GENEL - 17 Nisan 2018 Salı 12:25

Beyşehir’de Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi konulu konferans

A
A
A
Beyşehir’de Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi konulu konferans

Konya’nın Beyşehir ilçesinde “16 Nisan 2017 referandumunun 1.

Konya’nın Beyşehir ilçesinde “16 Nisan 2017 referandumunun 1.yıldönümünde Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi” konulu konferans düzenlendi.


Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Kaymakamlığı ve Beyşehir Belediyesi tarafından Beyşehir Belediyesi Kültür ve Yaşam Merkezi’nde ortaklaşa gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak katılan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları Mustafa Akış, Gülay Samancı ve Ayşe Türkmenoğlu ile Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Murat Atçıl, referandumun birinci yıl dönümünde Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ni anlattı.


Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı konferansın açılış konuşmasında kürsüye gelen Beyşehir Kaymakamı Yusuf Özdemir, 6771 sayılı Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç hissedildiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kaymakam Özdemir, konferansta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na değişiklik getiren 6771 sayılı kanunun, 16 Nisan’da ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonrasında gidilecek değişikliklerin Türk kamu yönetimine ve Türk toplumuna olan etkisini konuşmak için bir araya geldiklerini anlattı.



"Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin en önemli getirilerinden birisi istikrar"


Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin en önemli getirilerinden birisinin istikrar olduğunu söyledi. Geçmiş dönemde de bunu çokça ifade ettiklerinin altını çizen Akış, “İstikrar gerçekten sihirli bir kavram. Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde terörle mücadelesinde başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde ekonomiyle ve ekonomik zorluklarla mücadelede başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin tek partinin iktidar olduğu dönemlerinde, dış politikada güçlü olduğunu hep görebilirsiniz. Dolayısıyla istikrar sıhhatli bir kavram. Türkiye için önemli ve sihirli bir kavram. 1950’den sonra dünyada ve biz de hükümetlere baktığımızda İngiltere’de 15 hükümet var, 1950’den sonra Almanya’da 24 hükümet var, Amerika’da 17 başkan var, yani 17 hükümet var. Amerika’nın bir de şöyle özelliği var; Amerika kurulduğundan bu yana her dört yılda bir Kasım ayının ikinci salısı seçim yapıyor. Daha bu hiç şaşmamış, Türkiye’de bu 1950’den sonra ise 50 hükümet var. İşte böyle bir atmosferde istikrar önemli bir kavram, istikrar bahsini niye anlattım? İstikrar bize niye lazım; çünkü istikrar bizi güçlü kılan bir şey” diye konuştu.



"Bundan sonra bizlerin doğrudan doğruya kullanmış olduğu iradelerimiz var"


Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Gülay Samancı da, konuşmasında istikrar vurgusu yaparken, Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ne taşıyan geçmiş iktidarlar ve koalisyon dönemlerinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Geçmişte bürokratik vesayetlerle oligarşik bir yapı oluşturulması sebebiyle iktidarların çok kolay bir şekilde altlarının boşaltılabildiğini günümüze gelinceye kadar tecrübe edindiklerini anlatan Samancı, “Eğer istedikleri bir siyasi parti iktidara gelmiyorsa biliyorsunuz askeri vesayet, bürokrasi, iş adamları, bunların sivil toplum kuruluşları ve medya dünyası ile bir algı operasyonu, bu algı operasyonundan sonra itibarsızlaştırma; itibarsızlaştırılmayla beraber yavaş yavaş artık hükümetlerin iplerinin aşağıya doğru çekildiği dönemleri hepimiz gördük. 28 Şubat’ları yaşadık, 1980 darbesi, ondan öncesinde 1960 darbesi, yani ortalama şöyle baktığınız zaman her on yıla sığan bir darbe... Yani temelimiz şu; biz demokratik bir ülkeyiz, hukuk devletini ama sistemde yani uygulamaya baktığınız zaman bu şekilde olmuyor. Yani sizin anayasada yazmış olduğunuz temel kavramlar, temel o değerler birtakım o vesayet odakları yüzünden alt üst edilmek suretiyle bu milletin kaderiyle sürekli bir şekilde oynama, bir adım daha ileri atılmasını engelleme yani Türkiye’nin kaderini şöyle biçiyorlar, ‘susadıkça sulayacaksın, kurudukça sulayacaksın, uzadıkça budayacaksın’, ne ileriye, ne geriye... Biz bunu ne yaptık sizlerin ve milletimizin ferasetiyle 16 Nisan’da tarihe gömmüş olduk. Bundan sonra siyasi partileri şekillendirmek için pazarlıkların yapıldığı, oteller köşesinde işte bir araya gelmeler söz konusu olmayacak ya da işte ‘koalisyon ortamı olacak’ diye siyasi partiler kendilerini velinimet sayarak işte pazarlıkların yapılması söz konusu bundan sonra olmayacak. Bundan sonra ne var? Milletin, yani bizlerin doğrudan doğruya kullanmış olduğumuz iradelerimiz var. Biz, kim bize en iyi şekilde hizmet edecek ve en iyi şekilde bu memleketi kaldıracak, şahlandıracak kimse, kime güveniyorsak, Allah’ın izniyle gideceğiz, alnımız açık bir şekilde mührümüzü basmak suretiyle onu Cumhurbaşkanı olarak seçeceğiz. O lider de Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde konuştu.



"Devletini seven, devletine bağlı, hainlik içinde olmayan hiç kimsenin olağanüstü halden korkmasına gerek yok"


Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu da, 16 Nisan 2017 referandumunun kabulünün birinci yıldönümünde neden böyle bir anayasa değişikliğine gittiklerini, Türkiye’nin hangi şartlardan geçerek bugünlere kadar geldiğini ve özellikle 2001’de kurulan ve 2002’den sonraki AK Parti iktidarları döneminden itibaren hangi badirelerle, hangi yasal engellerle ya da yasal engelmiş gibi gösterilen engellerle, hangi yargı engelleri ve hangi yargı darbeleriyle karşılaştıkları hususlarında değerlendirmelerde bulundu. 2019 seçimlerinin artık çok yaklaştığını vurgulayan Türkmenoğlu, bu sürece doğru giderken şu an çok tartışılan bir konu olan olağanüstü hal döneminde seçim yapılıp yapılmayacağına dair hususların gündeme geldiğini belirtti. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın olağanüstü halin tekrar uzatılabileceğine ilişkin sinyalleri verdiğini vurgulayan Türkmenoğlu, olağanüstü hal kararını niye aldıklarına yönelik bilgiler verdi. Türkmenoğlu, "Biz neden olağanüstü hal ilan ettik? Aslına bakarsanız tekrar bunu herhalde güncellememiz gerekiyor öncelikle. Biliyorsunuz 15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin karşılaştığı bir ‘darbe girişimi’ deniliyor ama ben buna ‘Türkiye’nin işgal girişimi’ diyorum. Hepimizin de anladığı bu zaten bundan. Türkiye’nin işgal girişimi karşısında vatandaşımızın yek vücut olması, Cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenmesi ve Cumhurbaşkanımızın da dik duruşu ile Allah’a şükürler olsun bunu atlattık. Fakat o dönemde, özellikle bu yapılan yeni Anayasa değişikliğinde getirilen bir şart var. Olağanüstü hali ilan etmenin hemen Cumhurbaşkanı tarafından da yapılabileceği fakat 2016’daki bu 15 Temmuz sürecinde olağanüstü hali biz 15 Temmuz’dan 5 gün sonra karar alınıp ilan edilebildi. O 5 günlük sürede ne oldu? O 5 günlük sürede bu işgal girişimine karışan hainler ülkeden kaçma fırsatı elde ettiler. Olağanüstü hal 15 Temmuz’un hemen ertesinde ya da o gece ilan edilebilse idi bunların Türkiye’den yurt dışına kaçmalarının önüne geçilmiş olunacaktı. Özellikle bunun altını çizerek söylüyorum, bu yeni Anayasada bununla ilgili değişiklikler var. Bu da Türkiye’nin yaşadığı coğrafya, Türkiye’nin demokrasi tarihinin ne yazık ki bu tip kesintilere uğraması nedeni ile zorunlu hale getirdi ki, Olağanüstü Hal ilanının biraz daha daha kolay alınabilmesi için. Şimdi olağanüstü hal ilan edildi. 2016’dan bugüne yani Temmuz ayında 2 yılı doldurmuş olacağız. Normal bir vatandaşın hayatında olağanüstü halin getirdiği herhangi bir kısıtlama söz konusu değil. Devletini seven, devletine bağlı, hainlik içinde olmayan hiç kimsenin olağanüstü halden korkmasına gerek yok. Olağanüstü hal burada özellikle devlete, hükümete karşı ilan edildi. Aslına bakarsanız, yani hükümetin çok daha seri bir şekilde hareket edebilmesi, çok daha seri bir şekilde kararlar alınabilmesi için yapıldı” ifadelerini kullandı.



"Karşılıklı fesih yetkisi kullanılmadığı müddetçe 5 yıl süreyle hükümet sistemi adeta garanti"


SÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Murat Atçıl da sunumunda anayasa değişikliğine neden gidildi ve anayasa değişikliklerinin temel eğilimleri neler konusunu ele aldı. Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin getirdiği yenilikleri de anlatan Atçıl, yeni yönetim sisteminde hükümet istikrarsızlığı ile karşılaşma ihtimalinin olmadığını, bunun sebebinin ise yürütme organının yasama organının güven oyuna tabi olmamasından kaynaklandığını belirtti. Atçıl, “Karşılıklı fesih yetkisi kullanılmadığı müddetçe 5 yıl süreyle hükümet sistemi adeta garanti” diye konuştu.


Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları yöneltilen soruları cevaplandırdı. Konferansın sonunda konuşmacı Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları ile programın moderatörlüğünü yapan SÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’e Beyşehir’in doğal güzelliklerini yansıtan birer duvar saati hediye edildi.


Konferansa, Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun, Derebucak Belediye Başkanı Ahmet Kısa, AK Parti Beyşehir İlçe Başkanı Mustafa Şenol, Derebucak İlçe Başkanı Adem Sütcü, kurum amirleri, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Konyaspor ile Alanyaspor 16. randevuda Trendyol Süper Lig’in 33. haftasında Konyaspor, sahasında karşılaşacağı Alanyaspor ile 16. kez rakip olacak. Trendyol Süper Lig’in 33. hafta maçında Konyaspor, yarın saat 16.00’da Konya Büyükşehir Stadyumu’nda Alanyaspor ile karşılacak. Ligde Konyaspor 8 galibiyet, 12 beraberlik ve 12 mağlubiyetle aldığı 36 puanla küme hattının 2 sıra üzerinde 15. sırada yer alıyor. Alanyaspor ise 10 galibiyet, 12 beraberlik ve 10 mağlubiyetle topladığı 42 puanla 10. sırada bulunuyor. Süper Lig’de 16. randevu Konyaspor ile Alanyaspor, yarın oynayacakla maçla Süper Lig tarihinde 16. kez karşı karşıya gelecek. Geride kalan 15 müsabakada taraflar sahadan 6’şar kez galibiletle ayrılırken, iki takımın 3 maçında ise kazanan taraf çıkmadı. Bu maçlarda Konyaspor 26 gol sevinci yaşarken, Alanyaspor 27 kez fileleri havalandırdı. İki takım Konya’da 7 kez karşı karşıya geldi. Konyaspor bu maçlarda 2 kez rakibini mağlup ederken, 3 maçta da yenildi, 2 maçta ise kazanan taraf çıkmadı. Konyaspor sahasındaki maçlarda 10 kez gol atma başarısı gösterirken, Alanyaspor 11 kez gol sevinci yaşadı. İki takım arasında bu sezon ligin ilk yarısında Alanya’da oynanan maçta 2-2’lik skorla kazanan taraf çıkmadı. Konyaspor, son 5 maçta 8 puan topladı Konyaspor çıktığı son 5 lig maçında 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak 8 puan topladı. Bu maçlarda rakip fileleri 8 kez havalandıran Konya ekibi, kalesinde 6 gol gördü. Alanyaspor çıktığı son 5 lig maçında 4 galibiyet, 1 mağlubiyet alarak 12 puan topladı. Bu maçlarda rakip fileleri 9 kez havalandıran Alanya ekibi, kalesinde 5 kez gol gördü. Alanyaspor’un 7 maçlık yenilmezlik serisi geçen hafta kendi evinde Galatasaray’a 4-0 mağlıp olduğu maçla son buldu. Oğuzhan Çakır düdük çalacak Konyaspor ile Alanyaspor arasında oynanacak karşılaşmayı hakem Oğuzhan Çakır yönetecek. Çakır’ın yardımcılıklarını Mehmet Sali Mazlum ve Ali Tuna yapacak. Karşılaşmanın dördüncü hakemi ise Burak Olcar olacak.
Malatya Kayısı ihracatı hız kesmiyor Malatya Ticaret Borsası (MTB) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan, Mart ayında 6 bin 191 kuru kayısı ihracatı gerçekleştirilerek 37 milyon 358 bin dolar gelir elde edildiğini söyledi. Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 85’inin karşılandığı Malatya’da kent ekonomisinin lokomotifi olarak değerlendirilen kayısıda depreme rağmen ihracat hedeflerinde sapma olmadığını kaydeden Malatya Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ramazan Özcan, yeni sezon hedeflerinin ise 100 bin ton ihracat ile 750 milyon dolar gelir olduğunu belirtti. “Ocak- Mart aralığında 19 bin 210 ton ihracat gerçekleştirildi” Mart ayında 6 bin 191 kuru kayısı ihracatı gerçekleştirilerek, 37 milyon 358 bin dolar gelir elde edildiğini kaydeden Başkan Özcan, "Kuru kayısıda ihracatımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Mart ayında da yine dünyanın dört bir yanına 6 bin 191 ton ihracat gerçekleştirerek 37 milyon 358 bin dolar gelir elde ettik. Geçtiğimiz yıllara paralel olarak baktığımızda Ocak-Mart döneminde yapılan ihracatlar da kısmi bir miktarda gerileme söz konusu bununda tabi bir çok sebebi var. İlk çeyreği aslında tahmin ettiğimiz gibi kapattık. 2024 yılının Ocak- Mart aralığında toplamda 19 bin 210 ton kuru kayısı ihracattı gerçekleştirdik bununla birlikte 113 milyon 832 bin dolarda gelir elde etmiş olduk. Geçen yılın ilk üç ayında gerçekleştirilen ihracat rakamları ile bu yılın rakamları paralellik gösteriyor. Bu rakamlar bütün olumsuzluklara rağmen elde edilen rakamlar. Kentteki özellikle insan iş gücü kaybı ve kapasite sorunu devam ediyor" dedi. “Yeni sezon hedefimiz 100 bin ton ihracat, 750 milyon dolar gelir” Yeni sezona dair de açıklamalarda bulunan Başkan Özcan, "Meyve bağlama dönemindeyiz. Tahmini rekolte çalışmaları yakında başlayacak ve devamında da hasat dönemi gelecek. Hasat döneminde özellikle iş gücü ihtiyacı ciddi anlamda gündeme gelecek. Bu noktada depremin ortaya çıkardığı olumsuzlukları bertaraf etmeye çalışıyoruz. Depremle birlikte verdiğimiz göçten dolayı kaybettiğimiz iş gücünün telafisi için şehirdeki yaşam emarelerinin özellikle çarşı merkezi dediğimiz ticaret aksların biran önce ayağa kalkması gerekiyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen de dünyanın dört bir yanına ihracatımız devam ediyor. 100 bin ton ihracatla 500 milyon dolar gelir hedefinden çıktık, bu yıl 100 bin ton ihracatla 750 milyon dolar gelir elde etme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Önümüzde 3 aylık bir süre var. 1 Ağustos 2023 ‘de başlayan süre 31 Temmuz 2024’te tamamlanacak“ diye konuştu.
İstanbul Orhan Gencebay hayranı biriktirdiği yüzlerce eser ve objeyi evinde sergiliyor Zeytinburnu’nda yaşayan 48 yaşındaki Engin Uysal, Orhan Gencebay’a duyduğu hayranlıkla 42 yıldır biriktirdiği yüzlerce eseri, müzeye çevirdiği evinin salonunda sergiliyor. Zeytinburnu’nda yaşayan 48 yaşındaki Engin Uysal, 1982 yılından bu yana Türk müziğinin usta ismi Orhan Gencebay’a duyduğu hayranlık nedeniyle eser biriktiriyor. Ünlü sanatçının plak, kaset, CD, afiş, fotoğraf ve gazete kupürlerine ait bulabildiği her şeyi biriktiren Uysal, yüzlerce objeyi müzeye çevirdiği evinin salonunda sergiliyor. Çalışmasını yaparken maddi ve manevi emek verdiğini belirten Uysal, eser biriktirmenin zorlayıcı olduğunu ancak aldığı mutluluğun buna değdiğini ifade etti. 3 çocuk babası Uysal, eşi ve çocuklarının da Orhan Gencebay’a hayran olduğunu eserleri büyük bir titizlikle koruduklarını belirtti. “Fanatik Orhan Baba hayranıyım” 1992 yılından bu yana her çıkan Orhan Gencebay kasetini aldığını söyleyen Engin Uysal, “Orhan Baba hayranlığım 1982 yılında ‘Ya Rabbim’ albümüyle başladı. 1990’lara doğru, ‘Sarhoşun Biri’, ‘Batsın Bu Dünya’, ‘Bir Teselli Ver’ kasetlerini almaya başladım. 1990 yıllarından sonra ise CD’lerini toparlamaya başladım. CD’leri seri olarak yaptım. Gazete kupürlerinden kartpostalları ve plakları almaya başladım. Arkası devamlı geldi. Fanatik Orhan Baba hayranıyım. Kendisini çok seviyorum. 1982 yılında Baba’nın albümünü görünce çok etkilendim. Etkilendikten sonra dinlemeye başladım. Daha sonra diğer kasetleri de almaya başladım. 1992’de İstanbul’a geldikten sonra her çıkan kasetini aldım. Peşine CD’leri toparladım. Birkaç tane büyük plaklardan aldım. Bende hatıraları çok büyük” dedi. “Evimize gelen aile fertleri, eşimin de benim de arkadaşlarım çok etkileniyorlar” Çevresindeki eve gelen misafirlerin objelerden çok etkilendiğini belirten Uysal, “Orhan Baba ile ilk tanışmam bir düğünde gerçekleşti. 2004 yılında ofisine giderek telefon numarasını aldım. İlk resmimi 2007 yılında çekindim. Sonra art arda fotoğraflarımı çekindim. Sağ olsun beni çok iyi karşıladı. Çay içtik, sohbet ettik. Çok güzel hatıralarımız var. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Zaten kendisi de beni tanıyor. Gittiğim zaman, ‘Samsunlu Engin, hemşehrim gelmiş’ diyor. Evimize gelen aile fertleri, eşimin de benim de arkadaşlarım çok etkileniyorlar. Nasıl toparladığımı merak ediyorlar. Maddi, manevi nasıl bir araya getirdiğimi merak ediyorlar. Tabii ki zorlukları var. Ama zorluluklarının aksine çokta mutlu oluyorum. Maddi zorlukları oluyor ayrıca yırtılmaması için çok emek veriyorsun. Gözün gibi bakman gerekiyor. 3 tane evladım var. Onlar da koruyorlar, benim gibi çok seviyorlar Orhan Baba’yı” ifadelerini kullandı. “Orhan Baba’ya ait hatıraları almak isteyenler oldu” Biriktirdiği yüzlerce objeyi almak isteyenlerin olduğunu aktaran Uysal, “Mesela sabah kalktığımda ilk Orhan Baba dinlerim. Mutlu oluyorum ve rahatlıyorum. Anlatılmaz bir duygudur Orhan Baba. Orhan Baba’ya ait hatıraları almak isteyenler oldu. Bir iki arkadaş teklifte bulundu. 50 binin üzerinde fiyat veriler. Veremeyeceğimi, söyledim. Benim için çok değerli. Manevi olarak çok büyük bir anlamı var. Çok büyük bir meblağ verilse bile veremem derim” şeklinde konuştu. “‘Baba bunların hepsi benim olacak yani bana kalacak ’ diyor” Orhan Gencebay hayranı Uysal, 7 yaşındaki oğlu Anıl’ın da biriktirdiği eserlerin kendisine miras kalmasını hayal ettiğini söyleyerek, “Eşim de Orhan Baba hayranıdır. Sağ olsun evimin dizaynını ve düzenini, posterleri ve duvardaki fotoğrafların hepsini eşim yapar. Ben fazla anlamam. Eşim mükemmel titizdir o konuda. Her şeyi eşim yapar kendisine çok teşekkür ediyorum. İkiz oğlum var biri Anıl. O da Orhan Baba’yı çok seviyor. Sosyal medyaya videoları birlikte çekip atıyoruz. Hakan da çeker ama Anıl daha çok düşkün. Anıl, ‘Baba bunların hepsi benim olacak yani bana kalacak ’ diyor. Beni çok mutlu ediyor. 7 yaşındaki oğlum Anıl, Orhan Baba dinlemek istiyor. ‘Şu plakını koyalım, şu CD’sini, kasetini dinleyelim’ diyor. Ben de çok sevdiğim için ona herhangi birini dinleyebileceğimizi söylüyorum. Utan dokunma kasetinin benim için çok büyük bir anısı vardır. Onu 12 saat dinlediğim de oldu. Kaset sonradan bozulmuştu. O zamanlar Orhan Baba’yı görmeden ölürsem, gözlerim açık gider demiştim” diye konuştu.