SAĞLIK - 15 Kasım 2017 Çarşamba 12:29

Ani sancılar safra kesesi taşlarına işaret

A
A
A
Ani sancılar safra kesesi taşlarına işaret

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr.

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Tolga Hüner, taşların safra kanallarında tıkanmalara ve iltihaplanmalara yol açabileceğinin altını çiziyor.


Vücudun sindirim sisteminde önemli bir katkısı olan safra kesesinde oluşan taşlar, ciddi sağlık problemlerine neden olabiliyor. Safra kesesi taşlarının uzun zaman sessiz kalabileceği gibi, hiç beklemediğimiz bir anda da şiddetli sancılarla ortaya çıkabileceğini kaydeden Acıbadem Eskişehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Tolga Hüner, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.



Kilo ve kolesterol riski artırıyor


Karaciğerin salgıladığı ve yiyeceklerin sindirilmesine yardımcı olan safranın depolandığı ve konsantre edildiği safra kesesi, karaciğerin alt yüzünde kese şeklinde bulunuyor. Safra kesesi safrayı konsantre ederken, bazı durumlarda safra içinde çökeltiler (kolesterol kristalleri, pigment birikintileri) oluşmaya başlıyor ve giderek büyüyerek safra kesesi taşlarına neden olabiliyor. Safra kesesi taşlarının oluşmasına yol açan birçok faktör bulunuyor. Bu faktörlerden en önemlilerini, ’Safra yoğunluğunun artması, bazı kan hastalıkları, safra yolu tıkanıklıkları, kanda bazı maddelerin fazlalaşması’ olarak sıralayan Dr. Tolga Hüner, yaş ilerledikçe, kilo arttıkça ve kolesterol seviyesi yükseldikçe taş oluşma riskinin arttığını belirtiyor. Dr. Tolga Hüner özellikle kadınlarda (fazla kilolu, beyaz tenli, sarışın ve çok doğum yapan) riskin yükseldiğine dikkat çekerek, aile hikayesinin de önemli bir faktör olduğunu ekliyor. Sanılanın aksine yiyecek ve içeceklerin safra taşı oluşumuna doğrudan bir etkisinin bulunmadığını söyleyen Dr. Tolga Hüner, “Ama eğer safra kesenizde taş varsa bazı yiyecekler (özellikle yumurta, yağlı yiyecekler, kabuklu bakliyat grubu besinler, alkol) safra taşının ağrı yapması ihtimalini yükseltiyor” dedi.



Yağlı yemekler atak başlatıyor


Safra kesesi taşı olanlarda gıdaların sindirimi etkilendiğinden, özellikle yağlı gıda alımında bazı yakınmalar oluşuyor. Bu yakınmalar; karında şişkinlik, karın ağrısı, geğirti, gaz, hazımsızlık şeklinde ortaya çıkıyor. Dr. Tolga Hüner’in söylediğine göre; safra taşları sıklıkla, safra kesesi atağı denilen ve ani oluşan semptomlara yol açabiliyor. Bu ataklar genellikle tüketilen yağlı yemeklerin ardından gerçekleşiyor ve gece uyku esnasında yakalayabiliyor. Tipik bir atakta meydana gelen şeyleri açıklayan Hüner, “Karnın üst kısmında aniden ortaya çıkan devamlı ve şiddetli ağrı, bazen yarım saat bazen saatler boyu sürebiliyor. Sırta, orta kısma veya sağ kürek kemiği altına yayılan ağrıya bulantı veya kusma eşlik ediyor. Özellikle terleme, titreme, ateş, sarılık gibi yakınmaları olan kişilerin derhal bir doktora başvurmaları gerekiyor” diye konuştu.



Sessiz olanları da var


Sessiz safra kesesi taşlarının da bulunduğunu kaybeden Dr. Hüner, "Safra kesesinde taş olan bazı kişilerde ise hiçbir semptoma rastlanmıyor. Bu kişilere ’asemptomatik’ ve bunlardaki safra taşlarına da ’sessiz safra kesesi taşları’ adı veriliyor. Bu taşlar hiçbir belirgin yakınma olmadan uzun yıllar sessiz kalabileceği gibi, hiç beklenmeyen anlarda ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Safra taşı tanısı, günümüzde en kolay ultrasonografi ile konuyor. Safra taşları, safrayı ince bağırsaklara taşıyan kanallardan herhangi birini tıkayarak normal safra akışını durdurabiliyor. Bu kanallarda birikip akamayan safranın safra kesesi, kanallar veya nadiren karaciğer içinde iltihaba yol açabiliyor. Eğer kanallardan herhangi biri uzun süre tıkalı kalacak olursa, safra kesesi, karaciğer ve pankreası etkileyecek oldukça ağır ve bazen ölümcül hasarlar oluşabiliyor. Bu nedenle şikayetler başladığı anda doktora başvurmak için vakit kaybetmemek gerekiyor" şeklinde konuştu.



Safra kesesi alınıyor


Safra taşlarının cerrahi tedavisinde safra kesesinin ameliyatla çıkarılması yani ‘kolesistektomi’ uygulanıyor. Açık ve kapalı olmak üzere iki çeşit ameliyatla gerçekleştirilebilen işlemde,safra kesesi alındığı için, hem taşlar hem de tekrar taş oluşma ihtimali ortadan kaldırılmış oluyor. Açık kolesistektomide genel anestezi altında, karın duvarına yapılan cerrahi bir kesi ile karın boşluğuna girilerek safra kesesi çıkarılıyor. Kapalı kolesistektomi, ya da tıbbi adı ile ‘laparoskopikkolesistektomi’ işleminde ise karın duvarında geniş bir kesi yapmaya gerek olmadığını belirten Dr. Tolga Hüner, “Tüm ameliyat laparoskopik yöntemle yani 3 veya 5 minik delikten karın içine sokulan aletler ve bir kamera yardımı ile izlenerek gerçekleştiriliyor. Bu işlem de genel anestezi ile yapılmakla birlikte, karın duvarında büyükçe bir kesi olmadığından kişinin iyileşmesi ve taburcu olması çok daha hızlı oluyor. Safra kesesi alınan kişiler hayatına normal bir şekilde devam edebiliyor" bilgilerini verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
İstanbul Öğrencisini zorbalık yaptığı gerekçesiyle uyaran öğretmene veliden şiddet: O anlar kamerada Sarıyer’de bir okulda iddiaya göre, yaşıtlarına zorbalık yaptığı gerekçesiyle öğrencisini uyaran öğretmen, öğrencinin babası tarafından okulda şiddete uğradı. Şiddet uygulayan veli polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, şahsın öğretmene yumruk attığı anlar güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Olay, Sarıyer Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, okulda görev alan öğretmen Necla Ö. akran zorbalığı yapan bir öğrencisini uyardı. Uyarı üzerine öğrencinin "Bana nasıl davranacağınızı öğreneceksiniz" diyerek öğretmeni tehdit ettiği öğretmenin ise, "Evladım ben senin öğretmeninim. Bu nasıl bir üslup?" diyerek uyardığı ileri sürüldü. Öğretmen Necla Ö., daha sonra öğrencinin babası Ali Ç.’yi okula çağırdı. Daha önce de okul öğretmenleri ve yöneticileri ile de tartışarak sorun çıkardığı ileri sürülen Ali Ç., okul koridorunda gördüğü öğretmen Nazlı Ö.’yü yumruk atarak yaraladı. Öğretmen aldığı darbe sonucu yaralanarak hastaneye kaldırılırken iş göremezlik raporu verildiği öğrenildi. Polis ekipleri ise konuya ilişkin çalışma başlatırken veli Ali Ç.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Öte yandan öğrencinin de benzer nedenlerden dolayı ara dönemde bulunduğu okula nakli yapıldığı ileri sürülürken öğretmenin darp edildiği anlar güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi.