YEREL HABERLER - 10 Kasım 2013 Pazar 11:12

Meyve Zengini Türkiye’de Üretim De Alan Da Artıyor

A
A
A
Meyve Zengini Türkiye’de Üretim De Alan Da Artıyor

“MEYVE ÜRETİM ALANI 2000-2012 DÖNEMİNDE YÜZDE 24, ÜRETİM YÜZDE 34,2 ARTTI”
“TÜRKİYE’DE 2000 YILINDA 24,8 MİLYON DEKAR OLAN TOPLU MEYVELİK ALANI 2012 YILINDA 30,7 MİLYON DEKARA, 13,4 MİLYON TON OLAN ÜRETİM 18 MİLYON TONA ÇIKTI”
“KİŞİ BAŞINA MEYVE ÜRETİMİ 209 KİLOGRAMDAN 241 KİLOGRAMA ULAŞTI”
“DÜNYADA KÜLTÜRÜ YAPILAN138 MEYVE TÜRÜNDEN, SUBTROPİK MEYVE TÜRLERİ DAHİL 75’İ TÜRKİYE’DE YETİŞTİRİLİYOR”
“BU KADAR ZENGİN ÇEŞİTLİLİK DÜNYADA HİÇBİR ÜLKEDE YOK”
“ÜRETİMDEKİ ARTIŞA KARŞIN YETİŞTİRİLEN MEYVENİN DÖRTTE BİRİ FİYAT, PAKETLEME VE SEVKİYAT SORUNLARI YÜZÜNDEN TÜKETİCİYE ULAŞMADAN ÇÖP GİDİYOR, MİLYARLARCA LİRA KAYBEDİLİYOR”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, meyve zengini Türkiye’de üretimin de alanın da arttığını bildirerek, “meyve üretim alanı 2000-2012 döneminde yüzde 24, üretim yüzde 34,2 arttı” dedi.
Şemsi Bayraktar, 2000 yılında 24 milyon 765 bin 680 dekar olan toplu meyveliklerin alanı, 2012 yılında 30 milyon 706 bin 492 dekara, zeytin, çay, baharat bitkileri dahil 13 milyon 421 bin 100 ton olan üretimin ise 2012 yılında 18 milyon 12 bin 990 tona çıktığını, bu dönemde kişi başına meyve üretiminin 209 kilogramdan 241 kilograma ulaştığını belirtti. Bayraktar, Türkiye’nin zeytin, çay, baharat bitkileri dahil toplam meyve üretiminin bitkisel üretim ikinci tahminlerine göre, 2013 yılında yüzde 1,2’lik artışla 18 milyon 223 bin 590 tona çıkacağını tahmin edildiğini bildirdi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada, meyvelerin yüksek oranda su, yaşam için önem arz eden mineraller, düşük oranda protein, karbonhidrat ve yağ içermeleri nedeniyle sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası olduğunu kaydetti. Meyvelerin bünyelerinde antioksidanlar, bitkisel kimyasallar, diyet lifi gibi yararlı bileşenleri içermeleri nedeniyle de kronik hastalıklara karşı koruyucu özellik taşıdığını belirten Bayraktar, vücudun zararlı maddelerden temizlenmesini de sağladığını vurguladı. Bayraktar, bunların yanı sıra meyveciliğin istihdam, katma değer ve ihracat açısından da tartışılamayacak potansiyeli barındırdığına dikkati çekti.
ÜRETİMDE ÇİN BİRİNCİ, TÜRKİYE ONUNCU
Türkiye’nin sahip olduğu ekolojik yapısı ve iklim özellikleri bakımından bazı tropik türler dışında birçok meyve türünün yetiştirilmesine elverişli olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemiz meyvede fevkalade önemli bir potansiyele sahiptir. Bugün dünya üzerinde kültürü yapılan 138 meyve türünden, subtropik meyve türleri de dahil olmak üzere 75’i Türkiye’de yetiştiriliyor. Bu kadar zengin çeşitlilik dünyada hiçbir ülkede yok.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ 2011 yılı verilerine göre dünyada 56,6 milyon hektar alanda, 637,6 milyon ton meyve üretiliyor. Çin, 131,8 milyon tonluk üretimle birinci sırada ve dünya meyve üretiminden yüzde 20,7’lik pay alıyor. Çin’i 74,8 milyon ton üretim ve yüzde 11,7 payla Hindistan, 41 milyon ton üretim ve yüzde 6,4 payla Brezilya, 27,1 milyon ton üretim ve yüzde 4,25 payla ABD izliyor. Beşinci sırada 17,4 milyon ton üretim yüzde 2,72 payla İtalya, altıncı sırada 17,2 milyon ton üretim ve yüzde 2,7 payla Endonezya, yedinci sırada 16,2 milyon ton üretim ve yüzde 2,54 payla Meksika, sekizinci sırada 16,1 milyon ton üretim ve yüzde 2,53 payla Filipinler, dokuzuncu sırada 15,6 milyon ton üretim ve yüzde 2,45 payla İspanya, onuncu sırada 14,4 milyon ton üretim ve yüzde 2,3 payla Türkiye bulunuyor.”
KAPAMA BAHÇELER MEYVE ÜRETİMİNİ VE KALİTESİNİ ARTIRDI
Dünyanın en eski meyve kültür alanlarından Türkiye’de meyveciliğin, son yıllarda birçok kesimin ilgisini çektiğini ve büyük bir gelişim gösterdiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Kapama bahçe tesislerinin artması, plantasyonlarda elma, armut gibi meyve türlerinin yanı sıra kiraz, vişne, erik, şeftali gibi türlerde de dünyada yaygın olarak kullanılan bodur ve yarı bodur anaçlarla bahçelerin kurulması önemli bir gelişme olmuştur. Modern meyveciliğe geçişte önemli adımlar atılmıştır. Bu durum yetiştirilen meyvelerin üretim miktarı ve kalitesinin artmasını sağlamıştır.
Tekniğine uygun bir yetiştiriciliğin yapılması ve verimli bir üretimin gerçekleştirilmesi bakımından kapama bahçeler büyük önem taşımaktadır. Kapama bahçelerde,
Dekara dikilen ağaç sayınının fazla olması nedeniyle dekardan daha fazla ürün alınabilmektedir.
Bahçelerde hastalık ve zararlılarla mücadele daha kolay ve etkilidir.
Budama, sulama, gübreleme gibi kültürel işlemlerin yanı sıra hasat işlemleri de daha kolay yapılabilmektedir.
İç ve dış pazar değeri yüksek kaliteli meyve üretimi artmaktadır.
Değişen pazar koşullarına göre üretimi yönlendirmek daha kolay olabilmektedir.
Kapama bahçelerin yaygınlaşması üreticilerimizin teknik bilgi düzeyini arttığı gibi, tarım danışmanı hizmeti alan üretici sayısının da artmasını sağlamaktadır.”
“HEDEF SADECE ÜRETİM ARTIŞI OLMAMALI”
Kapama bahçelerle birlikte tekniğine uygun bir yetiştiriciliğin yapılmasının, verimli ve güvenilir bir üretim şeklinin benimsenmesinin yanı sıra girdi maliyetleri, örgütlenme, pazarlama, paketleme ve sevkiyat konularının sektörün geleceği açısından hayati önemde olduğunu bildiren Bayraktar, “Tabii burada da konu üretimin nasıl değerlendirileceğine geliyor. Çeşitli tahminlere göre yetiştirilen meyvenin dörtte biri fiyat, paketleme ve sevkiyat sorunları yüzünden tüketiciye ulaşmadan çöp gidiyor, milyarlarca lira kaybediliyor” dedi.
“Hedef sadece üretim artışı olmamalı, artan üretimin nasıl pazarlanacağı, fiyat istikrarının nasıl sağlanacağı üzerinde de önemle durulmalıdır. Fiyatlarda istikrar sağlanması çiftçimiz için olmazsa olmazlardan biridir” diyen Bayraktar, ülkemizin sahip olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi, meyveciliğin ülke ekonomisine ve üreticilere olan katkısının artırılmasının en büyük temennileri olduğunu bildirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ünlü Modacı Dilek Hanif Atılım Üniversitesinde Türkiye’nin önde gelen modacılarından Dilek Hanif, Atılım Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğrencileriyle bir araya geldi. Haute couture ve hazır giyim alanında Türkiye’nin en önemli tasarımcılarından biri olan, eserleri gösteri dünyasının yıldızları ve stil ikonları tarafından taşınan Dilek Hanif, bilgi ve deneyimlerini modaya gönül vermiş gençlerle paylaştı. Kültürel mirasımızı, incelik ve ustalıkla tasarımlarına aktaran Dilek Hanif, yaptığı televizyon programlarıyla Anadolu’da yüzyıllar boyunca tekstil alanında oluşan değerlerin bilinmesi ve geleceğe aktarılması konusunda önemli bir misyonu yerine getiriyor. Atılım Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümünün benzer bir amaçla yürüttüğü yıl sonu projesi, ülkemizin dokuma zenginliği konusunda farkındalık oluşturarak, genç modacıların güncel tasarımlarında Anadolu’ya özgü kumaşlar kullanmalarını, tekstil mirasımızın geleceğe taşınmasını amaçlıyor. Söyleşi öncesinde Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümünün düzenlediği sergide dokuz öğrenciye ait eserler incelendi. Kemal Zaim Sunel Konferans Salonunda gerçekleşen söyleşi sonrası Dilek Hanif İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada öğrencilerin projesini çok beğendiğini dile getirdi. Hanif, “Öğrencilerin projesini çok beğendim. Benim halkın sanatı projesinden esinlenen bir program olması dolayısıyla da çok mutlu oldum. Bu projedeki amacımız gençlere yol açan bir alan oluşturmaktı. Atılım Üniversitesi’nin böyle bir projeye sahip çıkması çok önemli. Öğrenciler çok iyi iş çıkarmışlar. Büyük bir keyifle izledim hepsini” ifadelerini kullandı. Anadolu’da tekstil alanındaki unutulmuş değerlerin gün yüzüne çıkarılması için tüm paydaşların beraber hareket etmesi gerektiğini belirten Hanif, “Sektörün büyük markalarla iletişimi benim gibi birçok tasarımcıların, gençlerin ya da üniversitelerin bu üreticilerle yan yana gelmesi büyük firmaların bunlara destek olmasıyla bu çark daha hızlı dönebilir. Çünkü orada yok olmaya yüz tutmuş tezgahların, el sanatlarının tekrardan hayata geçmesi için çarkın döndürülmesi gerekiyor. Onun içinde birilerinin bir yerden başlaması gerekiyor” diye konuştu.
İstanbul “Türkiye, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak’a 13 yıl sonra resmi ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin muhtemel sonuçlarını paylaşan Askeri Stratejist ve Akademisyen Dr. Kemal Olçar, “Türkiye kendi özerk karar mekanizmasıyla Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek ve bunun alt yapısında uluslararası hukuk, insancıl yaklaşım, kazan-kazan iş birliği ve “batısız” güvenlik mimarisi inşası olacaktır” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. 13 yıl sonra yapılan kritik ziyaretin ana gündem maddesi terörle mücadelede iş birliği oldu. Askeri Stratejist Dr. Kemal Olçar, ziyaretin muhtemel sonuçları hakkında değerlendirmede bulundu. Dr. Olçar, “Türkiye Cumhuriyeti’nin başta devlet başkanı olmak üzere güçlü bir ekiple Irak’a yapmış olduğu ziyaretin Irak Devletinin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin tescil edilmesidir. Bu sebeple Erdoğan, özellikle Bağdat yönetimini muhatap almıştır. Irak’ın bütünlüğü önündeki en büyük engel PKK terör örgütüdür. PKK’nın ortadan kaldırılması için Türkiye tarafından mevcut imkân ve kabiliyetleriyle son derece sert bir operasyon planlaması yapılmıştır” ifadelerini kullandı. “Sosyal bütünlük tesis edilebilecek” Irak ve Türkiye’nin güvenlik mimarisinin değişeceğini ve Irak’ın Batılı emperyalistlerden bağımsız siyasi bütünlüğünü gerçekleştireceğini belirten İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Kemal Olçar, “Irak-Türkiye ortaklığı İran’ı da mevcut denkleme dahil olmasını sağlayacak ve Gazze katliamında ihtiyaç duyulan Filistin yanlısı koalisyonun kurulma imkânı ortaya çıkacaktır. Irak’ta yaşayan farklı mezhepsel ve etnik farklılıklar minimize edilecek ve sosyal bütünlük tesis edilebilecek duruma gelecektir” şeklinde konuştu. “Terör örgütünün gerçek yüzü ortaya çıkacak” ABD’nin PKK hamiliğinin zarar göreceğini ve Amerikan çıkarları için bölge insanlarını feda eden terör örgütünün gerçek yüzünün ortaya çıkacağını söyleyen Dr. Olçar, “Irak’ta yaşayan insanların terör penceresinden okunan yaşam tarzı ve algısı ticari ve iktisadi alanların açılmasıyla refah, demokrasi, eğitime ilişkin uygar dünyaya entegrasyonu sağlanabilecektir” dedi. “Türkiye Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek” Dr. Kemal Olçar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye kendi özerk karar mekanizmasıyla Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek ve bunun alt yapısında uluslararası hukuk, insancıl yaklaşım, kazan-kazan iş birliği ve “batısız” güvenlik mimarisi inşası olacaktır. Türkiye enerji ihtiyaçlarını düşük maliyetli bölgeden karşılama şansını elde edebilecektir. Kalkınma Yolu Projesiyle Hindistan-Ortadoğu-Avrupa (IMEC) koridorunu kurulmadan etkisiz hale getirebilecektir. Teknik konularda yapılan anlaşmalar hayata geçirebilirse uzun zamandır ihmal edilen halklar arası temas ve yakınlaşmalar ön yargılardan arındırılarak yeniden tesis edilebilecektir.” “Tüm gelişmeler Irak Devleti’nin samimiyetine bağlı” 5 Haziran 1926 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ve 18 Temmuz 1936 tarihinde 1926 Ankara antlaşmasına getirilen bazı hükümlerin yeniden değerlendirmeye tabi tutularak ek maddelerin eklenebileceğini belirten Dr. Olçar, “Ancak bütün bu gelişmeler Irak Devleti’nin samimiyetine, siyasi bütünlüğünü sağlamasına, PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmesine ve başta ABD ve İran olmak üzere yayılmacı devletlere karşı durabilme iradesine doğrudan bağlıdır” ifadelerini kullandı.
Ankara Quick Sigorta Gülseren - Hüseyin Doğan İlkokulu öğrencilerinden 23 Nisan’a özel “Deprem ve Umut” sergisi Quick Sigorta, Atatürk’ün sadece Türk çocuklarına değil, tüm dünya çocuklarına armağan ettiği ulusal egemenliğin sembolü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, dünyanın birçok ülkesinden gelmiş ailelerin öğrencilerine ev sahipliği yapan Quick Sigorta Gülseren-Hüseyin Doğan İlkokulu’nda ve eşzamanlı olarak Quick Tower’da kutladı. Bu yıl 23 Nisan için Quick Sigorta Gülseren - Hüseyin Doğan İlkokulu öğrencileri 6 Şubat depremlerinde kardeşlerini, evlerini, şehirlerini kaybetmiş arkadaşları için resimler çizdi. Quick Tower’da yer alan Quick Sigorta fuaye alanında sergilenmeye başlayan resimlerin oluşturduğu umut, Alanyalı çocukların minik ellerinden çıkıp Hatay’daki kardeşlerine yeni bir okulun müjdesi oldu. “Deprem ve Umut” adıyla fuaye alanında 27 Nisan’a kadar sergilenecek resimler aynı zamanda sanal ortamda da görülebilecek. Çocuklar QTruck ile doyasıya eğlendi Quick Sigorta, 23 Nisan’da Alanya’da eğitim veren Quick Sigorta Gülseren - Hüseyin Doğan İlkokulu’nda da öğrencilere unutulmaz bir gün yaşatmak için etkinlikler düzenledi. Maher Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Erdemoğlu, Maher Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve ME-Nova Gelişim Eğitim ve Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mine Erdemoğlu ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar ile tüm öğretmen ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte QTruck da alanda yerini aldı. Çocuklar, QTruck ile eğlenceli aktiviteler gerçekleştirirken, sokak oyunları, palyaço gösterileri ve lezzetli atıştırmalıklarla festival havasında dolu dolu bir gün geçirdiler. “Çocuklarımız Quick Sigorta tarafından Hatay’da yaptırılacak ikinci okulunda temelini atmışlardır” Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Atatürk’ün sadece Türk çocuklarına değil tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için şu ifadeleri kullandı: “Okulumuzun öğrencileri 6 Şubat depremlerinde kardeşlerini, evlerini, şehirlerini kaybetmiş ama umutlarını kaybetmemiş arkadaşları için resimler çizdiler. Biz de fuaye alanımızda bu muhteşem eserleri sergiledik. Minik ellerden çıkan duygu dolu bu resimler sadece ‘Deprem ve Umut’ sergimize misafir olmadı, oluşturdukları duyguyla deprem bölgesindeki kardeşlerine umut aşılayan çocuklarımız Quick Sigorta tarafından Hatay’da yaptırılacak ikinci okulunda temelini atmışlardır” dedi. “Mutlu çocuklar, mutlu bir gelecek demek” Quick Sigorta Genel Müdürü Eyüp Özsoy ise coşkuyla geçen etkinlikler ilgili şunları söyledi: “Ulusal egemenliğimizin 104’üncü yılında Atatürk’ün en güzel armağanlarından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı çocukça bir heyecan ve mutlulukla kutluyoruz. Bu sebeple haftalar öncesinden hazırlıklara başladık, çocuklarımızın bugünü neşe içinde geçirebilmesi için hiçbir detayı atlamamaya çalıştık. Mutlu çocuklar, mutlu bir gelecek demek. Geleceğimizi şekillendirecek çocuklarımızın eğitimine katkı sunmak için Quick Sigorta Gülseren - Hüseyin Doğan İlkokulu’nu 2022’de açmış ve çocuklarımıza kazandırmıştık. Ancak binayı yapıp çekilmedik hiç, bugün olduğu gibi hep onların yanında olmaya devam edeceğiz.” Quick Sigorta, çocukların mutluluğunu ve geleceğini ön planda tutarak, topluma katkı sağlamaya devam edecek.
İstanbul Tapu işlemleri için vekalet verirken dikkat Tapu işlemleri için verilen vekaletlerde önemli riskler olduğunu ifade eden Altın Emlak Global Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı, dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler verdi. Özelmacıklı günümüzde verilen vekaletlerin birçoğunun hatalı verildiğini belirtti. Vekalet verme işlemlerinin günümüzde çoğunlukla yanlış yapıldığı ve vekâletin, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği bir sözleşme olduğunu ifade eden Özelmacıklı “Vekalet şekli koşullara bağlı ve karşılıklı güvene dayalı bir sözleşme olduğundan yapılacak işlemin niteliği açıkça tanımlanmış olmalıdır. Vekaletname düzenlemeye yetkili kurum ülkemizde noterlerdir. Yurtdışında yerleşik yurttaşlarımız için Türk Elçilik ve Konsoloslukları vekaletname düzenleyebilirler. Tapu dairelerinde de sıklıkla vekâletli işlemler yapılmaktadır. Lakin bu konudaki risklere dikkat etmek gerekir” dedi. Günümüzde birçok vekâletin hatalı verildiğine dikkat çeken Altın Emlak Global Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Vekaletnamelerin yetki sınırlarını belirtir şekilde sadece o taşınmaz için ve mümkün olduğu kadar süreli verilmelidir. Bugün bir notere gidip standart bir alım vekâleti verdiğinizde, adınıza ipotekli hatta hacizli bir taşınmaz, çok düşük bir bedel gösterilerek satın alınabilir. Verdiğiniz bir satış vekâleti ile de taşınmazınız çok yüksek bir rakama satışa konu olabilir hatta bu vekâlet sınır belirtilmediyse diğer tapu dairelerinde bile kullanılabilir. Bu kadar hassas bir konuda dikkat ederek yetki verilmelidir.” dedi. Vekâletnamede aranan hususlar Tapu Sicil veya Kadastro Müdürlüklerinde kullanılacak vekaletlerin düzenleme şeklinde yapılmış olması gerektiği hatırlatan Özelmacıklı “Vekaleti düzenleyen noterin veya konsolosun adı, adresi ile imza ve mührünü, düzenleme yeri, tarihi ve yevmiye numarası bulunmalıdır. Vekalet verenin kimliği Nüfus hüviyet cüzdanı, Pasaport veya Avukat ise Avukatlık kimlik belgesine göre düzenlenmiş olmalı, T.C. Kimlik numarasını içermeli ve adresi belirtilmelidir. Vekalet verenin son durumunu yansıtır biçimde yeni çekilmiş, kimlik teşhisine elverişli, vesikalık fotoğrafı yapıştırılmış ve mühürlenmiş olmalıdır” dedi. Vekâletnamelerde yetki Vekalet konusu ana işlemin yapılabilmesi için öncelikle yapılması gereken işlemler varsa bu işlemler için ayrı bir yetki almaya gerek olmadığı bilgisini de paylaşan Özelmacıklı “Örneğin vekaletnamedeki sahibi bulunduğum taşınmazları dilediği bedel ve koşullarla satmaya ibaresi, satışa konu taşınmazın varsa öncelikle intikalini ve iştirakının feshini, basit yazım hataları ile belgelenmesi halinde isim yanlışlıklarını yine yanlışlık varsa kaydının düzeltilmesini, kamulaştırılmasını, satış ve kanuni ipotek tesisini ve kanuni ipoteğin terkinini kapsar. Yani satış için verilen ana yetkinin gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak yapılması zorunlu olan tüm işlemleri kapsar. Vekâletnamede aksine hüküm yoksa satış yetkisi tescili ve bedeli almayı da içerir” dedi. Vekâletin sona erme nedenleri Özelmacıklı “Vekâlet ilişkisi aksi kararlaştırılmamış ise taraflardan birinin ölümü, gaiplik hükmünün ilanı, medeni hakların kullanılabilmesi yeteneğinin kaybı, iflas, istifa, azil ve süreye bağlanmış ise sürenin dolması ile son bulur. Kanunda sayılan vekâleti sona erdiren sebeplerden herhangi birisi bulunmadığı sürece hatta düzenleme tarihinin üzerinden 10 yıl veya daha fazla zaman geçse bile o vekâletname ile işlem yapılabilir. Vekaletten azil herhangi bir şekle tabi değildir. Azil noter vasıtasıyla yapılabileceği gibi, dilekçe, mektup ve faks ile de yapılabilir” dedi.