YEREL HABERLER - 14 Ocak 2014 Salı 16:34

Ak Parti-bdp Görüşmesi

A
A
A
Ak Parti-bdp Görüşmesi

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ:
"(ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ) MHP KATILMAZ, DİĞER PARTİLER KATILIRSA ONLAR BERABER UZLAŞABİLİR, BİR METİN ORTAYA KOYABİLİRLERSE, BU METİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ SAĞLAYACAK ÇOĞUNLUKLA MECLİS'TEN GEÇTİĞİ ZAMAN HERHANGİ BİR SORUN YOK. DİĞER 3 PARTİYLE BU ÇALIŞMA YÜRÜYEBİLİR"
BDP GRUP BAŞKANVEKİLİ İDRİS BALUKEN:
"BİR ALTKOMİSYON KURULMASI, BU KOMİSYONUN BELLİ BİR ORTAKLIK İLKESİNİ ESAS ALARAK BİR ÇALIŞMA YÜRÜTMESİNİ VE BU ŞEKİLDE KOMİSYONU GÜNDEMİNE GETİRMESİNİ ÖNERDİK"
ENİSE YAPAR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, anayasa değişikliğine ilişkin, "MHP katılmaz, diğer partiler katılırsa onlar beraber uzlaşabilir, bir metin ortaya koyabilirse, bu metin anayasa değişikliğini sağlayacak çoğunlukla Meclis'ten geçtiği zaman herhangi bir sorun yok. Diğer 3 partiyle bu çalışma yürüyebilir" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, HSYK ile ilgili anayasa değişikliği konusunda BDP grubunu ziyaret etti. Bozdağ, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, Anayasanın 159. maddesinde yapılacak bir değişiklik konusunda her türlü işbirliğine, birlikte çalışmaya hazır olduklarını ifade ettiklerini belirterek, "Sayın Kılıçdaroğlu, Demirtaş basına yaptıkları açıklamalarda anayasa değişikliğine sıcak baktıklarını ifade ettiler. Sayın Başbakanımız da aynı şekilde anayasa değişikliğine sıcak baktıklarını ifade ettiler. Olumlu bir görüşme olduğunu ifade edebiliriz" dedi. Şu anda yapılan görüşmede grup başkanvekillerini 'bizim önerimizi partinin yetkili organlarına götüreceklerini, oradaki karardan sonra kendi düşüncelerini ifade edeceklerini' söylediler. Şu anda bize iletilmiş herhangi bir görüş yok. İletildikten sonra değerlendireceğiz" dedi.
HSYK için oluşturulan modelde herkesin görüşlerinin olabileceğini belirten Bozdağ, "Sayın Başbakanımızın ifade ettiği hususlar da var ama bütün bunların tamamı eğer bir uzlaşma heyeti oluşturulursa o heyet tarafından değerlendirilecektir. O heyetin üzerinde uzlaştığı metin esas olacaktır. Şu anda herkesin bir fikri olabilir ama heyetin çalışmasından sonra netleşecektir" diye konuştu. Bozdağ, AK Parti adına heyette görüşlerinin açıklanacağını ifade etti.
Bozdağ, "Önemli olan anayasa değiştirilecek çoğunluğun biraraya gelmesidir. Tabii biz böylesi bir uzlaşma ortamında MHP'nin de katıldığı, 4 partinin uzlaştığı bir metnin olmasını işin doğrusu daha da önemseriz, doğru buluruz. MHP katılmaz, diğer partiler katılırsa onlar beraber uzlaşabilir, bir metin ortaya koyabilirse, bu metin anayasa değişikliğini sağlayacak çoğunlukla Meclis'ten geçtiği zaman herhangi bir sorun yok. Diğer 3 partiyle bu çalışma yürüyebilir" şeklinde konuştu.
Anayasanın 159. maddesi üzerinde maddenin değişikliği üzerinde birlikte çalışma önerisi götürdüklerini söyleyen Bozdağ, "Kanunla ilgili veya anayasanın 159. maddesinin son fıkrası ile ilgili bir öneri değil. Yeni bir 159 yazma konusunda işbirliği önerisidir" dedi.
Bozdağ, HSYK'nın mevcut yapısının korunup korunmayacağına ilişkin, "anayasa değişikliği konusunda siyasi parti grupları anlaşır, anayasada bu anlaşma değişiklik yapıldığı takdirde zaten ne olacağı anayasa metninde yazılacaktır. Ondan sonra yapılacak değişiklikler de uzlaşmayla yapılacaktır" ifadelerini kullandı.
BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Daha önce AK Parti grubunun yapması gereken ortaklaşma girişimlerinin bugün gecikmeli olarak yapılmasına tanıklık ediyoruz. Biz, bu ziyaretlerin HSYK ile ilgili tartışmalar başlamadan önce mutlaka yapılması gerektiğini ve siyasi partiler arasında mutabakat zemini aranması gerektiğini ifade etmiştik. Bugün de aynı düşüncedeyiz, gecikmeli de olsa böyle bir ziyaretin yapılmasını olumlu buluyoruz" dedi. Bağımsız ve tarafsız bir yargı ve kuvvetler ayrılığının sağlanmasının bir anayasal düzenlemeyle ele alınması gerektiğine işaret eden Baluken, bu konuda daha önce Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na parti olarak sunmuş oldukları bir önerilerinin olduğunu ve bu öneriyi tartıklarını ifade etti.
Baluken, "BDP olarak, böylesi bir uzlaşma arayışına destek vereceğimizi ve bu diyaloğa açık olacağımızı ifade ettik. AK Parti'nin şu anda hazırlamış tasarısının bahsetmiş olduğumuz tarafsız ve bağımsız yargı, kuvvetler ayrılığı ilkesi doğrultusunda katkı sunmadığını düşünüyoruz. O nedenle, önümüzdeki günlerde her siyasi partiden temsilcilerin olduğu bir komisyon kurulmasını, bir altkomisyon kurulması, bu komisyonun belli bir ortaklaşa ilkesini esas alarak bir çalışma yürütmesini ve bu şekilde komisyon gündemine getirmesini önerdik" diye konuştu.
"Bizim açımızdan HSYK'nın bugünkü bürokratik ve vesayetçi durumu da kabul edilemezdir" diyen Baluken, "Mutlaka bununla ilgili bir reformun yapılmasına ihtiyaç var. Demokratik dönüşümü esas almak lazım. Yargının, yürütme ve yasama üzerindeki yön göstermeye çalışan tavrını da kabul etmiyoruz. HSYK'ya seçilecek üyelerin seçimiyle ilgili mümkün olduğunca en geniş temsiliyetin sağlanacağı şekilde kaynakların çeşitliği ve bu demokratik mekanizmalardan seçilmiş üyelerin mutlaka milletin iradesini temsil eden parlamentonun seçiminden geçmesi. Bunun teknik boyutuyla ilgili siyasi partilerin farklı görüşleri var" ifadelerini kullandı.
Baluken, "Biz, barolar üzerinden 10-15 yıllık üzerinden avukatlar üzerinden bir seçim olacaksa orada demokratik bir seçim mekanizmasının olması gerektiğini ifade ettik. Kürsü hakimiyeti olan hakimlerle ilgili karar verilecekse, deneyimini yargıda göstermiş olan hakimler arasından bir seçim. Yani, üniversiteden gelecekse akademi camiasından bir seçimle önerilecek olan üye sayısının 3-4 katı bir liste parlamentoya gelir. Parlamentoda, 3 katlık aday listesi üzerinden bu adaylar seçilir. Bu seçim mekanizmalarından geçmeden parlamentonun seçmesi bir mekanizmayı öngörmüyoruz. İki aşamalı bir seçim sürecinden bahsediyoruz" şeklinde konuştu.
Altkomisyon için bir zaman dilimi olup olmadığını sorulması üzerine Baluken, "Somutlaşmış bir takvim konuşmadık ama biz de bu işin çok fazla zamana yayılmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
AK Parti kanadından somut bir önerinin gelmediğini anlatan Baluken, "Yapılan düzenlemede Adalet Bakanının süper yetkilerle donatıldığıyla ilgili eleştirilerimizi ifade ettik. Tabii ki önümüzde bir altkomisyon kurulacaksa, bunu ayrıntılı bir şekilde tartışmaya ihtiyaç var. Bir ortaklaşma zemini olacaksa bütün siyasi partilerin görüşlerini hem Adalet Bakanı hem de hükümet göz önünde bulundurmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Muhalefetin ortaya koyduğu görüşlere ve önerilere Adalet Bakanı Bozdağ ve Hükümetin mutlaka kulak vermesinin gerektiğini belirten Baluken, "Bir demokratik çalışma yapılacaksa bu öneriler doğrultusunda şekillendirilmesi gerekir. Biz de Adalet Bakanının temsiliyetinin sembolik düzeyde olması gerektiğini ve bu belirtilen yetkilerden arındırılmış olması gerektiği ile ilgili düşüncemizi ifade ettik. O konuda kendileriyle farklı düşünüyoruz" dedi.
Baluken, konuşmasında şunları kaydetti: "Uzun süredir özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve uzun tutukluluk süreleriyle ilgili mutlaka bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Yapmış olduğumuz görüşmelerde de bu konuyu gündeme getirmiştik. Doğal olarak bugün de HSYK gündemi dışında bu konu ve cezaevlerinde yaşanan sıkıntılarla ilgili kendilerine bazı aktarımlarda bulunduk."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Uzm. Dr. Batmaz: "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" Ramazan ayında diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını öneren Uzm. Dr. Leyla Batmaz, "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" dedi. Medical Park Mersin Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Batmaz, şeker hastalığının, sıklığı günden güne artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Diyabet tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin olduğu sağlıklı yaşam tarzının önem taşıdığını vurgulayan Batmaz, "Ramazan ayında insanların beslenme düzeni, uyku düzeni, sirkadiyen ritmi değişmektedir. Oruç tutarken uzun saatler aç ve susuz kalmanın yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içeriği fazla olan besinlerin olduğu sahur ve iftar yemekleri dikkati çekmektedir. Bireyler özellikle iftarda oruçlarını açtıklarında normalden daha büyük porsiyonlar tüketme eğilimindedir. Bu da hastaların şeker düzeylerinde yükselmelere neden olmaktadır" dedi. "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli" Diyabetik bireylerin oruç tutarken ani kan şekeri düşmeleri, kan şekeri yükselmeleri, şeker koması, tansiyon düşüklüğü, vücutta sıvı kayıpları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi risklerle karşılaşabileceğini belirten Uzm. Dr. Batmaz, bu riskleri azaltmak için şeker hastalarının mutlaka doktor kontrolünün yapılması ve tedavisinin düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Batmaz, "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli, risk grubu belirlenmelidir. Düşük ve orta riskli hastalar, riskler anlatılarak ve tedavi düzenlemesi yapılarak yakın takip ile oruç tutabilir" diye konuştu. "Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır" Sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaşanabilecek olumsuzlukların engellenebileceğini dile getiren Batmaz, oruç tutarken beslenmede dikkat edilmesi gereken hususların diğer zamanlardan farklı olmadığına dikkat çekerek, "Günlük kalorinin yaklaşık olarak yüzde 40-50’si karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i yağlardan, yüzde 20-30’u proteinlerden alınmalı. Günlük alınan kalorin öğünlere bölündüğünde ise yüzde 30-40’ı sahura, yüzde 40-50’si iftar, yüzde 20-30’u iftar sonrası atıştırma ve meyve öğününe ayrılmalıdır" ifadelerini kullandı. Aç kalma süresini azaltmak için sahurun mümkün olduğunca geç yenilmesini öneren Batmaz, şöyle konuştu: "İftar ve sahurda sıvı ihtiyacı için bol su, ayran, süt, maden suyu, şekersiz komposto tüketilmelidir. Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Hipoglisemi riskini arttırmamak için yoğun egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Şeker hastası birey eğer oruç tutuyorsa mutlaka yakın çevresinde birileri oruçlu olduğunu bilmelidir. Hipoglisemi durumuna karşı her zaman hastanın yanında şeker, meyve suyu, kuru üzüm ya da şekerli gıda bulunmalıdır."
Kastamonu 1 milyarlık yatırım tersine göçü başlattı Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde 5 yılda yapılan yatırımlar, tersine göçü başlattı. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, “Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırımı kazandırdık” dedi. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç’ın girişimleri neticesinde Devrekani Belediyesi’nin öz kaynakları ile bakanlıkların destekleri ile Kastamonu’nun Devrekani ilçesine son 5 yıllık süre zarfında 1 milyar liranın üzerinde yatırım yapıldı. Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla içme suyu ve isale hattı başta olmak üzere diğer yatırımlarla 500 milyon liralık bir yatırım gerçekleşti. Son 5 yılda kazandırılan yatırımlar ve doğalgazın ilçeye gelmesiyle birlikte her yıl göç veren ilçeye tersine göç başladı. Geçtiğimiz yıllarda 11 bin ila 12 bin civarında olan Devrekani’nin nüfusu son yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nde (ADNKS) 13 bin 886’ya yükseldi. “Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla 500 milyon liralık yatırımı ilçemize kazandırdık” Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla çok önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Başkan Altıkulaç, “Bizler göreve geleli 5 yıl oldu. Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla bu süre zarfında 500 milyon lira civarında bir yatırımı ilçemize kazandırdık. Bunun yanı sıra, diğer kuruluşlar vesilesi ile ilçemize kazandırmış olduğumuz hibelerle 500 milyon lira civarında bir yatırım daha bulunuyor. Bunun zaten 268 milyon lira tutarında yatırımını Organize Hayvancılık Bölgesi oluşturuyor. 500 milyon lirada devletimizin diğer kurumlarından ilçemize yapmış oldukları hibe yatırımlarla ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler bulunuyor. Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde belediyemizin öz kaynakları ve diğer kurumlarımızın yatırımlarıyla ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırım gelmiş oldu. Bundan da son derece memnunuz” dedi. “Devrekanimiz göç veren bir ilçeyken yapılan yatırımlar sayesinde göçü tersine çevirdik” Devrekani’nin yıllardır hep göç verdiğini belirten Başkan Altıkulaç, “Sosyal projelerle birlikte ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler ekonomik anlamda Devrekanimizde ciddi bir hareketlenmeye vesile oldu. Devrekani, hakikaten göç veren bir ilçe konumunda. Geçmiş nüfus sayımlarına bakıldığında Devrekani, dörtte bir oranında bir nüfusu barındırıyordu. Görevde bulunduğumuz süre zarfında Devrekani’de göçü kesinlikle durdurduk, hatta göçü geri çevirdik diyebiliriz. Geçmiş dönemde ilçemize doğalgazında gelmesiyle birlikte yaşam kalitemizde bir hayli yükseldi. Doğalgazın etkisi ve Devrekani Belediyesi olarak bu süre zarfında ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler sayesinde ilçemize geri göçte başladı diyebilirim. Geri göçün başlaması başta esnaftaki hareketlenmeye ve mevcut olan tarım topraklarımızın daha fazla işler hale gelmesine bunun da ülkemize ekonomik anlamda önemli kazanımlara sebep oldu. Bunun yanı sıra ilçemizde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesinin arttığını kesinlikle söyleyebilirim. Bir takım hizmetlerle yakından buluşma fırsatını buldular. Bu da insanların daha mutlu, huzurlu, sağlıklı bir şeklide yaşamlarını sürmelerine vesile oldu. Bu da çok güzel oldu” şeklinde konuştu.
Muş Muş’ta kar kalınlığının 7 metreyi bulduğu yolda çalışma Muş’ta kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için 7/24 esasına göre çalışmalar devam ediyor. İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne bağlı ekiplerin mart ayının son günlerinde kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için başlattığı çalışma tüm hızıyla devam ediyor. Zorlu coğrafyada çığ riskine rağmen 2 bin 500 rakımlı Çavuştepe mevkisinde 3 gündür görev yapan ekipler, yolu kısa sürede açmayı hedefliyor. 10 köy ve 21 mezraya ulaşımın sağlandığı ve köylülerin alternatif olarak kullandığı Üçevler grup köy yolunu açmak için gece gündüz çaba gösteren ekipler, yaklaşık 3 aydır kapalı olan ve kar tabakasının oldukça sertleştiği yolda ilerlemekte güçlük çekiyor. Karın iş makinesinin boyunu aştığı yolda çalışmalarını sürdüren iş makinesi operatörü Kerem Çakır, 25 yıldır karla mücadelede yer aldığını belirterek, "Ben 25 yıldır iş makinesi operatörlüğü yapıyorum. Burada çığ tehlikesi var. Geçen günlerde bir çığ tehlikesi geçirdik. Üçevler grup köy yolunun Çavuştepe mevkisinde karla mücadele çalışmasını yürütüyoruz. Şu anda ovada çiçekler açmış, biz de burada karla mücadelemize devam ediyoruz. Yer yer 6-7 metre kar var. Kar çok sert. Makine çok zorlanıyor. Günde 2-3 kilometre yol açabiliyoruz. Burası rampa. Gece gündüz çift vardiya çalışıyoruz. Biz saat 18.00’dan sonra işi bırakacağız, gece vardiyası gelecek. İki güne kadar yolu ulaşıma açmayı hedefliyoruz. Gördüğünüz gibi iş makinesine 4 zincir taktık. İş makinesi zincirli olmasa gidemeyiz. Aşırı bir rampamız var. Her yerde ilkbahar mevsimi yaşanırken biz karla mücadele ediyoruz. Muş’un en yüksek mevkilerinden biri" şeklinde konuştu.