EKONOMİ - 31 Ekim 2017 Salı 10:15

Tereyağı siparişlerine yetiştiremiyorlar

A
A
A
Tereyağı siparişlerine yetiştiremiyorlar

Trabzon’un Düzköy ilçesine bağlı Doğankaya mahallesinde evde tereyağı imalatı yapan Sürül ailesi siparişlere yetişemiyor.

Trabzon’un Düzköy ilçesine bağlı Doğankaya mahallesinde evde tereyağı imalatı yapan Sürül ailesi siparişlere yetişemiyor. 1 kilogram tereyağını hazırlamak için 25 kilogram sütün kaymağını kullanan aile,


kaymağı alınan sütten de yoğurt, peynir ve çökelek yapıyor.


Türkiye’nin farklı şehirlerinden tereyağı siparişi aldıklarını ancak bunların hepsini karşılayamadıklarından yakınan Dilek Sürül, tereyağını nasıl yaptıklarını anlattı. Sürül, “Ortalama 25 kilogram sütü bekletiyoruz. Beklettikten sonra üzerinde kaymak oluşuyor. Kaymağı üzerinden aldıktan sonra yayığa koyuyoruz. Çalkala çalkalaya tereyağ elde ediyoruz. Sütün üzerindeki kaymağı aldığımız için kaymak o kadar fazla olmuyor. 10 kilo kaymaktan 9 kilo yağ çıkıyor. Dolayısıyla bir kilo tereyağı elde etmek için 25 litre süt gerekiyor” dedi.


Eskiden tereyağı yapmanın daha zor olduğunu kaydeden Sürül "O dönemler tahta yayık var idi şimdi ise artık elektrikli yayıklar var. Yağımızın lezzetli olması, ineklerimiz yaz kış sürekli dışarıda otlayarak yayılmalarından kaynaklanıyor. İnekleri sadece kar yağdığı zaman ahıra kapatıyoruz. Ürettiğimiz yağımıza fazla talep var. Siparişleri yetiştiremiyoruz. Aşırı derecede organik tereyağına ihtiyaç var. Bursa, Balıkesir gibi illere dahi tereyağı gönderiyoruz. Yem fiyatları çok pahalı olmazsa hayvancılık daha da cazip olur” diye konuştu.


Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda 7 ineğini sattığını, şuan 7 ineği olduğunu ve onları çok sevdiklerini belirten Sürül, “İneklerle zaman zaman konuşuyoruz. Onlar ne olduğunu hissedebiliyorlar. Bazen bir insandan bile bize daha çok yakın olabiliyorlar” ifadelerini kullandı.


Haftada ancak 7-8 kilogram yağ ürettiklerini ve tereyağının sütten daha fazla para ettiğini belirten Mümin Sürül ise devletin hayvancılığa daha fazla destek çıkması gerektiğine dikkat çekerek hayvancılığın giderek bittiğini söyledi. Eskiden 250 hanelik mahallede herkesin evinde inek beslediğini ama şimdi yarıdan fazlasının hayvancılığı bıraktığına dikkat çeken Mümin Sürül, “Ürettiğimiz tereyağının lezzetli olması otundan kaynaklanıyor. 15 inekten haftada ancak 7-8 kilo kadar tereyağı yapabiliyoruz. 25 yıldır hayvancılık yapıyorum. 25 yıldan beri hiçbir teşvik alamadım. Proje yaptım ne kadar başvuruda bulunduysam yine de destek alamadım. Devletin bu işi yapanlara destek olması lazım. Mahallemiz yaklaşık 250 hane. Bunlardan 100 kadarının ahırında ikişer, üçer tane ineği vardır. En fazla hayvan bizim ahırımızda bulunuyor. Mahallemizde artık eskisi gibi kimse inek bakmıyor. Gerekçeleri ise masrafları karşılayamadığından yani zarar ediyor, kurtarmıyor. Ot pahalı, yem pahalı. Çoğu kişi kurtarmadığı için hayvancılığı bıraktı. Eskiden 250 hanenin hepsinde inek vardı. Gittikçe de hayvancılık bitiyor. Devletin bu konuda bir önlem almasını bekliyoruz. Burada yaşayanların eski düzene dönmesi lazım. Destek olursa buradan göç edenler tekrar geri döneceğini tahmin ediyoruz. Yani teşvik olursa insanlar buraya döner hayvancılıktan iyi gelir elde eder diye düşünüyorum” diye konuştu.


Sürül, terayağının kilogramını 35 TL’den satışa sunduklarını sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhaneli ziraat mühendisi, 100 yıllık tohumlarla ‘Osmanlı domatesi’ fidesi üretiyor Gümüşhane’de yaşayan 32 yaşındaki Ziraat Mühendisi Ahmet Şişman, yaklaşık 100 yıldır hiç bozulmadan ekimi yapılan tohumlarla yöreye özgü ‘Osmanlı domatesi’ fidesi üretimi yapıyor. Kente bağlı Akçakale Mahallesi’nde kurduğu 300 metrekarelik serada fide üretimi yapan Ahmet Şişman, 100 yıllık tohumlarla saf ve organik domates fidesi üretimi yapıyor. 22 çeşit ve 250 bin fidenin yetiştirildiği serada yöreye özgü ‘Osmanlı domatesi’ olarak adlandırılan domates çeşidini de yetiştiren Şişman, ürünü tescil ettirmek için ise başvuruda bulundu. Türün tat, koku ve aromasıyla diğer domateslerden farklı olduğunu ve yaklaşık 100 yıl boyunca yapısının değişmeden korunduğunu söyleyen Ahmet Şişman, yetiştirdiği domatesleri yiyenlerin 100 yıl önceki tadı alabileceklerini ifade etti. “100 yıl önce bu domates nasılsa şu anda da öyle” Tohumların eski usullerle elde edilmiş tohumlar olduğunu belirten Ziraat Mühendisi Ahmet Şişman (32), “Standart sertifikalı tohumlarımızın yanı sıra kendi yöremizden eski usullerle elde edilmiş olan tohumları da burada fide haline getiriyoruz. Şu an en önemli gördüğümüz ürün tescili için de başvurduğumuz Osmanlı domatesleri, ‘katır kalbi’ ve ‘manda yüreği’ diye de adlandırılan domatesler. Bunlar bizim için çok çok önemli tadı, kokusu ve aroması itibariyle. Bu domates çeşitlerimiz yöre iklimine uygun, soğuğa dayanıklı ve birçok hastalığa karşı dayanıklı. Tohumlarımız yaklaşık 100 yıllık. Bozulmadan, herhangi bir genetik değişikliğe uğramadan bu güne gelmesi de eski usul ile yapılması ve çevresine yapısını bozacak çeşitte domates ekiminin yapılmaması nedeniyle karakterlerini koruyorlar. Bu şekilde bu tohumları orijinal yapısıyla geleceğe taşımak istiyoruz. Biz bu domatesleri Gümüşhane adına tescillemek istiyoruz, coğrafi işaretli ürünü olması için. Gümüşhane domatesi Türkiye çapında meşhur olacak. Bu domateslerin diğer domateslerden farkı daha dayanıklı olması, yöreye uygun olması ve adaptasyon sürecini tamamlamış olması. Müthiş bir koku, tat ve aromaya sahip. Yeşil olarak toplanıp evde olgunlaştırıldığında geç bir olgunlaşma süresine sahip olduğu için Kasım ayında topladığınız domatesleri Ocak ayında taze olarak yiyebilirsiniz. 100 yıl önce bu domates nasılsa şu anda da öyle” dedi.
Rize 150 yıllık tarihi konak restore edildi Rize’nin Güneysu ilçesinde 150 yıllık tarihi konak restorasyon edildi. Rize’nin Güneysu ilçesinde Nurten Topçu’ya ait olan yaklaşık 150 yıllık ‘Topçuoğlu Konağı’ zamanla yıkılarak kullanılamaz hale geldi. Sahibi tarafından mülkiyeti Kızılay’a bağışlanan konak sonrasında Güneysu belediyesi tarafından teslim alındı. Yapılan ihalenin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Güneysu Belediyesi tarafından başlanan restorasyon çalışmaları tamamlandı. Yaklaşık 1 buçuk senelik çalışmanın ardından konak yöre mimarisine uygun bir şekilde hiçbir değişiklik yapılmadan restore edildi. Güneysu sınırları içerisinde ilk restore edilen Topçuoğlu Konağı ziyaretçilerine kapılarını açacak. “Tamamen aslına uygun bir şekilde restore edildi” Aslına uygun bir şekilde konağın restore edildiğini ifade eden Güneysu Belediye Başkanı Rıfat Özer, “Konağımız yaklaşık 150 yıllık bir konak. Zamanında Nurten Topçu tarafından Kızılay’a bağışlandı. Bu konak tamamen kullanılamaz hale gelmişti. Biz bunu Kızılay’dan teslim aldık ve 8 aylık kısa bir süre içerisinde ihale ettik. Kültür Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz bir çalışma. Şu an da tamamen bitmiş durumdadır. Bu konak kültür varlıkları tarafından koruma altına alındığı için tamamen aslına uygun bir şekilde restore edildi. Hiçbir alanında bir değişiklik yapılmadı. Uzun zamandır boş kaldığı için zamanla doğan etkenlerden dolayı yıpranması ve yıkılmasına neden oldu. Bu evi Güneysu belediyesinin konuk evi olarak kullanmayı düşünüyoruz. Turizme açmayı düşünüyoruz. Burayı ziyaret edenleri ağırlayacağız. Sadece Güneysu’da değil Rize’de bu şekilde kullanılmayan konaklar var. Bu konağı görenler kendi mülkiyetlerinde böyle çalışabilirler” şeklinde konuştu. “Ahşap kısımların çoğu deforme olmuş ve çürümüş durumdaydı” Tamamen kullanılamaz hale gelen konakta yapılan restorasyon çalışmalarından bahseden Şantiye şefi Vehbi Sarımehmet ise, “Bodrum katında yontma taş şekli mevcuttur. Ahşap kısımların çoğu deforme olmuş ve çürümüş durumdaydı. Bu deforme olan kısımlar sökülerek sağlam olan taş bölümlerine birtakım güçlendirmeler yapıldı. Yapının taş duvarları sağlama alındıktan sonra yeniden yapım tarzında ahşap karkas sistemleri kuruldu. Ahşap karkaslar yöreye uygun bir şekilde birbirine düz geçme şeklinde diyebileceğimiz tarzdan çıkıldı. Yaklaşık 1 buçuk senelik uğraş sonucunda Güneysu halkının hizmetine sunulacaktır” ifadelerini kullandı.
İzmir İzmir’de 23 Nisan’da toplu ulaşım ücretsiz İzmir Büyükşehir Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kentin 30 ilçesinde 30 gün boyunca büyük bir coşkuyla kutlayacak. İlçelerde “Gezici Çocuk Şenliği” ile çocuklar bayram coşkusunu doyasıya yaşayacak, 23 Nisan Salı günü ise Kültürpark büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. Bayram günü toplu ulaşım araçları ücretsiz olacak. İzmir Doğal Yaşam Parkı ise 6-18 yaş arasındaki ziyaretçilerini 22-28 Nisan tarihlerinde ücretsiz ağırlayacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kentin dört bir yanında düzenleyeceği etkinliklerle kutlayacak. “İzmir’in Dört Bir Yanında Şenlik Var” temasıyla 30 gün boyunca 30 ilçede düzenlenecek “Gezici Çocuk Şenlikleri” ile çocuklar pandomin, sihirbaz gösterileri, konserler, dans ve tiyatro gösterileriyle bayramın tadını doyasıya çıkaracak. 23 Nisan’da ise binlerce çocuk Kültürpark’ta düzenlenecek Çoçuk Şenliği’nde bayramın tadını doyasıya yaşayacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı toplu taşıma hizmetleri (İZDENİZ, İZULAŞ, METRO, ESHOT, İZTAŞIT, TRAMVAY) 23 Nisan Salı günü ücretsiz hizmet verecek. İzmir Doğal Yaşam Parkı ise 6-18 yaş arasındaki ziyaretçilerini 22-28 Nisan tarihlerinde ücretsiz olarak ağırlayacak. Kültürpark’ta büyük şenlik Kültürpark’taki Çocuk Şenliği 23 Nisan Salı günü saat 12.00’de başlayacak. Kaskatlı Havuz yanında düzenlenecek programda 12.00 ile 15.00 arası çocuklar için çadır etkinlikleri yapılacak. Saat 13.00-17.00 arasında konserlerin, sihirbaz ve dans gösterilerinin yer alacağı sahne etkinlikleri düzenlenecek. Açık alan etkinlikleri de saat 12.00-15.00 arasında yapılacak. Çocuklar kukla gösterileri, spor etkinlikleri, sokak oyunları, oyun parkuru, gezici kütüphane gibi birçok etkinlikle keyifli bir gün geçirecek. Müzikli tiyatro gösterimleri çocukları büyüleyecek 27 Nisan 2024 Cumartesi günü saat 13.00’te İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Çağdaş Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği iş birliğiyle “Çağdaş Yaşam Çocuk Korosu” Atatürk Oratoryosu’nu sunacak. Etkinlik ücretsiz yapılacak. 24 ve 26 Nisan tarihlerinde ise Kültürpark Atatürk Açık Hava Tiyatrosu’nda saat 19.00’da çocuklar ve aileleri için ücretsiz müzikli tiyatro gösterileri olacak. 24 Nisan’da Kral Şakir : Kapadokya Macerası, 26 Nisan’da ise Maşa ile Koca Ayı gösterisi ile çocuklar keyifli zaman geçirecek. Çocuklarla “Dönüşüm Aile Kampı” Olivelo’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı tarafından ilki düzenlenecek Dönüşüm Aile Kampı Güzelbahçe Olivelo Yaşayan Parkı’nda yapılacak. Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkından hareketle, çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda sürdürülebilir bir yaşam için atığın önlenmesi, azaltılması, yeniden kullanılması ve dönüştürülmesi bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla 27-28 Nisan 2024 tarihlerinde düzenlenecek kampta 8-9 yaş grubu öğrencileri ve aileleriyle birlikte Atıksız Yaşam Atölyeleri, Doğa Yürüyüşü, Yoga, Kuş Gözlemi, Kaçeli Koyunlarla Tanışma, Eko-Pinsel Perspektif: Geri Dönüşüme Odaklı Sanat Atölyesi, Geri Dönüşüm Müzik Aletlerinin Hikayesi ve Müzik konseri olmak üzere pek çok etkinlikte yer alacak.
Sivas Sivas’ta ekmek savaşları, fiyat 2 TL’ye düştü Sivas’ta bir firma diğer firmalara tepki olması amacıyla ekmeğin fiyatını 2 liraya kadar düşürdü. İddialara göre, Sivas’ta somun ekmeği üreten bazı fırınların hijyen ve kaliteden uzak ucuz ekmek satması tepkilere neden oldu. Bu duruma tepki göstermek isteyen bir firma denetimlerin yetersiz olduğunu ileri sürerek 200 gram somun ekmeğin fiyatını 2 liraya kadar düşürdü. Normal şartlarda 7.5 liraya satılan somun ekmeği kimi firmalar 5 liraya satarken ekmeğin fiyatının iki liraya düşürülmesi vatandaşları bir hayli sevindirdi. “Ekmeği 2 liraya satmamızın temel amacı hijyen konusu” Firmanın Halka İlişkiler Müdürü Murat Eken, ekmeği iki liradan satmalarının temel amacının hijyen konusu olduğunu ifade ederek, “ Normalde Sivas’ta belli sayıda fırıncılar var. Şu anda ekmeğin normal maliyeti beş liranın çok üzerinde. Ekmeği 2 liraya satmamızın temel amacı hijyen konusu. Gerektiği şekilde fırınlar denetlenmiş olsa, gerektiği şekilde hijyen kurallarına uyulmuş olsa, sigortayla alakalı gerçek anlamda denetimler yapılmış olsa emin olun herkes ekmeğin gerçek değerine ulaşmış olabilir. Bizim buradaki amacımız tepki amaçlı. Biz de biliyoruz ki ekmeğin maliyeti normalde beş liranın üzerinde. Şu anda örnek veriyorum. 10 tane eleman çalıştırıp 3’ünü sigortalı çalıştıranlar da var. Ruhsatı olmadan imalat yapan fırınlar da var” dedi. "Kimseyle bir alıp veremediğimiz yoktur" Eken, fırınların gerçek anlamda denetilmesini istediklerine değinerek, “Tek istediğimiz bunlara gerçek anlamda denetim yapılması. Çünkü bugün marketlerin altında açılmış olan fırınlar var. Bunların denetilmesini istiyoruz. Ama şu anki maliyetler gerçekten kurtarmıyor. Bizim istediğimiz, gerçekten denetim yapılsın ve bu denetim üzerine de halkımız sağlıklı ekmek yesin. Onun harici kimseyle bir alıp veremediğimiz yoktur. Biz istiyoruz ki insana da düzgün ekmekler yesinler. Ama bu süre bu şekil devam ettiği müddetçe biz yedi birlik olarak ekmeği iki liradan satmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Vatandaşlar ise ekmeğin 2 liradan satılmasının güzel bir uygulama olduğunu ifade etti.