SAĞLIK - 14 Mart 2018 Çarşamba 10:06

Güne yorgun başlayanlara öneriler

A
A
A
Güne yorgun başlayanlara öneriler

Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.

Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, mevsim geçişini yaşadığımız bu günlerde; uyanmakta zorluk çekenlere ve güne yorgun başlayanlara ilaç gibi tavsiyelerde bulundu. Fadıloğlu, doğru beslenmenin güne zinde ve enerjik başlamanın anahtarı olduğunu belirterek, “Uyku düzeninizi, beslenme şeklinizi ve aktivite düzeyinizi değiştirerek enerjinizi geri kazanabilirsiniz” dedi.


Özellikle kış mevsiminde ve mevsim geçişlerinde, doğru beslenmenin güne zinde başlamanın anahtarı olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, uyanmakta zorluk çeken, güne yorgun başlayıp yorgun devam eden, geçmeyen sırt ağrıları, tatlı yeme isteği, belinde kalınlaşma ve kilo problemi olanlara tavsiyelerde bulundu. Uykunun önemine de değinen Fadıloğlu, “Günde 6 saatten az uyuma, bölünmüş, kalitesiz az veya çok uyku bağışıklık sisteminizin zayıflamasına, metabolizmanızın yavaşlamasına, zihinsel ve fiziksel performansınızın düşmesine neden olur. Kaliteli bir uyku ile güne sağlıklı, canlı ve enerjik başlayabilirsiniz. Stres ve yorgunluk hissiniz azalır ve öğrenme kabiliyetiniz artmaya başlar” diye konuştu.


Gece geç saatlerde uyuyan insanlarda uyumamaya bağlı olarak yeme isteğinin başlayacağına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Bu da kilo alımına neden olacak besin tüketiminde artışı getirir. Kafein oranı yüksek yoğun kahve ve çay tüketimi de uykusuzluğa neden olacaktır. Kaliteli bir uyku için melatonin hormonuna ihtiyaç vardır ve bu hormon karanlık ile salgılanmaya başlar. Telefon, bilgisayar, televizyon gibi ışık ve radyasyon yayabilecek aletler odada bulunmamalıdır. Gece saat 02.00 melatonin seviyesinin en yüksek olduğu saattir. Vücut derin uyku evresine girer. Yatma saatlerinizi değiştirmeseniz bile yatmadan önce ılık bir duş alarak kaslarınızı gevşetebilir, vücudun tamir işlemine başlaması için akşam 20.00’den sonra yemek yemeyerek düzenli ve dengeli bir uykuyu sağlayabilirsiniz” dedi.



“Kahvaltıda doğru besinler”


Sabah bal, reçel, poğaça, açma gibi karbonhidrat ve doymuş yağ içeren gıdaların tüketiminin, 1-2 saat sonra kan şekerinin düşmesine ve yorgunluğa neden olduğunu vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Doğru beslenme şekli olarak yumurta, peynir, lor, süt, tereyağı, avokado gibi kaliteli yağ, ceviz, çörek otu içeren gıdalardan oluşan dengeli ve sağlıklı bir menü hazırlanmalı ve tüketilmelidir. Öğle ve akşam yemeğinde de sebze ve protein ağırlıklı beslenme modeli tercih edilmeli, karbonhidrat alımı sınırlandırılmalı. K vitamini ve kalsiyum içeren, içerdiği indol-3 karbinol ile meme, prostat ve kalınbağırsak kanserinden koruyan lahana, karnabahar, antioksidan etki gösteren kırmızı pancar, enerji veren koenzim Q10 içeren ıspanak bolca tüketilmeli. Ceviz, badem, fındık, bitter çikolata, pırasa, kuşkonmaz, yeşil mercimek, soğan gibi prebiyotik gıdaların, kollojen içeren kelle paça, kemik suyu çorbasının, yaban mersini, böğürtlen gibi koyu kırmızı mor meyveler, karoten içeren portakal, havuç, biber koyu yeşil yapraklı sebzeler, flavanoid içeren soğan, maydanoz, tere gibi gıdalar tüketilmeli. Haftada en az 2 kez balık tüketilerek omega-3 alımına da önem verilmeli” diyerek kafein ve kolalı içeceklerin mümkün olduğunca az tüketilmesini, günde en az 2 litre su içilmesini önerdi.



Zindelik için spor


Her şeyde olduğu gibi gün içinde zinde olmanın en önemli faktörünün stresli olmamak olduğunu ifade eden Fadıloğlu, “Olaylara iyimser bir gözle bakmayı deneyebilir, sevdiğiniz arkadaşlarınızla daha sık bir araya gelerek veya kendinize hobiler edinerek stresten uzaklaşabilirsiniz. Ayrıca, düzenli egzersiz yapılması enerji seviyesini artırır ve bu egzersizler, bilinenin aksine, spor sonrası kendinizi daha canlı hissetmenizi sağlar. Beyinde oksijen artmasına bağlı olarak hafızayı güçlendirir. Spor yapmak, iş yaşamının stresine karşı da faydalı sonuçlar sağlar, endişe ve takıntılarınızı azalmasını, ruh sağlığınızın düzelmesini sağladığı gibi sizi zinde tutarak performansınızı da arttırır. Spor esnasında endorfin hormonu salgılanır ve endorfin hormonu mutsuzluğun ve gerginliğin azalmasına yardımcı olur. Sağlıklı ve zinde bir yaşam için haftada 3 gün, en az 30 dakika spor yapılmalı” dedi.


Bu değişikliklere rağmen geçmeyen yorgunluğun olmasının çeşitli nedenleri olabileceğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Bu belirtiler, anemi, magnezyum eksikliği, D vitamini eksikliği, tiroit, insülin direnci, diyabet, kalp gibi hastalıkların olma ihtimali bulunduğunu gösterebilmektedir. Bu nedenle doktora giderek kan tahlilinizi yaptırmanız ve kontrolden geçmeniz gerekir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uzmanından ‘Çöl tozu’ açıklaması : “Hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor” Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye’de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, “Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH’lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. ‘Neden olduk’ diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım” dedi. Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye’de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan’ın başkenti Atina’yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye’yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. “Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH’lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında” Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, “Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri’nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH’lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama ‘Penceremizi çok açalım, havalandıralım’ gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım” dedi. “Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor” Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, “Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. ‘Neden olduk, ne değişti’ diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’u erguvan ağaçları süsledi Yeşil, Mavi ve Pembe tonlarının İstanbul Boğazını adeta bir tabloya dönüştüren erguvan ağaçları çiçek açtı. Boğaz manzarası ile birlikte havadan çekilen erguvan ağaçları pembeye boyadığı kıyılar kartpostallık görüntüler oluşturdu. Baharın müjdecisi olarak bilinen erguvanlar İstanbul’u süslemeye başladı. İstanbul Boğazının her iki yakasında zarif dallarıyla şehre ayrı bir güzellik katıyor. Her yıl Nisan ve Mayıs ayları arasında çiçek açan erguvan ağaçları kenti adeta bir tabloya dönüştürüyor. Vatandaşlar tarafından oldukça ilgi gören pembe çiçekli ağaçlar Ahmet Hamdi Tanpınar, Edip Cansever gibi şairlerin de mısralarında yer aldı. İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu erguvan ağaçlarının her yıl takip ederek, ağaçların daha çok tanıtılması için birçok proje hayata geçiriyor. “Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor” Bahar geldiği zaman erguvan ağaçlarının çiçek açtığını dile getiren İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu, “Erguvanın bir zamanı var Nisan 15 ila mayıs ayının 15’i arasıdır. Bu zaman dilimi bazen nisanın başına doğru bazen mayısın sonuna doğru kayabiliyor. Bir 15 günlük zaman içerisinde çiçekler açıyor. Kahverengi dalların üzerinde birden önce kırmızı sona çiçekler açınca pembe çiçekleri olan bir ağaçtır. Bu ağaç İstanbul boğazının yeşil yamaçlarının üzerinde sanki birisi fırça ile pembe lekeler atmış gibi bir görüntü çıkıyor. Bu izlemesi çok hoş bir manzara oluyor. Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor. Osmanlı döneminde şairler fark ediyor erguvan ağaçlarının çiçeklerini. Modern ve klasik dönemdeki şairlerimiz de erguvan ağaçlarının çiçeklerin bir metafor olarak kullanıyor. Erguvan İstanbul gönüllüleri diye bir gurup oluşturup, İstanbul’dakilere sürekli olarak bunu anlattık. 20 sene önce herkes erguvanı tanımazken şimdi biliyorlar. Osmanlı Padişahlarından 3. Selim’in bir fermanı var “Erguvan ağaçları azaldı biraz erguvan ağaçları dikin” diye. Erguvan ağaçları bizim bütün Marmara ve Akdeniz kıyılarında var” diye konuştu.
Mersin Tarsus’ta sanatsal etkinlikler artıyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Tarsus’a Değerler Katanlar Kurulu (TADEKA) tarafından sanatsal etkinlikler tüm hızıyla devam ediyor. TADEKA’nın öncülüğünde ’Dünya Sanat Günü’ne özel olarak hazırlanan ve birçok sanatçının eserinin yer aldığı ’Sanat Güzelleştirir’ adlı karma resim sergisi, Mehmet Bal Sanat Galerisi’nde açıldı. Açılışa Büyükşehir Belediyesi Kent Katılımı ve Sivil Toplum ile İlişkiler Şube Müdürü Başar Akça, TADEKA üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve sanatseverler katıldı. Birçoğu Büyükşehir Belediyesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel Berdan Konukevinde 2 gün süren resim çalıştayında ortaya çıkan eserden oluşan sergi, 30 Nisan’a kadar açık kalacak. “Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” Serginin küratörlüğünü yapan ressam Nurettin Gözen, açılışta yaptığı konuşmada, eserlerin birçoğunun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak gerçekleşen atölye çalışmalarında yapıldığını ifade ederek, “Herkesin eline sağlık. Bundan sonra devam edecek, daha güzel şeyler yapacağız. Sanat iyileştirir, sanat moral verir, sanat insanı güzelleştirir. Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” dedi. “Çalışmaların tamamına ful destek olacağız” Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu, yapılan çalışmalarla Mersin’in çok daha ilerilere gideceğini kaydederek, “Hep birlikte bu çatı altında sanat çalışmaları yapmak bizim için çok büyük bir fırsat. Özellikle Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesinde olduğumuz için TADEKA çatısı altında kadın çalışmalarının tamamına destek olacağız. Dernekler bazında yeni projelerle geliyoruz” diye konuştu. “Sergilemenin gururunu yaşıyoruz” Sanatçılardan Seda Yıkılmazpehlivan da Büyükşehir Belediyesi tarafından ’8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak Berdan Konuk Evinde gerçekleştirilen resim kampına da katıldığını belirterek, “57 ressamın katıldığı çalıştayda 75 küsur resim ortaya çıktı. Onlardan iki tanesi de bana ait. Hem keyifli bir organizasyon içerisinde yer aldık hem anlamlı bir güne, anlamlı resimler üretmeye çalıştık. Biz çok eğlendik. Bu değeri görmekten de mutlu olduk. Bugün de sergilemenin gururunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Yozgat Korkutan artış: Yozgat’ta son bir haftada 255 kişinin vücudundan kene çıkartıldı Havaların ısınmasıyla Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanırken, Yozgat’ta son bir haftada 255 kişi vücuduna yapışan kene nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurdu. KKKA hastalığının yoğun şekilde görüldüğü illerden biri olan Yozgat’ta ilkbahar mevsimiyle birlikte kene vakaları başladı. İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle Yozgat, Sivas ve Tokat çevrelerinde sık görülen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan keneler kırsal kesimde yaşayanlar için risk oluşturuyor. KKKA’nın ölümcül sonuçlar doğurduğunu söyleyen uzmanlar ise, tarım alanları, yeşil alanlar ve hayvancılığın yapıldığı yerler ile pikniğe giden vatandaşlara uyarılarda bulunarak tedbirli olmalarını istedi. En çok vakaya Saraykent ilçesinde rastlandı Uzmanlar, kırsal alanda vatandaşların vücudu kapatan kıyafetler tercih etmelerini, pantolon paçalarını çorapların içine sokmalarını tavsiye ederken, ateş, halsizlik, baş ağrısı, vücut ağrısı, ishal gibi şikayetleri bulunan kişilerin ise en yakın sağlık kuruluşuna gitmelerini önerdi. Uzmanlar ayrıca, vücuda yapışan kenenin bulunduğu yerden çıplak elle temas etmeden çıkartılması gerektiğine dikkat çekti. Yozgat ili genelinde son bir haftada 255 kişinin vücuduna kene yapışırken, kene vakalarının en yoğun olduğu ilçe ise Yozgat’ın Saraykent ilçesi oldu. Saraykent ilçesinde 60, Sarıkaya ilçesinde 30, Kadışehri ilçesinde 27 ve diğer ilçeler olmak üzere 255 kişi sağlık kuruluşlarına müracaat ederek, vücuduna yapışan keneyi çıkarttı. Kene yapışması nedeniyle Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 2, Yozgat Şehir Hastanesi’nde ise 1 olmak üzere 3 kişinin de tedavisinin devam ettiği öğrenildi. “Keneye karşı tedbirli olun” Yozgat Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Doktoru Dilek Yılmaz, keneye karşı vatandaşları uyararak, almaları gereken tedbirler konusunda uyarılarda bulundu. Yılmaz, “Vatandaşlar dağa, ormana, tarlaya, bahçeye giderken açık renkli ve kapalı kıyafetler giyinmeliler. Pantolon paçalarını çoraplarının içerisine koysunlar, kırsal alandan döndükten sonra kıyafetlerini tamamen çıkartıp vücutlarını kontrol etsinler. Özellikle kasık bölgeleri, diz arkaları, kulak arkası ve ense ve saç diplerine bakıp kene kontrolü yapsınlar. Eğer hastaya kırsalda kene temas ettiyse kendileri sağlık ocağına başvurmadan önce güvenli bir şekilde keneyi kendileri çıkarsınlar. Tabii ki bunu çıplak elle yapmayıp, eldiven, bez veya poşet ile kenenin kafa kısmına en yakın yerden tutup keneyi çıkarsınlar. Kene tuttuktan sonra kendilerini 10 gün boyunca gözlemlemeliler. Ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtilerin bir ya da birkaçı olursa o zaman hastaneye başvursunlar. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ölümcül bir hastalık ve bu nedenle vatandaşlarımızın çok dikkatli olmalarını öneriyoruz” dedi.
İstanbul Net UYP açığı 314,2 milyar dolara yükseldi Net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri’ni açıkladı. Buna göre Şubat sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 2,4 oranında azalışla 320,2 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise yüzde 3,2 oranında artışla 634,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 8,8 oranında azalışla 128,5 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi yüzde 3,3 oranında artışla 126,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 8,1 oranında artışla 50,4 milyar ABD doları oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 11,3 oranında artışla 176,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,9 oranında artışla 102,5 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 16,7 oranında artışla 34,5 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 6,2 oranında artışla 2,8 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 2,8 artışla 43,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,3 oranında azalarak 355,6 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında azalarak 41,8 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı yüzde 9,1 oranında artarak 18,6 milyar ABD doları oldu. Bankaların toplam kredi stoku yüzde 0,6 oranında artarak 63,6 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 1,9 oranında azalarak 99,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.