GENEL - 05 Ekim 2017 Perşembe 15:55

Uluslararası Tıbbi Aromatik ve Boya Bitkileri Sempozyumu başladı

A
A
A
Uluslararası Tıbbi Aromatik ve Boya Bitkileri Sempozyumu başladı

İnönü Üniversitesi ve Arapgir Belediyesi tarafından Malatya ve ilçeleri ile civar illerde yetişen tıbbi ve aromatik bitkilere dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Uluslararası Tıbbi, Aromatik ve Boya Bitkileri Sempozyumu başladı.

İnönü Üniversitesi ve Arapgir Belediyesi tarafından Malatya ve ilçeleri ile civar illerde yetişen tıbbi ve aromatik bitkilere dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Uluslararası Tıbbi, Aromatik ve Boya Bitkileri Sempozyumu başladı.


Sempozyumun açılış konuşmasını yapan, Prof. Dr. Ali Adnan Hayaloğlu, “Sempozyumu düzenlemeye bir yıl önce karar verdik. Sempozyumun ilham kaynağı Arapgir mor reyhanıydı. Sempozyumu düzenleme amacımız Malatya ve ilçeleri ile civar illerde yetişen tıbbi ve aromatik bitkilere dikkat çekmek. Bu alanda çalışan bilim insanlarını bir araya getirerek sahip olduğumuz bitki zenginliğini ortak akılla nasıl değerlendireceğimizi tartışmak ve konuşmaktır. Program vesilesiyle birlikte çalışmak, güç birliği yapmak,işbirliği yapmak ve bunun zeminini oluşturmak temel hedeflerimiz arasındadır” ifadelerini kullandı.


Arapgir’in ekoloji ile anılan ekolojik üstünlükleri tartışıldıktan sonra şifa ürünü olarak satılan bir çok ürünün membaı olduğunu belirten Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ise," Beydağı’ndan, Yama Dağına, Sarı Çiçek Yaylasına, Göl Dağından, Munzura, Kozluk Çayına kadar olan coğrafya bir bütün olarak ele alındığında 2009’dan buyana keşfetmeye çalıştığımız ve her keşfettiğimizin de bir üstünlük vesilesi olan, aroması olan kokusu olan Anadolu Üniversitesinin tespit ettiği 700’ün üzerinde ürün çeşitliliği bulunan şifa cennetinden geliyorum. Yüzün üzerinde ürün geliştiriyoruz, yüz tane ürünü satır başı yaptık. Sözüyle,sazıyla mutfağıyla, hayatın tutunma değerlerini tespit ettik ve kendi bölgemizde çalışıyoruz. Her şeyi tüketen teknolojiye inat diyoruz ki: Allah’ın yer yüzündeki mucizesi kainattaki ekilip biçilebilen her şey bizim coğrafyamızda var. Her şeyden önemlisi ‘Malatya keşfedilmez ise olmaz diyoruz’ ve onun için Uluslararası Tıbbi, Aromatik ve Boya Bitkileri Sempozyumunu yapma gereğini duyduk. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.


İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Arapgir Belediyesi ve diğer paydaş kurumlarla işbirliği yaparak Uluslararası Tıbbi, Aromatik ve Boya Bitkileri Sempozyumunu icra ettiklerini kaydeden İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay da, "Tıbbi, aromatik bitkileri tıp eğitim dışında eğitim almış insanların doktor rolüne soyunarak tedavi önerilerini görüp hep beraber izliyoruz, burada bir yanlışlık var. Doktorlar bu işe çok uzak. Doktor dışındakilerde bu işe sahip çıkarak doktor rolüne geçerek öneriyorlar, bir yanlışlık var bunu düzeltmemiz iki tarafı da değiştirmemiz gerekiyor. Konuyla ilgili üniversitemizde bir çalışma başlattık. Gıda Mühendisliği, Tıp Fakültesi, Eczacılık Fakültesi ve Ziraat Fakültemiz ile Battalgazi Meslek Yüksekokulu’nda hocalarımızın katıldığı bir grup oluşturduk. Üniversitemizde geleneksel halk ilaçları araştırma ve uygulama merkezimizi yeniden yapılandırdık. Hastanemizde geleneksel ve tamamlayıcı tıp ünitemizi açtık, bu alanda tıp hekimlerinin uygulama yapmalarını dolayısıyla merdiven altında bazı tedavilerin deneyimli ve tıbbi bilgiye sahip hocalarımızın elinde yapılmasını sağladık" dedi.


Malatya Valisi Ali Kaban ise, "Bizim çocukluğumuzda kocakarı ilacı derlerdi. Biz uzun zaman bunun kocakarı ilacı olduğunu zannettik. Sonrada bir dostumuz bunu düzeltti, dedi ki: ’Kocakarya’ ilacıdır. Fark ettik ki üzerinde bulunduğumuz topraklar dünyada bazı bilim adamlarınca sayılan yedi temel medeniyetin belki üç buçuğuna merkezlik etmiş, onların doğuşuna tanıklık etmiş, onların yükselişini görmüş işte o medeniyetlerden birisi de karya medeniyeti.Uzun bir zaman bu ilaçların bu tarz da belki aşağılayıcı bir tarzda ifade edilmesinin arka planında belki de eğer felsefenin terminolojisi ile bakarak dünya tarihini bir ayrımlaştırmaya tabi tutacaksa oradan ontoloji çağından epistemoloji çağına geçişte kaybedilen bir çok bilginin ve epistemoloji çağına geçerken yeni bilgi türlerinin ortaya çıkışının etkili olduğunu söyleyebiliriz diye düşünüyorum. Ama çağımız içine girdiğimiz zaman dilimi artık epistemolojinin de aşıldığını ve fenomenolojinin etkisine girdiğimiz gösteriyor. Bu çağa girilirken bir şey daha oluştu, bunu da yaşayarak gördük oda fenomenin alabildiğine uçucu dünyasında insanlar ontolojinin, epistemolojiye geçerken kaybedilen bir kısmı değerlerini araştırmaya başladılar. İşte onlardan belki de günümüzde herkesi etkiyen ve bir şekilde herkesin haberdar olduğu konu bugün burada tartışılmaya başlanacak olan konudur. Zira insanoğlu öncelikle ihtiyaçları hiyerarşinde birinci sırada kendi varlığının devamını esas aldığından bu varlığının devamına esas oluşturacak olan sağlığını yitirdiğinde onun geri getirilme hususu büyük önem arz ettiğinden bu konuya tekrar girme ihtiyacı hissetti” şeklinde konuştu.


Geleneksel tıp uygulamalarının insanlara umduklarını verememesi üzerine modern tıbbın ortaya çıktığını belirten Vali Kaban şöyle devam etti: "Modern tıpta iki tane temel dinamik var: Tarih içerisinde incelediğimizde çok önemli iki buluş modern tıbbı modern tıp yaptı. Birisi: Kan dolaşımının diğeri ise: Mikrobun keşfidir. Ondan önce tıp üfürüğün dünyası idi. Ama üfürük deyip de geçmeyelim. Orada da bir başka realite var. Modern tıp krizi girdikten sonra insanlar geçmişin kaybolmuş bilgilerini ararken sadece bitkileri keşfetmediler doğanında gücünü de keşfettiler. Bu anlamda mistik dünyanın unutulmuş olan realitelerinin farkına vardılar. Bizim bilim ve tekniğe ihtiyacımız var, burada ömürlerine bu işlere vermiş olan bilim insanları bunu tartışacaklar ve bu Malatyamız ,Türkiyemiz ve Dünya’ya eminim ki güzel katkılarda bulunacaktır".


Yapılan konuşmaların ardından plaket sunumu yapıldı. Daha sonra Vali Kaban ve beraberindekiler, stantları gezerek ürünler hakkında bilgi aldılar.


İki gün sürecek olan sempozyumun açılışına, Malatya Valisi Ali Kaban, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu,Kale Belediye Başkanı Cemal Akdemir, Prof. Dr. Ali Adnan Hayaloğlu, İl Jandarma Komutanı Albay Şerafettin Yılmaz, 7. Ana Jet Üs Komutanı Kıdemli Albay Hasan Hüseyin Kanbur, TÖTM Başhekimi Hakan Parlakpınar ile çok sayıda yerli ve yabancı akademisyenler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.