüzlerce kilometre uzunluğunda gelen bir kum örtüsü Akdeniz ve ülkemizi geçerek Karadeniz’e kadar uzanmaktadır. Güneşin yeryüzüne erişmesini engellemesi nedeniyle yerküre içeresindeki sıcaklığı mevsim normallerinin altında tuttuğunu söyleyebiliriz. Gökyüzüne baktığımız zaman güneşi göremiyoruz ve gökyüzünün turuncu renk aldığını görüyoruz. Düşen yağışlar ve azalan rüzgar hareketlerine bağlı olarak yerküre üzerinde çamurlu bir durum ile karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi. Yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalara uyarı Doç. Özçelik, çöl tozlarının sağlık açısından da değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Metreküpte 50 mikrogramın üzerinde bir toz solunumunun insan sağlığı için zararlı olduğu ifade edilmektedir. Özellikle açık havada çalışan astım hastası insanlar için risk teşkil etmekte, çocuklarda ve dezavantajlı gruplar içeresinde gerekli önlemlerin alınması, maske kullanılması ve toz hareketlerinin yoğunluğunun takip edilmesi uygun olacaktır” dedi.