GENEL - 13 Temmuz 2018 Cuma 11:07

Babası için okulunu, annesi için de işini bıraktı

A
A
A
Babası için okulunu, annesi için de işini bıraktı

Koah ve kalp yetmezliğinden ölen babası için okulunu bırakan genç adam, yıllar sonra annesinin geçirdiği felç sonrası işini bıraktı.

Koah ve kalp yetmezliğinden ölen babası için okulunu bırakan genç adam, yıllar sonra annesinin geçirdiği felç sonrası işini bıraktı. Konuşamayan annesine bir bebek gibi bakan genç adamın tek istediği ise onun tekrar yürüyüp konuşabilmesi.


Antalya’da daha önce kalp yetmezliğine yakalanan babası için okulunu, ardından felç geçiren annesi için de işini bırakan gencin gösterdiği vefa örneği herkese örnek olacak cinsten. Muratpaşa ilçesinde ailenin tek çocuğu Erdem Candar (30), henüz 17 yaşındayken babasının yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle okulunu bırakmak zorunda kaldı. Ardından işe giren genç adam, ailesinin geçimini tek başına sırtlandı. Yıllar 2006’yı gösterdiğinde de Candar’ın babası Koah ve kalp yetmezliği sebebiyle vefat etti. Annesiyle tek başına kalan Candar, evin reisi, annesininse tek yoldaşı olmaya devam etti. Genç adam, ailesinin geçimini sağlamak için bir eczanede personel olarak çalışmaya başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce ise Candar’ın annesi Belgin Birgül’ün (54), sol şah damarında tıkanma oluştu. İlk olarak konuşma yitirişini kaybeden Birgül, 11 ay önce felç geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Burada 5 gün kalan Birgül’e Periferik Vasküler Hastalık teşhisi konuldu. Sağ ayağı ve eli tutmayan talihsiz kadın, konuşma becerisini de iyice yitirdi. Babasının hastalığında geçirdiği uzun ve zor sürecin ardından annesinin felç kalmasıyla ikinci birçok yaşayan genç adam, hastane hastane gezdi. Doktorlardan yaşamının ‘sonuna kadar böyle kalır’ yanıtını almasına rağmen pes etmeyen Candar, internette araştırma yaptı ve İstanbul’daki özel bir klinikte tedavinin gerçekleşme umudunun olduğunu gördü.


Şu sıralar esnek saatli kurye olarak başladığı işle evin geçimini sağlayan Candar, evin tüm işlerini yapıyor, annesine de bir bebeğe bakar gibi bakıyor. Annesinin kaslarını rahatlatmak için ona fizik tedavi hareketleri de yaptıran Candar’ın tek istediği ise 40 bin liralık tedavi ücretini bularak umudunu yeşertmek, annesini tekrar yürütüp tekrar konuşmasını sağlamak.



Her gün telefon geliyordu


Okul hayatındayken yaşadıklarını anlatan Erdem Candar, geçmişte geçirdiği zorlu süreci şu sözlerle anlattı:


“Babam 2006 yılında koah kalp yetmezliği teşhisi konuldu. O zaman ben lisede okuyordum. Lisede okurken sürekli bana zabıtalar, doktorlardan ‘babanız yoğum bakımdadır’ diye sürekli telefon geliyordu. Başarılı bir dersim vardı benim fakat babamın durumuna bakacak hiç kimsemizde olmadığı için ben ilgilenmek zorundaydım. Babamın hayatını kaybedene kadar sürekli ben ilgilendim. Okulumu gerekirse terk ettim ve okulumdan kaldım. Fakat 2006’nın Nisan ayında babam vefat etti.”



"Bu ülkede imkansız diye bir şey yok"


Babasının vefatının ardından annesiyle birlikte Antalya’da yaşam savaşına başladıklarını belirten Candar, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Burada çalışırken anneme bakıyordum ve onunla birlikte yaşıyorduk. Beraber bir hayat sağlıyorduk birbirimize. Annemin konuşma bozukluğu başladı. Hastalığını öğrenmek için doktora götürdük ancak sinirsel olarak bize yön gösterildi ve sakinleştirici haplar verdiler. Bu sakinleştirici hapı ilk etapta bir hafta kullandı ama her kullandığında 3 gün 4 gün yatakta uyku halindeydi sürekli. Bilinci açık değil kendisi hep uyku içerisindeydi. Kurban Bayramı tatilinde ise annem, ben, arkadaşlarım bir deniz kıyısına gittik. Sabah kahvaltısı yapacağımız sırada annem yerde baygın bir şekilde duruyordu. Biz hemen ambulansa haber verdik. 4 gün orada komada kaldı. Oradaki doktorlardan sürekli bilgi almaya çalıştık. 5 gün felç tedavisi gördü annem. O esnada annemin sağ tarafında hiçbir hareket, kıpırdama yoktu. Tamamen şuur kapalıydı yüzde 98 şuurunun kapalı olduğunu söylediler bize. Doktorlar dedi ki ‘bu hastalık bu şekilde kalıcıdır, bunun tedavisi yoktur.’ Ama ben dedim ki mutlaka bu hastalığın bir tedavisi vardır, bu ülkede imkansız diye bir şey yok”



Tedavi masrafı 40 bin lira


Annesinin felç kaldığını öğrenince doktor doktor gezmeye başladığını anlatan Candar, “Fakat buradaki bütün doktorlar bize dedi ki anneniz ölene kadar konuşamayacak sağ tarafında bir kullanım yapamayacak. Daha sonra İstanbul’da özel bir kliniği olan Profesör Doktor Yusuf Kalko’ya ulaştık. Yusuf Kalko sağ olsun annem gibi bir çok hastalığa faydası olan, annem gibi imkansız denilen hastalıklara ameliyat ederek tekrar kazandıran güzel bir doktordu. Fakat ona ulaşmamız için bizim tam 40 bin liraya ihtiyacımız var” dedi.



“Annem benim yoldaşım, rehberim, sığınağım”


Annesi için mücadelesinin sürdüğünü ifade eden Candar, “Ben sadece annem ile yaşıyorum annemden başka dayanağım sığınağım yani annem benim yoldaşım, rehberim. Onun için uğraştım, onun için mücadele ettim. Bütün devlet kanallarına, devlet insanlarına, halkımızı yardım kampanyasına davet ettim. Fakat bir sonuç alamadım. Babam için eğitimimi aksattım, annem için de işimi bıraktım. Çünkü bir annedir dünyada en kutsal olan bir varlıktır. Sonuçta Allah’ın size bir emanetidir. Ve oda size bir yoldaştır. Sizi dünyaya getiren, sizin için fedakarlık yapan bir insansa onun için canınızı değil bütün ömrünüzü harcasanız da hiçbir şeydir bunun yanında. Annemin bir konuşma terapistine ihtiyaç olduğunu söylediler bunun da saatinin 170 lira olduğunu. Fakat ben hem bakım masrafları için hem annemin bu hastalığa yakalandığından beri harcadığım bütçeye göre sürekli borç içine girerek annemi tedavi ettirmeye çalıştım. Doktor doktor gezdim. İnşallah bunun da üstesinden gelebiliriz” diye konuştu.



Muhtar: “Mahallenin dertlerini dinlerdi”


Belgin Birgül’ün rahatsızlığıyla tüm mahallenin büyük bir üzüntü yaşadığını dile getiren Haşim İşcan Muhtarı Halil Ay ise, “Burada bizim isteğimiz ablamızın düzelmesi. Biran önce sağlığına kavuşması. Yine mahallede oturup mahallenin dertlerini kederlerini paylaşmamız. Önceden sağ olsun kahve yapardı, ‘muhtarım ne isterdin’ derdi. Çiçeği çok severdi ablam, muhtarım ‘çiçek getir, dikelim’ derdi. Konuşmasını özledik, gülmesini ve tekrar mahallenin dertlerini, kederlerini onunla paylaşmak istiyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Fatih’te hareketli gece: Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla saldırıp kapıyı ateşe verdi Fatih’te iddiaya göre, psikolojik sorunları olan bir kişi sesten rahatsız olduğu için üst komşusunun kapısını önce balyoz ve matkapla kırmaya çalıştı, başarılı olamayınca 4 kişinin bulunduğu evin dış kapısını ateşe verdi. Polis, itfaiye ve özel harekat polisleri olaya müdahale ederek saldırganı etkisiz hale getirdi. Olay, saat 01.30 sıralarında Fatih İskenderpaşa Mahallesi Feyzullah Efendi Sokak’ta yaşandı. İddiaya göre, 5 katlı binanın 4’üncü katında oturan psikolojik sorunları olan bir kişi, üst komşularının çıkardığı sesten rahatsız olunca eline aldığı balyoz ve matkapla üst komşusunun kapısına vurarak açmaya çalıştı. 5’inci katta oturan komşuları neye uğradıklarını şaşırarak panik içinde polise haber verdi. Kapıyı balyoz ve matkapla açamayan saldırgan başarılı olamayınca kapıyı ateşe verdi. Özel harekat polisleri saldırganı etkisiz hale getirdi Olay yerine gelen polis ve itfaiye ekipleri balyoz saldırgana müdahale etmekte güçlük çekince olay yerine polis özel harekat ekipleri sevk edildi. Özel harekat ekiplerinin çalışmasıyla saldırgan etkisiz hale getirilirken dairede bulunan 4 kişi itfaiye ekiplerince evin camından merdiven aracıyla tahliye edildi. Binadan dışarı çıkmak istemeyen saldırgan polis özel harekat tarafından etkisiz hale getirilerek sedye ile binadan dışarı çıkarıldı. Sedye ile dışarı çıkarılan saldırgan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Alt komşularının saldırısına uğrayan 4 kişi, saldırgandan şikayetçi olmak ve ifade vermek için polis merkezine götürüldü. Saldırı anında dairede olan ev sahibi Muhammet Enes, “Alt kattaki komşu eve matkapla içeri girmeye çalıştı, evin kapısını yaktı. Balyozla kapıya vurdu. Polisi aradık polis geldi. Camdan bağırıyorum ben polislere, yardımcı olsanıza adam kapıyı yakıyor. Adamı almıyorlar. Özel harekat geldi, tek bir adam ancak alabildi. Saldırgan benim alt komşum, daha önce hiçbir tartışma yaşamadık. Ruh hastası kendisi kuruluyor. Daha önce de biz polis çağırmıştık. Çevik kuvvet gelmişti kapıyı koçbaşıyla kırmıştı. Kapısını biz mi kırdık zannediyor artık. 2-3 akşamda bir geliyor. Daha önce 4-5 defa şikayetçi olduk. Birinci kattaki komşu onu da rahatsız ediyor, saldırıyor. O da şikayetçi oldu ama almıyorlar” dedi. Yanan kapı içeriden cep telefonu kamerasıyla anbean görüntülendi Görüntülerde, evde yaşayan 4 kişinin yaşadığı panik anları ve dışarıdan yanan kapının dumanlarının daireden içeri girdiği anlar görülüyor. Psikolojik sorunları olduğu iddia edilen saldırganın daha önce de aynı daireye matkapla saldırdığı iddia edildi. Hastaneye kaldırılan saldırganın hastanedeki işlemlerinin ardından ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldüğü öğrenilirken ekiplerin olayla ilgili çalışmaları sürüyor.
Aksaray Aksaray’da kontrolden çıkan otobüs bahçe duvarına çarptı: 8 yaralı Aksaray’da önüne aniden bir otomobilin geçmesi üzerine fren yapan tıra, arkadan gelen yolcu otobüsü çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otobüs bir fabrikanın bahçe duvarına çarparak durabildi. Kazada otobüs sürücüsüyle birlikte toplam 8 kişi yaralandı. Kaza saat 02.00 sıralarında Aksaray - Adana Karayolunun 6. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ankara’dan Diyarbakır’a giden Muhammet T. (45) idaresindeki 42 EKB 68 plakalı demir profil yüklü tır, önüne aniden geçen Şammas A. (29) yönetimindeki 68 AE 610 plakalı otomobili son anda fark ederek ani fren yaptı. Ani fren yapmasıyla birlikte tırın arkasından seyreden İstanbul - Adıyaman seferini yapan Murat T. (43) idaresindeki 02 AG 525 plakalı yolcu otobüsü tıra arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otobüs bir fabrikanın bahçe duvarına çarparak durabildi. 21 yolcunun bulunduğu otobüs kazasında otobüs şoförü ve 7 yolcu olmak üzere 8 kişi yaralandı. Kazayı gören diğer sürücüler durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan 3 yaralı ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırılırken, hafif yaralanan 5 yolcuya olay yerinde ayakta müdahale yapıldı. Hastanede tedavi altına alınan otobüs sürücüsü ve 2 yolcunun da durumlarının iyi olduğu öğrenilirken, tır ve otomobil sürücüsü gözaltına alındı. Yaşanan kazayı anlatan tır sürücüsü Muhammet T., “Şahin bir gitti bir geldi derken, ben tanımıyorum sürücüsünü ama önüme durdu. Durunca da ben fren yaptım. Çok sert fren yapmadım aslında yavaştım ben, otobüs de vurmuş arkamdan. Ben Ankara’dan Diyarbakır’a gidiyordum” dedi. Otobüste bunulan yolculardan Kadir Göçer (54) ise “Şahin taksi tırın önünde ani fren yaptı. Tır şoförü de ona vurmamak için ani fren yapıyor. Otobüste ona vurmamak için sağa kırınca duvara vuruyor. İyi ki de duvara vurmuş. Direk tıra vursaydı çok kötü olurdu” diye konuştu. Kazanın ardından yolcular otobüs firması tarafından olay yerine tahsis edilen servis minibüsü ile terminalde bulunan başka bir otobüse taşındı. Kazayla ilgili tahkikat başlatıldı.