SAĞLIK - 04 Ekim 2017 Çarşamba 10:39

Yrd. Doç. Dr. Karayağız: “Arkadaş önerisiyle antidepresan kullanmayın”

A
A
A
Yrd. Doç. Dr. Karayağız: “Arkadaş önerisiyle antidepresan kullanmayın”

Memorial Kayseri Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Yrd.

Memorial Kayseri Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, son yıllarda özellikle kadınlarda, arkadaş tavsiyesiyle kullanımı artan ve doktora danışmadan alınan antidepresanların kaygı seviyesini azaltmak yerine daha da artırdığını söyledi.


Son yıllarda toplumda bilinçsiz antidepresan kullanımının arttığını belirten Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, uzman doktor önerisi olmadan eş, dost, arkadaş gibi kişilerin, ‘bana iyi geldi, sen de kullan’ önerisi ile alınan ilaçların önemli sağlık sorunlarına yol açabildiğini ifade etti. Antidepresanların kişiye özel ve uygun dozda verilmesi gerektiğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, “Kişiye uygun olmayan antidepresanların kullanımı ciddi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kaygı bozukluğu nedeniyle uygun ilacı kullanmayan bazı hastaların kaygı seviyeleri artmakta, çarpıntı ve uyku bozukluğu gibi fizyolojik sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Psikolojik olarak kontrol edilemeyen heyecan ve huzursuzluk hissi, kişiyi duygusal bir sarmalın içine çekmektedir. Aşırı sinirlilik hali ve ağlama nöbetleriyle tablo daha da ağırlaşmaktadır. Sonuç olarak kaygı seviyesinin yoğunlaşmasının, zamanla intihar düşüncesine dönüşme gibi bir riski bulunmaktadır” diye konuştu.



"Antidepesan ile tedavi kişiye özeldir"


Ayrıca, her hastadaki kaygı ve duygu-durum bozukluğu farklı şekilde kendini gösterdiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, "Bu nedenle hastaya özel antidepresan kullanılır yani tedavi planı kişiye uygun olarak belirlenir. Antidepresan grubu ilaçların etkisi, bir iki gün içinde değil ilaç kullanılmaya başladıktan iki hafta sonra hissedilir ve 8’inci haftaya kadar aşamalı olarak devam eder. Örneğin kaygı bozukluğu ortaya çıktığı andan itibaren başlayan ve en az 6 ay süren ilaç tedavisi önerilmektedir. İlaçların etkisine göre tedavi süresi belirlenir. Bazı ilaçların etki süreleri hastaya göre de değişebilmektedir. İlaçların başlangıç ve bitiş sürelerinde doz ayarlamaları yapılmalıdır. Halk arasında, bu gruptaki ilaçların böbrek ve karaciğere zarar verdiği, beyini çürüttüğü düşüncesi de doğru değildir. İlaçların bağımlılık yapıcı özelliği bulunmamaktadır. Antidepresan grubundaki ilaçların dost tavsiyesi üzerine değil uzman hekimlerin önerisiyle kullanılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.