GENEL - 08 Haziran 2018 Cuma 23:00

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak:

A
A
A
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak:

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Diyarbakır’da STK ve iş çevreleriyle bir araya geldi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Diyarbakır’da STK ve iş çevreleriyle bir araya geldi. Türkiye’nin kardeşlik köprüsünü geçtiğini, bundan sonraki sürecin zaman meselesi olduğunu ve bu süreçte tüm terör örgütlerinin tasfiye olacağını kaydeden Albayrak, “Kandil orada durduğu sürece öyle mi? Bakalım Kandil orada duruyor mu? Sincar orada duruyor mu? Minbiç orada duruyor mu?” dedi.


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Diyarbakır’da Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve iş çevreleriyle bir araya geldi. Bir otelde düzenlenen programa AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Vali Hasan Basri Güzeloğlu, AK Parti İl Başkanı Süleyman Serdar Budak, İl Emniyet Müdürü Tacettin Aslan, İl Jandarma Komutanı Ali Demir, STK ve iş dünyasının temsilcileri, partililer ve kanaat önderleri katıldı.



STK ve iş dünyasıyla toplantı


Bakan Albayrak, STK ve iş dünyasının temsilcileri ve kanaat önderleriyle basına kapalı olarak yaklaşık bir buçuk saat süren bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ardından Bakan Albayrak ve beraberindekiler iftar programına katıldı. İftar sonrası konuşan Albayrak, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.



“Çukur kazma, kepenk kapatma dönemi bitti”


Yıllardır bölgede hizmet adı altında bir istismar siyasetinin yapıldığının altını çizen Bakan Albayrak, “Yıllardır Diyarbakır’a, bölge insanına hizmet ettiğini iddia edenler insanımızı aslında nasıl kandırdığını, aldattığını, bölgeyi aslında nasıl bir felakete sürüklediğini tüm Türkiye olarak sadece Diyarbakır olarak değil hepimiz birlikte gördük. Diyarbakır bunları hak ediyor muydu? İhya olan bu tarihi alanları, parkları, kayyum noktasından sonra ileri belediyecilik hizmetini tüm bu süreçleri gördük. Esas olan konu bu yoksa birilerinin sadece ve sadece istismar siyasetiyle mahkum bırakmaya çalıştığı Diyarbakır’ı, eski Diyarbakır’ı gece gündüz fark etmeksizin sabahtan akşama kadar çalışarak sokaklardaki huzuru, neşeyi, mutluluğu görmeyecek miyiz? Bu huzuru kalıcı kılmak için, kalıcı bir şekilde tesis etmek için bir duruş sergilemeyecek miyiz? Esas konu bu yoksa o birilerini mahcup etmek için istediği ve bizim asla izin vermeyeceğimiz o çukurları, kepenk kapatmaları baskı ve şiddeti mi esas konu bu. Ben buradan açık ve net olarak söyleyeyim o dönem bitti. Böyle bir dönem Allah’ın izniyle bir daha olmayacak. Buna bu devlet ve bu millet 81 milyon buna izin vermeyecek. Korku, endişe, acaba yok. Artık Türkiye sınırları içi değil ötesi üzerinde de yok. Devletimiz, hükümetimiz devletimizin başındaki güçlü lideriyle bölgenin huzuru için bir taraftan, asayişi için bir taraftan yürüttüğü tüm bu güçlü ve kararlı politikalarla diğer taraftan bölgeye getirdiği yatırım ve hizmetlerle daha da güçlü ve güzel, mutlu, refah içerisinde bir Diyarbakır tablosunu ortaya koyacaktır" dedi.



“Bakalım Kandil orada duruyor mu? Sincar orada duruyor mu? Menbiç orada duruyor mu?”


Türkiye’nin artık çok tarihi bir süreçte çok tarihi bir kavşağa ve dönemece ulaştığını belirten Albayrak, “Bölgede huzuru, birliği ve kardeşliği terör örgütleri üzerinden hedef aldıklarını görüyoruz. İşte bu taşeron terör örgütleri ile ayrım yapmadan mücadele etmek ve bunun karşısında bu cesareti ortaya koymak her şeyden önce şahıslar özelinde değil, evlatlarımız, torunlarımız, bölge coğrafyasındaki mazlum kardeşlerimiz özelinde de bizim üzerimizde büyük bir vebaldir. Tüm bu terör örgütleri hepsi aynı amaca hizmet ediyor. Hepsi aynı merkezden yönetiliyor. Hepsi de tehdit unsuru noktasında hepsi de aynı şeyi hedef alıyor. Bunlara karşı asla ama asla taviz vermeyiz. Eğer Türkiye düşerse birilerinin amacı buydu, bu iş bitmiştir. Türkiye bu kardeşlik köprüsünü geçmiştir. Bundan sonrası zaman meselesi. Bundan sonra adım adım bu süreç ve içindeki tüm bu yapılar tasfiye olacaktır. Kandil, Kandil orada durduğu sürece öyle mi? Bakalım Kandil orada duruyor mu? Sincar orada duruyor mu? Menbiç orada duruyor mu? Çok net söylüyorum Allah’ın izniyle bu birlik ve beraberlik, bu kardeşlik ve bütün bu ruhun manevi, maddi liderliğini, savunuculuğunu yapan bir kişi var tüm oklar onu gösteriyor. Bu okları takip edersek hakikati buluruz. Tüm bu oklar bugün kimi, hangi şahsı, hangi ülkeyi hedef alıyorsa bu bütün resmi aslında anlatıyordur. Nitekim Recep Tayyip Erdoğan sadece Türkiye’nin değil, sadece İslam, Müslüman coğrafyalarda değil, dünyanın dört bir tarafında bu milleti ve ümmeti yeniden bir umut olma noktasına taşıyor” diye konuştu.



“Yıllarca karşı saftan mücadele etmiş yapılar bir araya gelmiş durumda”


24 Haziran’ın tarihi bir seçim, tarihi bir kavşak olduğunu vurgulayan Albayrak, sözlerine şöyle devam etti: “A partisi, b partisi bunun ötesinde bu resmi görüyor muyuz görmüyor muyuz? Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin yüklendiği bu tarihi misyonu, birbirlerine yıllarca karşı saftan mücadele etmiş yapılar bir araya gelmiş durumda. Koyun koyuna gelmiş durumda. Yerli ve milli. Neren milli senin? Neren bu topraklardan? Mezarda kemiklerini sızlattığımız insanlar özelinde neden bahsediyoruz biz? Bunu görmemiz lazım. Kim kimin değirmenine su taşıyor? Sen, ben, makam, kavga, şu, bu konu o değil artık. Konu bu isim, şu isim değil. Konu hizmet siyaseti ötesinde artık.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Hastane otoparkına GES kuruldu Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin açık otoparkına ve çatısına kurulan güneş enerji santrali (GES) ile hastanenin enerji giderlerinden aylık 7,3 milyon, yıllık ise 88 milyon TL tasarruf edilecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen Kamu Binalarında Enerji Verimliliği Projesi (KABEV) kapsamında Sağlık Bakanlığı Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine GES kuruldu. Konuyla ilgili bilgi veren İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Uras, "Ülkemizin enerji ihtiyacı, gelişen ekonomiye bağlı olarak şehirleşme ve nüfus artışının da etkisi ile her geçen gün artmaktadır. Artan ihtiyacın paydaşlarına bakıldığında ülkemizde binalar enerji tüketiminde sanayiden sonra ikinci sırada gelmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın KABEV Projesi’nin genel hedefi de; kamunun sektöre öncülük ederek enerji tüketiminin azaltılmasını sağlamak, enerji verimliliği çalışmaları kapsamında karbon salınımını azaltarak çevre dostu enerji sistemlerinin aktif edilmesini sağlayarak, farklı sektörlere örnek olmaktır. Bu çalışmalar çerçevesinde ilimizde de Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanemiz projeye dahil edilmiş ve 7 aydır süren altyapı çalışmaları tamamlanarak, hastanemizde ‘Akıllı Enerji Tasarruf Sistemi’ uygulamaya girmiştir. Uygulama çerçevesinde hastane açık otoparkımızın üstü ve bina çatı üstünde uygun noktalar ‘güneş enerjisi santralleri’ ile donatılmış, otopark ve bu açık alanlar bir enerji santraline çevrilmiş; bina içi aydınlatma sistemleri elden geçirilmiş, kullanılan materyaller enerji tasarrufuna uygun olanlarla değiştirilmiş, ısıtma ve soğutma sistemlerimizde iyileştirmeler yapılmıştır. Enerji kullanımını artıran tüm bağlantı ekipmanları yenilenmiş ve bina enerji sistemi otomasyon üzerinden takip edilerek anlık verimlilik takibinin yapılması sağlanmıştır" dedi. "Enerji giderleri aylık 20 milyondan 7,3 milyon düşecek" Hastanenin tasarruf edeceğini ifade eden Müdür Uras, "Sistem sayesinde elektrik, ısıtma, soğutma gibi enerji giderlerine aylık olarak yaklaşık 20 milyon TL harcayan hastanemiz, uygulamaya giren sistem sayesinde yüzde 36,8 tasarruf sağlayacak, bu da aylık 7,3 milyon, yıllık ise 88 milyon TL tasarruf elde edilmesini sağlayacak. Enerjide dışa bağımlığın önlenmesine katkı sağlanmasını da hedefleyen bu çalışma sonucunda hastanemize ait binalarda yıllık ortalama enerji tüketiminden 8 milyon 536 bin 422,28 kilovatsaat tasarruf edilecek ve CO2 emisyonunda yıllık 3 bin 47,09 ton azaltma sağlanarak hastanemiz ‘çevre dostu hastane’ haline gelecek. Bu örnek uygulamasının başarıyla sonuçlanmasından dolayı hem proje kapsamında bize destek olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza hem de süreci yakından takip ederek hızla tamamlanmasını sağlayan hastane yönetimimize teşekkür ediyorum. Örnek enerji tasarrufu uygulamalarımız diğer sağlık tesislerimizde de 2024 yılında adım adım devam edecektir" diye konuştu.
İstanbul Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı Mart ayında yüzde 17,1 arttı Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı Motorlu Kara Taşıtları verilerini paylaştı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 45,5’ini motosiklet, yüzde 39,1’ini otomobil, yüzde 8,7’sini kamyonet, yüzde 3,8’ini traktör, yüzde 1,8’ini kamyon, yüzde 0,6’sını minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 21,9, traktörde yüzde 18,3, otomobilde yüzde 15,4, otobüste yüzde 15,4, kamyonette yüzde 7,3, kamyonda yüzde 0,8 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 8,8 ve minibüste yüzde 6,9 azaldı. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,2 arttı. Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta yüzde 43,4, motosiklette yüzde 33,6, minibüste yüzde 30,4, otobüste yüzde 19,7, otomobilde yüzde 16,2 artarken kamyonette yüzde 13,1, kamyonda yüzde 11,8 ve traktörde yüzde 5,4 azaldı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 29 milyon 367 bin 254 oldu. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,8’ini otomobil, yüzde 18,1’ini motosiklet, yüzde 15,5’ini kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,4’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 865 bin 144 adet taşıtın devri yapıldı. Mart ayında devri yapılan taşıtların yüzde 67,1’ini otomobil, yüzde 14,9’unu kamyonet, yüzde 10,3’ünü motosiklet, yüzde 3,2’sini traktör, yüzde 2,2’sini kamyon, yüzde 1,6’sını minibüs, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 88 bin 718 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 66,1’i benzin yakıtlı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 278 bin 891 adet otomobilin yüzde 66,1’i benzin, yüzde 12,9’u dizel, yüzde 12,7’si hibrit, yüzde 7,1’i elektrikli ve yüzde 1,2’si LPG yakıtlıdır. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 498 bin 386 adet otomobilin ise yüzde 35,2’si dizel, yüzde 33,0’ı LPG, yüzde 29,2’si benzin, yüzde 1,7’si hibrit ve yüzde 0,6’sı elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(3) otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir. Ocak-Mart döneminde 633 bin 710 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 37,5 artarak 633 bin 710 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 15,9 artarak 6 bin 792 adet oldu. Böylece Ocak-Mart döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 626 bin 918 adet artış gerçekleşti.
Amasya Amasya’da koyun sürülerinin yayla göçü erken başladı Amasya’nın Taşova ilçesinde mevsim normallerinin üstünde artan sıcaklıklar nedeniyle koyun sürülerinin yaylaya göçü bir ay erkenden başladı. Sürülerin renkli yolculuğu havadan dronla görüntülendi. Amasya’da hava sıcaklıkları 30 dereceyi gördü. Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları sebebiyle yaylaya göç de erken başladı. Besiciler hayvanlarını yaz boyunca yüksek rakımlı arazilerde otlatarak verimliliği artırmayı hedefliyor. Taşova’da hayvancılık yapan Recep Taş (44) havaların ısınmasıyla birlikte kendilerine ait 500 koyun ile birlikte Akdağ Başyurt Yaylası’na ulaşabilmek için yola çıktı. Koyun sürülerin yolculuğu 24 saat sürdü. “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık” Dedelerinden kalan çobanlık mesleği devam ettiren Recep Taş, “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık. Nasip bundan sonrası. Yolculuğumuz 24 saat sürecek. Zorlanmamak olur mu? Uykusuzluğu var, yol yürümesi var. Muhakkak her mesleğin bir zorluğu vardır” dedi. Koyunlarının sürü halinde yaylaya göç etmesinin dedelerinden gelen bir gelenek olduğunu anlatan Taş, “Dedelerimizden sonra babam yapmış bu işi. Ondan sonra biz yapmaktayız. Bizim çocuklarımız yapacak bu işi. Yaylada Ekim ayının 15’ine kadar durmamız gerekiyor. Ondan sonra aynı tekrar bu şekilde buraya ineceğiz” diye konuştu. “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz, Yörük’tür kökenimiz” Göçebe geleneğinin kökeninin Orta Asya’ya dayandığını hatırlatan Besici Şamil Soyal da “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz. Kökenimiz Yörük’tür. Bu sene de havaların kurak gitmesinden dolayı hayvanlarımızı biraz erken yaylaya yolculuk yaptırdık. Yayla adı üzerinde mera alanı. Burada insanlarımız sonuçta tarım arazisinde yapıyor. Ama mera alanı olduğu zaman yayılım, hava değişimi var. Burada koyunlar ağrıma yapıyor ama yaylada ağrıma yapmıyor soğuk. Sağım yapmak isteyen sağımını yaparak peynirini ve sütünü alıyor” şeklinde konuştu. Yaptıkları işin günden güne kaybolduğuna dikkat çeken Soyal, “Devletimiz acil bu işe destek vermesi lazım. Ne gerekiyorsa onu yapması lazım. Yani küpe parası veriyor devletimiz, yıllık 100 lira hayvan başı. Ama bu yeterli gelmiyor. ’Devletimiz bize sigorta versin, maaş versin, hayvancılığımız 100 ise 200-300 yapalım’ şeklinde hayvancılarımızın talepleri var” ifadelerini kullandı.