YEREL HABERLER - 09 Şubat 2014 Pazar 10:29

Tobb Van Genç Girişimciler Kurulu’ndan İran’a İş Gezisi

A
A
A
Tobb Van Genç Girişimciler Kurulu’ndan İran’a İş Gezisi

TOBB Van Genç Girişimciler Kurulu’nun İran İslam Cumhuriyeti’ne düzenlediği 3 günlük iş gezisi tamamlandı.
Urumiye’nin ardından İran İslam Cumhuriyeti’nin başkenti Tahran’a geçen Genç Girişimciler Kurulu üyeleri, Tahran Uluslar arası İnşaat Yapı Malzemeleri Fuarı’nı gezdiler. Tüm fuarı gezen Türk heyeti, inşaat ve yol yapı malzemelerinin sergilendiği stantları tek tek dolaşarak ürünler hakkında yetkililerden bilgi aldılar. Fuar alanında ayrılan Türk heyeti, İran’ın resmi televizyonu olan 2 Net Week kanalının spikerinin teklifi üzerine yayına katıldılar. İran televizyonuna açıklamalarda bulunan Türk-İran İş Konseyi Başkan Yardımcısı Ayhan Fidan ve TOBB Genç Girişimciler Kurulu Doğu Anadolu Bölge Başkanı Mahmut Köroğlu, fuar ile ilgili izlenimlerini aktardılar. Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkiler hakkında bilgiler veren Fidan ve Köroğlu, özellikle Van’da yatırım yapan sanayicilere sağlanan teşvikler hakkında da bilgi vererek İranlı yatırımcıları Van’a davet ettiler.
Genç Girişimciler, fuarın ardında İran-Türkiye İş Konseyi Başkanı Reza Rami’yi ziyaret ettiler. İran-Türk İş Konseyi’ni ziyaret eden Genç Girişimciler Kurulu üyeleri, İran-Türk İş Konseyi Başkanı Reza Rami ve İran-Türkiye İş Konseyi İş Derneği Başkanı Dr. Jelal Ebrahimi tarafından karşılandılar.
“TİCARİ İŞBİRLİĞİNİN ARTIRILMASINI İSTİYORUZ”
Burada bir açıklama yapan TOBB Genç Girişimciler Kurulu Doğu Anadolu Bölge Başkanı Mahmut Köroğlu, Kapıköy-Razi Sınır Kapısı’nın İran tarafından kalan kısmının tamamlanmadığı sürece ihracatın istenilen seviyelere ulaşamayacağını ifade etti. Köroğlu, yolun bir an önce tamamlanarak kapının büyük araçların transit geçişine açılması gerektiğini söyledi. Köroğlu, “Bu yolun köy yolundan farkı yoktur. Biz Urumiye Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri ile de görüştük. Bu ekip İran ile ticaret yapmak istiyor. Bunun için yolun bir an önce tamamlanması gerekir. İkili ilişkilerin ve ticari işbirliğinin artırılması için 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde büyük bir iş adamı grubu ile tekrar geleceğiz’’ dedi.
“TİCARETİMİZ İSTENİLEN SEVİYEDE DEĞİL”
Türk-İran İş Konseyi Başkan Yardımcısı Ayhan Fidan ise, 280 kilometre kara sınırı olan 2 ülke arasında yapılan ticaretin istenilen seviyede olmadığına dikkat çekerek, “Biz yaş sebze ve meyve ticaretimizin ancak yüzde 10’u gibi bir bölümünü İran ile yapıyoruz. Yıllardır bir türlü bittirilemeyen yolun tamamlanması durumunda ticaret hacmimizin yüzde 80’lere çıkacağını tahmin ediyorum. Buna bir an önce el atmanız gerekir. Biz 250-300 kilometre yol gideceğimize 500-600 kilometre yol gidiyoruz. Bu da aldığımız ürünün maliyetini artırıyor’’ şeklinde konuştu.
“KAPIKÖY-RAZİ KARAYOLUNUN YAPIMINA BAŞLANDI”
Daha sonra bir konuşma yapan İran-Türkiye İş Konseyi İş Derneği Başkanı Dr. Jelal Ebrahimi ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İran’a yaptığı gezi esnasında İran-Türk Müşterek Heyeti’nin bir toplantı yaptığını ve bu toplantıda çok önemli kararlar alındığını söyledi. Bu kararlardan bir tanesinin de Kapıköy-Razi Sınır Kapısı’ndaki yolun yapılması ve yolcuların fazla beklememesi için teknolojik altyapısının tamamlanması olduğunu kaydeden Ebrahimi, “İki ülke arasında yapılan ticarette büyük bir sorun teşkil eden yolun yapılmasına başlandı. Hava şartlarının düzelmesiyle Kapıköy-Razi Karayolu kısa bir sürede tamamlanarak hizmete sokulacak’’ dedi.
“İRAN İLE TERCİHİ TİCARET ANLAŞMASI YAPILDI”
Son olarak açıklamalarda bulanan İran-Türk İş Konseyi Başkanı Reza Rami ise, Türkiye Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın katılımı ile iki ülke arasında bakanlıklar düzeyinde Tercihli Ticaret Antlaşması yapıldığını hatırlattı. Rami, antlaşmanın iki ülkenin millet meclislerince onaylandıktan sonra 2 ay gibi kısa bir sürede hayata geçirileceğini belirtti. Rami, “İran’ın daha önce yönetiminden kaynaklı bazı sıkıntıları vardı. Ancak yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle bunlar yavaş yavaş çözülüyor. Artık bundan sonra her iki tarafın gayretleriyle sorun ve sıkıntıları aşacağız’’ ifadelerini kullandı.
İran iş gezisini merkezi Van’da bulunan Ayanıs Turizm tur operatörlüğü organizasyonu ile gerçekleştiren Türk-İran İş Konseyi Başkan Yardımcısı Ayhan Fidan, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Doğu Anadolu Bölge Başkanı Mahmut Köroğlu ile beraberinde bulunan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Bölge Başkanı Abdullah Tunçdemir, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Üst Kurul Delege Üyesi Sedat Kılıç ile TOBB Van Genç Girişimciler Kurulu Yönetim Kurulu üyeleri Zeki Bukay, Necip Oflas, Turan Cacim ve iş adamları Mehmet Bozali ile Ahmet Demiradam’ın yarın Van’a dönecekleri belirtildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Köyde çıkan yangında çok sayıda yapı küle döndü, 4 hayvan telef oldu Kastamonu’nun Daday ilçesinde köyde çıkan yangında 2 ev, 2 ahır, ambar, samanlık, garaj, sera ve odunluk yanarak kül oldu. Yangında 4 büyükbaş hayvan da telef olurken, köyde çıkan yangın dron ile havadan görüntülendi. Yangının diğer evlere sıçramadan söndürülmesiyle büyük bir felaketin önüne geçilmiş oldu. Olay, Daday ilçesine bağlı Değirmencik köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Vahit Karamehmetoğlu ile oğlu Şaban Karamehmetoğlu’na ait evde, henüz bilinmeyen sebeple yangın çıktı. Rüzgarın etkisiyle yangın diğer yapılara da sıçrayarak büyüdü. Yangını gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirildi. İhbar üzerine köye Kastamonu, Daday ilçesi ve Karabük’ün Eflani ilçesinden itfaiye ekipleri ile Daday Orman İşletme Müdürlüğüne ait arazözler sevk edildi. Rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, ekiplerin yoğun çalışmaları ile diğer evrelere sıçramadan kontrol altına alınarak söndürüldü. 2 ev küle döndü Yangında, Vahit Karamehmetoğlu’na ait 2 ev, 2 ahır, ambar, samanlık, garaj, sera ve odunluk yanarak kullanılamaz hale geldi. Yangında ahırda bulunan 4 büyükbaş hayvan da telef oldu. Yangında samanlığı yanan Ahmet Şekerci, “Köy içinde dolaşıyordum. Yangını görünce söndürmeye geldim ama söndüremedim. Yoğun duman vardı, yangını söndüremedim. Burada bir sürü ev, samanlık, ahır var. Burada iki ev yandı, ahır, samanlıkta yandı, garajda yandı. Hayırseverlerden, devletimizden yardım istiyoruz” dedi. "Yangının neden çıktığını bilemiyoruz" Daday Değirmencik Köyü Muhtarı Ömer Yılmaz da, “Yangını duyar duymaz köye geldim, söndürmek için koşturuyoruz. Yangın nasıl çıktı, bilemiyoruz. Vahit Karamehmetoğlu’na ait iki ev, ahır, samanlık, sera gibi yapılar yandı. Ahırda bulunan 4 büyükbaş hayvan da telef oldu. Yangının neden çıktığını şimdilik bilemiyoruz. Yangını komşular görmüş, bizler de jandarma ve itfaiyeye bildirdik. Onlar da geldiler ve yangını söndürdüler. Şu anda soğutma çalışmaları halen sürüyor” dedi. Öte yandan, Değirmencik köyünde çıkan yangın dron ile havadan görüntülendi. Ekiplerin hızlı müdahalesi ile alevlerin diğer evlere sıçraması ise ihtimal faciayı önledi.
İstanbul DNA hasarını önlemek mümkün olabilir mi Hücrelerin genetik materyalinin depolandığı bir molekül olan DNA’nın kalıtımın temelini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, kalıtsal hastalıkların önlenmesinden kişiselleştirilmiş tedavilere kadar pek çok alanda kullanılan DNA ile ilgili çalışmaların önemini vurguladı. DNA hasarıyla bazı hastalıkların oluşabileceğini belirten Prof. Dr. Irmak Yazıcıoğlu, doğru beslenmek, sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek, kimyasal maddelerden ve radyasyondan kaçınmak, güneşten korunmak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmanın DNA hasarını önlemede etkili olabileceğini söyledi. İstanbul Atlas Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, 25 Nisan Dünya DNA Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada DNA ile ilgili yürütülen bilimsel çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. DNA kalıtımın temelini oluşturur DNA’nın hücrelerin genetik materyalinin depolandığı bir molekül olduğunu ve kalıtımın temelini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Canlı organizmaların, organların ve hücrelerin fenotipik yansımaları, türler arası farklılıklar ve adaptasyonlar DNA dizilimi ve bu dizilimin ifadesi ile ilgilidir. Bu nedenle, DNA’nın yapısı ve fonksiyonu, biyoloji ve genetik biliminin temelini oluşturur” dedi. DNA pek çok alanda etkin rol oynuyor DNA’nın türler arasındaki çeşitliliğin temelini de oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Canlıların gelişimi ve işlevi, kalıtım, genetik çeşitlilik, tıbbi araştırmalar, hastalık tanısı ve tedavisi ve evrimsel araştırmalar gibi canlılığın anlaşılmasını gerektiren alanların temelinde DNA’nın önemi büyüktür. DNA’daki genlerin ifadesi, RNA ve proteinlerin sentezlenmesi yoluyla hücrelerin fonksiyonlarını belirler. DNA, türler arasında çeşitliliğin temelidir. DNA analizi, genetik hastalıkların tanısı, tedavisi ve önlenmesinde etkin rol oynar. Ayrıca, kişiselleştirilmiş terapilerin geliştirilmesine ve ilaçların etkinliğinin artırılmasında rol oynar” diye konuştu. Kalıtımsal hastalıkların önlenmesine katkı sağlayabilir DNA ile ilgili yapılan çalışmaların özellikle sağlık alanında birbirinden farklı sorunların çözümüne katkı sağlayabileceğini ifade eden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Sağlık hizmetlerinin daha etkili, kişiselleştirilmiş ve erişilebilir olmasını hedeflemek sağlık sektöründeki öncelikli amaçlardandır. Güncel teknolojileri kullanarak DNA alanında yapılan araştırmalar ve analizler kalıtımsal hastalıkların önlenmesi yönünde katkı sağlar. Kalıtımsal hastalık riski taşıyan bebekler doğmadan önce genetik danışmanlık ile değerlendirilip embriyo seçimi veya genetik düzenleme gibi uygun yöntemler aileye tavsiye edilebilir” dedi. Farmakogenetik bilim alanı da DNA analizlerini kullanıyor Son yıllarda öne çıkan kişiselleştirilmiş tedaviler ile DNA çalışmaları arasındaki ilişkiye de değinen Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Her bireyin ayrı bir genetik yapısının olması nedeniyle kişiye özel ilaç tedavisini öngören farmakogenetik bilim alanı, DNA analizlerini kullanarak ilaçların etkinliğini artırmak ve aynı zamanda yan etkileri azaltmak için kişiselleştirilmiş tedavilerin geliştirilmesine yönelik genetik faktörleri ortaya çıkarır” diye konuştu. DNA’daki mutasyonların belirlenmesi neden önemli DNA üzerindeki mutasyonların belirlenerek kanserin moleküler mekanizmalarının açığa çıkarıldığını belirten Yazıcıoğlu, “Böylece kişiselleştirilmiş kanser tedavileri geliştirilerek, kanserli hücrelere yönelik hedefli tedavilerin önü açılır. DNA mutasyon tayini ve dizi analizi sonucunda bireye ve topluma özgü genetik hastalıklara yatkınlıklar belirlenerek erken teşhis ve tedavi sağlanması önemlidir” dedi. Kanserin moleküler düzeyde anlaşılmasını sağlıyor DNA ile ilgili bilimsel araştırmaların kanserin moleküler düzeyde anlaşılmasını sağlayarak ilgili genlerin belirlenmesinde önemli bir rol oynadığını ifade eden Yazıcıoğlu, “DNA analizleri ile bireylerin kansere kişisel ve ailevi yatkınlıklarının, epigenetik ve genetik profillerinin ve mutasyonlarının belirlenmesi erken tanı, tedavi, hedefe yönelik kişiselleştirilmiş terapilerin geliştirilmesi, tedaviye direnç mekanizmalarının ortaya çıkarılması, potansiyel terapötik hedeflerin belirlenmesi ve yeni ilaç tasarımları açısından önemli katkı sağlar” diye konuştu. DNA hasarıyla bazı hastalıklar ortaya çıkabiliyor DNA’nın çeşitli faktörlerle hasar görebileceğini belirten Yazıcıoğlu, “Hücresel stres olarak bilinen oksidatif stres, bazı kimyasal karsinojenler, metabolizma ile ortaya çıkan serbest radikaller, güneş ışığı, röntgen gibi tıbbi görüntüleme prosedürleri ve radyoterapi gibi kaynaklardan iyonlaşan radyasyon DNA’da hasar oluşturabilir. Hasarlı DNA’nın onarılamaması sonucunda mutasyonlar birikerek gen ifade ve fonksiyonu etkiler. Bu durum, genetik bozukluklar ile ortaya çıkan kanser, nörodejeneratif hastalıklar, kalp, kas ve kan hastalıkları gibi istenmeyen durumlar ile sonuçlanabilir” dedi. Bu önlemlerle DNA korunabilir DNA hasarını önlemek için birtakım tedbirlerin alınabileceğini ifade eden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Doğru beslenmek, sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek, kimyasal maddelerden ve radyasyondan kaçınmak, güneşten korunmak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmak DNA hasarını önlemek için önemli tedbirlerdir. Bu tür kişisel önlemler sonucu sağlıklı çalışan hücresel mekanizmalarımız ile hücre dışı ve hücre içi kaynaklı serbest radikallerin önüne geçebileceğimiz için DNA hasarına sebep olacak toksik madde ve mutajen maruziyetimiz azalacaktır. Bu önlemler, DNA hasarlarını önlemeye yardımcı olabilir fakat bazı DNA hasarlarını tamamen önlemek mümkün olmayabilir, bu nedenle düzenli sağlık kontrolü yaparak, potansiyel DNA hasarlarını erken tespit etmek ve müdahale etmek doğru bir yaklaşım olacaktır” diye konuştu.
Elazığ Bakır-Maden-Der Başkanı Seyrek’ten, Maden’deki 26 kültür varlığı için koruma vurgusu Maden ilçesinde bulunan 26 tescilli kültür varlığından 14’ünün merkezde, 12’sinin köylerde yer aldığını dile getiren Bakır Maden-Der Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, “Yöneticilerimiz, ilçemiz değerlerinin korunması noktasında gerekli inceleme ve tespitleri yaparak vatandaşlarımıza rehberlik etmeli, yol göstermelidir. Aksi takdirde tarihi öneme sahip geleneksel Maden Evleri başta olmak üzere birçok değerimizi kaybetmiş olacağız” dedi. Bakır Maden Kültür, Turizm, Kalkınma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, 2020 Elazığ ve 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra verilen ağır hasar raporlarına dikkat çekerek, ilçenin kültürel mirasının korunmasının önemine vurgu yaptı. Depremler sonrası yürütülen yıkımlar hakkında basın açıklaması yapan Başkan Seyrek, bu noktada il yöneticilerine seslendi. Dernek Başkanı Seyrek söz konusu açıklamasında, “Bakır Maden-Der olarak ilçemiz değerlerinin tespit edilerek koruma altına alınması ve geleceğe taşınması için birçok tespit ve tescil çalışmasını yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bugün itibariyle ilçemiz sınırlarında 26 tane tescilli kültür varlığı bulunmaktadır. Bu eserlerin 14 tanesi ilçe merkezinde, 12 tanesi köylerimizde yer almaktadır. 24 Ocak 2020 Elazığ ve 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında birçok konuta ağır hasar raporu verildi. Kimi gerçekçi, kimi ise isteğe bağlı olarak düzenlendiği söylentileri toplum içinde konuşulan bu raporlar vatandaşta soru işaretleri oluşturmuş durumda. Sonrasında bilinçsizce ve hızlı bir şekilde yıkım işlemlerine başlandı. Şehri ve vatandaşın geleceğini düşünmeden yapılan bu işlemler geri dönüşü olmayan zararlar verebilir" diye konuştu. İdarecilerin çok yönlü düşünerek dönüşümü yapması gerektiğini vurgulayan Seyrek, "Aksi takdirde bugün büyükşehir olarak isimlendirilen yerleşimler gibi ruhsuz ve insanları mutsuz olan şehirler oluşabilir. Yöneticilerimiz ilçemiz değerlerinin korunması noktasında gerekli inceleme ve tespitleri yaparak vatandaşlarımıza rehberlik etmeli, yol göstermelidir. Aksi takdirde tarihi öneme sahip geleneksel Maden Evleri başta olmak üzere birçok değerimizi kaybetmiş olacağız. Bazı vatandaşların bilinçli ve duyarlı davranarak tarihi öneme sahip evlerine sahip çıktıklarıyla karşılaşıyoruz. Fotoğraflarda görüldüğü gibi hemşerilerimiz geleneksel evlerinin kültür varlığı olarak tescillenmesi için ilgili yerlere başvurmuş, karar alınana kadar konutlarının yıkılmaması için evlerine uyarı yazısı asmışlar. Tescilli kültür varlıkları hak sahiplerine deprem sonrasında devletimiz tarafından önemli destekler veriliyor. Bu sebeple öncelikli olarak tespitlerin yapılması ve derhal gerekli tescil başvurularının yapılması gerekiyor. Bu hususta geçmişteki deneyimlerimiz ve gönüllü akademisyen hocalarımızla sürece katkı sunmaya canı gönülden hazırız. Fakat en önemlisi ilçemizdeki mülki ve mahalli idare makamlarının duyarlılık göstermesidir. Bu hususta kamuoyunun da duyarlı davranmasını rica ediyor, saygılar sunuyoruz” şeklinde konuştu.