EĞİTİM - 18 Mayıs 2018 Cuma 11:55

Hastalara kendi yakınınız gibi davranın

A
A
A
Hastalara kendi yakınınız gibi davranın

Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve Düzce Üniversitesi Hastanesi Başhemşireliği işbirliği ile düzenlenen Hemşirelik Haftası etkinliği ve Mezuniyet Töreni gerçekleştirildi.

Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve Düzce Üniversitesi Hastanesi Başhemşireliği işbirliği ile düzenlenen Hemşirelik Haftası etkinliği ve Mezuniyet Töreni gerçekleştirildi.


Cumhuriyet konferans Salonunda gerçekleştirilen programın açılış konuşmasını yapan Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şerif Demir, Hemşirelik Haftası vesilesiyle tüm hemşirelerin başarılı ve mutlu bir ömür geçirmelerini temenni ederek sözlerine başladı. Hastayla en fazla ilişkisi bulunan, onlarla en fazla zaman geçiren kişilerin hemşireler olduğunu söyleyen Demir, “Hastaların hemşirelere güvenleri, onların yaşama bağlanmasına sebep oluyor. Hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale’in bir sözü var. ‘Allah’ın en kutsal varlığı ve hediyesi olan hayat, hemşirelerin eline bırakılmıştır’ diyor. Burada önemli olan, empati yapıp hastalara kendi yakınımız gibi davranmamız, ilgi göstermemiz gerekiyor. Biz Sağlık Bilimleri Fakültesi olarak öğrencilerimizin her zaman arkasındayız. Desteğimizi her zaman yanınızda hissedeceksiniz” şeklinde konuştu.


Açılış konuşmasının ardından meslekte, 20. ve 30. hizmet yılını tamamlamış hemşire akademisyenlere, Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şerif Demir tarafından plaket takdim edilmesiyle devam eden programda, “Hemşirelikte Psikolojik Güçlendirme’’ başlıklı bir konferans da gerçekleştirildi.


Dr. Öğr. Üyesi Azize Atlı Özbaş tarafından verilen konferansta, bu konuyu uzun zamandır akademik camiada sorun olarak görülen bir alan şeklinde nitelendiren Özbaş, doktorasını da bu konu üzerine yaptığını sözlerine ekledi. Psikolojik güçlendirmeyi; sosyal ilişkiler içerisinde bulunan bir kişinin, gösterilen dirence rağmen kendi pozisyonunu ve iradesini karşısındakine kabul ettirebilme erki olarak tanımlayan Dr. Öğr. Üyesi Azize Atlı Özbaş, “Hemşirenin güçlü olması, hastanın da güçlü olmasına yardımcı oluyor. Güçlü olduğumuz zaman, kurum ve ülkenin sağlık politikalarını etkileyebiliyoruz. Toplumun sağlık düzeyini iyileştirebiliyoruz. Kişisel ve mesleki gelişimleri devam ettirebiliyoruz” dedi.


Konferansın ardından Hemşirelik Haftasının düzenlenmesinde emeği geçen Düzenleme Komitesi Üyelerine teşekkür belgeleri, Hemşirelik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ebru Özen Bakar tarafından takdim edildi.


Belge takdiminin sonrasında, Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Eker, hemşire adaylarına hemşirelik andını okuttu. Andın okunmasından sonra, mezun olacak Düzce Üniversitesi öğrencileri, hep birlikte keplerini fırlatarak mezuniyet coşkusunu aile ve sevdikleriyle yaşadı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Şehit oğlunun hasretini böyle gideriyor, odasını anı evine çevirdi 2018 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’nin Afrin kentinde gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit düşen İzmirli Piyade Uzman Çavuş Ali Akdoğan’ın annesi, oğlunun doğumundan şehit oluncaya kadar kullandığı eşyalarıyla anı odası oluşturdu. Şehit oğlunun eşyalarını koklayıp öperek özlem gideren annenin evi, minik ziyaretçilerle doluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye’nin Afrin bölgesinde yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’nda, 10 Şubat 2018 tarihinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Ali Akdoğan’ın İzmir Bayraklı’daki evi, adeta müzeye çevrildi. Şehidin annesi Fatma Akdoğan, oğlunun şehit olmasının ardından odasında hatıralarını sergilemeye karar verdi. Şehit Ali Akdoğan’ın evdeki odası, bebeklik döneminde giydiği kıyafetler, eğitim hayatında aldığı karneler, askeri eşyaları, üniformaları, başarı belgeleri, fotoğrafları ve kişisel eşyalarının bulunduğu bir anı odasına dönüştürüldü. Oğlunun hayali olan tespih koleksiyonuna da odada ayrı bir yer tutan anne Akdoğan, 6 senedir özlemini yaşadığı oğlunun bebeklik kıyafetleri ve eşyalarını öpüp koklayarak hasret gideriyor. Eşyalarıyla hasret gideriyor Şehit düşen oğlunun 7 yıla yaklaşan hasretini eşyalarını koklayarak hasret gideren anne Fatma Akdoğan, şehidin odasını nasıl anı evine çevirdiğini anlattı. Akdoğan, "Oğlumun 2018 yılında Suriye Afrin’de yürütülen harekatta şehit olduğu haberini almıştık. Çok üzücü ancak bizim için aynı zamanda gurur verici bir durum. Onun yokluğunda evde hep onun eşyalarını bir yerlerden bulup duygusal anlar yaşıyordum. Ali, tespihlere çok düşkündü ve hep bir tespih koleksiyonu olsun istiyordu. Ben de bebeklikten bu yana onun kullandığı eşyaları, odasını müzeye dönüştürerek sergi yapmak istedim. Eşyalarını düzenleyip bir camekan yaptırıp buraya koydum. Oğlumun mayına bastığı botlardan tut, kundağı, zıbını, çorapları, bebeklikten beri her şeyini biriktirmişim. Buraya kurduğum ses sitemiyle de sürekli Kur’an okunuyor onun ruhu için. Onun kokusunu, hasretini eşyalarıyla gideriyorum" dedi. Minik ziyaretçilerle doluyor Şehidin anı evine dönüştürülen odasını ziyaret etmek, şehidin hatıralarını görmek için özellikle çocukların eve geldiğini söyleyen Fatma Akdoğan, ziyaretçiler geldikçe mutlu olduğunu söyledi. Akdoğan, "Buraya küçük öğrenciler geliyor, 5 yaşındaki çocuklar, lise öğrencileri, veliler, sürekli gelenler oluyor. Onlar geldikçe ben de mutlu oluyorum, tüm ziyaret etmek isteyenlere kapım açık" diye konuştu. Amcasının adını aldı Diğer oğlunun bebeğine de şehit amcası Ali Akdoğan’ın adını verdiklerini söyleyen Fatma Akdoğan, "Diğer oğlum, yeni doğan bebeğine ağabeyinin ismini koydu. Ali koydu ismini. Torunum da inşallah öyle cesur bir kahraman delikanlı olur. Ben de sevindim ve duygulandım. O da büyüdüğünde bu anı odasına gelerek amcasının nasıl bir kahraman olduğunu görür" sözlerine yer verdi. "Telefonla konuştuk, 2 saat sonra şehit oldu" Oğluyla yaptığı son telefon konuşmasından 2 saat sonra oğlunun şehit düştüğünü söyleyen anne Akdoğan, "Acısı çok büyük, gururu da büyük. Her zaman gurur duydum iki oğlumdan da. Ali Suriye’deydi şehit olduğunda ama bilmiyordum. Ben tedirgin olmayayım diye Kars’ta olduğunu söyledi. Ben yanına gitmek için Kars’a gelmek istediğimi söylediğimde gelmememi söyledi. Son telefon konuşmamızdan 2 saat sonra şehit oldu. Bugün 2 bin 228 gün oldu Ali şehit olalı. Yani 6 yıl 3 ay 8 gün oldu. Her gün sayıyorum. Bıkmadan, usanmadan ve gururla da her gün yanına gidiyorum Kadifekale Şehitliğine... Çok şükür metanetliyim. Eşim ve oğlum sürekli en büyük destekçilerim. Bu odada sürekli Kur’an-ı Kerim okunuyor. Gelen arkadaşlardan da Allah razı olsun. Hep inançlı insanlarımız buraya gelip ziyaret etmek istiyorlar; odasını görmek istiyorlar. Onlar da büyük tabi moral oluyor. Herkes saygı duyuyor şehit ailesi diye bize ve biz de saygı duyuyoruz. Çok teşekkür ediyorum herkese, gelen öğrencilere. Rabbim herkesin evladını bağışlasın" dedi. "Allah devletimize, milletimize zeval vermesin; hayat cesurları sever" Oğlunun her zaman söylediği ’Hayat cesurları sever’ sözünü de dilinden düşürmeyen Fatma Akdoğan, "Oğlumun yokluğu 7’inci seneye girdi. Biz iman gücümüzle, Kur’an, bayrak ve vatan sevgimizle ayakta dururuz. En büyük gururumuz şehitlerimizin mertebeleri. Ömür boyu gurur duymaya devam edeceğiz. Allah devletimize, milletimize, askerimize zeval vermesin. Ali ’Hayat cesurları sever’ derdi. Çünkü Ali’de hiç korku yok. Ne bir korku ne bir çekinme... Biz şehitlerimizle hep gurur duyuyoruz. Gazilerimizle de öyle. Rabbim düşmanlara fırsat vermesin. Terör destekçilerini, terör belasını Allah ’Kahhar’ adıyla kahretsin. Ali’nin anı odası herkese açık, herkes buraya gelip ziyaret edebilir" açıklamasında bulundu.