SAĞLIK - 08 Aralık 2017 Cuma 10:04

Postmodern ekmek ustasından ekmeğin tarihçesi

A
A
A
Postmodern ekmek ustasından ekmeğin tarihçesi

’Ekmeğe fısıldayan kadın’ olarak ünlenen postmodern ekmek ustası Mine Ataman, ekmeğin tarihçesi hakkında bilgiler paylaştı.

’Ekmeğe fısıldayan kadın’ olarak ünlenen postmodern ekmek ustası Mine Ataman, ekmeğin tarihçesi hakkında bilgiler paylaştı.


3. Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’nde, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’tan sonra konuşan postmodern ekmek ustası Mine Ataman, ekmeğin 10 bin yıllık geçmişini, masal tadında anlatarak dinleyenlerle buluşturdu. Ekmek ve insan ilişkisini destansı bir anlatımla sunan Mine Ataman’ın sunumu büyük ilgi gördü. Masalımsı anlatımıyla dinleyicileri tarihte yolculuğa çıkaran Ataman şunları söyledi:



“Binlerce yıllık zanaatkarlığın gölgesinde demlendim ve Anadolu’nun ekmek mirasını getirdim”


“Uzak akrabalarımızla tanışmaktır aslında, on bin yıllık atalarımızla, başka insanların sofralarını paylaşmaktır, tanıdık olsun olmasın. Bazen bir masal konuk olursun bazen de başakçı kuşunun kanadında buğday taşırsın yeryüzünün uçsuz bucaksız tarlalarına. İnanılmaz bir yolculuktur bu Yunus’un deyimiyle ’hazırsan pişmek için himmet, değilsen buğday alırsın hayattan.’ Bir masalda kaybolmak, ön yargılarından sıyrılıp Anadolu’da yaşamış tüm toplumların ekmek ve buğday hikayelerini dinlemek istersen, bu hikaye tam senlik, bereket ve sabır vaat eder. On bin yıl önce ulu bir kadının bir avuç buğdayı toprakla buluşturmasıyla başlar. Yıllar yılı değerinden hiçbir şey kaybetmeden sofradan sofraya aktarılır mirası ve şimdi ben binlerce yıllık zanaatkarlığın gölgesinde demlendim ve Anadolu’nun ekmek mirasını getirdim.”


Sunumunda özellikle Göbeklitepe’ye vurgu yapan Ataman, tarihteki ilk buğday tarımından bu yana 12 bin yıl geçmesi ve tarım tekniklerinde pek çok şey değişmesine rağmen değişmeyen tek şeyin buğdayın halen topraktan çıkması ve Anadolu’da ekmeğin halen kutsallığını koruması olduğunu belirtti.



“Ekmeğin kokusunu zamana üflemek ve onu sonsuz kılmaktır”


Ekmek ve buğdayla ilgili konuşmasına devam eden Ataman, “İlk sofradan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, buğday ve ekmek kendi yolunu araladı tarihte. Yeni sofralar tanıdı, yeni tabaklar, yeni renkler. Tanımadığı heyecanlar paylaştı farklı coğrafyalarda. Uğradığı sofralardan yeni kokular sindi tohumuna, her gittiği coğrafyada büyük mutfaklara konuk oldu. Toprak anaya mirasını sundu. Zanaatkarların parmaklarına zenginlik oldu. Minnetle o ana ilk sofraya minnettar oldu. Göbeklitepe’de bir kadın buğdaya dokundu, onu toprakla buluşturdu ve insana geleceğini hediye etti bu büyük buluşma. O gün bu gündür binlerce yazıya, yüzlerce filme konu oldu. Şimdi senin sofranda yemeğinin tuzu biberi bir lok ekmeğinin bereketi ve sohbetinin konusu oldu. Sana düşen on binlerce yıllık bilge anadan devraldığın köklü mirası gelecekle buluşturmak, kendi hikayenin bir parçasına not düşmek. Bir fırından çıkan bir parça ekmeğin kokusunu zamana üflemek ve onu sonsuz kılmaktır” dedi.


Sunum sonrası TÜRSAB Gastronomi Turizmi Komitesi Başkanı Hande Arslanalp tarafından postmodern ekmek ustası Mine Ataman’a katkılarından dolayı plaket verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da 3 çocuklu çift her yere bisikletle gidiyor Adana’da yurt dışında gördükleri ekipmanları alarak bisikletlerinin arkasına monte eden 3 çocuklu çift, her yere bisikletle gidiyor. Çocukluk yıllarında hobi olarak bisiklet süren ve zaman içerisinde hobisinin tutkuya dönüştüğünü belirten Erkmen Akan, çocukları olmasından sonra da eşi ile birlikte bu hobisini tutkuyla sürdürdüğünü anlattı. Akan, “Herhangi bir kişiye sorsanız çocuklarımız ile yaptığımız bu yolculuğun yanlış olduğunu söylerler. Fakat biz trafikte bisiklet süren kişiler olarak net bir şekilde Adana’da bisiklet ve motosiklete çok ciddi bir farkındalık olduğunu, ayrıca bizim bisikletlerimiz de farklı ve ilgi çekici olduğu için bize daha fazla tolerans sağladıklarını bisikletlerimizi kullanırken görüyoruz” dedi. “Eşim çocukları okula götürürken bisikleti tercih ediyor” Ufak tefek tehlikelerin yaşanabileceğini ancak aynı tehlikelerine araçla trafiğe çıkıldığında da mümkün olduğunu aktaran Akan, “Ufak tefek illa ki tehlikeler yaşanabilir ama araçla bu trafikte yer alsaydık bizi daha fazla tehlikelerin beklediğini düşünüyoruz. Bisikletlerimizle günlük hayatımızda çarşı, postane, hastane gibi her türlü günlük ihtiyacımızda kullanıyoruz. Eşim evde olduğu için çocukları okula götürürken bile bisikleti tercih ediyor” diye konuştu. “Bisiklet sağlıktır, özgürlüktür. Herkese öneriyoruz” Adana’nın büyük bir kent olmasından kaynaklı belirli saatlerde yoğun trafik ile de karşılaştıklarını aktaran Akan, “Adana, büyük şehir olduğu için burada belli saatlerde yoğun trafik olabiliyor. Bu sürelerde park yeri bulabilmek imkansız diyebiliriz ama biz bisiklet sayesinde bu sorunu ortadan kaldırmış olduk. Hem trafikte daha rahat ilerliyoruz hem de park sorunu yaşamıyoruz. Hayat sıkıcı değil, sizin bisikletiniz yok. Bisiklet sağlıktır, özgürlüktür. Herkese öneriyoruz” ifadelerini kullandı. “Bisiklet bizim en keyifli ulaşım aracımız” Ceren Akan ise Eren, Deren ve Beren ismindeki çocukları ile birlikte bisiklete binmekten çok keyif aldıklarını söyledi. Çocuklarının da bisikletin arkasında gerçekleştirdikleri yolculuk ile çok keyif aldığını belirten Akan, “Ne zaman araçla bir yere gidecek olsak, araç yerine bisikletle gitmek istediklerini söylüyorlar ve bisikleti gösteriyorlar. Etraflarını inceleyerek, arkamızda bizimle konuşarak, gördüğümüz yerleri onlara anlatarak yolculuk yapmak daha çok hoşlarına gidiyor. Böylelikle daha fazla keyif alıyorlar. Araba kapalı bir ortam olduğu için, bisiklet her açıdan bizim en keyifli ulaşım aracımız oluyor” sözlerine yer verdi. “Ekipmanları yurt dışı kullanımında gördük” Çocukları ile bisiklette gerçekleştirdikleri yolculuklarına bebek koltuğu ile başladıklarını, bebek koltuğu ile çocuklarının gayet güzel bir biçimde seyahat etmelerine rağmen çocukların büyümeleri ile birlikte daha sonraları arkada uyudukları zaman bebek koltuğunun pek konforlu olmadığını ve çocukların rahatsız olduklarını fark ettiklerini anlatan Akan, “Uyuduklarında daha konforlu hale gelebilmesi için diğer ekipmanları taktık. Bu ekipmanları da yurt dışında bazı ailelerde görüp biz de yapmak istedik ve ekipmanları almış olduk. Genelde yolda giderken diğer vatandaşlar video çekiyorlar, fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor. Video çekenleri görünce biz de mutlu oluyoruz tabi” ifadelerini kullandı.