YEREL HABERLER - 21 Kasım 2013 Perşembe 16:04

Türkiye Çapında 40 Belediye Başkanı Yenimahalle’de Toplandı

A
A
A
Türkiye Çapında 40 Belediye Başkanı Yenimahalle’de Toplandı

“2005 YILINDA SATIN ALMA GÜCÜNE GÖRE 42 MİLYAR DOLARLA DÜNYANIN 64’ÜNCÜ BÜYÜK KENTİ OLAN ANKARA’NIN HER YIL YÜZDE 5 BÜYÜYEREK, 2020 YILINDA 87 MİLYAR DOLARLA DÜNYA SIRALAMASINDA 87. SIRAYA ÇIKACAĞI TAHMİN EDİLİYOR“
“SANAYİ ŞEHRİ BESLİYOR, BELEDİYELER ŞEHİRLERDE SANAYİ DESTEKLİYOR. BU İLİŞKİ KAZAN KAZAN İLİŞKİSİ OLARAK SÜRDÜRÜLÜYOR”
PELİN ÜZEK
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara ile ilgili “2005 yılında satın alma gücüne göre 42 milyar dolarla dünyanın 64’üncü büyük kenti olan Ankara’nın her yıl yüzde 5 büyüyerek, 2020 yılında 87 milyar dolarla dünya sıralamasında 87. sıraya çıkacağı tahmin ediliyor “ dedi.
Yenimahalle Belediyesi, Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışmalar Grubu’nun 14. toplantısına ev sahipliği yaptı. Nazım Hikmet Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya, Türkiye çapında 40 belediye başkanı ve Bölgelen Komitesi üyeleri ile Çalışmalar Grubu Başkanı Heinz Lehmann da katıldı.
Toplantı da konuşma yapan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, bir sanayi odası başkanı olarak Türkiye’nin şehirleşme konusunda çok başarılı olamadığını belirterek, “Özellikle büyük illerimiz çok uzun süredir ülkemizde yaşanan terör sorunu nedeniyle çok ciddi göç aldılar. Ankara yılda yaklaşık 100 bin civarında göç alan bir şehir şehir. Doğu, Güneydoğu illerimizdeki bu terörürün sonlandırılmasıyla inşallah oralarda da insanlar iş ve aş bulurlarsa bu göçün azalacağını tahmin ediyorum. Bu ağır göç baskısı altında şehirlerimiz sadece barınma ihtiyacımızı karşılayan ve bunun içerisinde ulaşım ağlarımızı barındıran bir yapıya dönüştü. Bunu yeni belediye başkanlarımız bunun en güzel örneklerinden bir tanesi de Ankara’da Yenimahalle’de yaşamaktayız. Bunu hızlı bir şekilde dönüştürmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
Bir şehrin sanayisinin gelişebilmesi için, ticaretinin gelişebilmesi için belediyeye çok büyük görevler düşmekte olduğunu kaydeden Özdebir, “Öncelikle sadece bir barınma alanı değil, bir kültür, bir sosyalleşme alanı olarak şehri görmemiz gerekiyor. Çünkü bu at yapı, kültürel alt yapı olmadığı takdirde para kazanmanın bir anlamı kalmıyor. Parayı daha iyi yaşamak, daha iyi sağlık hizmeti almak, çocuklarımıza daha iyi eğitim verebilmek için ihtiyacımız. Bu ihtiyacımız karşılanamıyorsa bir ilde, bir bölgede o zaman orada para kazanan insanların durmasını gerektiren bir sebepte kalmıyor. O anlamda da Ankara zenginlerini, sanatçılarını, kültür adamlarını İstanbul’a kaptıran bir ilimiz. Şehirlerimizi planlarken bütün bu faktörlere dikkat etmemiz lazım. Aksi takdirde şehirleşmede, sanayileşmede de başarılı olamayız” değerlendirmesini yaptı.
21’inci yüzyıl sivil toplum örgütlerinin ve illerin rekabetinin öne çıktığı bir yüzyıl olarak devam ettiğini ve geliştiğini kaydeden Özdebir, “ İllerin rekabeti, ülkelerin rekabetini şekillendirecek. Bunun yansımalarını da çeşitli yerlerde görüyoruz. Bu anlamda bakıldığı zaman Ankara, oldukça iyi bir konumda. Öncelikle Yenimahalle üzerinden bakarsak bugün misafiri olduğumuz sayın Fethi Başkan’ın çok başarılı bir planlama gerçekleşmiş durumda. Eski anlayış şehrin belli yerlerinde belli fonksiyonları yüklemek suretiyle, insanların gece yaşadıkları yer, sanayi üretiminin olduğu yer, ticaretin olduğu yer gibi bir yapılanma içerisindeydi. Bu ise bugün şehirlerin büyümesiyle beraber, şehir içerisindeki trafiğin çok yoğunlaşmasına ve insanlar verimli geçebilecek bir çok saatlerini bu trafik içerisinde heba etmesine sebep oluyor. Halbuki Yenimahalle ilçemizde konut alanları ve üretim alanları, ticaret alanları birbirine çok yakın ama birbirini de negatif yönde etkilemeyecek şekilde konumlanmaya başladı. Bu bir başarıdır. Bütün şehirlerimizde de aynı şekilde olması lazım. Bu alanlarda çalışan insanların pek çoğuda hemen bu sanayi bölgelerinin etrafında yaşamaktalar” şeklinde konuştu.
Sanayi, belediye etkileşimi açısından Türkiye’de değişik bir uygulama olduğunu kaydeden Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muhtemelen ülkelerinizin pek çoğunda böyle bir uygulamayı, bizdeki özel sanayi bölgeleriyle ilgili uygulamanın olduğunu zannetmiyorum. Yaklaşık 50 yıldır Türkiye’nin sürdürdüğü sanayi alt yapılarıyla beraber belli bir alan içerisine toplayıp, şehrin çeşitli farklı yerlerinde olabilir. Bu alan içerisindeki tüm belediye hizmetleri de dahil olmak üzere, sanayicinin kendi kendisini yönettiği, organize sanayi bölgeleri var. Bu anlama bakıldığı zaman organize sanayi bölgeleri belediyenin üzerinden bir takım yükleri alan aynı zamanda sanayicinin kendi kendisini idare ettiği kendi imar planını yapma yetkisinin olduğu, kendi inşaat izinlerini ve iş yapabilmekle ilgili izinleri verebildiği ama bu arada belediyenin hakkı olan bir takım vergileri de kendi üyelerinden toplayıp belediyelere intikal ettirdiği bir yapı. Bu yapı içerisinde sanayinin sürdürebilir kalkınma, sürdürülebilirliği açısından gerek çevreyle etkileşimi gerekse şehirle etkileşimi açısından düzenlenmiş bu alanlarımızın şehirlerimizin gelişmesinde büyük etkisi oluyor. Tabi burada belediyelere de düşen görevler var. Belediyelerimizde bu görevleri özellikle Yenimahalle açısından söylüyorum. Çünkü kendi bünyesi içerisinde iki tane organize sanayi bölgesi var. Yeni kurulmakta olan iki tane daha organize sanayi bölgesi, birisi uzay ve havacılık ihtisas organize sanayi bölgesi, biri ise burada artık kabuğuna sığmayan Ostimimizi geniş bir alana taşıyacak bir organize sanayi bölgesi. Bütün bunları da göstermiş oldukları kolaylıklarla beraber şehrin rekabetçi konumunun gelişmesi açısından önümüze açmışlardır. Ben burada hepinizin huzurda sayın Başkana teşekkür ediyorum. Belediye hizmetleri bu şehirde yaşayan insanlardan alınan vergilerle yapılan bir hizmet. O zaman pastayı hep beraber büyütmemiz lazım ki insanlarımıza da daha iyi hizmet sunabilelim. Sanayi şehri besliyor, belediyeler şehirlerde sanayi destekliyor. Bu ilişki kazan kazan ilişkisi olarak sürdürülüyor.”
Konuşmasına Ankara’dan bir örnek vererek devam eden Özdebir, “Sincan ilçesi bundan 20 sene önce bu ilçemizin nüfusu 15 bin civarındaydı. Kurulan bir organize sanayi bölgesinin oraya katkısıyla bugün 500 bin yerleşik, gece nüfusu olan bir ilçeye dönüştü ve bu sanayinin oraya gelmesi oraya yeni yapıların yeni ticaret alanlarının, diğer başka sosyal etkinliklerinde yerine getirilmesine yol açtı. Bu anlamda bakıldığı zaman şehrin gelişimine yön vermede, sanayi bölgeleri önemli bir fonksiyon üstlenmektedir. Tabiki şehrin kanat önderleri de mutlaka karşılıklı ilişkiler içerisinde bu düzenlemeleri birlikte yapmamız lazım. İşbirliğinin tıpkı Yenimahalle’de olduğu gibi sürdürülebilmesi lazım” diye konuştu.
Gelişmeler karşısında Ankara’nın bulunduğu konuma da değinen Özdebir, “2005 yılında satın alma gücüne göre 42 milyar dolarla dünyanın 64’üncü büyük kenti olan Ankara’nın her yıl yüzde 5 büyüyerek, 2020 yılında 87 milyar dolarla dünya sıralamasında 87. sıraya çıkacağı tahmin ediliyor” dedi.
Yapılan araştırmalara göre, Ankara’nın dünyanın en dinamik 75 şehri arasında yer aldığını söyleyen Özdebir, “2010-2025 yılları arasında yüzde 62 oranında büyüyecek. Benim şahsi görüşüm Ankara’nın kent içerisindeki sağlamış olduğu uyumla bu oranında üzerinde büyüyeceği. 21. Yüzyıl şehirlerin rekabetinin şekillendireceği bir yüzyıl olacak diye bu anlamda Ankara, bir takım rollerimizi kaybediyoruz. Ankara’dan İstanbul’a gidiyor maalesef. Bunları durduramadığımız için yerine başka şeyleri koymamız lazım” ifadelerini kullandı.
Özdebir, Ankara’nın ekonomisine de değinerek, sanayi açısından en iyi il ve aynı zamanda en çok istihdamın da olduğu il olduğunu vurguladı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.
Bayburt Bayburt’ta 4 kişinin yaralandığı trafik kazası güvenlik kamerasına yansıdı Bayburt’ta iki otomobilin çarpıştığı ve 4 kişinin yaralandığı trafik kazası, güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza, Bayburt merkez Tuzcuzade Mahallesi, Sıla Kent Konutları önünde meydana geldi. Kazada ikisi sürücü olmak üzere toplam 4 kişi yaralandı. Camları, aynaları paramparça olan, kaput kısmı tamamen hurdaya dönen iki aracın karıştığı kaza ise etrafta bulunan iş yeri güvenlik kameralarına yansıdı. Bayburt merkez Köprülü Kavşak yönüne seyir halinde bulunan 69 AG 003 plakalı otomobil, şehir merkezi istikametine gelen 69 AS 030 plakalı otomobile dönüş yaptığı esnada çarptı. Çarpmanın etkisiyle yoldan çıkan otomobil etrafta marketin, evlerin bulunduğu yola devrildi. 69 AS 030 plakalı otomobil içerisinde bulunan 1’i sürücü 3 kişi, 69 AG 003 plakalı otomobildeki sürücü yaralandı. Market çalışanlarının ve etraftan geçen vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Devrilen otomobilde sıkışan bir kişi ve diğer 2 yaralı araçtan çıkarıldı, sağlık ekiplerince yaralılara ilk müdahaleleri olay yerinde yapıldı. Yaralılar ambulanslarla Bayburt Devlet Hastanesine tedavileri yapılmak üzere götürüldü. Hurdaya dönen otomobil, olay yerine çağrılan çekici yardımıyla yoldan kaldırıldı. İş yeri güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedilen görüntülerde, anayoldan gelen 69 AG 003 plakalı kırmızı aracın, hatalı dönüş yapan 69 AS 030 plakalı araca sert bir şekilde çarptığı görüldü.
Erzincan Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor Erzincan’da meslek lisesi öğrencileri okulun bahçesindeki serada fide yetiştiriciliği yaparak hem öğreniyor hem de ekonomiye katkı sunuyor. Tarım bölümü öğrencileri, serada teorik eğitimlerini uygulama fırsatı buluyor. Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile kurulan seralarda sebze fidesi üretim faaliyeti 2020 yılında başlayarak Tarım Alanı öğretmen ve öğrencileri tarafından kurulduğu yıl 30 bin sebze fidesi üretimi gerçekleştirildi. 2021 yılında Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitim yapıldığı için, sebze ve aromatik bitki fidesi üretim faaliyetleri öğrencilerin okulda olmaması nedeniyle Tarım Alanı öğretmenleri tarafından yapıldı. Okul serasının üretim kapasitesi, pandemi olmasına rağmen, 2021 yılında iki katına çıkarılarak 60 bin adet fideye ulaştı. 2022 yılında ise mevcut serada tam kapasiteye ulaşılarak 90 bin sebze ve aromatik bitki fidesi üretildi. 2023 yılında da serada 95 bin fide üretimi yapıldı. Bu sene ise 110 bin fide üretimi yapıldı. Serada, domates, biber, hıyar, kabak, kavun, karpuz, lahana, patlıcan ve 3 cins aromatik bitki olarak reyhan, kekik, fesleğen üretimi olmak üzere toplamda 35 farklı tür fide üretimi yapılıyor. Üretimde yerelde halkın lezzet olarak en çok tercih ettiği ata tohumları kullanılmaya özen gösterilirken, ticari anlamda üretim yapmak isteyenler için yüksek verimli hibrit türlerin de üretimi gerçekleştiriliyor. Kullanılan tohumların genelde ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 30 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticiler için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı vatandaşlardan oldukça rağbet görüyor. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tuba Bakartepe, “Biz derste gördüğümüz teorik işlemleri serada uygulayabiliyoruz. Serada fidelerimizi yetiştiriyoruz. İlaçlaması, gübrelemesi, sulaması hep bizim elimizden geçiyor. Organik gübreyle kendimizin yetiştirdiği fideleri halkımıza sunuyoruz.” dedi. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı Abdullah Çiftçi’de, “Okulumuzun üretim üssü olan seramızdayız. Bu serada öğretmen ve öğrencilerimizle 100 binin üzerinde fide üretilmiş durumda. Kullanılan tohumların genelinin ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 20 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticilerimiz için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı halkımızın talebi fazla olmaktadır. Ayrıca üretilen fideler sosyal projeler dahilinde ihtiyaçlı ailelere ücretsiz olarak verilerek, öğrencilerimiz nezaretinde söz konusu ailelerin üretim faaliyeti yapmaları ve ailelerin geçimlerine katkı sağlamaları hedeflenmektedir." dedi.