YEREL HABERLER - 29 Ocak 2014 Çarşamba 11:35

Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı 14 İle Hizmet Veriyor

A
A
A
Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı 14 İle Hizmet Veriyor

Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki toplam 14 ili kapsayan 7 milyonluk bir nüfusa hizmet veren Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı'nda otopsilere katı Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı ve KTÜ Adli Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Birincioğlu, Türkiye'nin otopsi konusunda hiç bir zaman yabancı ülkelerin gerisinde kalmadığını söyledi.
Otopside en önemli unsurun verilerin elde edilmesi olduğunu belirten Birincioğlu "Bilim her zaman gelişmeye açık. Türkiye’de bunu takip ediyor. Kısmen bazı hususları yabancılardan alıyoruz, cihazlar olsun bilgiler olsun. Kısmen bizim de araştırmalarımız var. Türkiye hiçbir zaman uluslararası düzeyden geride değil. Özellikle bu alanda, vaka sayısı olarak da çok fazla. Üç beş vaka ile yayın yapanlar 50-100 vaka ile kitap oluşturanlar var. Biz binlerce vaka ile uğraşıyoruz. Cihazlar olarak baktığımızda en üst düzeydeki cihazlarla donatılmış vaziyette. Önemli olan husus verilerin elde edilmesidir. Bulguya adli delile en erken zamanda en iyi şekilde en iyi yöntemle elde ederek sonuca ulaşmaktır" dedi.
OTOPSİ RAPORLARINI YORUMLAMAK ÖNEMLİ
"Ortaya çıkan otopsi raporlarının en iyi şekilde işi bilenler tarafından yorumlanması gerekir" diyen Doç. Dr. İsmail Birincioğlu "Cesetler olsun ya da canlılar olsun, üzerlerinde bulunan bir takım izler, az miktardaki zehirler öldürücü olmayabileceği gibi bulunan zehirler de kafaları karıştırabilir. 'Bir şey bulunmamıştır' diye söylenen bir raporda o kişinin zehirlenmemiş anlamına gelmeyebilir. Dolayısıyla hangi yöntemlerin hangi şartlar altında uygulandığının bu konuda deneyimli uzmanlar tarafından yorumlanması, onun sonucuna göre adli mercilere bir yorum sunulması gerekmektedir. İmkanlarımız bu kadardır, bu kadar araştırabildik, bunu yapabildik, bunu yapamadık. Yada şu araştırma yapılabilirse belki ortaya çıkabilir şeklinde yorumlar getirilebilir. Mesela bu konuyla ilgili toplumda merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlendiği yönünde kanıksanmış bir durum var. Bu konuda derinlemesine bilgiye sahip değilim. Sadece Adli Tıp uzmanı olarak yorum yapabilirim. Mutlaka o raporların deneyimli adli tıp uzmanlara tarafından yorumlanması gerekir. Hangi şartlar altında hangi bulgular elde edilmiştir? Hangi şartlarda ceset toprak altında kalmıştır ?, toprak incelenmiş midir ? Cesetten elde edilen bulgular ne kadardır ? Topraktan aynı bulgular elde edilmiş midir ? Bunlar zehirlenmesi için yeterli midir değil midir ? Bence bu rapor kafa karıştırmaktan öte başka hiçbir işe yaramaz diye düşünüyorum. Şüpheler her zaman adli mercilerde sanıklardan yana kullanılır. Kesin bir şey ortaya koyamamışsanız onun varlığı üzerinden gidemezsiniz. Onu yok olarak kabul etmek zorundasınız" şeklinde konuştu.
ALINAN GIDA YADA İLAÇ OTOPSİ SONUCUNU NASIL ETKİLER ?
Adli olaylarda tabiri caizse yalanların havada uçuştuğunu ancak olay yeri incelemesi ve otopsinin bu yalanları ortaya çıkardığını ifade eden Doç. Dr. İsmail Birincioğlu, bazılarının cenaze arabasını dahi görmeye dahi tahammül edemezken kendilerinin işlerini yapabilmek için cesetlerle haşır neşir olduğunu belirtti. Otopside söylenen bilgiler, olay yeri incelemesi gibi faktörlerin çok önemli olduğunu ifade eden Birincioğlu, “Biz bir ceset ile karşı karşıya kaldığımızda tabi ki olay yeri incelemesi çok önemli. Söylenilen bilgiler verilen ifadeler önemli. Adli olaylarda tabiri caizse yalanlar havada uçuşur. Kişi adli olan olaylarda kendi lehine olanları söyler. O nedenle size gelen bilgiler üzerinden veya elde edebileceğiniz belgeler üzerinden ancak hareket edebilirsiniz. Bilmediğiniz bir şeyi arama şansınız yok. On binlerce zehir var. Yani böyle bir yöntem yok. On binlerce zehri her vakada araştıracağız diye bir şey yok. Belli bir rutinimiz var. 100-200-300 neyse cihazların aradığı bir rutin sistem var. O sistem içerisine verirsiniz. Bu sık rastlanan bir zehirlerden biri ise onu bulursunuz” diye konuştu.
Yenilen içilen her şeyin miktarı artığı zaman zehir anlamını taşıdığını belirten Birincioğlu, “Yenilen içilen her şeyin miktarı artığı zaman zehir anlamı taşır. Kişi bir elma yiyerek belki yemek ihtiyacını giderebilir ancak 20 tane yerse zehirlenebilir bunu tam olarak bilemeyiz. Sonuçta bize bir iddia ile gelecek. Bizde onu araştıracağız. Sonuçta söylenen veriler üzerinden hareket etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
OLAY YERİ-OTOPSİ İLİŞKİSİ
Bazen ölüm sebebini net olarak ortaya koyamadıklarını belirten Birincioğlu, şunları söyledi:
“ Aslında 'her olayda bir iz var' denir. Bilimsel olarak gitmek durumundayız. Uluslararası literatürlerde vakalarda otopsi raporunda neticenin belli edilemediği bildirilmektedir. Yaptığımız tüm uğraşlara rağmen ölüm sebebini net bir şekilde ortaya koyamayabiliyorsunuz. Bazen bizim için verilen ifadeler çok önemli olabiliyor. Bir elektrik çarpmasında, araba yıkaması sırasında iki kişi ıslak zeminde ölebilir. Vücuttan elektrik aldığı zamanda otopside vücuttan herhangi bir bulgu elde edemiyorsunuz. Ama bu ifadelerde ve olay yerindeki ifadelerden hareket ederek onlarla birleştirerek bunun bu olayla ilgili olduğunu bilgisi ile sonuçlara gidilebiliyor. Örneğin karnında bıçaklanarak öldürüldükten sonra toprağa gömülmüş bir ceset 2 yıl sonra bulundu. Mesela herhangi bir deri kalmamış sadece kemik var, bir sonuç elde edemeyebilirsiniz. O size verinin ulaşmasına bağlıdır. O verinin sağlıklı olmasına bağlıdır.”
DUYGULAR İŞE YANSITILMIYOR
Bazı vatandaşlar cenaze arabasını dahi görmeye tahammül etmezken kendilerinin cesete dokunduğunu anlatan Birincioğlu, “Tüm adli tıp çalışanları sadece Adli Tıp uzmanlarını değil, vatandaşımız halkımız bir ölünün dahi adını duymak istemezken, onun cenaze arabasında gittiğini bile görmek istemezken, bizle otopsiye bakıyoruz, dokunuyoruz, çalışıyoruz ve normal günlük hayatımıza devam ediyoruz. Ben duygulu bir insanım. Arkadaşımın cenazesine giderken bile duygulanıyorum. Biz duygularımızı işimize karıştırmıyoruz. Ortada adli bir cenazesi olan bir vatandaş topluluğu var. Herkesin her dakika böyle bir ölümle karşı karşıya kalması mümkün değil. Onlara da gereken ihtimamı göstermemiz gerekiyor” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.