YEREL HABERLER - 28 Ocak 2014 Salı 19:19

Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü Sergisi

A
A
A
Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü Sergisi

– Antalya’da “Lozan'dan Cumhuriyet'e İsmet İnönü” isimli serginin açılışı İsmet İnönü'nün kızı ve aynı zamanda İnönü Vakfı Başkanı 84 yaşındaki Özden Toker’in katılımıyla gerçekleştirildi.
İsmet İnönü'nün kızı ve aynı zamanda İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, serginin küratörlüğünü yapan Prof. Dr. Zafer Toprak ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın katılımıyla Altın Portakal Sanat Galerisi’nde açılan sergiye Antalyalılar büyük ilgi gösterdi. Prof. Dr. Zafer Toprak, Lozan Antlaşması’nın 90. yıldönümü kapsamında Ankara’nın ardından ikinci kez Antalya’da açıldığını kaydetti. Prof. Dr Toprak, sergide Lozan ve İsmet İnönü’yle ilgili bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan eserlerin görülebileceğini söyledi.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında doğan çocuklardan biri olduğunun altını çizen Toker, Lozan, Cumhuriyet ve İsmet İnönü temalı böyle bir sergi fikrinin oraya atıldığı zaman çok heyecanlandığını söyledi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında doğmanın kendilerine büyük bir mutluluk ve sorumluluk yüklediğini kaydeden Özden Toker, “İsmet İnönü Vakfı merak etmesini araştırmasını istedik. Lozan konusunda her şeyi bu sergiyi gezerek öğrenebilirsiniz. Bu sadece benim ailemin hikayesi değil. Hepimizin ailesinde bunları yaşamış insanlar var. Bir avuç insan olsalardı bu işlerin hiçbiri gerçekleşemezdi. 90 sende Lozan Barış Antlaşması’nın yürürlükte olması temin etmek sadece bir avuç insana nasip olmazdı. Kurtuluş Savaşı’na katılan bu mücadelelerden geçmiş insanlar vardır. Bize ne öğrettiler, doğru olmayı, dürüst olmayı. İnsanları sevmeyi, anlaşmayı, kendiyle barışık etrafıyla hoşgörülü olmayı. Annemden ve babamdan doğruluğu dürüst olmayı cesur olmayı. Kendi fikirlerimizi müdafaa etmeyi öğrendik. Bunların hepsi sizin ailenizde vardı. Şimdi kaldırıldı. Çocukların eskiden ant içtikleri, bir ant vardı. Türküm, doğruyum, çalışkanım’ bir sürü şeyler. Ve en önemlisi benim için yurdumu, milletimi, ülkemi özümden çok sevmek. İşte bana çocuklar hep gelip soruyorlar. Atatürk’ün sizce en büyük tarafı neydi? Atatürk nasıl bu kadar büyük şeyler yaptı? Atatürk ve o kuşak memleketlerini kendilerinden çok seviyorlardı. Kendileri bir şey yapmak için bir yere varmak için çalışmıyorlardı. O kuşağın hepsi Osmanlı İmparatorluğu dönemin de dünyanın her tarafında, savaş vermiş, mücadele etmiş çok gayret etmiş insanlardır. Milli Mücadele döneminde de geçmişteki yanlışları tekrarlamak için Cumhuriyet’i kuruyorlar. Atatürk’ün yaptıkları son dakikada yaptıkları bir şey değil. Çalışarak, okuyarak, araştırma yapmıştır. Her zaman çok çalışmışlardır” dedi.
Toker, sergide bu zorlu süreçlerin hepsinin kısım kısım görülebileceğini kaydetti.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ise serginin ikincisinin Antalya’da açılmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek, “İlk defa Özden Toker hanımefendi ile karşı karşıya geldim. Çok duygulandım. Annesi ve babasına çok benziyor. Sesi de çok benziyor. Özden Toker’i dinlerken İsmet İnönü’yü dinler gibiydim. Türkiye Cumhuriyeti’nin son 91 yılında yaşanılan siyasi gelişmeleri izlediğimiz zaman ne kadar önemli iki tane önemli atamız olduğunu idrak ediyoruz. Lozan’ı okudukça İsmet Paşayı önemli kılan 3 olay vardır. Garp Cephesi Komutanlığı, Lozan kahramanı, demokrasi kahramanıdır” diye konuştu.
Konuşmaları ardından Başkan Akaydın, Toker’e Antalya’nın seramiğe işlenmiş bir fotoğrafını hediye etti.
Daha sonra Başkan Akaydın, Özden Toker ve katılımcılar sergiyi gezdi.
Küratörlüğünü Prof. Dr. Zafer Toprak'ın, tasarımını Çağdaş Arpaç ve Dr. Fatma Türe'nin yaptığı, yeni medya teknolojileriyle düzenlenmiş sergide ziyaretçiler, dokunmatik ekranlar, video enstalasyonlar aracılığıyla interaktif olarak belge ve fotoğraflara ulaşabiliyor.
Lozan’ın imzalanmasından Cumhuriyet’in ilanına, erken Cumhuriyet yıllarından, iç ve dış politikaya kadar çeşitli toplumsal ekonomik ve kültürel dönüşümleri İsmet İnönü ekseninde gözler önüne seren sergi 6 Mart tarihine kadar Cam Piramit arkasındaki Altın Portakal Sanat Galerisi’nde ziyaretçilere açık olacak.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mehmet Ali bebeğin umudu yeşerdi: 60 milyon TL toplandı Mersin Erdemli’de 21 aylık Mehmet Ali bebeğe, 13 günlükken hastalığına teşhis konularak valilik onaylı başlatılan kampanya kapsamında belirlenen 60 milyon TL toplandı. Ailenin umutları toplanan para ile yeşerirken, kısa süre içerisinde tedavi için yurt dışına gidecekleri belirtildi. Erdemli ilçesinde yaşayan baba Abdurrahman (29) anne Sümeyye Gölgeli’nin (26) ikinci çocukları 21 aylık Mehmet Ali bebeğe 13 günlükken SMA Tip 1 teşhisi konuldu. Teşhisin ardından ailenin başvurusu üzerine Mersin Valiliği onaylı kampanya başlatıldı. Erdemli Belediyesi ve Kaymakamlık başta olmak üzere ilçe halkı ve tüm kurumların desteğiyle yürütülen kampanya 19 ayın sonunda tedavi masrafı olan 1 milyon 820 bin dolar (60 milyon TL) toplandı. Müjdeli haberi alan Aile çocukları ile birlikte Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara’yı ziyaret ederek müjdeli haberi verdi. Kampanyanın tamamlanmasından dolay çok mutlu olduğunu belirten Sümeyye Gölgeli, “Bizim kampanyamız Eylül 29’da başladı ve bugün itibariyle yüzde 100’e ulaştı. Mersin Valiliğinden onaylı kampanyaydı zaten. 1 milyon 820 bin doları çok şükür bugün itibariyle hem belediyemizin hem kaymakamlığımızın hem de Erdemli halkının destekleriyle topladık. Allah kısmet ederse Mehmet Ali bundan sonraki süreçte Dubai yolcusu diyoruz. Buradan herkese de çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle belediyemize, kaymakamımıza, Erdemli halkına, Erdemli insanına, Erdemlisine sahip çıktığı için çok teşekkür ediyoruz” dedi. Ziyarette konuşan Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara da “ Henüz 13 günlükken SMA Tip -1 teşhisi konulan Mehmet Ali bebeğimiz için Mersin Valiliğimizce düzenlenen onaylı kampanyamız, bugün itibariyle sonuca ulaşmıştır. Vatandaşlarımızla bu müjdeli haberi paylaşmak istiyoruz. Devlet, millet omuz omuza Erdemlililerimiz yediden yetmişe bu kampanyaya destek verdi. Destek veren bütün hemşerilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. İnşallah Mehmet Ali bebeğimizin yakında sağlıklı bir şekilde bu koridorlarda koştuğunu da göreceğiz. İnşallah hep birlikte şahit olacağız” ifadelerini kullandı. Ailenin vize işlemlerinin ardından Dubai’ye giderek Mehmet Ali bebeğin tedavisine başlayacağı kaydedildi.
Erzincan Besiciler meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı Erzincan’da tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanan meralar ihaleye çıkarıldı. Mera ihalesinde küçükbaş hayvancılıkla uğraşan sürü sahipleri meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı. Erzincan İl Mera Komisyonu tarafından ihaleye çıkartılan meralar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü toplantı salonunda sürü sahiplerine kiralandı. Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin başkanlığında toplanan İl Mera Komisyonunun huzurunda il genelindeki ihtiyaç fazlası 43 mera ve yayla ihaleye çıkarıldı. İhaleye çıkarılan 43 meradan 33’ü sürü sahipleri tarafından kiralandı. İhale öncesinde Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin katılanlara yönelik yaptığı konuşmada meraları kiralayan sürü sahiplerinden imzalayacakları sözleşmelere uymalarını istedi. Her meranın kapasitesinin belirlendiğini ve bu kapasitenin üzerinde hayvan otlatılmasına izin verilmeyeceğini kaydeden Şahin, "kiraya verdiğimiz meraları alan sürü sahipleri sözleşmeye uymak durumundalar. Bu mera ve yaylalar kurallara uygun olarak kullanıldığı takdirde uzun yıllar hayvancılık yapan çiftçilerime hizmet verecektir. Aşırı ve düzensiz otlatma meralarımıza yoğun zarar verecektir. Unutulmamalıdır ki sürdürülebilir bir kalkınmanın ilk şartı mevcut durumu korumaktan geçer. Önümüzdeki yıllarda da bu meraların kullanılacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Adana Uzm. Dr. Kocabaş: “Keneler patlatılmamalı” Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının başlıca bulaştırıcısı olan kenelerin aktifleştiği dönemden başlayarak ülkemizde bahar ve yaz aylarında görüldüğünü belirterek, “Keneler patlatılmamalı” dedi. Medical Park Adana Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin (KKKA) kenelerden bulaşan, ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ve baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ifade etti. “Kene tutunmasından sonra bulguların ortaya çıkma süresi genellikle 1-3 gün” Hastalığın Türkiye’de başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaştığını belirten Uzm. Dr. Ece Ertürk Kocabaş, “Bunun yanı sıra, hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir. Bulguların ortaya çıkma süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün sonra olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir” diye konuştu. “Kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı” Günümüzde KKKA hastalığından korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmadığına değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığın tedavisinin temelini destek tedavisi seçenekleri oluşturmaktadır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ya da kanama durumlarında kan transfüzyonu gibi destek tedaviler verilmekte olup, ayaktan ya da yatarak takip gerekebilir. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Beraberinde hasta kişilerle bulaş riski oluşturan temaslı kişilere de etkinliği tam olarak kanıtlanmamış olsa dahi profilaktik ilaç başlanabilmektedir. Şüpheli kene temasında kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı, mutlaka bir acil servise başvurularak hekim tarafından çıkarılmalı ve temas sonrası takip için değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı. Uzm. Dr. Kocabaş, “Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir” dedi. “Ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riski de o kadar az olur” Uzm. Dr. Kocabaş, dikkat edilmesi gereken diğer önlemleri ise şöyle sıraladı: “Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak elle dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır” dedi. “Hasta ile temas eden kişiler de gerekli korunma önlemlerini almalı” KKKA hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların sağlıklı görünseler bile hastalığı bulaştırabileceğinin unutulmaması gerektiğini işaret eden Kocabaş, bu yüzden hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dr. Kocabaş, hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile de hastalık bulaşabildiğinden hasta ile temas eden kişilerin de gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almaları gerektiğini ifade etti. “Keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalı” Kenenin tutunduğu kişilerin kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler, kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kanını emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için bunlar gibi kulaktan dolma yanlış yöntemlere kesinlikle başvurulmamalıdır” diye konuştu.