- 05 Ekim 2017 Perşembe 17:50

Müftü Necati Akkuş “Din görevlilerimiz kanaat önderi olmalı”

A
A
A
Müftü Necati Akkuş “Din görevlilerimiz kanaat önderi olmalı”

Bilecik’in İl Müftüsü Necati Akkuş, din görevlilerinin kanaat önderi olacak şekilde misyon üstlenmeleri gerektiğini söyledi.

Bilecik’in İl Müftüsü Necati Akkuş, din görevlilerinin kanaat önderi olacak şekilde misyon üstlenmeleri gerektiğini söyledi.


Bilecik’in Bozüyük ilçesinde İlçe Müftülüğü tarafından “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” nedeni ile konferans düzenlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başlayan program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Ardından ‘camiler ve din görevlileri’ konulu sinevizyon gösterisi izlendi. Konferansta ilk olarak konuşan Bozüyük İlçe Müftüsü Selami Bağcı, camiler ve din görevlilerinin İslam kültür ve medeniyetindeki öneminden bahsetti. Müftü Bağcı, “Cami İslam kültür ve medeniyetinin temelini teşkil eder. Cami kültürüyle yetişen Müslümanlar caminin varlığını ve ezan sesini hayatının olmazsa olmazı olarak görür. Günde 5 defa dinlediği ezanla ruhunu teskin eder. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz Medine’ye varır varmaz mescit inşa etmiştir. Camiler toplum hayatında da oldukça önemli bir yere sahiptir. İnsanların toplumsal ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamada yaşanan bir takım problemlerin çözümlenmesinde camilerimizin son derece etkisi büyüktür. Ecdadımızın yaptığı tarihi camiler, imarethaneler, hanlar, hamamlar işte bu toplumsal sıkıntıların giderilmesine yöneliktir. Bu sebeple günümüzde camilerimiz ibadet mekânları olmasının yanında bu fonksiyonların yerine getirilebilmesi için gerekli planlamanın yapılması büyük önem arz eder” dedi.


Ardından İl Müftüsü Necati Akkuş tarafından ‘Cami, şehir ve medeniyet’ konulu konferans verildi. İl Müftüsü Necati Akkuş konuşmasında, “Bu sene Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığımızın seçtiği ‘Cami, Şehir ve Medeniyet’ teması üzerinde kısaca durmak istiyorum. Aslında bugüne kadar geç kalınmış daha önceden işlenmesi gereken bir konuydu ama herhalde yeni sıra geldi. Yeryüzünde yapılan ilk bina mescit olarak yapılıyor ve dikkat etmemiz gereken bir şey daha var. İslam medeniyetinin mabetleri, medeniyetin köşe taşlarıdır. Bu taş ifadesini tırnak içinde kullanıyorum. Çünkü medeniyetlere beşiklik yapan ibadethaneler taştan yapılmıştır. Ecdadımız özellikle camileri merkeze alan ve taş binalar olarak şatafattan uzak, şahsiyet örneği camiler inşa etmişler ve şehirleri onların etrafında tesis etmişler. Bunun ilk örneği Kabe-i Muazzama’dır. Kabe, şehrin ve dolayısıyla medeniyetin mihenk taşı olmuştur.


‘BİR GARİP HALE GELDİK’


İslam medeniyeti ne zamanki sekteye uğramış bir takım kırılma noktaları yaşamışsa gene kendi medeniyetinin küllerinden yeniden ihya olmuş. Gerek ahlakıyla gerek inancıyla, gerekse sosyal hayatı, adaleti, merhametiyle yani İslam medeniyetinin kucaklayıcı özelliklerini ortaya koymuş ve yeniden dirilmiş. Selçuklu ve Osmanlı bu medeniyeti iyice kökleştirmiş. Ordu fethettiği yerlerde mutlaka cami inşa ediyordu. Fakat cami inşa ederken sadece ibadet edilen namazdan namaza açılıp kapanan bir cami değil etrafında külliyesi ile birlikte bir mekan inşa etmişler. Selçuklu eserlerine bakın mutlaka taş ve şahsiyetli binalar görülür. Osmanlı eserlerine bakın yine aynı. Selçuklu ve Osmanlı camilerinin etrafında oluşan şehirler dünyaya ışık saçan şehirler olmuşlardır. Mesela İstanbul, Semerkand, Buhara, Şam, hangisine bakarsanız bakın merkezlerinde bir cami, etrafında gelişen şehir ve o şehrin ortaya koymuş olduğu muazzam bir medeniyet vardır. Medeniyetimizi temsil eden bu camiler maalesef Osmanlı’nın yıkımından sonra yeniden medeniyeti inşa etme yerine yanlış bir istikamete Batılılaşma yönüne eğildiği için 100 yıldan beri bir türlü yeniden medeniyetimizi inşa edemedik. Yıkılışlardan sonraki dirilişe vesile olan medeniyetin mayasını bir türlü bulamadık. Bir garip hale geldik.


‘DİN GÖREVLİLERİMİZ KANAAT ÖNDERİ OLMALI’


Bugün yapmamız gereken şey; caminin asıl misyonunu din görevlileri olarak yeniden ihya etmemiz lazım. Bütün sıkıntılarına rağmen cami görevlimiz bulunduğu köyde, mahallede herhangi bir sorun oluştuğunda kanaat önderi olarak akla gelen ilk isim olmalı. Bugün kanaat önderi diye tabir edilen birçok insanın insanlarımızı yanlış yerlere yönlendirdiklerini gördük. Bizim kanaat önderi olacak şekilde bir misyon üstlenmemiz lazım” şeklinde konuştu.


Konuşmaların ardından hayır ve bağışlarda bulunan hayırsever vatandaşlara protokol mensuplarınca ödülleri verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van Tarım Fuarı 14. kez kapılarını açıyor İpekyolu Expo Fuar A.Ş. tarafından bu yıl 14. kez kapılarını açacak olan ‘Van Doğu Anadolu Tarım Hayvancılık ve Gıda Fuarı’ için hazırlıklar tamamladı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan İpekyolu Expo Fuar A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Fuar Koordinatörü Veysi Uygun, “2010 yılından itibaren düzenli olarak organize edilen ve Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ortadoğu ekseninde sektörün buluşma noktası olan fuar, bölgenin en büyük çiftçi buluşması haline gelmiştir. Bölgede tüm çiftçiler ve tarım birimleri tarafından beklenen fuarımız, başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere Van Valiliği, Van Ticaret Borsası, Van Ticaret ve Sanayi Odası, Van Büyükşehir Belediyesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve ziraat odaları tarafından desteklenmektedir. Fuarımızda, tarım ve hayvancılık aletleri, yeni teknoloji traktör modelleri, tohum, sulama sistemleri, gıda ve birçok farklı alanda ürünler sergilenecektir. Her yıl traktör satışlarında satış rekorları kıran fuarımıza, başta ilimiz çiftçileri olmak üzere çevre illerinden Hakkari, Ağrı, Iğdır, Muş ve Bitlis’ten çiftçilerimiz fuara davet edilmiştir” dedi. Açıklamasında fuarın önemine değinen Uygun, “Günümüz dünyasında tarım ve hayvancılığın değeri her geçen gün artmaktadır. Sadece bölgenin değil dünyanın sayılı tarım üretimini gerçekleştiren ülkemizde, sektörü yeni teknolojilerle buluşturmak ve üretim kapasitesini artırmak için fuarımızı her geçen yıl büyütüp tarım ve hayvancılık sektörüne katkısını artırmaktayız” ifadelerini kullandı. İpekyolu Expo Fuar A.Ş. olarak fuara çok iyi hazırlandıklarını belirten Uygun, “14’üncüsü düzenlenen fuarımıza tüm bölge tarım ve orman il müdürlükleri, ziraat odaları, ticaret odaları ve ticaret borsalarından ziyaretçi beklenmektedir. Her yıl on binlerce ziyaretçiyi yüzlerce profesyonel katılımcıyla buluşturan fuarımız, 2024 yılında 100 firma ve 150’den fazla markayı 50 bin ziyaretçiyle buluşturmayı hedeflemektedir. Ayrıca fuarımızda Van Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün katkılarıyla ‘en güzel kuzu’ yarışması düzenlenecektir. Yarışmada dereceye giren ve ayrıca katılan tüm yarışmacılara ödüller takdim edilecektir. Fuarımıza her yıl gelenek haline gelen ücretsiz fidan dağıtımı Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yapılacaktır. 81 ilden gelen yöresel lezzetler fuarda sergilenecektir. Fuar boyunca ücretsiz servislerimiz halkımızın ve çiftçilerimizin hizmetinde olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle fuarımızın başta çiftçilerimiz olmak üzere tüm halkımıza hayırlı olmasını dileriz. Van Expo Fuar ve Kongre Merkezinde 25-28 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan bu büyük şölene tüm halkımızı bekliyoruz” diye konuştu.
Adana Ermenilerin mezalim yaptığı fırın tarihe ışık tutuyor Adana’nın Kozan ilçesinde o dönemde Ermeniler tarafından eziyet gören vatandaşların torunları mezalim fırınını ziyaret ederek, yaşanan zulüm ve eziyeti anlattı. Kozan’da tarihi çarşıda, geçtiğimiz yıllarda Tarihçi Yusuf Halaçoğlu tarafından yazısı hazırlanan, Kozan Belediyesi tarafından sembol fırın olarak ziyaretçilere açılan ’mezalim fırını’ Milli Mücadele kahramanlarının aileleri tarafından ziyaret ediliyor. Sarıkamış şehidi olan Kerimce Mehmet’in torunu 83 yaşındaki Muzaffer Eroğlu babasının küçük yaşlarda Ermeni zulmüne tanık olduğunu ifade ederek, “Çocukken yabancıları görmek için askerleri görmek için çıktıkları bir tepede harnup dibinde yatan bir adamın Ermeni ve Fransız askerler tarafından ağaca asılıp altına ateş yakıp yaktıklarını babam anlatırdı. Kozanlıları fırınlarda yakmışlar. Gece gündüz tuttukları Türkleri bu fırınlarda yaktıklarını o dönem yaşayanlar hep aktarır ve bizler çocukken babalarımızdan bu zulüm ve eziyetleri dinledik. Fransız ve Ermeni askerler bölgede çok sayıda zülüm ve eziyet gerçekleştirmiştir” dedi. Milli Mücadele kahramanlarından Sehlikzade Hasan Efendi’nin torunu Kemal Sehlikoğlu ise, “Onların iddia ettiği soykırım kesinlikle yok. Bunun için tarihi geçmişe baktığımız zaman biz millet olarak Çanakkale’de mücadele ederken Fransızlar bu bölgelerde yaşayan fanatik Ermenileri ayaklandırarak bir devlet kurma çabasına girmişler. Burada fırında yakılma olayları çok yaygın. Kaçkaç devri olarak bölgede bilinen ve Kurutuluş Savaşı’nın ilk meşalesinin yakıldığı bölgedir. Türk milleti hiçbir zaman soykırım yapmamıştır. Osmanlı Döneminde, Cumhuriyet Döneminde de zülüm ve eziyet yapmamıştır. Buradan giden Ermenilerin zarar görmemesi için Adana’ya kadar götürüldüğü bilinir. Buradan kaçan Ermeniler de aslında bunu burada Türklerle karşı kardeşçe yaşadığını, fanatik Ermenileri ayaklandırması ile Türklere zulüm ve mezalim yapıldığını aktarmaktadırlar” diye konuştu.