GENEL - 08 Temmuz 2018 Pazar 08:29

Uzman Sosyal Pedagog - Psikolog Hanım Demirbaş: "Çocuklarınızı polisle korkutmayın"

A
A
A
Uzman Sosyal Pedagog - Psikolog Hanım Demirbaş: "Çocuklarınızı polisle korkutmayın"

Uzman Sosyal Pedagog-Psikolog Hanım Demirbaş, son günlerde meydana gelen çocuklara karşı cinsel istismar konusu ile ilgili olarak; "Evde dayağa alışmış, ürkek çocukları kurban olarak seçiyorlar.

Uzman Sosyal Pedagog-Psikolog Hanım Demirbaş, son günlerde meydana gelen çocuklara karşı cinsel istismar konusu ile ilgili olarak; "Evde dayağa alışmış, ürkek çocukları kurban olarak seçiyorlar. Çocuklarımızı polisle korkutmayalım hiçbir şekilde. Korktuğu zaman onlara başvuracağını öğretelim. Bunun içine doktorlar, terapistler de giriyor" dedi.


Uzman Sosyal Pedagog - Psikolog Demirbaş, son zamanlarda ülkede meydana gelen küçük yaştaki çocuklara uygulanan cinsel istismar konusunda önemli bilgiler verdi. Toplumda neden bu tür olayların meydana geldiğini, aile ve çocukların nasıl davranması gerektiği hakkında bilgiler veren Demirbaş, "İnsanlar artık bu konuda daha fazla bu tür sorunları dile getirebiliyorlar. Ama bu daha önce bu tür şeylerin yaşanmadığı anlamına gelmez. Yani Türkiye, tabi Avrupa ülkeleri arasında 2. sırada yer alması bu açıdan, bunu da göz önünde bulundurursak Türkiye’de her zaman var olan bir şey. Dünyanın her bir tarafında var tabi ki. Ama Türkiye’nin 2. sırada olması ve yaşanması elbette bu kadar çok fazla olması üzücü bir olay. İnsan zaten kendi ülkesinden, kendi insanlarına bunu konduramıyor, daha üzücü oluyor, daha güzel yerlerde olmasını istiyor elbette. Bizim için bu yüzden de hem kültürel açıdan hem de dini açıdan baktığımızda yani bizim toplumumuzda aslında olması oldukça üzücü ve 2.’ci sırada yer alması biraz insanların kafasını çelişkiye itebiliyor. İslamiyet ile bir ilgisi yok pedofili, veya çocuk istismarının, bu tamamen bir hastalıktır, karakter meselesidir. Yani bunu dinle bağdaştıramayız. Ama şimdi ne yazık ki bizim toplumumuzda olumsuz, talihsiz, ön koşullar ya da şartlar söz konusu veya bir çok etkenler bir araya gelmekte ve bu tür olayları üst seviyelere taşımaktadır. Bunun adına ilk önce sıralarsak birinci sırada ’cehalet’ diyebiliriz ya da ’eğitimsizlik’ diyebiliriz. Şimdi bir kere ‘eğitimle anlayışımız nedir?’ onu da açıklayalım. Öncelikle çocuklara sevgi dolu yaklaşmayı bilmemiz gerekiyor. Çocuklara sevdiğimizi hissettirmemiz gerekiyor. Çocuklara asla hak etmedikleri şekilde yaklaşımlardan uzak durmamız lazım. Çünkü yine yanlış inançlarla insanlar travma nerede başlıyor, ne zaman destek almak gerekir, burada bile tereddütler yaşıyorsa toplumun kendince ölçüleri var, yani illa travmatik, dramatik olayların yaşanması gerekmiyor. Bunun için önemli olduğu bilinciyle çocuğumuza yaklaşmamız gerekiyor, değer vermemiz gerekiyor. Tabi bunun ön koşulu nedir? Öncelikle anne ve baba kendi arasında, kendi içlerinde bir kere kendi sevgi pınarlarında tanışmış olmaları gerekiyor. Mutsuz insan kendisine ve çevresine zarar verir. Mutlu insanlarda zarar olmaz, zarar gelmez. Bir kere mutsuz insanlar, Türkiye mutsuz evet. Çünkü çoğu fiziksel sözel, duygusal hatta konumuz olan cinsel istismara maruz kalarak yetişiyor. Şimdi cinsel istismarın ya da pedofilinin geneline baktığımızda ya kendileri de cinsel istismara maruz kalmışlardır ya da mutsuzluk, şiddetin her türlüsüne maruz kalmışlardır. Mutsuz anne, babadan elde ediliyor. Şimdi cehalet budur. Öncelikle insan mutlu olmayı başarmalı. Başaramayan insanlar eşittir, cahildir ya da eğitimsiz diyebiliriz. Ne kadar okursa okusunlar, okuduklarını anlamadıktan sonra ya da anlayıp uygulamaya dökemedikten sonra bana göre cahil insandır, eğitimsiz insandır, kendini aşamamış insandır ve bu insanlardan zarar gelir. Bizim toplumumuzda bu tür sorunların artışına sebep olan bir kere cinsellik. Ne erkeklerimiz cinsellik anlamında doğru yetiştiriliyor; bunun içinde aklıma gelen ilk şey ‘Erkekse yapar!’. Bir kere burada cinselliğin sınırlarını erkek çocuğunuza aktaramıyoruz. Kızları aciz, cinsel obje gibi isteyen ona istediği gibi yaklaşabilir veya bu mesajları verebiliyoruz. Kızlar eşittir kullanılıp atılabilen oyuncaklar halinde sadece onun namusu, sadece o korumak zorunda bu şekilde de yanlış eğitim içerikleriyle zihinleri bir kere bulandırabiliyoruz, karartabiliyoruz. ’cinsellik ayıp’ tabusu yanlış. Erkekler pohpohlanmaz. Bizim kültürümüz çok fazla kabul etmez, dinimiz de zaten bunu onaylamıyor. Dolayısıyla bizim kültürümüzle bağdaşmayan yaklaşımları baz alamayız, Felakete sürükleriz" dedi.


"Her ailenin terapisti olmalı"


Çocuk istismarı gerçekleştiren kişilerin çoğunun evli bireyler olduğuna dikkat çeken Demirbaş; bu tür konularda eğitim ve seminerlerin tam anlamıyla çözüm olmadığını, her ailenin terapisti olması gerektiğini vurguladı. Demirbaş konuşmasını şöyle sürdürdü;


"Bunun nedenleri mutlu bir evlilik olmayabilir, kendisini daha fazla bastıramıyor olabilir. Durumlara bakarsak artık geçmişten gelen sorunları daha fazla bastırdıkları için artık Türkiye bu gibi olumsuz travmatik olaylarla dolup taşıyor. Yani gündem, cinnete, cinayetlere, tacize, tecavüze yani hepsi. Artık burada yapılabilecek en önemli nokta seminerler değil, burada eğitimler değil artık en büyük eksik öncelikle her aile örneğin evlendikten sonra veya evli çiftlere mutlaka her koşulda terapi şart koşulmalı. Evlenmeden önce terapi şart koşulmalı, ve çocuklara terapi şart koşulmalı. Her ailenin terapisti olmalıdır. Bu sorunlar başka bir şekilde daha en aza indirgenmesi mümkün değil."


"Çocuklarımızı polisle korkutmayalım"


Küçük yaştaki çocukları polisle korkutmamak gerektiğini, yaşadıkları her türlü olumsuzlukta polise başvurabileceğinin çocuklara aşılanması gerektiğinin altını çizen Hanım Demirbaş; "Aile ve toplum cinselliğe tabu olarak bakmamalı. Çocuklarına cinsellik hakkında anlayabileceği bir dilde bilgiler vermelidir. Çocuklarını en başta korkutmamalıdır. Hangi çocuklarımızı kurban olarak seçiyorlar? Evde dayağa alışmış, ürkek çocukları kurban olarak seçiyorlar. Yani çocuklara kızmak da aynı etkiyi oluşturduğu için lütfen çocuklarınıza merhametle yaklaşın, sevgiyle yaklaşın. Burada herkesin bir sorumluluğu var. Herkesin bu sorumluluğu da yerine getirebilmesi gerekiyor. Kendi irademizi kullanmamız ve doğru mercilere başvurmamız gerekiyor. Çocuklarımızı doğru yetiştirmemiz gerekiyor, ailenin uyanık olması gerekiyor. Özellikle pedofililer ya da çocuk istirmarcıları çocuklara yakın müesseselerde ona yakın olmayı seçerler. Konu, komşu herkese dikkat edilmeli. Çocuğunun her şeyini paylaşabileceği güveni verilmeli. Ama şundan da kaçınalım, paranoyak olmayalım. Paranoya da biliyorsunuz ki bir hastalıktır. Şüpheci gözüyle de yaklaşmayalım herkese. Herkesi kendimize düşman bilmeyelim. Bunalımı artırıp, yalnızlaşıp felaketlere doğru koşmayalım. Çok uyanık olmamız gerekiyor. Kendimizi daha çok eğitip, bilgilendirmemiz gerekiyor. Polisle korkutmayalım hiçbir şekilde. Korktuğu zaman onlara başvuracağını öğretelim. Bunun içine doktorlar, terapistler de giriyor" ifadelerini kullandı.


"Devlet terapiyi desteklesin"


Eğitim ve seminerlerin bu türlü olayları azaltamayacağını, devletin terapiyi desteklemesi gerektiğini de dile getiren Uzman Sosyal Pedagog - Psikolog Hanım Demirbaş, "Yetkililere seslenmek istiyorum, devlet hastanelerinde çok zaman ayrılamıyor. Özel terapi merkezlerine, insanlar kendi parasıyla gitmek zorunda kalıyor. Bu bir lükse kaçıyor. Parası olmayan kaderine teslim olmuş gibi, çaresizce bırakıyoruz onları. Eğitimlerin, seminerlerin çok faydalı olmadığını düşünüyorum. Boş seminerlere para vermek yerine bence terapiye başvursunlar. Devlet desteklesin veya sigorta karşılasın. Bilmiyorum nasıl uygulama getirilebilir. Avrupa ülkelerinde ya da Amerika’da bunu devlet sigortalayıp karşılayabiliyorsa bizim ülkemiz de yapabilir" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ayhan Bora Kaplan davasında ara karar açıklandı Suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Ayhan Bora Kaplan ile suç örgütü şüphelisi 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davada ara karar açıklandı. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan’ın içerisinde bulunduğu 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları yer aldı. Mahkeme başkanı duruşmanın sanık savunmalarıyla devam edeceğini ve ardından dosyayı ara karar bağlayacaklarını açıkladı. Hakkında bulunan suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık Mustafa Koç, operasyonların yapıldığı tarihte kendi rızasıyla teslim olduğunu ifade etti. “Bora Kaplan’ı medyadan tanıyorum” 2018 yılında “Süvari Kahvesi” adlı mekanda bar sorumlusu olarak çalışmaya başladığını anlatan sanık Koç, “Fethi Koyuncu isimli kişi bizim mekanımızda vale eksiği olduğu zaman sadece vale gönderirdi, oradan tanıyorum. Ayrıca Bora Kaplan adlı kişiyi tanımıyorum, sadece medyadan biliyorum. Kaplan’la sadece nezarethane ve duruşma salonunda yan yana geldim. Herhangi bir örgüte üye olmak veya faaliyette bulunmak gibi bir girişimim olmamıştır. Gereğini size bırakıyorum” diye konuştu. “Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek emir almadım” Suç örgütüne üye olmadığını iddia eden tutuklu sanık Mümin Ali Beldek, “Suç örgütüne üye değilim. 15 yıldır gece alemin de çalışmaktayım. Bu sebepten dolayı mekana gelen müşterilerle illaki samimi olmuşumdur. Bora Kaplan ile de bu şekilde tanıştım. Filistin Caddesi’nde boş bir dükkan vardı. Bora Kaplan’la konuşup burayı “Makyaj” adında gece kulübü yapalım dedik, kendisi de olumlu yaklaştı. 8 senedir de İzmir Çeşme’de çalışıyorum. Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek bir emir almadım” ifadelerine yer verdi. "Dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” Çankaya İlçe Emniyet Müdürü tutuksuz sanık Necdet A.Ç., Organize Şube Ekipleri tarafından gözaltına alındığında konuyla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. Konunun anlatılması üzerine hatırladığını iddia eden Necdet A.Ç., "Olay günü, komiserlerden birisi gelip bana bir şahsın geldiğini, şahsın dayak yediğini ve hürriyetinden yoksun bırakıldığını ancak çelişkili ifadeler verdiğini söyledi. Bu konuyla ilgili Gasp Büroya ulaşamadıklarını söyledi. Gasp Büro amirini aradım, kendisine durumu söylediğimde, ‘Konuyu ben zaten biliyorum. Siz şahsı gönderin, bende iki güne Esat karakoluna gönderiyorum’ dedi. Şahsı Esat karakoluna gönderdik. Bir gün sonraysa konuyla ilgili ne olduğunu merak ettiğim için komiserlerden bir tanesiyle görüştüm. Komiser bana, ‘Şahıs susma hakkını kullanmak istedi’ dedi. Ben de nasıl böyle bir şey olabilir diye tekrar şahsa ulaşmaya çalışalım dedim. Şahısla konuştuğumu hatırlamıyorum. Çünkü karşımda böyle eziyet görmüş iki gün hürriyetinden yoksun bırakılmış vahşice dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” diyerek savunmasını noktaladı. "Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez" Mahkeme başkanının, Bora Kaplan’a ‘Esenboğa Havalimanında yakalandığı beyaz renkli SUV aracın neden zıhlıydı?’ sorusuna sanık Kaplan, “Biz ticaret yapıyoruz, para taşıyoruz. Duyuyoruz haberlerde. Adamı çevirmişler onu gasp etmişler, öldürmüşler. Bizim çalışanlarımızın başına da böyle bir iş gelmesin diye bankadan para çekilirken de bu aracı kullanıyorduk. Zırhlı araç olduğu için dışarıdan saldırı olmaz. Ayrıca benim silaha ihtiyacım yoktur. Neden? Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez. Suç işlemek amaçlı değil bu araç. Tamamen kendimi savunma amaçlı” dedi. Sanık beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerimin devamına hükmetti. Duruşma, 22 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.
İzmir İzmir Kitap Fuarı Kültürpark’ta başladı İzkitapfest-İzmir Kitap Fuarının açılışı Kültürpark’ta gerçekleştirilirken, 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurum geleneksel fuarda yerini aldı. İzmir Kitap Fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarı, Kültürpark’ta kapılarını açtı. 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurumun katıldığı İzkitapfest; Lozan’dan 26 Ağustos’a, Kaskatlı Havuz’dan Basmane’ye ve Atatürk Açıkhava Tiyatrosuna kadar Kültürpark’ın tüm alanlarına yayılarak doğayla iç içe bir edebiyat buluşmasına ev sahipliği yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen kitap fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da, bu yıl Kültürpark’ın dört bir yanındaki açık alanlarda düzenlenen İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarının açılışını yaptı. Kültürpark Lozan Kapısının iç bölümünde yapılan açılışta Başkan Tugay, yazar Ahmet Ümit ve CHP Zonguldak ve İzmir eski Milletvekili Kemal Anadol’a plaket takdim etti. Fuara İzmirlileri davet eden Başkan Cemil Tugay, “İzmirliler, Kültürpark’ın tamamında bir fuar yaşamanın keyfini, değerini bilir. Şimdi, ülkemizin ilk fuarı İzmir Enternasyonal Fuarıyla yaşadığımız bu geleneğe İzkitapfest de eklendi. ‘Baharın coşkusuyla Kültürpark’ta’ sloganıyla düzenlediğimiz festival sayesinde Kültürpark’a işte şimdi bahar geldi” dedi. “Kitaplar bizi dünyaya açar” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bugün, İzmir’imizin hazinesi Kültürpark’ın kapılarından geçerken geldiğimiz yer, sadece Kültürpark değildi. Zamanları ve mekanları aşan bir yolculuğa adım attık hep birlikte. Öyle ki parkımızın sınırları genişledi; içine tüm zamanları, coğrafyaları, evrenin sonsuzluğunu ve dünyanın tüm hikayelerini aldı. İnsanlığın başlangıcından bu yana üretilen fikirler, yaşanan duygular, durumlar, hikayeler, bilimin ve sanatın bütün yolculuğu burada; Kültürpark kapılarının içinde bugün; çünkü bugün, kitapların şenliğini başlatıyoruz. Kitaplar, bizi dünyaya açar” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları ile yayıncılığa yeni bir soluk geldiğini ifade eden Başkan Cemil Tugay, “Söyleşiler, imza günleri, konserler, dans ve pantomim gösterileri, müzikaller, tiyatrolar, illüzyonist gösterisi gibi onlarca türde binden fazla etkinlikle tam anlamıyla bir kitap festivali bizi bekliyor" diye aktardı. Sanat ve edebiyatın zorunlu tüketim maddesi haline getirilmesi gerektiğini savunan İzkitapfest’in onur konuğu yazar Ahmet Ümit, “İzmir gibi Türkiye’nin çok anlamlı bir şehrinde kitap fuarının onur konuğu olmak muhteşem bir şey. Bana hep şu soru soruluyor; ‘İzmir’le ilgili roman yazmayacak mısın? İzmir’de konu mu yok, bu kadar renkli, canlı, muhteşem tarihe sahip bu şehirde yok mu seni ilgilendiren bir konu?’ İzmir’i yazmadan ölmeyeceğim, merak etmeyin. İzmir ile ilgili şahane bir roman yazacağım, tarihi bir roman olacak ve elbette bu şehrin ilk ozanı dediğimiz büyük Homeros ile ilgili olacak. Başka çaresi var mı? Homeros olmadan İzmir olur mu?” şeklinde konuştu. Başkan Tugay, açılışın ardından Kültürpark’ta açılan stantları gezdi. Birçok yazar ve yayınevi, Başkan Tugay’a kitap hediye etti. Fuarı geliştirerek ve büyüterek yola devam edeceklerini ifade eden Tugay, büyüdüğünde belediye başkanı olmak istediğini söyleyen fuarın minik katılımcısı Poyraz’la da sohbet etti. Tugay, katılımcılara iyi fuarlar dileyerek İzmirlileri Kültürpark’a davet etti. Birbirinden önemli isimler İzkitapfest’te Girişin ücretsiz olacağı İzkitapfest, saat 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. İzkitapfest, sadece kitap alışverişi için değil; aynı zamanda söyleşiler, dinletiler, yarışmalar, konserler ve imza günleri ile ziyaretçileri için tam bir kültür şölenine dönüşecek. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, düzenlenecek binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaşacak. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluşacak. Sahaf Sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapacak fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşecek. Atatürk Açıkhava Tiyatrosu birbirinden değerli isimleri ağırlayacak Kültürpark Açıkhava Tiyatrosunda bilim, düşün ve edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimleri düzenlenecek söyleşi ve imza etkinliklerinde kitapseverlerle bir araya gelecek. Tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı 22 Nisan’da, akademisyen, jeolog ve bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör 21 Nisan’da, şair yazar Murathan Mungan 27 Nisan’da, tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan 27 Nisan’da, animasyon yapımcısı ve karikatürist Varol Yaşaroğlu da 27 Nisan’da Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda İzmirlilerle buluşacak. Edebiyatın önemli isimleri İzkitapfest’te Fuarda, birbirinden değerli yüzlerce yazar, şair, çizer, imza günleri ve söyleşilerle okurlarıyla bir araya gelecek. Ahmet Ümit, Ahmet Telli, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Canan Tan, Çağan Irmak, Mahir Ünsal Eriş, Mete Kaan Kaynar, Mine Söğüt, Murathan Mungan, Murat Menteş, Saygı Öztürk, Sema Kaygusuz, Serhan Asker, Şükrü Erbaş, Umut Sarıkaya gibi isimler fuarda okurlarıyla buluşacak. İzkitapfest’i, 10 gün boyunca yüz binlerce kitapseverin ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarla ilgili katılımcı yayınevleri, etkinlik, söyleşi, imza günü takvimi ve daha fazla bilgi https://www.kitapizmir.com/ adresinde yer alacak.
Kütahya Kütahya’da sözleşmeli erler için yemin töreni Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığında temel eğitimlerini tamamlayan 289 sözleşmeli er için yemin töreni düzenlendi. Düzenlenen yemin törenine Hava Eğitim Komutanı Hava Korgeneral Erdoğan Gür, Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, Belediye Başkanı Eyüp Kahveci ve temel askerlik eğitimini tamamlayan askerlerin yakınları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, tugay sancağının tanıtılmasının ardından askerler, ellerini etrafında sıralandıkları masaların üstünde bulunan Türk bayrağı ile silahların üzerine koyarak yemin etti. Kütahya Hava Er eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, yemin eden sözleşmeli erlere başarılar diledi. Türk kültüründe askerliğin kutsal olduğunu belirten Baş, "Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı, insan odaklı yönetim anlayışı ile sadece erbaş ve erlere değil geleceğin komutan, lider ve yöneticilerine temel askerlik eğitimi veren ve kendisine çok özel sorumluluklar yüklenen Hava Kuvvet Komutanlığının tek eğitim tugay komutanlığıdır. Bu bilinç ile icra edilen ant içme törenleri millî birlik ve beraberliğimizin güçlendiği, vatana ve millete bağlılığın şeref sözü ile perçinlendiği, ülkemiz için canımızı seve seve vereceğimizin haykırıldığı çok özel anlardır." dedi. "Evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır." "Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir" diyen Tuğgeneral Baş, "Sizlerin varlığı ile bu törenlerin anlamı ve coşkusu daha da büyümekte, heyecanı bir kat daha artmaktadır. Karşınızda büyük bir heyecan ve onurla duran 2024/S1 dönemi sözleşmeli erlerimiz vatanımızın dört bir yanından gelerek kutsal asker ocağında silah arkadaşı olmanın bilincine ve hazzına vardılar. Biraz önce ettikleri yemin ile de birer sözleşmeli er olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına katıldılar. Sizler, bu evlatlarımızın andına şahitlik edip bu gururu onlarla paylaştınız ve sevinçlerine ortak oldunuz. Ettikleri bu yemin, askerin mesleğine yürekten bağlanışıdır. Teminatı, şeref bedeli gerektiğinde vatan uğrunda gazi veya şehit olmaktır. Ordu-millet kavramının oluştuğu Türk kültüründe askerlik kutsaldır. Kutsaldır, çünkü vatana hizmettir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin miras bıraktığı vatanı canı pahasına korumaktır. Bu çerçevede; Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir. Değerli anneler, babalar, Mehmetçiklerimizin eşleri ve yakınları, biliyorum ki; bugün burada hayatınızın en unutulmaz anlarından birini yaşıyorsunuz. Karşınızda dimdik duran evlatlarınıza bakarken büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorsunuz. Gururu sizlere yaşatan evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır. Bu gururunuzu paylaşmanın mutluluğu içerisinde sizleri kutluyor, bu vatan evlatlarını yetiştirdiğiniz için sizlere saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Bu kutsal ocaktaki eğitiminizi başarı ile bitirdiniz ve artık göreve hazırsınız. Eğitim süresi içerisinde sadece verilen eğitimi değil, aynı zamanda bayrak, vatan, asker ve silah arkadaşlığının oluşturduğu paylaşma, yardımlaşma, bir ve beraber olma duygusunu da yaşadınız. İnanıyorum ki bu ortamın sağladığı arkadaşlıklarınız meslek hayatınızda da kalıcı olacaktır. Bu kapsamda öncelikli hedefiniz; şanlı ecdadımızın, canları pahasına kurdukları cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak olmalıdır. Sizleri, Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına yeni görev yerlerinize uğurlamanın mutluluğu ile kutsal andınızın hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Kısa bir eğitim dönemi içerisinde milletimizin bize en değerli emaneti olan Mehmetçiklere saygı ve sevgiyi esas alarak askerî disiplin ve eğitim verdiniz, onları göreve hazırladınız. Sizleri bu üstün gayretiniz ve disiplin anlayışınız nedeniyle kutluyorum. Konuşmamı sonlandırırken kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir personeli olarak bu gurur anını yaşamamıza vesile olan cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve değerli gazilerimize sonsuz minnet ve saygılarımı sunuyor, bu aziz vatanın birliği ve dirliği için canlarını esirgemeden feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum." ifadelerini kullandı. Korgeneral Gür ve Tuğgeneral Baş başarılı askerlere katılım belgesi, ailelerine ise hediye takdim etti.