SAĞLIK - 07 Aralık 2017 Perşembe 12:13

Türkiye’de 10 kat daha fazla organ bağışçısına ihtiyaç var

A
A
A
Türkiye’de 10 kat daha fazla organ bağışçısına ihtiyaç var

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Kızılay Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen ‘Organ Bağışı ve Kök Hücre Bilgilendirme’ seminerinde konuşan SAÜ Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Kızılay Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen ‘Organ Bağışı ve Kök Hücre Bilgilendirme’ seminerinde konuşan SAÜ Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Ercan, “Türkiye’de organ nakli bekleyen hastaların çoğu beklerken ölmektedir. Günümüz şartlarında 10 kat daha fazla bağışçıya ihtiyaç var” dedi.


SAÜ Hukuk Fakültesi Sabahattin Zaim Salonu’nda düzenlenen etkinliğe SAÜ Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Ercan ve Türk Kızılayı Batı Karadeniz Kök Hücre Bağışçısı Kazanım Uzmanı Adem Budayoğlu konuşmacı olarak katıldı. Organ naklinden sonra hasta kişinin bakım süreçlerini anlatan SAÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Aygin, nakil sonrası bir süre, hastanın ve ailesinin yaşam tarzlarında değişiklikler olacağını ve sağlık profesyonelleri ile yakınlarının biyopsikososyal desteğe gereksinim olacağını belirtti. Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başarılı organ nakli ameliyatlarına imza attıklarını söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Organ nakli, bir organın görevini yerine getiremeyip, vücuda zarar vermeye başladığı durumda, hasta organın, bir başka kişiden sağlam organ ile değiştirilmesi işlemidir. Böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer ve ince bağırsak organ nakli yapılabilmektedir. Canlıdan canlıya ve beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden organ nakli yapılmaktadır” diye konuştu.


Uzun ve kaliteli bir yaşam süresi, üretkenliğe geri dönebilme, sağlık harcamalarının azaltılması için organ naklinin yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Ercan, “Organ nakli konusunda ülkemizde canlıdan canlıya yapılan nakil oranı dünya sıralamasında ilk sıralarda yer alırken, kadavradan yapılan nakil oranı ise dünyada son sıralarda. Ülkemizde canlıdan nakil oranı yüzde 75 iken, sadece yüzde 25 kadavra kaynakladır. Beyin ölümü gerçekleşen kişinin aile üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar, vücut bütünlüğünün bozulmasının istenmemesi, hastanın isteğinin belirsiz olması, mahalle baskısı, dini nedenler ve medyanın olumsuz etkisi gibi sebeplerden dolayı organ bağışı ülkemizde istenen seviyenin altında” şeklinde konuştu.



"10 kat daha fazla bağışçıya ihtiyaç var"


Organ bağışının arttırılabilmesi için toplumun aydınlatılması varsa dini çekinceleri giderilmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Ercan, “Ülkemizde dini sebeplerden dolayı vatandaşlarımız kadavradan organ nakline sıcak bakmıyorlar. Fakat Diyanet İşleri Başkanlığı organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Organ nakli bir sadakadır. Medyanın olumsuz etkileri de organ bağışı oranını düşürüyor. Türkiye’de organ nakli bekleyen hastaların çoğu beklerken ölmektedir. Milyon nüfus başına göre düşünüldüğünde 2 bin ile 3 bin arasında olmaktadır. Bu rakam maalesef 300-400 ile sınırlıdır. Yani günümüz şartlarında 10 kat daha fazla bağışçıya ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.



"Kök hücre nakli yüksek başarı ile yapılıyor"


Kök hücre bağışının önemini anlatan Budayoğlu, bulaşıcı, ciddi bir hastalığı olmayan, 18-50 yaş arası sağlıklı herkesin bağışçı olabileceğini dile getirerek, “Kök hücre nakli, önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan önemli bir yöntemdir. Bu hastalıklar arasında kan kanserlerinden lenf bezi kanserlerine, immün yetmezlik durumlarından, kalıtsal metabolik hastalıklara kadar birçok hastalık bulunuyor. Kök hücre bağışının bu tedaviler için kritik öneme sahiptir. TÜRKÖK (Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi) projesi ile son yıllarda yerli bağışçılar sayesinde olumlu gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’de birçok kamu ve özel hastanede kök hücre naklinin yüksek başarı ile yapılıyor. Kan bankasına gidip kan verebilen herkes kök hücre vericisi de olabilir. Adaylar önce genel sağlık kontrolünden geçirilir. Durumu uygun olanlara HLA denilen doku grubu tayini ve bir takım kan testleri yapılır. Doku uyumu sağlanması durumunda bağışçıya ulaşılır ve bağışçı toplama işleminin gerçekleştirileceği merkeze çağırılır. Günümüzde etkinliği kanıtlanmış ve klinik kullanımda olan üç kök hücre kaynağı bulunuyor. Bunlar kemik iliği, periferik kan ve göbek kordon kanı” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Osmangazi’den haşere ilaçlama seferberliği Osmangazi Belediyesi, hava sıcaklıklarının artması ile birlikte insan ve çevre sağlığını tehdit eden haşerelerin üremesinin önüne geçmek adına ilçe genelinde ilaçlama çalışmasına başladı. Osmangazi Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ekipleri, sivrisinek, karasinek, kene, fare, haşere gibi kent zararlılarına karşı mücadele çalışmalarını uzman personel denetiminde yürütüyor. Doğal hayat ve biyolojik dengeye uyumlu ilaçlar kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, rögar kapakları açılarak içlerine fare ilaçları koyan ekipler, sağlık açısından risk taşıyan sineklerin üremesine müsait olan foseptik, çöp konteynerleri, pazar yerleri, dere yatakları, su birikintileri ile yeşil ve nemli alanlar da ilaçlama çalışmalarını yoğunlaştırdı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı ilaçlarla gerçekleştirilen çalışmalar ile istenmeyen canlıların kontrolü sağlanırken, haşerelerin sebep olabileceği tifüs ve sıtma gibi hastalıkların da önüne geçiliyor. Haşere oluşumunun önüne geçmek adına çöplerin ağzı açık olarak atılmaması, poşetlerde ya da kapaklı bidonlarda saklanması gerektiği konusunda vatandaşları uyaran yetkililer, daha sağlıklı bir Osmangazi için haşerelere karşı yürütülen ilaçlama çalışmalarının periyodik olarak ilçenin tüm mahallelerinde yürütüleceğini belirtti.