GENEL - 13 Temmuz 2018 Cuma 20:33

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’dan 15 Temmuz hutbesi

A
A
A
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’dan 15 Temmuz hutbesi

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Hacı Bayram Camii’nde 15 Temmuz konulu hutbe irad etti.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Hacı Bayram Camii’nde 15 Temmuz konulu hutbe irad etti. Erbaş, “Üzerinde yaşadığımız vatan sadece bir toprak parçasından ibaret değildir. Bizim için ecdat diyarıdır. Şehitler emanetidir. Geleceğe sağlam adımlarla yürümek için bağrına yaslandığımız, uğruna canımızı verdiğimiz topraktır vatan” ifadelerine yer verdi.


Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Hacı Bayram Camii’nde 15 Temmuz konulu hutbe irad etti. Erbaş, “Milletimizin her bir ferdinin şüphesiz kabul ettiği bir hakikattir ki üzerinde yaşadığımız vatan sadece bir toprak parçasından ibaret değildir. Bizim için ecdat diyarıdır. Şehitler emanetidir. Geleceğe sağlam adımlarla yürümek için bağrına yaslandığımız, uğruna canımızı verdiğimiz topraktır vatan. Bizler tarih boyunca vatanımıza muhabbetle ve sadakatle bağlandık. Mukaddesatımız uğruna gözümüzü kırpmadan şehadete yürüdük. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda fakirlik ve imkansızlık içinde benzersiz bir varoluş mücadelesi verdik. Fakat hiçbir zaman geri çekilmedik. İman dolu göğüslerimizi nice hayasız akınlara siper ettik. Allah’ın inayeti ve yardımıyla, cesaretimizle, fedakarlığımızla büyük zaferler kazandık” dedi.


Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, hutbesinde şu ifadelere yer verdi:


“15 Temmuz gecesi, sabaha kadar okuduğumuz salalar, getirdiğimiz tekbirler, tesbihat ve yakarışlar, dünyanın dört bir tarafından milletimizin selameti için el açıp yalvaran mümin kardeşlerimizin dualarıyla birleşti. Milletçe tek yürek, yekvücut meydanlara aktık. Birlik ve beraberliğimize, istiklal ve istikbalimize karşı girişilen hain saldırıya hep birlikte dur dedik. İmanımızdan ve vatan aşkımızdan aldığımız o muazzam ruhla hain emelleri boşa çıkardık. Feraset, basiret ve sekînetimizle büyük bir felaketin eşiğinden döndük.


Kardeşlerim!


Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz!’ derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.”


Müminler!


15 Temmuz gecesi maruz kaldığımız işgal girişimi din kisvesine bürünmüştü. Suret-i haktan görünen ama batıla hizmet eden FETÖ Terör Örgütü, imanımızı, ahlaki hassasiyetimizi, peygamber sevgimizi, zekât ve sadakamızı, kurbanlarımızı hâsılı tüm dini değer ve kavramlarımızı istismar etti. Kendi menfaati uğruna milletimizin varlığına, birlik ve beraberliğine, ülkemizin geleceğine kast etti.


Bu hainler, evlatlarımızı ailelerinden kopararak yüreklerinden vatan sevgisini, ümmet şuurunu söküp atmaya kalktı. Barış ve ıslah adı altında dini duyguları sömürerek aslında insanımızı bir güvensizlik girdabına sürükledi. Hâlbuki Peygamberimiz (s.a.s)’in ifadesiyle “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende oldukları kişidir. Mümin, canları ve malları hususunda insanların kendisinden emin oldukları kişidir.”


Kardeşlerim!


Bizim bir tek harfi bile değişmemiş kitabımız, hayatı bütün berraklığıyla bilinen Peygamberimiz, temel ilkeleri apaçık ortada olan bir dinimiz vardır. Rüyalarla, gizemlerle, sinsi planlarla bu dine aykırı sözde İslamî bir dünya kurgulamaya çalışanlar asla muvaffak olamayacaklardır. Unutulmamalıdır ki, Allah ve Rasulü’nü anarak kirli emelleri uğruna dinimizi istismar edenlerin sonu daima hüsrandır. Bu hüsran onları dünyada zillet, ahirette ise azap olarak yakalayacaktır.


Kardeşlerim!


15 Temmuz’a benzer bir girişimi bir daha yaşamamak için bizlere düşen öncelikle din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmeyelim. Aklımızı, irademizi, vicdanımızı sorgulamaksızın bir başkasına teslim etmeyelim. İslam’ı sahih kaynaklarından, iyi niyetli ve güvenilir ellerden öğrenmeye çalışalım. Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimizin sünneti seniyyesi rehberliğinde yaşayalım. Sahabe neslinden günümüze kadar Müslümanların büyük çoğunluğunun üzerinde yürüdüğü mutedil yolun dışında kalan bütün anlayışların sırat-ı müstakimden sapma anlamına geldiğini bilelim. Bizi Allah’a kulluk yerine kendine kul olmaya çağıranlara itibar etmeyelim. Yüzyıllar boyunca topraklarımızda oluşan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkalım.


Hutbemi İslam şairi Mehmet Akif Ersoy’un şu beyti ile bitiriyorum, ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Maltepe’de saz üstatları için 30 yıldır bağlama üretiyor Maltepe’de Erzincanlı bağlama ustası Cihan Doldur 30 yıldır saz üstatları için bağlama üretiyor. İstanbul Maltepe’de yaşayan Erzincanlı bağlama ustası Cihan Doldur 30 yıldır saz üstatları için bağlama üretiyor. Halk müziğinin önemli enstrümanlarından biri olan el emeği bağlama üretimi, teknolojik imkanların artması ve çırakların yetişmemesi nedeniyle son demlerini yaşıyor. Maltepe’de küçük bir atölyede 30 yıla yakındır bağlama yapan Cihan Doldur, ağacın cinsine göre ayda ortalama 5-6 bağlama yapıyor. Bağlama yapmak için maun, dut ve kırmızı ardıç ağaçlarını tercih eden Doldur, bazı bağlamaları ise yaklaşık 6 ayda tamamladığını söyledi. Bağlama yapımını aşama aşama anlatan Doldur, zahmetli ve bir o kadarda emek isteyen bir çalışma olduğunu dile getirdi. 30 yıldır Maltepe’de saz üreten Cihan Doldur, “Kursa yazılmıştım, yengemin bir sazı vardı. Kurs sonrası yengem sazını geri isterdi, dolayısıyla çalışamazdım, yapamazdım. Hiç sazım olmamıştı, zaman ve süreç bizi buralara getirdi. 30 yılı aşkındır bu meslekteyim. Bağlama enstrümanı her şeyden önce beni sesiyle cezbettiği için, amcamında bağlama ustası olmasından dolayı onun yanında başladım. Ahşapa dokunmak çok farklı bir şey. Ben bu işi bir. Meslek gibi görmedim, severek yaptığım bir iş bu. Yeni jenerasyon gençlik biraz daha rahat. Buraya geliyorlar ve ilk başlarda hoşlarıma gidiyor. Tozu, zımparayı zorlukları gördükleri zaman geri adım atıyorlar. Bu iş meşakkatli bir iş, bedenen ve ruhen bu işe kendinizi vermeniz gerekiyor. Gençlerimizde kültürümüze ilgi daha az daha çok batı kültürüne yakınlar ama batıdaki gençlere baktığımızda bizim kültürümüze daha çok meraklılar. Müşteri portföy olarak Çin’e, Afrika’ya, Ruslar’a ve Avrupa’nın bir çok ülkesine saz ürettik. Amerikalı bir arkadaş bizlere Muhlis Akarsu’yu anlattı, eserlerini çaldı. Biz utandık açıkçası.” diye konuştu. (AZ-