YEREL HABERLER - 04 Kasım 2013 Pazartesi 10:09

Bir Kişinin Organ Bağışı 6 Kişiye Umut Olabilir

A
A
A
Bir Kişinin Organ Bağışı 6 Kişiye Umut Olabilir

Mersin Devlet Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Uzman Dr. Emine Çiğdem Şanlı, şu anda ülke genelinde organ nakli bekleme listesinde 28 bin 343 hastanın olduğunu ifade ederek, “İnsanlar organ yetmezliğinin kendi başlarına gelebileceğini düşünürlerse o zaman bağışı daha kolay yapabilirler. Unutulmamalıdır ki bir organ 3 ile 6 kişiye umut olabilir” dedi.
3-9 Kasım Organ ve Doku Bağışı Haftası dolayısıyla İHA muhabirine organ bağışı ve nakili konusunda açıklamalarda bulunan Uzman Dr. Emine Çiğdem Şanlı, amaçlarının ve isteklerinin kadavra bağışlarının artması olduğunu söyledi. Bunun içinde öncelikle bu konuyu toplumun bilmesi ve iyi bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Şanlı, “Bugüne kadar konuşulmayan beyin ölümü kavramı var. Bunu anlamak gerekiyor. Bunun dini yönünü bilmek lazım. İnsanlar bilmeden hüküm vermemeli. Bir olayın kendi başlarına gelebileceklerini, kendi çocuğunun da Allah korusun her hangi bir nedenden dolayı organlarının birinde yetmezlik yaşayabileceğini, bu durumda ölüm döşeğindeyken ölen başka bir çocuğun organlarıyla hayata tutunabileceğini düşünmelerini isterim. Yani organ bekleyen hastaların yerlerine kendilerini koymalarını isterim” diye konuştu.
“4 YILDA BÖBREK YETMEZLİĞİ SAYISI 3 KATTAN FAZLA ARTTI”
Mersin’deki tam hasta sayısı bilmediklerini belirten Şanlı, “Bunu bulmak için bütün diyaliz merkezlerini gezmek ve sayıları çıkarmak gerekir. Yalnız hasta burada oluyor, kayıtı Adana’da oluyor. Kaçaklar olduğu için bilemiyoruz. Bakanlık yeni düzenleme getirmek için hazırlanıyor. Bu düzenleme hayata geçtiğinde illerinde hasta sayıları ortaya çıkacaktır. Türkiye'de şu anda 50-60 bin civarında böbrek yetmezliği hastası var. Ancak 4 yıl önce ben bu işe başladığımda bu sayı 17 bin civarındaydı. Yani 4 yılda 3 kattan fazla bir artış olmuş. Bu artış daha da hızla giderdi ancak biraz nakiller arttı yani bir şekilde talepler yerine konulabiliyor. Yoksa bu şu anda daha fazla olabilirdi. Tabi bunun artmasının birçok nedeni var. Eskiden böbrek yetmezliği tespit edilemeden hasta ölüyordu. Tıp bu kadar gelişmemişti, tedavi bu kadar gelişmemişti. Bir de artık insanların yaşam standartları ve yaşam tarzları biraz değişti” şeklinde konuştu.
“İNSANIN BAŞINA GELMEYİNCE ANLAMIYOR”
Herhangi bir organ yetmezliğinin her insanın başına gelebileceğini vurgulayan Şanlı, “Başına gelmeyince de insan anlamıyor. Mersin’de nakil merkezi var. Böbrek naklinin yapıldığı az çok biliniyor ancak karaciğer naklinin yapıldığı bilinmiyor. Bilinmediği için hastalar başka yerlerdeki nakil merkezlerine kayıt oluyorlar. Aslında burada olmaları daha büyük bir avantaj. Çünkü bir kadavra çıktığında almak için 4-5 kişi gelecek. Gelecek, gidecek, yatacak, kalkacak. Bunun bakımı var. Birde hasta yakınlarının kalması var. Tabi buradaki listede de şu anda hasta sayısı çok az. Başka bir yere gidip kayıt yaptırırsa belki 50’inci sırada olacak ama burada 4. veya 5. sırada olabilir” ifadelerini kullandı.
“BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞMİŞ HASTA SAYISI BİN 375 AMA BAĞIŞ SAYISI 319”
Yıl başından 31 Ekim 2013 tarihine kadar Türkiye’de beyin ölümü gerçekleşmiş hasta sayısının bin 375 olduğun altını çizen Şanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlardan organ nakli için izin veren aile sayısı 319. Bunların hepsi de değil 317’si kullanılmış. 317’de fena bir rakam değil. Eskiden daha az kişi organlarını bağışlıyordu. Bazen aile de geç kalabiliyor. Hasta öldükten sonra 1 hafta sonra karar verince organlarını kullanamıyoruz. İnsanda en son duran organ kalptir. O yüzden kalp durduktan sonra hastanın organları kullanılmıyor. Bu beyin ölümlerinin bin 56’sında ise aile organ nakli için izin vermedi. Bu çok büyük bir kayıp. En az 3-4 kişinin her birinin hayatını kurtardığını düşünürseniz çok büyük bir sayı. Kalp hastalarının ölme riski daha büyük. Çünkü onların böbrekte olduğu gibi diyaliz şansı yok. Karaciğer ve akciğer gibi canlıdan nakilde yapılmıyor. Dolayısıyla bir taraftan hasta olurken bir taraftan da ölüyorlar.”
“HASTALARIN 3'DE BİRİ ORGAN NAKLİ BEKLEME LİSTESİNDE KAYITLI"
Önceden beyin ölümlerinin tıp fakültelerinde anlatılıp geçildiğini belirten Şanlı, “Organ nakli diye bir şey yoktu. Açıkçası beyin ölümü gerçekleşmiş hasta bir kenarda ölüyordu. Ancak artık bunlar tespit edilmeye, doktorlarda bilinçlenmeye başlayınca tespit sayısı arttı. Ancak bunu halkı bilgilendirerek bunu artırmak gerekiyor. Evet beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın yeniden hayata dönme şansı yok. Öncelikle bunu insanlara anlatmak gerekir. Şu anda sadece 60 bin civarında böbrek hastası var. Bekleme listesinde ise 20 bin 807 böbrek, 2 bin 44 karaciğer, 390 kalp, 228 pankreas, 37 akciğer, 4 bin 837 kornea olmak üzere toplamda 28 bin 343 hasta var. Yani neredeyse hastaların sadece 3’de biri organ nakli bekleme listesinde kayıtlı. Buda insanların bilgilendirilmediğinden kaynaklanıyor. İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Nerelerde nakil merkezleri var bunu bilmiyor.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Bandırma’da kapalı yöntemle prostat ameliyatı Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tıp fakültesi kurulmasıyla birlikte üroloji kliniği güncel sağlık hizmetlerine devam ediyor. Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tıp fakültesinin kurulması ve hastanenin eğitim ve araştırma hastanesi statüsüne geçmesiyle birlikte üroloji kliniği, en güncel sağlık hizmetlerini sunmaya devam ediyor. Daha önce açık cerrahi ile Bandırma’da çeşitli ilklere imza atan üroloji kliniği, bölgede önemli bir üroloji merkezi haline gelmeye devam ediyor. Son olarak, laparoskopik (kapalı yöntem ile) prostat kanseri ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aykut Başer, hastanenin Bandırma ve çevresine en güncel tedavi yöntemleriyle yüksek kalitede sağlık hizmeti sunduğunu belirterek laparoskopik cerrahi hakkında şunları söyledi: "Laparoskopik radikal prostatektomi, prostat kanseri tedavisinde sıkça kullanılan bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde, cerrah küçük kesiler yaparak bir kamera ve cerrahi aletler aracılığıyla prostat bezini çıkarır. Laparoskopik cerrahi, geleneksel açık cerrahiye kıyasla daha az invazif bir yöntemdir, bu da daha az kan kaybı, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme süreci anlamına gelir. Laparoskopik radikal prostatektomi, prostat kanseri olan erkekler için etkili bir tedavi seçeneği olabilir. Ancak, her hasta için uygun olmayabilir ve tedavi seçenekleri, hastanın bireysel durumuna ve kanserin evresine bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, prostat kanseri teşhisi konmuş hastaların, hatta tüm ürolojik kanserlerinde dahil tedavi seçenekleri hakkında hastanemize başvurarak detaylı bir şekilde bilgi almaları önemlidir."