YEREL HABERLER - 10 Kasım 2013 Pazar 09:50

Kıvanç “sanayi Üretimi Artarak Sürecek”

A
A
A
Kıvanç “sanayi Üretimi Artarak Sürecek”

Adana Sanayi Odası (ADASO) Başkanı Zeki Kıvanç, Eylül ayında sanayi üretimindeki artışın sevindirici olduğunu belirterek, üretimin önümüzdeki süreçte artarak devam etmesi ve Türkiye’nin 2013 yılında yüzde 4’ü geçmesinin beklendiğini söyledi.
TÜİK tarafından açıklanan eylül ayı sanayi üretim rakamlarını değerlendiren ADASO Başkanı Zeki Kıvanç, sanayi üretiminin bir önceki aya göre yüzde 5,8, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.4 artış gösterdiğine dikkat çekerek “Sanayi üretim endeksinde yakın zamanda böyle bir büyüme gerçekleşmemiştir. Rakamlar sanayinin çalıştığına, üretimin arttığına işarettir. Sanayimiz dolu dolu çalışıyor, bu açıkça görülüyor. Üretimin bundan sonra daha çok artacağı inancındayım” dedi.
Avrupa pazarındaki daralma sonucu ihracatta Avrupa ülkelerinin payının yüzde 46’dan yüzde 38 - 39 seviyesine gerilediğini, ancak son aylarda Avrupa’nın resesyondan çıkmaya başlamasıyla pazardaki olumlu gelişmelerle yükselme seyrine girdiğini vurgulayan Kıvanç, Avrupa’dan gelen talep arttıkça ihraç ürünlerinin üretilmesinin gerektiğini, buna paralel üretim artışının daha da yükseleceğini belirtti.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ YÜZDE 4’ÜN ÜZERİNDE BÜYÜYECEK”
ADASO Başkanı Zeki Kıvanç, Orta Vadeli Programda yüzde 3,6, Avrupa Komisyonu’nca yüzde 3,5 olarak öngörülen Türkiye ekonomisindeki büyümenin bugünkü rakamlar dikkate alındığında 2013 sonu itibariyle yüzde 4’ün üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ettiğini bildirdi.
Kıvanç, “Türkiye büyümezse, üretmezse bir yere gelemez. 2023 hedeflerine ulaşmamız için mutlak surette büyümemiz lazım. Sanayinin çalışması, üretim yapılması, istihdam yaratılması gerekiyor. Türkiye onun için de yüzde 4’ün üzerinde büyümelidir” diye konuştu.
“KORUMA SANAYİYİ ÇALIŞTIRIYOR, ÜRETİMİ ARTIRIYOR”
Adana sanayisinde sektör ortalaması yüzde 55 olan kapasite kullanım oranının, tekstil ve konfeksiyon sektöründe yüzde 90-95 civarına ulaştığına dikkat çeken ADASO Başkanı Zeki Kıvanç, dampingli ithal ürünlere karşı alınan koruma önlemlerinin sanayiyi çalıştırdığını ve üretimi artırdığını vurguladı.
Dampingli ithalatın artması ile 2000’li yıllardan itibaren krize giren tekstil sektöründe haksız rekabete dayanamayan birçok işletmenin kapandığını ve sektörün büyük zarara uğradığını belirten Kıvanç, şöyle konuştu:
“EMEK YOĞUN SEKTÖRLERDE ÖNLEM ALINMALI”
“Üçüncü dünya ülkelerinden yapılan tekstil ve konfeksiyon ürünleri ithalatına karşı 2011 yılında ilave gümrük vergileri yürürlüğe girdikten sonra sektörde 150 bin kayıtlı istihdam sağlanmış, yeni yatırımlar gerçekleştirilmiş, ilave yatırımlarla kapasite arıtımına gidilmiş ve bugünkü yüksek kapasitelere erişilmiştir. Ayrıca önlemler yürürlüğe girdikten sonra bu ürünlerin ithalatından dolayı hazine 1.2 milyar dolar ek vergi tahsil etmiş, SGK ilave yeni istihdamdan 700 milyon lira civarında gelir elde etmiştir. Bu da, dampingli ithalata karşı yerli üretime yönelik korumalar sayesinde sanayinin çalıştığının en belirgin göstergesi olmuştur. Bu nedenle emek yoğun sektörlerde bu tür tedbirler alınmalıdır.”
“ADANA TEŞVİKLERDEN YARARLANDIRILMALI”
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana’da 2012’nin ilk 9 ayında 694 milyon lira tutarında bin 381 istihdam taahhüdü ile 59 teşvik belgesi alındığını, bu yılın aynı döneminde ise 871 milyon lira tutarında 61 teşvik belgesi alındığını, bununla 2 bin 477 kişi istihdam taahhüdünde bulunulduğunu bildirdi.
Teşvik belgesine bağlanmış yatırımlarda önemli bir değişiklik görülmediğini ifade eden Kıvanç, “Adana teşvikten mahrum bir bölge olması, yatırımlarda geride kalmasına neden oluyor. Özel önem taşıyan stratejik sektörlerde ancak yatırım olduğunda istifade edebiliyor, genel teşvikten bir şey alamıyor. İşsizlik oranının en yüksek olduğu illerden biri olması nedeniyle Adana’nın teşviklerden mutlaka yararlanmasını önemsiyor ve talep ediyoruz. Bu konuda hükümet nezdinde gerekli girişimler yaparak Adana’nın teşviklerden daha çok istifade etmesi için gerekli girişimlerde bulunacağız” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari TRSM binası yıktırıldı, hastalar yakın bölgeden yer istiyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi (TRSM) binasının depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıktırılması üzerine hastalar mağdur olmamak için aynı bölgeden yeni merkezin açılmasını istiyor. TRSM olarak kullanılan Yüksekova Devlet Hastanesinin eski binası için yapılan deprem analizlerinin olumsuz çıkması sonucu yıkım kararı alındı. Eski binaların ilk bloklarında yıkım işlemi başlatılırken, diğer blok için de tahliye işlemlerine başlandı. Tahliye işlemlerinin ardından binada hizmet veren Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi’nin başka bir yere taşınacağı belirtildi. Merkezde tedavi gören hastalar ise kendilerine tahsis edilecek yeni yerin ilçe merkezine yakın olmasını talep etti. İlçe merkezine uzak bir yerin kendileri için sıkıntı olacağını belirten hastalar, tedaviye gelmekte zorlanacaklarını ve mağduriyet yaşayacaklarını kaydetti. Hastalardan İskender Bozkurt, "Yıkılan yerimiz bizim için önemliydi, burada tedavi oluyorduk. Hocalarımız bizimle birebir ilgilenip derdimize derman oluyorlardı. İlaçlarımızı burada kullanıyorduk. Şu anda uzak bir yere yapılsa servis sorunu yaşayabiliriz. Servis sorunu çözülse bile istenilen saatte hastalar gelemez. Hastaların bazıları sabah, bazıları ise öğleden sonra kalkıyor. Kaymakamımızdan, İl Sağlık Müdürlüğünden ricamız bize en yakın noktada yer versinler. Fazla ağır hastalarımız var, evden gelemiyorlar. Hocalarımız eve gelip hastalarla ilgileniyorlar" dedi. Hastalardan Ahmet Harmancı ise "Şu an kaldığımız bina deprem riski nedeniyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bundan sonra bize yeni bir yer temin edecekler. Ancak çarşıya uzak olursa biz perişan oluruz. Hastalar perişan olur, gelemezler. Etkinliklere katılamazlar. Valimizden, kaymakamımızdan, belediye başkanımızdan ricamız bize yardımcı olsunlar. Biz burada etkinliklerimize devam edelim. Çarşıya yakın bir yer olsun. Bizim istediğimiz bunlar, bizimle ilgilensinler" şeklinde konuştu. 21 yıldır hasta olduğunu ve 7 yıldır merkezde tedavi gördüğünü belirten Harmancı, "Çok memnunuz. Bize yardımcı oluyorlar. Birçok etkinlik yapıyoruz. Bize çok katkıları oluyor, daha iyi toparlanıyoruz. Şu an kendimizi iyi hissediyoruz. Bize yardımcı olurlarsa daha iyi olacağız" ifadelerini kullandı.
Bolu Biyokütle santrali köylüleri bezdirdi Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Pelitözü köyünde faaliyet gösteren Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Biyokütle Santrali’nin vatandaşın tarlasına ve köy mera alanlarına döktüğü atık gübreler tepkiye sebep oldu. Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Pelitözü köyünde faaliyet gösteren Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Biyokütle Santrali, hayvan gübresinden enerji üretiyor. Hayvan gübresinin içerisinde bulunan minerallerin kullanıldığı işlemin ardından geriye atık sıvı gübre kalıyor. Kalan sıvı gübreler, santral çalışanları tarafından Pelitözü köyü sınırları içerisinde bulunan tarla ve mera alanlarına dökülmesi köylüler tarafından tepkiye neden oldu. Şirket yetkililerine durumu bildiren vatandaşlar, herhangi bir geri dönüş alamadıklarını ve durumu yazılı olarak Mudurnu Kaymakamlığı’na bildirdiklerini ifade etti. Köy sınırları içerisinde bulunan mera alanlarına atılan atık sıvı gübreler nedeniyle köylüler, hayvanlarını otlatamadıklarını dile getirdi. “Sıvı veya kuru atıklarını köyümüzün mera alanlarına tarlalarına döküyorlar” Hayvanlarını mera alanlarında otlatamadıklarını söyleyen Mehmet Karpınar, “Mudurnu’nun Pelitözü köyünde kurulmuş olan enerji santralinin, sıvı veya kuru atıklarını köyümüzün mera alanlarına tarlalarına döküyorlar. Sözlü olarak söylememize rağmen gübreleri atmaktan geri durmuyorlar. Hatta benim tarlama bile izinsiz dökmüşler. 2 kilometre uzaklıktan gelerek bütün tarlalara zarar veriyorlar. Bulunduğumuz alandaki, mera alanını gübre ile doldurdular. Biz bunları kaymakamlığa şikayet ettik. Gübre ile doldurdukları alana kanal yolu açarak, gübrenin gitmesini sağlamışlardı. Buraya doldurdukları gübre, yaklaşık 3 kilometre kanal yolundan gitti. Artık ne kadar kamyon sıvı gübre döktülerse” dedi. “Sıvı gübrenin yer altı sularına da karışma riski var” Yer altı sularına sıvı gübrenin karışma riskinin olduğunu söyleyen Mehmet Karpınar, “Şirket yetkilileri ile durumu görüştük. ‘Biz sizin zararınızı karşılayacağız’ diyerek bizi atlattılar. Bizde çareyi basın da bulduk. Gereğinin yapılmasını ilgili kişilerden arz ediyoruz. Bunun zararını bilmiyoruz. Devlet kurumlarına incelettirsin. Bir kamyon alacak yere 5 kamyon atıyorlar. Sonuç ortada. Burada biriken sıvı gübrenin yer altı sularına da karışma riski var. Bunun acilen denetlenmesini istiyoruz”