ASAYİŞ - 09 Kasım 2017 Perşembe 17:45

Serviste unutulan Alperen bez değişimi sırasında fark edilmiş

A
A
A
Serviste unutulan Alperen bez değişimi sırasında fark edilmiş

İzmir’in Çiğli ilçesinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in serviste unutularak ölmesinin ardından açılan davada sanıklar ilk kez hakim karşısına çıktı.

İzmir’in Çiğli ilçesinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in serviste unutularak ölmesinin ardından açılan davada sanıklar ilk kez hakim karşısına çıktı. Hostes Dilara K., tüyler ürperten ifadesinde, "Çocukların bezlerini almaya gittim. Alperen’in çantası yoktu. Yedek bezi vardı. Sıra Alperen’im bezi değişmeye geldiğinde Alperen yoktu. Servis aracını açtık. Alperen’in cansız bedenini bulduk" dedi.


İzmir’in Çiğli ilçesinde yaşanan olayda 3 yaşındaki Alperen Sakin, servis içerisinde saatlerce unutulmuş ve can vermişti. Olayın ardından açılan davada sanıklar, Karşıyaka 2. Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. İlk celsesi görülen davaya tutuklu sanıklar Tamer İ., Yurdagül İ. ile tutuksuz sanıklar Dilara K., Arzu G., sanık avukatları, Alperen Sakin’in babası Serkan, annesi Buket Sakin, ailenin avukatı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen, Milli Eğitim Bakanlığı avukatları katıldı. Sakin ailesine 20 avukat vekillik yaptı. Duruşmayı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Nazmi Yılmaz, MHP İzmir İl Başkanı Necat Karataş da takip etti.



Okul sahibinin ve eşinin maaşları dikkat çekti


Mahkemede yoklama sırasında anaokulunun sahibi tutuklu sanık Yurdagül İ., lise mezunu olduğunu, aylık gelirinin 2 bin lira olduğunu, üzerine kayıtlı taşınır veya taşınmaz malın bulunmadığını söyledi. Yurdagül İ.’nin eşi ve aynı zamanda servis şoförü olarak tutuklu bulunan sanık Tamer İ. ise bin 400 lira aylık gelirinin olduğunu, üzerine kayıtlı taşınır ya da taşınmaz malın bulunmadığını belirtti.



Sanık Tamer İ.: "Güvenlik kamerasını kapattım, fişini çektim"


Sanık Tamer İ. savunmasında yaşananları anlattı. Tamer İ., "Sabah her zamanki gibi servise çıktım. Servis öğretmeni olarak Dilara K. vardı. 10 öğrenci topladım. Alperen beşinci sıradaydı. Dilara Alperen’i annesinin kucağından evinden aldı, servise oturttu, kemerini bağladı. Öğrencileri topladıktan sonra okulun kapısının önünde durdum. Dilara servis aracının kapısını açtı, öğrencileri tek tek indirdi. Arzu öğretmen geldiğimizi gördü. Öğrencileri Arzu öğretmen karşıladı. Servis aracının kapısına geçtim. Dilara’ya ’Herkes indi mi? Kontrol ettin mi?’ diye sordum. O da ’Herkes indi’ dedikten sonra araçtan indi. Ben kapıyı kapattım, aracı kitledim. Öğleden sonra akşam servis listesini hazırladım. Dilara ve Nurcan öğretmen yakınımdaydı. Servis listesinden öğrencileri kontrol ettiğimde sıra Alperen’e geldiğinde Nurcan öğretmen, ’Alperen bugün gelmedi’ dedi. Dilara ise ’Alperen’i aldık’ dedi. Ben de ’Aldık’ dedim. Nurcan’a okulda her yeri aramasını söyledim. Dilara ile aşçımız Tülay Hanım’a araç anahtarını verdim. Alperen’e baktık bulamadık. Daha sonra Dilara ve Tülay kucağında Alperen ile geldi. Hemen eşim Yurdagül’ü aradım. Evimiz okulun karşısında olduğu için hemen geldi. Eşim Yurdagül ve Nurcan öğretmen araç ile Alperen’i hastaneye götürdü. Hastaneden eşim aradı ve ’Veliler kamera kayıtlarını görmek istiyor. Fazla kargaşaya sebebiyet vermeyelim. Kamera kayıtlarını gösterme’ dedi. Ben de güvenlik kamerasını kapattım, fişini çektim. Öğretmen Arzu G.’yi yönlendirme gibi bir durumum olmadı. Servis aracında çocukları indirmek, bindirmek servis öğretmeni Dilara’ya ait" dedi.


Sakin ailesinin, ’Üzerinize ait araçları olaydan 3 gün sonra sattınız mı?’ diye sorması üzerine sanık Tamer İ., "Cezaevine girince kayınbabama vekalet verdim. O ne yaptı bilmiyorum" dedi.



"Veliler gelirse kamera arızalı dersin"


Tutuklu sanık Yurdagül İ. ise olay günü doğum günü partisi için okula geldiğini belirterek, "1 saat kadar okulda kaldım. Rahatsız olduğum için eve gittim, uyudum. Uyurken eşim aradı, okula gelmemi söyledi. Okula geldiğimde Alperen yerde yatıyordu. Alperen’i Nurcan öğretmenle aracımla hastaneye götürdük. Nurcan öğretmen kucağında doktora teslim etti. Doktor neyi var diye sorunca Nurcan, ’Uykuda bu haldeydi’ dedi. Sonra Alperen’in annesi ve babasını aradım bilgi verdim. Hastaneye geldiler. Nurcan bana gerçeği anlatıp, Alperen’i serviste bulduğunu söyledi. Alperen’in annesi çocuğunun kamera kayıtlarından son anını görmek istediğini söyledi. Hastane kalabalıktı. Ortalığı sakinleştirmek adına ben de eşim Tamer’i arayıp ’Veliler gelirse kamera arızalı dersin’ dedim" dedi.



"Alperen’i alıp arkamdaki koltuğa yerleştirdim"


Tutuksuz sanık Dilara K. ise, "Servis hostesi gibi görev yapıyordum. Herhangi bir sorumluluğum yoktu. 8 gibi Alperen’i annesinden teslim aldım. Koltuğa oturtup emniyet kemerini taktım. Yola devam ettik. Tamer İ.’ye ’Hiragül ile Efe gelecekler mi?’ dedim. O da ’gelecek’ deyince Alperen’i alıp arkamdaki koltuğa yerleştirdim. Hiragül ile Efe’yi ön koltuğa oturttum. Ortalama 10 öğrenci aldık. 08.45 gibi okula geldik. Hiragül ağladığı için kucağıma almıştım. Çocuklar kalktığı için servisten inmek zorunda kaldım. Çocukları tek tek indirdim. 2 yaşındaki çocukların çantalarını da aldım. Efe de ağlıyordu, onu da aldım. Çocuklarla birlikte okula girdik. Bu süre zarfında servisin kapısını ben kapatmadım. Nurcan öğretmene çocukları teslim ettim. Çocukların ayakkabılarını dolaplarına yerleştirdim" şeklinde konuştu.



"Servis aracını açtık, Alperen’in cansız bedenini bulduk"


Dilara K., "Saat 10.00 sıralarında doğum günü partisi düzenleniyordu. Nurcan öğretmen yardım istedi. O süre içerisinde benden palyaço olmamı istedi. Yukarı çıkıp palyaço kıyafeti giydim. Pasta ve kurabiye yedikleri için öğle yemekleri yenmedi. Çocukların üzeri değiştirildikten sonra uyutuldu. Saat 15.00’e kadar uyudu. Arzu öğretmen çocukların bezlerinin değişeceğini söyledi. Çocukların bezlerini almaya gittim. Alperen’in çantası yoktu. Yedek bezi vardı. Sıra Alperen’in bezi değişmeye geldiğinde Alperen yoktu. Arzu öğretmene sordum, ’Bugün gelmedi’ dedi. Ben Alperen’in geldiğini söyledim ısrarla, Nurcan öğretmene sorduk. O da ’Görmedim’ dedi. Hemen Tamer ağabeyin yanına gittik, ona ’Servisi kontrol ettin mi?’ dedim. ’Yok’ dedi. ’Servis anahtarını Nurcan öğretmenle bana verdi, ’Bakın’ dedi. Servis aracını açtık. Alperen’in cansız bedenini bulduk. Nurcan öğretmen kucağına alıp götürdü" diye aktardı.



"’Sakin ol, Alperen uykudayken oldu diyeceğiz’ dedi"


Dilara K., dehşete düşüren ifadesine şöyle devam etti:


"Tamer ağabey gidince Alperen’in cansız bedenini Yurdagül İ.’nin odasına götürdü. ’Ambulans çağırmadınız mı?’ dedim. Tamer ağabey ’Yurdagül’ü bekliyoruz’ dedi. Yurdagül İ. gelince Alperen’i battaniyeye sarıp hastaneye götürdüler. Daha sonra Arzu öğretmen bana gelerek ’Sakin ol, Alperen uykudayken oldu diyeceğiz’ dedi. Ben bunu söyleyemem dedim. Aradan 15 dakika sonra Yurdagül İ. beni aradı, ’Dilara sakin ol, derhal okuldan git yoksa hepimiz hapse gireceğiz’ dedi. Ben de ’Servis aracını Tamer ağabey kontrol ediyor’ dedim. Eve gittim" dedi.


Duruşma tutuksuz sanık ve tanıkların dinlenmesiyle devam edecek.


Geçtiğimiz 16 Ağustos günü Çiğli ilçesindeki bir anaokulunda yaşanan olayda, 3 yaşındaki Alperen Sakin servis içerisinde unutulmuş ve saatlerce araç içerisinde kalarak hayatını kaybetmişti. Olay tüm Türkiye’yi üzüntüye boğarken, servis şoförü Tamer İ., kreş sahibi ve aynı zamanda servis şoförünün eşi Yurdagül İ. tutuklanmıştı. Yaşanan olay sonrasında savcı Şükran Dedeağaoğlu’nun sanıklar hakkında hazırladığı iddianame Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kabul edilmiş ve sanıklar hakkında dava açılmıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.