SAĞLIK - 09 Şubat 2018 Cuma 18:00

Sınav kaygısı öğrencileri olumsuz etkiliyor

A
A
A
Sınav kaygısı öğrencileri olumsuz etkiliyor

Psikolog Mustafa Güral, sınav kaygısının öğrencileri olumsuz etkilediğini, yapılandırılmış müdahaleler ile bu kaygının üstesinden gelmenin mümkün olduğunu söyledi.

Psikolog Mustafa Güral, sınav kaygısının öğrencileri olumsuz etkilediğini, yapılandırılmış müdahaleler ile bu kaygının üstesinden gelmenin mümkün olduğunu söyledi.


Sınav kaygısı hakkında bilgi veren VM Medical Park Samsun Hastanesi Psikoloji Kliniğinden Psikolog Mustafa Güral, “Sınav Kaygısı, sınav sonucunda elde edeceğimiz yetersizliğe odaklanıp, bu olumsuz durumu genelleyerek kişiliğinin başarısız, değersiz, yetersiz olması anlamında bir değerlendirme yapması ve bu yönde gelişen algılamalarla kişinin mevcut potansiyelini açığa çıkarmasına engel teşkil ettiği, günlük rutinleri sırasında etkinliğinin azalmasına yol açtığı ve hayattan zevk almasını engellediği aşırı kaygı durumu olarak tanımlanabilir” dedi.



Sınav kaygısının belirtileri


Sınav kaygısının belirtilerine değinen Güral şunları söyledi: “Zihinsel belirtiler: Katastrofik (felaket yorumları) düşünceler, bedene yönelmiş aşırı ilgi, unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon problemleri, okuyup anlamada ve düşünceleri organize etmede yaşanan güçlükler.


Fizyolojik belirtiler: Kalp çarpıntısı, ellerde titreme ve/veya terleme, yorgunluk hissi, uyku problemleri, mide-bağırsak şikayetleri, nefes alıp vermede güçlükler.


Duygusal belirtiler: Endişe, huzursuzluk, sinirli olma, hassas alıngan ve daha duyarlı birey haline gelme, çaresizlik, panik.


Davranışsal belirtiler: Ders çalışmaktan kaçınma, erteleme davranışları, kolay sıkılabilme, sınavarda dona kalma, sınav sonuçlarında dalgalanmalar.”


“Kaygı düzeyi normal olan kişiler sınav durumlarını, başarılarının test edileceği bir fırsat olarak değerlendirirken, kaygısı normalin üzerinde olan kişiler bu durumları bir tehdit olarak algılarlar” diyen Psikolog Güral, “Sınavla ilgili durumlarda kendileriyle olumsuz bir diyalog içine girerler. Gerçek dışı ve karamsar bir düşünce tarzını seçerler. Sınav öncesi ve sonrası fizyolojik uyarım dereceleri aynı olduğu halde, normal düzeyde kaygı yaşayan kişiler, bu uyarımı sınavda daha fazla çaba göstermeye yönelik bir ipucu olarak algılarken, kaygısı yüksek olanlar yaşadıkları endişe yüzünden, bunu olumsuz bir durum olarak görmektedirler. Buradan da anlaşılacağı gibi, endişe faktörünün (sınav durumuna ve sınav sonucuna ilişkin olumsuz düşünce, inanç ve beklentiler) sınav başarısına olan etkisi, uyarılma faktörünün (fizyolojik uyarım sinyalleri) oluşturduğu etkiden daha fazla ketleyicidir. Yapılan araştırmalar, sınav kaygısı yüksek olan kişiler için en büyük sorunun, daha önce öğrenilenleri sınav sırasında hatırlayamamak olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca, kaygısı yüksek olan kişilerin kaygısı düşük olanlara kıyasla ders çalışmaya daha çok zaman ayırdıkları görülmektedir. Bu bulgular da sonuçtaki düşük performansın, bu kişilerin ders çalışma sürelerindeki yetersizliğe değil, olumsuz düşüncelerinin kendilerinde oluşturduğu, başa çıkılamaz derecedeki kaygıya bağlanabileceğini göstermektedir.”



Sınav kaygısının üstesinden gelmenin yolları


Sınav kaygısının üstesinden gelmenin yolları hakkında bilgi aktaran Psikolog Mustafa Güral şunları kaydetti: “Sınav kaygısını oluşturan etmenlerin başında düşünceler olduğuna göre öncelikli hazırlığımız zihinsel hazırlık olmalıdır. Bunun için kendi potansiyelimizi etraflıca ailemizce gözden geçirip sınavın bizim için anlamını konuşmak ve hedeflerimizi buna göre planlamak, sınava dair olumsuz senaryolara odaklanmamak, kullandığımız cümleleri kendi yararımıza çevirebilmek (mesela ‘başaramayacağım’, ‘herkes benden daha iyi’, ‘eğer sınavda başarılı olamazsam mahvolurum’ yerine ‘başarabilirim’, ‘çalışırsam üstesinden gelebilirim)’, fizyolojik belirtilerimizi doğru yorumlayabilmek (‘ellerim terledi’, ‘kalbim çarpıyor kontrol edemiyorum’ yerine bedenim olağan tepkiler veriyor, biraz sonra geçeceğini biliyorum, kontrol edebilirim, güvendeyim gibi), kendinizi kimseyle kıyaslamamak -unutmayın tüm insanlar eşsizdir- önemlidir. Zamanı etkin-doğru kullanmayı öğrenin ve programlı olun. Kendi kaynaklarınızı keşfedin ve kendinize özgüven aşılayın. Ayrıca gevşemeyi (bedeninizi gevşetmeyi öğrenin, nefes egzersizleri yapın) sağlamak kontrol algınızı güçlendirecektir unutmayın. Kaygınızı bastırmak yerine onu kabul ederek tanımaya çalışın ve son olarak sorunlarınızı pencereden fırlatmak yerine kapıdan uğurlayın. Tüm bu çabalarınıza rağmen üstesinden gelemediğiniz durumlar için profesyonel yardım almaktan kaçınmayın. Sınav kaygısı yapılandırılmış müdahaleler ile üstesinden gelinebilen bir durumdur.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Yıllık işletme cetvellerinde son tarih 30 Nisan Samsun Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Selahattin Altunsoy, sanayi işletmelerinin ‘yıllık işletme cetvelleri’ni 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlatarak, verilmemesi durumunda işletmelere 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağının altını çizdi. Müdür Selahattin Altunsoy, sanayi sicil belgesi sahibi işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlattı. Altunsoy, “Sanayi sicil belgesi alan işletmeler aynı kanunun 5. maddesine göre her yıl vermek zorunda oldukları bir yıllık faaliyetlerini gösteren yıllık işletme cetvellerini takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde (30 Nisan tarihine kadar) bağlı bulundukları İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüklerine bildirmek zorundadırlar. Bu çerçevede sanayi siciline kayıt olan işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yayımlanan SGM 2014/11 no’lu Tebliğin 11’nci maddesi uyarınca e-Devlet kapısı veya Bakanlık web sayfası Sanayi Sicil Bilgi Sistemi üzerinden (http://sanayisicil.sanayi.gov.tr) elektronik ortamda vermeleri gerekmektedir. Yoğunluk yaşanmaması için girişler son güne bırakılmamalıdır. Sistem 7 gün 24 saat açık olduğundan mesai saatleri dışında ve hafta sonları da girişler yapılabilir. Söz konusu zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelere aynı kanunun ilgili maddeleri uyarınca 2024 yılı için belirlenen 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağından, ilgililerin cezai müeyyideye maruz kalmamaları açısından 30 Nisan 2024 tarihine kadar 2023 yılı yıllık işletme cetvellerini sistem üzerinden vermeleri önem arz etmektedir. Sanayi işletmeleri tereddüt edilen hususlarda bizzat İl Müdürlüğümüz Sanayi Sicil Birimine müracaat edebileceği gibi kurum telefondan da bilgi ve yardım alabileceklerdir” dedi.
Ordu Topraksız tarım sistemiyle çilek üretimine başladılar: Yıllık kazanç hedefleri 5 milyon TL Ordu’da, aldıkları hibe desteği ile 6 dönümlük serada topraksız tarım uygulaması ile çilek üretimine başlayan çift, yıllık yaklaşık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. Fatsa ilçesinde yaşayan Özge Arslan ve eşi Uğur Arslan, topraksız tarım ile çilek üretimi yapmaya karar verdi. 2021 yılında aldıkları hibe desteği ile seralarını kuran çift, yaklaşık 10 dönümlük arsa üzerine 6 dönüm çilek serası kurdu. Burada 110 bin fideden yıllık 80-100 ton arası üretim yapan çift, yıllık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. “Öğretmenliğe hiç başlamadan çilek üreticisi oldum, 6 dönüm alanda 30 dönümlük üretim yapıyoruz” Üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olan yaşındaki Özge Arslan, topraksız tarım uygulaması ile verimin 5 katı arttığını belirterek, “Öğretmenliğe hiç başlamadan ticarete başladım, öncesinde farklı sektörlerde de çalıştık, şuanda çilek üretimi yapıyoruz. Topraksız tarım olduğu için herkes su kültürüyle üretim yaptığımızı zannediyor ancak Hindistan cevizi kabuğu içerisinde yetiştiriyoruz. Toprakta olmayan bütün değerlerin tamamını biz veriyoruz ancak kesinlikle hormon ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yok. Toprağa göre daha hijyenik ve verim olarak 3-5 kat arası daha verimli. Burası 6 dönümlük sera ancak 30 dönüm toprak üretimine tekabül ediyor” diye konuştu. “2 yılda kendini amorti etti, yıllık 5 milyon TL getirisi bekliyoruz” Serada bulunan 110 bin fidede yıllık 80-100 ton ürün ile yıllık 5 milyon TL getiri beklediklerini söyleyen Özge Arslan, “Getirisinden memnunuz, 2 yıl önce 7 milyon liraya kuruldu, şu an maliyetler arttı ancak bu süre zarfından kendini amorti etti. Zaten kırsal kalkınma projesinden de destek almıştık. İl Tarım ve Orman Müdürümüz Kemal Yılmaz’ın da bizlere çok desteği oldu. İlk yıl 3 milyon TL gibi bir getirisi oldu, bu yıl 5 milyon kadar bir gelir bekliyoruz. Sektör açık, bu kalitede çilek Antalya’da ihracata gidiyor, biz burada iç piyasada satıyoruz. İlerleyen günlerden Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yaymayı hedefliyoruz” ifadelerine yer verdi. Uğur Arslan ise eşinin fikri ile topraksız tarım sistemiyle çilek üretimi yapmaya başladıklarını ve başarılı olduklarını dile getirerek, bu tür hibe desteklerinin insanları teşvik ettiğini ve üretime katkı sağladığını söyledi.