SAĞLIK - 06 Ekim 2017 Cuma 10:40

Sosyal medya kullanımı aileyi olumsuz etkiliyor

A
A
A
Sosyal medya kullanımı aileyi olumsuz etkiliyor

İSTANBUL (İHA) – Sosyal medyanın artık yaşamın bir parçası olduğunu belirten Psikiyatrist Yrd.

İSTANBUL (İHA) – Sosyal medyanın artık yaşamın bir parçası olduğunu belirten Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, sosyal medya kullanımının aile ilişkilerini olumsuz etkilediğini söyledi.


Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, “Sosyal medya, artık yaşamın bir parçası oldu. Doğru-yanlış tartışmalarının ötesinde bir gerçek olarak hayatımızın ortasında. Cep telefonlarının ve internetin bulunduğu her ortam artık sosyal bir ortam. Yani, artık çantamızda, cebimizde sosyal ilişkilerimizi taşıyoruz ve her an sosyal çevremizin yaptıklarından haberdarız. Ülkemizdeki bir araştırmada sosyal medya kullanıcılıların günlük 3 saat sosyal medya karşısında zaman geçirdiği görülmüş. Bu yıl haziran ayında yapılan bir araştırmada ülkemizde en çok kullanılan sosyal medya alanları sırasıyla; Youtube, Facebook, İnstagram, Twitter, Whatsapp ve Massenger olduğu görüldü. Dünyada ise, iki buçuk milyardan fazla insan sosyal medyayı kullanıyor. Sosyal medyayı uygun bulup bulmamanın ötesinde, bu gerçekle nasıl uyum sağlayabiliriz kısmı önemli bir hale geliyor” dedi.


Sosyal medyanın olumlu ve olumsuz tarafları olduğunu ifade eden Dr. Üney, “Her an arkadaşlarımızın yaptıklarından haberdar olmak, kısmen yalnızlığımızı unutturuyor, kısmen uzak olduğumuz kişilerin yanımızda olduğunu hissediyoruz. Bununla birlikte sosyal medya günümüzde birçok kişi için ne kadar sevildiğini, ne kadar önemsendiğini veya ne kadar beğenildiğini ölçme aracı haline geldi. Takipçi sayısı, yapılan yorumlar, “like”lamak insanların önemli bir kısmı için çok önemli, hatta kendi değerini biçmek kadar. Kuşkusuz sosyal medyanın ilişkilere de önemli bir etkisi oldu. Uzun zamandır bu etki tartışma konusu. Bazıları olumlu taraflarını savunsa da genelde ilişkileri bozduğu yönünde konuşmalar ve yazılar var. Sosyal medyanın ilişkilere yararından çok, ilişki kurmaya yararı vardır. Birçok yüz yüze ilişki kurma sorunu yaşayan insan için, sosyal medya kanalıyla ilişki kurma şansı bulmuştur. Bununla birlikte; ülkenin başka bir köşesindeki, hatta dünyanın başka bir köşesindeki birisiyle tanışıp bir ilişki geliştirme olasılığı olmuştur. Ayrıca aynı şehirde, aynı semtte hatta aynı binada yaşayan ya da çalışan insanlar bu şekilde birbirlerine ilgilerini belli etme olanağı bulmuşlardır. Bir nedeni aynı sosyal ortamda olamayan insanlar, sosyal medya sayesinde aynı sosyal ortamı paylaşma şansını yakalamışlardır. Günümüzde sosyal medya aracılığı ile kurulan ilişkilerin bir kısmının, evlilikle sonuçlandığını görmekteyiz. Ancak kurulan ilişkileri her zaman olumlu etkilemekte midir, burası bir soru işaretidir” diye konuştu.



“Ülkemizde her 5 evlilikten biri aldatma nedeniyle son buluyor”



Sosyal medyanın başka kişilerle ilişki kurmadaki sabıkası düşünüldüğünde, aldatmayı kolaylaştırdığını kaydeden Dr.Üney, “Ancak aldatma nedeni sadece sosyal medya mıdır? İnsanların aldatma gerekçelerinin en önemlileri; çatlamış bir ilişki, katlanılamaz sorunlar, intikam gibi nedenlerdir. Bunların çoğu, sorunlu bir ilişkiye işaret etmektedir. Bu durumda kişiler sorunlu bir ilişki yaşadıkları için aldattıkların da, bunun sorumlusu sosyal medya olabilir mi? Sosyal medya aldatmak isteyen birisi için kolaylaştırılmış bir alandır. Yüz yüze tanışmadığınız birisiyle konuşurken gerçeği gizlemek, yalan söylemek gibi durumlar daha kolay olabilmektedir. Biliyoruz ki insanlar farklı kimlikler, farklı isimler, farklı fotoğraflarla insanlar kendilerini tanıtıyor ve “fake” hesaplar açabiliyor. Bu da aldatma öncesi bir ip ucu olarak değerlendirilebilir. Sosyal medyanın aldatmalarda ki rolü, çoğunlukla bu niyette olan biri için kolayca diğer insanlara ulaşabilmesidir. Bu durumda; kişilerin sosyal medyayı suçlamaktan çok, ilişkilerinin ne durumda olduğunu fark etmesi gerekir. Eğer ilişki kötü gidiyorsa birbirini suçlamadan çözümler bulmak, ilişkide kendisinin ve karşı tarafın yanlış tutumlarını beraberce değerlendirmek daha önemlidir. Bunu önemsemeyip, aldatan kişinin aldatmak için bulduğu kişiyi, nereden bulduğu çok da önemli olmayabilir. Kişi aldatacağı kişiyi iş ortamından ya da herhangi bir sosyal ortamdan bulabilir. Bu nedenle; ilişki kötü gittiği sürece karşı tarafın sosyal medya kullanımını kısıtlamak çok da bir işe yaramayacaktır. İlişkisi iyi giden çiftler de, zaman zaman sosyal medya nedeniyle aldatılmaya maruz kalabilmektedirler. Bunun en önemli nedeni ise sosyal medyadan ya da herhangi bir yerden tanıdığı kişinin ayartıcı davranışları olabilir. Eski sevgili, sorunlu bir ilişki yaşayan kişiler, intikam almak isteyen kişiler de kendilerine av arayabilmektedirler” ifadelerini kullandı.


Aldatmaların genelinde, temel güven duygusunun eksikliğinin yattığını vurgulayan Dr. Üney, “Kişi eğer kendine güvenmiyorsa ancak birisi onu onayladığında kendine güvenebilecektir. Bu onaylanma cinsel ya da duygusal olabilir. Her ne şekilde olursa olsun; kendine ait ilişkisi olduğu halde, diğerlerinin onaylamasına ihtiyaç duyan kişiler, yani aldatanlarda bir sorunu olması yüksek ihtimaldir. Tabii ki benim kendime güvenimde sorun var bu yüzden aldatıyorum bahanesi gerçekçi değildir. Ancak kişinin temel güven duygusu yeterince gelişmemiş ise bu konuda profesyonel bir yardım alması uygun olacaktır” dedi.



“Sosyal medyanın karşısında uzun zaman geçirmek bir sorun olarak değerlendirilebilir”



Ülke de her iki boşanmadan birisinin nedeninin ilgisizlik olarak ortaya çıktığını belirten Dr. Üney, “Bu durum flörtlerde ayrılma nedenlerinin de başında gelmektedir. Sıkça duyduğumuz söz, “Elinde sürekli telefon, sosyal medyayı takip ediyor”. Dikkat alanımızda ne varsa, gündemimiz genelde o olur. Örneğin; sürekli siyaset konuşuyorsak, her şeyi onunla ilişkilendirebiliriz. Böyle bakıldığında sürekli sosyal medya ile ilgilenen kişi de, oradaki kişilerden etkilenebilir. Sosyal medyanın karşısında uzun zaman geçirmek bir sorun olarak değerlendirilebilir. Hatta bazı kişiler sosyal medyada takip ettiği kişilerin neşeli ve eğlenceli yaşantılarını görüp, kendisi yaşayamıyorsa depresyona bile girebilir. Yani sosyal medya özendiricidir. Bu nedenle uzun süre sosyal medyayla ilgilenmek ilişkileri zedeleyebilecektir. Bugün birçok ilişkide güven sorunu yaşanmaktadır. Aslında insanlar flörtlerine ya da evli olduğu kişilere mutlak güven duymak isterler. Gizli saklı davranışlar, güveni zedeleyebilmektedir. Dolayısı ile; karşısındakinin hayatında neler olup bittiğini anlamaya çalışmak, normaldir. İlişkilerde karşısındakinin, sosyal medyada da neler yaptığını bilmek doğaldır. Bunu kabul etsek de etmesek de, insanların yeni sosyal ilişki alanı sosyal medyadır. İlişki içinde olduğumuz birinin, gününü kimlerle ve nasıl geçirdiği bizim için önemlidir. Telefona şifre koymak, sosyal medya hesabında neler olup bittiğini göstermemek güven sorununa yol açabilmektedir. Danışanlarımızın ilişkilerinde sosyal medya ile ilgili sorun yaşadığını ifade ettiklerinde, sonuna kadar açıklık konusunu gündeme getirmekteyim. Açıklık, şüphe ve aldatmaların önündeki en büyük engeldir. Bazı çiftler(evli ya da flört ilişkilerinde) birbirlerinin sosyal medya şifrelerini bilmek isterler. Bu doğaldır. Ancak, karşı tarafın sosyal medyasına sürekli girmek ve bununla ilgili çok zaman kaybetmek uygunsuzdur. Ayrıca birlikte olduğu kişinin sosyal medyasına girerek onunla ilişkisi olduğunu düşündüğü kişilere hakaret mesajları atmak, listesinden çıkarmak, engellemek de uygun bir davranış değildir. Bu izinsiz yapılamaz. Bu durumdaki güven sorunu, ilişkiyi olumlu değil olumsuz etkileyecek, hatta belki de sosyal medyada aldatma için bir zemin bile hazırlayabilecektir” açıklamalarında bulundu.



“Hoşlandığı kişinin kendisine ilgisini sosyal medyadan ölçebilmeye çalışırlar”



Dr. Üney, "Bazı kişiler sosyal medya paylaşımlarının ne kadar ve kimler tarafından beğeni aldığını çok merak ederler.Hatta hoşlandığı kişinin kendisine ilgisini buradan ölçebilmeye çalışırlar. Bu durum da ilişkiler de sorun oluşturabilmektedir. Kendisinin paylaşımını beğenmeyip, başka birinin paylaşımını beğenmesini bir aldatılma gibi algılayan kişiler mevcuttur. Çok da önemli olmayan bu durumun aşırı abartılması da ilişkiyi zedeleyebilmektedir. Sosyal medya bazen ilişkilerin kanını emen bir vampire benzetilmektedir. Kendine güvenmeyen inşaların burada onaylanma ihtiyacını gidermesi açısından bir tehlikesi olduğu açıktır. Ancak birliktelik yaşayan kişilerin sorunlu olan ilişkilere kafa yormadan sadece sosyal medyayı suçlamaları da uygun değildir ve çözüm oluşturmaz. Bunların ötesinde sosyal medyaya gereğinden fazla zaman ayırmak da aldatma ve güven problemleri oluşturduğu da günümüzün gerçeğidir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Tüketiciler Birliği’nden "kantinler daha fazla denetlensin" çağrısı Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, okullardaki kantinlere yönelik denetimlerin artırılması gerektiğini söyleyerek, "Aldıkları gıdaları ucuza alıp pahalıya satarak daha çok kâr etmek adına bayatlamış, kötü ürünleri alma durumları var" dedi. Kayseri’de Servet Akaydın İlk ve Ortaokulu’ndaki 23 öğrencinin okuldaki kantinden aldıkları köfte ekmekten zehirlenmesinin ardından açıklamalarda bulunan Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, kantinlerin daha fazla denetlenmesi gerektiğini kaydetti. Kantinlerin ticari bir işletme olduğuna dikkat çeken Şahin, bazı kantinlerde ucuza gıda alınıp pahalıya satılarak daha çok kâr edildiğini belirterek, yetkililere çağrıda ulundu. Şahin, "Her okulda bir kantin var. Okullardaki kantinler ticari amaçlı kurulmuş işletmelerdir. Bunları biz hastane veya çocukların sağlığını düşünen bir işletme olarak görmeyelim. Bunlarda kâr etmek istiyorlar. Bunların da bilinçli ve bilinçsiz yanlış yapanı var. Aldıkları gıdaları ucuza alıp pahalıya satarak daha çok kâr etmek adına bayatlamış, kötü ürünleri alma durumları var” diye konuştu. "Ailelerin kantini takip etme hakkı var" Ailelere seslenen Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, "Aileler böyle bir olayla karşılaştıkları zaman çocuklarını, hatta kantini bile takip etmeleri lazım. Bu yetkimiz var. Kantine gidip ne sattığını takip edebiliriz. Nereden aldığını da sorabiliriz. Zaten sordurmuyorlarsa o çocuğu okuldan almak lazım" dedi. "Eğitimli insanlardan böyle bir tehdit ve küfürler yemeniz daha acı bir şey" 23 öğrencinin zehirlendiği Servet Akaydın İlk ve Ortaokulu’ndaki öğretmenlerin basına saldırmasına da tepki gösteren Şahin, "Yaşadığınız sıkıntıdan dolayı çok geçmiş olsun diyoruz. Ülkem adına utanç verici bir şey. Eğitimli insanlardan böyle bir tehdit ve küfürler yemeniz daha acı bir şey” diye konuştu. Şahin, yetkililerden konunun üzerine gidilmesini istedi.
Batman Tüpraş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı 12. kez düzenlediği çocuk şenliği ile kutladı Türkiye enerji sektörünün önde gelen şirketlerinden Tüpraş, sosyal sorumluluk projelerini de sürdürüyor. Geleneksel hale gelen Tüpraş Batman Rafinerisi Çocuk Şenliği’nde 1.500’ü aşkın çocuk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birbirinden keyifli etkinliklerle kutladı. “Enerjimiz Geleceğe” sloganıyla Türkiye’nin enerjisini üretirken, toplumsal fayda odaklı projeleri de hayata geçiren Tüpraş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, geleneksel Tüpraş Batman Rafinerisi Çocuk Şenliği’nin 12’ncisini düzenledi. Tüpraş Batman Sosyal Tesisleri’nde geniş katılımlı etkinliklerle kutlanan şenlikte, 10 çevre ilköğretim okulundan, 7-11 yaş arası 1.500’ü aşkın öğrenci ve Batman Rafinerisi çalışanlarının çocukları buluştu. Batman Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle gerçekleşen etkinlikte, Batman Valisi’nin eşi Dr. Ayten Canalp, Batman İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Beşir Tileği, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İdris Demir ve eşi Zeynep Demir ile Tüpraş yönetimi hazır bulundu. Organizasyonda ağırlıklı Batman’dan olmak üzere İzmit, İzmir, Kırıkkale rafinerilerinden gelen 70 kişilik Tüpraş gönüllü ekibine 70 öğretmen eşlik etti. Etkinlik sürecinde çocuklar okullarından öğretmenleri ve Tüpraş gönüllerinin rehberliğinde alınarak, Tüpraş Batman Rafinerisi sosyal tesislerindeki eğlence alanına getirildi ve aynı şekilde, gün sonunda okullarına teslim edildi. Koç Topluluğu bünyesindeki başarılı projelerin belirlendiği "En Başarılı Koçlular"da da ödül alan toplumsal gelişim projelerinden biri olan etkinlik, Batman Valiliği’ni, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü, çevre okul yönetici ve öğretmenlerini, sivil toplum kuruluşlarını, Tüpraş gönüllerini ve ailelerini buluşturan güçlü bir iş birliği örneği oluşturuyor. 23 Nisan Batman Çocuk Şenliklerinde bugüne dek 25 bine yakın çocuğa ulaşıldı Tüpraş’ın ilk günden bu yana büyük bir titizlikle gerçekleştirdiği toplumsal gelişim projelerinden biri olan 23 Nisan Batman Çocuk Şenliği, uzun yıllardır Batman halkıyla bütünleşen bir etkinlik haline geldi. Çevre okullardan öğrencileri ve rafineri çalışanlarının çocuklarını ağırlayan şenliklerde bugüne dek 25 bine yakın çocuk misafir edildi. Çocuklar Tüpraş tesislerinde kurulan oyun parklarında animatörler ve sahne şovları ile keyifli saatler geçirdi Tüpraş Batman Rafinerisi Tesislerinde kurulan, animatörlerin çeşitli etkinlik ve sahne gösterileri sergilediği şenlik meydanında çocuklar, birbirinden keyifli oyuncaklarla ve ikramlarla doyasıyla eğlendikleri bir gün geçirdiler. 23 Nisan’a özel olarak tasarlanan, Atatürk’le birlikte hatıra fotoğrafı çekimiyle de günü ölümsüzleştirdiler. 23 Nisan Çocuk Şenlikleri, Batman rafinerisinde bölge halkının geniş katılımıyla kutlanırken; ayrıca İzmit, Kırıkkale ve İzmir rafinerilerindeki Tüpraş tesislerinde de çalışanların çocuklarına yönelik çeşitli aktiviteler düzenleniyor.
Samsun Sinüzitte risk oluşturan faktörler SAMSUN (İHA) – Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Cemal Ayhan, alerji, burun spreylerinin aşırı kullanımı, sigara kullanımı, yüzme, dalış ve nazal poliplerin sinüzit için risk faktörü oluşturduğunu söyledi. Çocuklar dahil her yaştan insanı etkileyebilen sinüzit; burun tıkanıklığı ve akıntısı, öksürük ve yüzde baskı hissi gibi semptomlara yol açıyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Opr. Dr. Cemal Ayhan, semptomların kişileri fiziksel, işlevsel ve duygusal olarak olumsuz etkileyebileceğini ifade ederek sinüzitin, genellikle ilaçlar ile tedavi edilse de ilerleyen vakalarda cerrahinin de bir seçenek olduğunu belirti. Sinüslerin bulundukları kemiğe göre sınıflandırıldığını dile getiren Medicana Intarnational Samsun Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Cemal Ayhan, “Sinüsler, sfenoid, maksiller, frontal ve etmoid sinüs olarak 4’e ayrılır. Sağlıklı sinüsler, sinüslerin ve burun kanallarının içini nemlendiren mukus üretir. Burun çevresinde yer alan sinüsler; kafatası ağırlığının azaltılması, burundaki hızlı sıcaklık dalgalanmalarında hassas yapıların korunması, yüzde meydana gelen travmaların etkilerinin azaltılması, immünolojik savunma gibi farklı görevlere sahiptir. Sinüzit meydana geldiğinde ise şişen ve iltihaplanan mukozal astar, çok daha fazla miktarda iltihaplı mukus üretir. Bu durum; sinüslerde tıkanıklık ve rahatsızlık, burun akıntısı ve tıkanıklığı, koku duyusunun azalması gibi semptomlar ile kendini gösterir. Sinüzitler de akut, kronik ve nazal polipozisli sinüzit olarak 3’e ayrılır. Alerjik rinit veya astımı olan kişilerin kronik sinüzitten muzdarip olma ihtimali yüksektir. Bunun nedeni, bu hastalıkların varlığında solunum yollarının iltihaplanma ihtimalinin daha yüksek olmasıdır” dedi. Sinüzit için risk faktörü oluşturan faktörler Risk faktörlerinden bahseden Opr. Dr. Cemal Ayhan, “Sinüzit, sıcaklık veya hava basıncındaki değişiklikler ya da sinüse neden olan veya mukus temizliğini engelleyen herhangi bir faktör nedeniyle ortaya çıkabilir. Alerjiler, burun spreylerinin aşırı kullanımı, sigara içmek, yüzme, dalış ve nazal polipler sinüzit için risk faktörleri şunları içerebilir. Sinüs içinde virüs, bakteri ya da mantar gelişmesi durumunda sinüzit; sinüs enfeksiyonuna dönüşür. Bu tür enfeksiyonlar, virüsün sinüs astarına saldırarak şişmeye ve daralmaya neden olduğu soğuk algınlığının ardından gelişebilir. Vücudun daha fazla mukus üretme tepkisi, kısıtlı drenajla birleştiğinde bakteri büyümesine neden olan bir ortam oluşturur ve sinüs enfeksiyonuyla sonuçlanır” diye konuştu. Sinüzitin belirtileri ve tedavisi Hastalığın belirti ve tedavisi hakkında da bilgi deren Opr. Dr. Ayhan, şunları söyledi: “Sinüzit belirtileri arasında yüz ağrısı ve basınç, burun tıkanıklığı, burundan nefes almada zorluk, burundan sarı veya yeşil mukus akıntısı, dişlerde ağrı, geceleri öksürük, koku veya tat alma duyusunun kaybı, baş ağrısı, yorgunluk, boğaz ağrısı ve ağız kokusu yer alır. Bu belirtilere ek olarak; ateş, yüz veya gözde ağrı ya da şişlik, yanak veya göz çevresinde kızarıklık, şiddetli baş ağrısı, bilinç bulanıklığı veya boyun tutulması gibi semptomların görülmesi durumunda vakit kaybetmeden bir sağlık kurumuna başvurmak gerekir. Sinüzit tedavisinde en sık kullanılan tedaviler, ilaçlar ve sinüs cerrahisidir. Spreyler, antibiyotikler ve steroidler gibi ilaçlar, sinüzit semptomlarını tedavi etmek için öncelikli olarak tercih edilir. Buhar solumak ya da nazal tuzlu su spreylerini veya damlaları kullanmak da sinüs rahatsızlığını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu ilaçlar; sinüslerin içindeki şişliği azaltmada, enfeksiyonla mücadelede ve tıkanıklıkları gidermede etkili olabilir. İlaç tedavisinden yanıt alınamadığında sinüs cerrahisi önerilebilir. Cerrahi; fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi olarak bilinen geleneksel yöntem ya da balon sinuplasti ile gerçekleştirilebilir. Balon sinoplasti işlemi, minik balonlar da dahil olmak üzere sinüs boşluklarının açılmasını sağlayan gelişmiş bir prosedürdür. İşlem sırasında endoskopide de kullanılan ince ve esnek tüplerden yararlanılır. Cerrah, bu tüpleri kullanarak tıkalı sinüs geçiş yoluna küçük bir balon yerleştirir. Daha sonra sinüs geçiş yolunun yapılandırılması ve açılması için balon şişirilir. Bu işlem, normal sinüs drenajını ve fonksiyonunu geri kazandırmaya yardımcı olur. Genellikle herhangi bir doku veya kemiğin çıkarılması ihtiyacını ortadan kaldırdığı için geleneksel sinüs cerrahisinden ayrılır. Ameliyatın ardından özellikle kronik sinüzit tekrarlayabilir. Sinüs ameliyatı geçiren hastalar, kronik sinüzitin tekrarlanmaması için devam eden tıbbi tedaviye ihtiyaç duyabilir.”
Van Van’da kış lastiği değiştirme yoğunluğu geç başladı Van’da havanın geç ısınması nedeniyle kış lastiği değiştirme yoğunluğu geç başladı. Şehirlerarası yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar için 1 Aralık’ta başlayan kış lastiği takma zorunluluğu, 1 Nisan itibariyle sona erdi. Van’da ise nisan ayında havaların geç ısınması ve yağışların yüksek kesimlerde kar şeklinde düşmesi nedeniyle lastik değişimi yeni yapılmaya başlandı. Yakıttan tasarruf etmek ve muhtemel olumsuzluklara karşı araçlarını korumak isteyen sürücüler, lastiklerini değiştirmek için gittiği oto lastikçilerde yoğunluk oluşturdu. Konuya ilişkin konuşan oto lastik ustası Yusuf Sancak, 1 Nisan itibariyle kış lastiği takma zorunluluğunun sona erdiğini hatırlattı. Çalışmalarının yoğun tempoyla devam ettiğini ifade eden Sancak, “Van’da 4 mevsim birlikte yaşanıyor. Daha önce kar yağardı sonra yağmur yağardı. Ancak son zamanlarda iklim değişikliği yaşanıyor. Halkımız da o yüzden lastik değişiminde biraz tedirgin oluyorlar. Ancak kışlık lastikleri erken değiştirilmeleri daha iyi olur. Bizler de lastik değişimi sırasında sensörlü supaplara çok dikkat ediyoruz. Robotik makinalarda itinayla söküyoruz. Önemli olan iş emniyetidir. Onlara çok dikkat ediyoruz” dedi. “Sıcak havada kışlık lastik araca zarar verir” Sıcak havalarda kışlık lastiklerin aracın performansını düşürdüğünü dile getiren Sancak, “Bu mevsimde kışlık lastik kullanmak araca zarar verir. Araçta ses çıkarır, yakıt tüketimini arttırır ve araçta titreme yapar. Araçlarına yazlık lastik takmalarını öneriyoruz. Lastik değişimlerini de güvenilir ve bilindik ustalardan yaptırmaları çok önemlidir” şeklinde konuştu.