GENEL - 13 Temmuz 2018 Cuma 14:32

Doktar, Türk çiftçisinin nabzını ölçtü

A
A
A
Doktar, Türk çiftçisinin nabzını ölçtü

Doktar’ın bu sene ilk defa gerçekleştirdiği Çiftçinin Nabzı Araştırması, Türk zirai üreticisinin yetiştiricilik alışkanlıklarını, gelir değişimini, finansman ve maliyet hesabı uygulamalarını, ürün satış tercihlerini, zirai bilgilerini, yaşama ve teknolojiye karşı bakışlarını, en önemli sorunlarını ve marka tercihlerini ortaya koyarak sektöre yol göstermeyi amaçlıyor.

Doktar’ın bu sene ilk defa gerçekleştirdiği Çiftçinin Nabzı Araştırması, Türk zirai üreticisinin yetiştiricilik alışkanlıklarını, gelir değişimini, finansman ve maliyet hesabı uygulamalarını, ürün satış tercihlerini, zirai bilgilerini, yaşama ve teknolojiye karşı bakışlarını, en önemli sorunlarını ve marka tercihlerini ortaya koyarak sektöre yol göstermeyi amaçlıyor.


Türkiye’nin 81 ilinde, 3000’den fazla üretici ile yapılan Çiftçinin Nabzı, kotalı örneklem ve bilgisayar destekli telefonla görüşme yöntemiyle (CATI), Nisan 2018-Mayıs 2018 arasında yürütüldü ve elde edilen sonuçlar Türkiye bölgesel ürün dağılımlarına göre ağırlıklandırılarak raporlandı.



Çiftçilerin yarısından çoğu maliyet hesabı tutmamakta, vade kullananların yarısı ödediği faizi bilmemektedir.


Sorulan sorular neticesinde üreticilerin %56’sının maliyet hesabı tutmadığı, vade kullanan çiftçilerin ise %48’inin ödediği faizi bilmediği görülüyor. Ayrıca vadeli çalışan çiftçilerin banka, bayi, kredi kooperatifi, tüccar ve fabrika gibi seçeneklerden hangilerini tercih ettikleri ve banka ile çalışmayan çiftçilerin neden bankayı tercih etmedikleri araştırmanın sonuçları arasında yer almakta.


Finansal okur-yazarlık ile ilgili soruların yanında çiftçilerin sigortacılık alışkanlıkları ile ilgili olarak, Türkiye genelinde tarım sigortası yaptıranların oranınının %20’lerde kaldığı, Doğu Anadolu’da ise bu oranın çok daha bir düşük seviyede olduğu görülüyor.



Lisanslı depoculuk çiftçi tarafından bilinmiyor; ürünü tüccara, hasatta, ucuza satıyor


Çiftçinin Nabzı araştırmasında, üreticiye ürününü nasıl, hangi koşullarda kime sattığı ve parasını ne zaman aldığı sorulmuş ve sonuçlar analiz ederek kamuoyuna sunuldu. Bulgulara göre, çiftçi malını en çok tüccarlara (%59) satıyor, birlikler ve fabrikalar daha sonra geliyor. Doğrudan son tüketiciye satış yapan çiftçi oranının ise %10 olduğu görülüyor. Çiftçiler girdilerini ağırlıklı olarak 1 bayiden temin ediyor ve pazarlık güçlerini geliştiremiyorlar. Çiftçilerin %70’i parasını hasatta alıyor. Her 4 çiftçiden 3’ü lisanslı depoları hiç duymamış; kullananların oranı ise %2’yi geçmiyor.



Yetiştiricilik alışkanlıkları açısından modern ve bilgiye dayalı teknikleri uygulama oranları çok düşük kalmakta; en iyi uygulamalar Çukurova ve Akdeniz’de yapılmakta


Çiftçinin Nabzı araştırmasına göre üreticilerin yarısından fazlası toprak analizi yaptırmıyor ve düzenli olarak bir ziraat mühendisi ile çalışmıyor. Zirai teknikler konusunda en iyi uygulama oranları Çukurova ve Akdeniz bölgesinden çıkarken ürün grubu olarak bakıldığında “Tahıl” grubu bu uygulamalarda zayıf kalıyor.


Araştırmada ayrıca tarımsal faaliyetleri ve davranışlarını detaylı sorular ile inceledi. Çiftçilerin alım-satım kararları üzerinde etkisi olan taraflardan bayilerin, İl/İlçe Tarım Müdürlüklerinin, ziraat odalarının, serbest danışmanların ve ilaç ile gübre satış temsilcilerinin çiftçi ile etkileşimleri ölçüldü, bölgesel ve ürün grubu bazında daha etkili oyuncular belirlendi.



Finansal ve yetiştiriclik yetkinlikleri gelişmeyen çiftçinin geliri düşüyor, tarlasına yatırım yapamıyor


Araştırma, üreticilerin büyük bir bölümünün (%84) para biriktiremediklerini ve tarlaları için yeni yatırım yapmadıklarını ortaya koydu. Diğer taraftan çiftçilerin arazilerini satmayı düşünmediği (%84) ve çiftçiliğe devam etmek istediği görülüyor.



Türk çiftçisi toprağına bağlı ancak para kazanamıyor, işinden gururlu ancak üreticiye saygı duyulmadığını düşünüyor


Her 4 çiftçiden 3’ü yaptığı işten gurur duymakta ancak kendi çocuklarının bu işe devam etmesine sıcak bakanların oranı %30’larda kalmakta. Çiftçilerin yarısından fazlasının yaptıkları işin toplumda saygı görmediğini düşündüğü de araştırmanın bulguları arasında.



Üreticinin medya ve teknoloji kullanımı alışkanlıkları incelendi; en çok izlediği kanallar, girdiği siteler ve uygulamalar belirlendi


Türk çiftçisinin %88’inin 10 yıl ve üzeri zamandır çiftçilik ile uğraşmakta olduğunu belirlenen araştırmada, çiftçilerin televizyon, internet ve telefon alışkanlıkları da analiz edildi.


Sonuçlar çiftçilerin yarısının herhangi bir akıllı telefon uygulaması kullandığını ancak teknik konularda, web sitesi, servis ve uygulamalara başvuran çiftçilerin oranının halen oldukça düşük olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte çiftçi büyüklüğü ve yetiştirilen ürünün değeri arttıkça teknik bilgi kaynaklarına ilgi ve erişim artıyor.


Araştırmada, çiftçilere hizmet veren tüm bankalar ve zirai girdi şirketlerine yaklaşımları da soruldu. İlaç, traktör, tohum ve sulama markalarının bilinirlikleri, bölgelere ve ürün gruplarına göre gruplanarak sunuldu.


Araştırma ilgili açıklama yapan Doktar Genel Müdürü Tanzer Bilgen; “Doktar Tarımda dijital dönüşüm ile katma değeri artırmayı amaçlayan bir şirket, bunu başarabilmek için 3 şeyi çok iyi bilmemiz gerekiyor: bitkiyi, teknolojiyi ve çiftçiyi. Teknoloji ve zirai uzmanlık konusunda çok yetkin bir ekibimiz ve gelişmiş ürünlerimiz var, üreticiler ile de çok sık etkileşim yaşıyoruz ancak bununla birlikte Türkiye’de çiftçi davranışlarını inceleyen bir araştırmanın eksikliğini yıllardır hissediyoruz. Çiftçiyi daha iyi anlayabilmek ve bu doğrultuda sektöre ışık tutabilmek için bu araştırmayı her sene düzenli olarak yapmaya karar verdik.” dedi.


Sözlerine devam eden Bilgen, Bizim açımızdan en temel bulgu, çiftçinin işinden gurur duyduğu ve bu işi yapmaya devam edeceği ancak gelirinin artmamasından dolayı çocuklarının bu işi yapmasını istemediği yönünde. Bununla birlikte maliyet hesabı tutmak, sigortalar, depoculuk, toprak analizi, zirai bilgiyi etkin kullanım gibi konularda yeterli bilgi sahipliği yok. Dolayısı ile üreticilik giderek yaşlanan ve temel zirai işletme prensipleri uygulanmadan yapılmakta bu da ülkenin topraklarından alabileceği katma değeri kısıtlamaktadır. Üreticilerin ve özellikle gençlerin zirai işletme yönetimi, finansal okuryazarlık, dijital tarım teknolojileri gibi konularda eğitilmesi ve desteklenmeleri bu doğrultuda ülkemiz için temel bir öncelik olmalı” diye ekledi.



Araştırma Hakkında


Doktar’ın gerçekleştirdiği ilk Çiftçinin Nabzı Araştırması, Türk çiftçisinin profilini ortaya koyma amacıyla yürütüldü. Çalışma kapsamında Türkiye’nin 81 ilinde, 665 ilçeden 3187 üretici ile görüşüldü. Elde edilen sonuçlar bölgesel ve ürün grubu bazında gruplanarak gerçek Türkiye dağılımlarına göre analiz edildi. Araştırma çiftçinin gelir değişimi, finansal davranışları, yetiştiricilik alışkanlıkları, zirai bilgisi, hayata bakışı, teknoloji alışkanlıkları ve tarım markaları ile ilişkisi hakkında pek çok bulguyu ortaya koymaktadır. Araştırmanın tamamını bu adresten görüntüleyebilirsiniz: https://www.slideshare.net/Doktar/doktar-ciftcinin-nabzi/Doktar/doktar-ciftcinin-nabzi



Doktar Hakkında


Tarımsal teknolojinin üretilmesi ve geliştirilmesinde Türkiye’nin ilk ve lider kuruluşu olan Doktar 2012 yılında kurulmuştur. Doktar global ölçekte 500 binden fazla çiftçi ve yüzlerce şirkete dijitalleşme, veriye dayalı verim yönetimi, tarla uzaktan takip ve yönetimi ve çiftçi ilişki yönetimi teknolojileri üretmektedir. Doktar’ın sunduğu ürünler ve çözümler; sulama, gübreleme, ilaçlama gibi günlük tarımsal faaliyetlerin ve çiftçi zirai girdi sağlaycı ilişkilerinin bilgiye dayalı olarak daha etkin ve daha verimli olmasını sağlamaktadır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya UCLG Başkanı Altay: “Bulunduğumuz her yerde Gazze’nin ve mazlum coğrafyalarda sıkıntı çeken Müslüman kardeşlerimizin haklarını savunuyoruz” Dünya Belediyeler Birliği olarak bilinen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı (UCLG) Başkanı ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Kosta Rika’da düzenlenen UCLG Ana Tüzük Komitesi Toplantısına başkanlık etti. Başkan Altay, “Bulunduğumuz her yerde Gazze’nin ve mazlum coğrafyalarda sıkıntı çeken Müslüman kardeşlerimizin haklarını savunuyoruz” dedi. Kosta Rika San Jose Ulusal Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen UCLG Yönetim Kurulu Toplantısı’nın Resmi Açılış Töreninde dünya belediyelerine seslenen Başkan Altay, konuşmasının başında Kosta Rika hükümetine sıcak misafirperverlikleri için teşekkürlerini iletti. “Teşkilatımız, seleflerimizin vizyonunun ebedi bir kanıtıdır” Kosta Rika’da yalnızca yönetim kurulu toplantısı için değil, teşkilatın 20. yılını kutlamak amacıyla da bir araya geldiklerini kaydeden Başkan Altay konuşmasına şöyle devam etti: “Bu güzel buluşmada sizlerle bir arada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Geçtiğimiz günler benim açımdan çok önemliydi. Hemşehrilerimizin büyük desteğiyle Benim Şehrim Konya’nın Belediye Başkanlığına yeniden seçildim. Hepinizin tahmin edebileceği üzere, şehrimde yaşayan vatandaşlarımızın güvenine sahip olmak büyük önem taşıyor ve UCLG’de aktif olarak yer almam için bana güç veriyor. Bu güzel ve tarihi yerde bir araya gelirken, birlikteliğimizi ve köklü iş birliğimizi sağlayan geçmiş mirasımız üzerine biraz düşünmenizi istiyorum. Şehir diplomasisi ile şehirler ve bölgeler arasındaki iş birliği yeni bir olgu değildir. Hatta Birleşmiş Milletler ve Milletler Cemiyeti gibi küresel kurumlardan bile daha eski bir geçmişe sahiptir. Teşkilatımız, seleflerimizin vizyonunun ebedi bir kanıtıdır. Onlar, çok düzeyli yönetişimin küresel zorluklara karşı çözümün bir parçası olacağı bir dünya hayal etmişlerdi. Halkla iç içe ve barış içerisindeki hükümetlerin, dayanışmayı ve kolektif ilerlemeyi teşvik edebileceğini öngördüler. Parçası olmaktan büyük memnuniyet duyduğum UCLG, her gün ve her çalışmasında bu değerli amaç için çabalıyor.” “Teşkilatımızın kurulması, uluslararası belediyecilik hareketinde önemli bir adım olmuştur” Bugün, silahlı çatışmaların gölgesinde ve yaklaşan iklim felaketiyle, uluslararası sistemin felç olduğunu ve karşı karşıya oldukları karmaşık krizleri ele almakta zorlanır duruma geldiklerine dikkati çeken Başkan Altay, “Bu sebeple, hareketimizin ve temsil ettiği ilkelerin önemi hiç bu kadar büyük olmamıştı. 2024 yılında, Dünya Teşkilatımızın şu anki yapısıyla kuruluşunun 20. yılını kutluyoruz. Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı’nın 2004 yılında Paris’te kurulması ve dünyanın dört bir yanından başlıca yerel ve bölgesel yönetim birliklerini bir araya getirmesi, uluslararası belediyecilik hareketinde önemli bir adım olmuştur. UCLG, kendisinden önce gelen yüzyıllık belediye hareketinin doğrudan mirasçısıdır” diye konuştu. “Sürdürülebilir kalkınmanın yeniden tanımlanmasına katkıda bulunmaya hazırız” Kutuplaşmanın uluslararası ilişkileri derinden etkilediği bir dönemde birliğin yenilenen amacına da zaman ayıracaklarını vurgulayan Başkan Altay, “Bu yönetim kurulunun sloganı olan ‘insanların gücü’, yerel ve bölgesel yönetimlerin dünyanın ihtiyaç duyduğu değişimi gerçekleştirme gücünü yani; bizim gücümüzü yansıtmaktadır. Yerel ve bölgesel yönetimlerin temsilcisi olarak sürdürülebilir kalkınmanın yeniden tanımlanmasına katkıda bulunmaya hazırız. Adanmışlığınız, tutkunuz ve ortak vizyonumuza olan sarsılmaz bağlılığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Hep birlikte ‘iyiye doğru olan değişimin mimarları’ olmaya devam edelim, hiç kimseyi ve hiçbir yeri geride bırakmayalım” ifadelerini kullandı. Toplantıya Kosta Rika Devlet Başkanı Birinci Yardımcısı Stephan Brunner, San Jose Belediye Başkanı Johnny Araya, yeni dönemde San Jose Belediye Başkanlığı yapacak Kelvin Cruz, UCLG Genel Sekreteri Emilia Saiz ve üye belediye başkanları katıldı. Başkan Altay UCLG ana tüzük komitesi toplantısına başkanlık etti Açılış konuşmalarının ardından Başkan Altay, 7 kıtadan yönetim kuruluna üye belediye başkanlarının da yer aldığı UCLG Ana Tüzük Toplantısına başkanlık etti. Toplantı sonrası kısa bir değerlendirmede bulunan Başkan Altay, UCLG dönem başkanlığı görevini kesintisiz bir şekilde sürdürdüğünü ifade ederek, “Şu anda ülkemizden çok uzak bir coğrafyada Kosta Rika’da bulunuyoruz. UCLG Ana Tüzük Komitesi Toplantımızı icra ettik. Şehirlerimizin problemi olan başta iklim değişikliği ve göç konuları olmak üzere diğer konularla ilgili istişarelerde ve değerlendirmelerde bulunduk. Ayrıca bulunduğumuz her yerde Gazze başta olmak üzere mazlum coğrafyalarda sıkıntı çeken Müslüman kardeşlerimizin haklarını savunmak için burada görüşlerimizi beyan ediyoruz. UCLG Kosta Rika Yönetim Kurulu toplantımızın şehrimize, ülkemize ve tüm dünyaya hayırlar getirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Gaziantep Prof. Dr. Şahiner, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı Medical Point Gaziantep Hastanesi, akademisyenlerden oluşan uzman ekibini genişletmeye devam ederek, kadrosuna Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner’i dahil etti. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Şahiner, 2002’de Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2011’de Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde Genel Cerrahi Uzmanlık eğitimini tamamlayan Şahiner, 2015 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde (Laparoskopik Kolon & Rektum Cerrahisi), 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde (ÇAPA) tam zamanlı Fellowship öğretim üyesi olarak (Karaciğer Nakli ve İleri Safra Yolları Cerrahisi) eğitimini tamamladı. Şahiner, Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık 10 yıl (2014-2023) öğretim üyeliği yaparak birçok tıp doktoru ve uzmanlık öğrencisine eğitim verdi. Başta karaciğer, safra yolu, pankreas kanseri ve ileri laparoskopik cerrahi yöntemler olmak üzere çeşitli özellikli ameliyatları gerçekleştirerek bölge halkının sağlığına kavuşmasında önemli rol aldı. Şahiner, Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcılığı, Genel Cerrahi Yoğun Bakım Sorumlu Hekimliği, Ameliyathane Sorumlu Hekimliği, Genel Cerrahi Klinik ve İdari Sorumlu Hekimliği, Bilimsel Araştırmalar Komisyon Başkanlığı, AR-GE Kurucu Üyesi ve Başkanlığı, Beslenme Destek Timi Kurucu Üye ve Başkanlığı, Klinik Araştırmalar Etik Kurul Üyeliği ve Başkanlığı, Fakülte Kurulu Üyeliği, Mezuniyet Öncesi Eğitim Komisyon Üyeliği gibi birçok klinik ve idari görevi başarı ile gerçekleştirdi. Şahiner, çok sayıda ulusal ve uluslararası kongrede davetli konuşmacı ve oturum başkanlığı yaptı. 2017 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yılın hekimi ödülüne layık görülen Dr. Şahiner’in bilimsel dernek ve meslek kuruluşlarından da ödülleri bulunmaktadır. Türk Cerrahi Derneği, Türk Hepato-Pankreato-Biliyer Cerrahi Derneği, Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği, Ulusal Endoskopik & Laparoskopik Cerrahi Derneği, Türk Dâhili ve Cerrahi Yoğun Bakımlar Derneği ve Ankara Cerrahi Derneği gibi saygın mesleki kuruluşlara üyelikleri bulunmaktadır.