YEREL HABERLER - 04 Kasım 2013 Pazartesi 09:46

Günde 2-3 Bardak Süt İçerek Zayıflayın

A
A
A
Günde 2-3 Bardak Süt İçerek Zayıflayın

Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, kalsiyumun zayıflama üzerinde önemli etkisi olduğunu belirterek, "Günde 2-3 bardak kalsiyum deposu süt tüketilmesi zayıflamayı kolaylaştırır" dedi.
Akgül, yaptığı açıklamada, kalsiyumun, kemik ve diş yapısının en temel minerali olduğunu belirterek, "Süt, peynir, yoğurt, ayran ve kefir başta olmak üzere de, kuru baklagiller, ceviz, fındık, badem ve yeşil yapraklı sebzeler ile kuru incir ise önemli kalsiyum kaynakları. Bu yiyeceklerin yeterli miktarda tüketiminin kilo verme üzerinde önemli etkisi bulunuyor" diye konuştu.
Akgül, kalsiyumun zayıflama üzerinde önemli bir etkisi bulunduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Yapılan çeşitli araştırmalar gösteriyor ki, enerjisi kısıtlı yüksek kalsiyum içeren diyetler, düşük kalsiyum içeren diyetlere göre daha fazla kilo kaybı sağlıyor ve yağ yakımını artırıyor. Yine bu çalışmalar bireylerin süt ve süt ürünleri tüketimine yaptıkları diyetlerde ne kadar önem vermeleri gerektiğine de işaret ediyor."
Diyette süt ve süt ürünlerine mutlaka yer verilmesi gerektiğine vurgu yapan Akgül, "Yetişkin bireylerin günlük kalsiyum ihtiyacı yaklaşık 1000 miligramdır. Kişi, günlük kalsiyum ihtiyacını 2-3 bardak süt ve süt ürünleri tüketimiyle rahatça sağlayıp zayıflamaya yardımcı olabilir. Vücudun kalsiyum ihtiyacı, gebelik, emzirme, çocukluk ve menopoz dönemlerinde değişkenlik gösteriyor. Yeterli ve dengeli yağ kaybının sağlanması için kişiye özgü bir diyet programında mutlaka süt ve süt ürünlerine de yer verilmesi gerekiyor" dedi.
Akgül az yağlı ürünlerin tercih edilmesi gerektiğine işaret ederek şöyle devam etti:
"Az yağlı süt ve süt ürünleri tam yağlı ürünlerle karşılaştırıldığında kalsiyum içerikleri değişmiyor. Kilo kontrolünün sağlanmasında az yağlı kalsiyum kaynaklarına yönelmek de aynı şekilde fayda sağlıyor. Hatta kalsiyumun az yağlı olarak tüketilmesi kilo vermeyi de hızlandırıyor."
Yapılan araştırmaların kilolu bireylerin diyetlerindeki süt ve süt ürünlerinin iyi bir kontrol sağlayıcı olduğunu ve insülin direncinin azalmasında da etken olduğunu gösterdiğini ifade eden Akgül, "Bu ürünler kan şekerinizin daha yavaş yükselmesini sağlayarak, uzun süre doygunluk hissetmenize yardımcı oluyor" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.