YEREL HABERLER - 09 Şubat 2014 Pazar 18:52

Ak Parti Kastamonu Belediye Başkan Adayı Tahsin Babaş

A
A
A
Ak Parti Kastamonu Belediye Başkan Adayı Tahsin Babaş

AK Parti Kastamonu Belediye Başkan Adayı Tahsin Babaş, Kentsel Dönüşüm konusunda halkında yararına olan konuların siyasiler tarafından çarptırılmamasını istedi.
Tahsin Babaş, Kahveciler Odası Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Said Faik Abasıyanık, bir sözünde kahvehaneler için ‘dekansız, doçentsiz, fakültesiz, bütçesiz tamamen bağımsız üniversitelerdir’ demiştir. Kahvehanelerde arkadaşlıklarımızı ve hayır işlerimizi gördük. Bu yüzden geleceğimizi alsam unutmayız. Kahvehaneler, canlı olarak çalışan ve devamlılık sağlayan birer kurumlardır. Burada siyaset yapılır, eğitim görülür. Belediyemizin, kahvehanelerin sorunlarını çözemediklerini faaliyet raporunda gördük. Bizde, kahvehanelerimizi hep birlikte mevzuata uygun bir şekilde sorunlarını çözmeye talibiz. Mevzuatta bir açıklık bulunup kahvehane açılıyor. Bizde, bu sorunları çözmek için varız. Ama sigara içmeyi de asla teşvik etmeyiz” dedi.
“İşaretler, hedefleri olanlar içindir” diyen Babaş, “Bizimde hedeflerimiz var. Ben, halktan gelen destekle aday oldum. Ben, halkın adayıyım. Ben, 25 yıl bu sokaklarda dolaşarak alt ve üst yapısında çalıştım. Halkımız bunları gördü ve aday olmamı destekledi. Peygamber efendimiz, bir sözünde ‘işi, ehline verin’ diyor. Bende, bu işin ehliyim. Belediyecilik, benim mesleğimdir” diye konuştu.
Turhan Topçuoğlu’nun ekibinde kendisinin de bulunduğuna dikkat çeken Tahsin Babaş, şöyle konuştu: “Hem de başrolde bulundum. Belediye, ekip işidir. Bizde, ekibimle birlikte, belediyemizde ki mevcut arkadaşlarımızla daha büyük ve güzel çalışmalara imza atmak istiyoruz”
“HALKIN YARARINA OLAN KONULAR, ÇARPTIRILMASIN”
Özellikle Kentsel Dönüşüm projelerinde halkın yararına olan konuların siyasiler tarafından çarptırıldığına işaret eden Tahsin Babaş, şunları kaydetti: “Kentsel dönüşümün ben, tamamen yanındayım. Kentsel dönüşüm taraftarıyım. Net olarak ortaya koyuyorum, herkesten de bunu beklerim. Kardeşim kentsel dönüşümü yapmayı istiyor musun, istemiyor musun? Yani halkla beraber olsun şunla olsun bunla beraber olsun. Ben tamamen halkın yararına bir mevzuat olarak görüyorum. Halkın tamamen koruyan, onun hayatını koruyan bir proje olarak görüyorum ve bu projeleri destekliyorum. Ve dönüşüm projeleri içinde elimden ne geliyorsa kentimizin her yöresinde olabilir. Vatandaşımızla beraber, vatandaşımızın istemesi çok önemlidir. Vatandaş istiyorsa biz bu kentsel dönüşüm projesini yaparız. Şunu da belirteyim hiçbir projeyi kentsel dönüşüm yapmadan gerçekleştiremezsiniz. Çünkü kentsel dönüşüm, tamamen uygulamada kolaylık getiren bir proje. Nerede olursa olsun, kültürel bölgede olsun, yeni Kastamonu’da olsun tamamen uygulanabilirliği, sürdürebilirliği kolay bir proje. Kasaplar projesini kentsel dönüşümü uygulaması olmadan yapamazsınız. Nasıl yapacaksınız? Biz 10 senedir uğraşıyoruz. Bir yeri istimlak edemedik olmuyor. Bir kişi, iki kişi, üç kişi fark etmiyor çıkıyor olmuyor. Ama kentsel mevzuatı açıktır. Ne yapıyorsunuz? Bu bölgelerde, bu binalarda risk analizi yaptım, belirli bir süresi var süresi içerisinde kaldırmasını istiyorsunuz. Ve böylece projelerin önü açılıyor. Şimdi yine aynı şekilde söylüyorum. Doğu bulvarı diyorum, Batı bulvarı diyorum bu bulvarlarda da ketsel dönüşüm uygulaması yapmak gerekiyor. Yoksa bekleriz”
“BEN, HEDEFLERİ VE HAYALLERİ OLAN BİRİSİYİM”
Kendisinin hedefleri ve hayalleri olan bir insan olduğuna işaret eden Tahsin Babaş, “İnşallah diyorum, Kastamonu halkı teveccüh ederde beni seçerse projelerimin arkasındayım. Sonuna kadar da uygulamaya gayret göstereceğim, uygulayacağım. Çünkü Kastamonu’nun sorunlarını biliyorum. Senelerce içerisindeyim. Çözüm yollarını da biliyorum. Bu çözüm yolları için gerekli olan, projeler bunlar diyorum. Özellikle trafik sorununa, kentin ekonomik ve sosyal, ticari sorununa çözüm bulacak bulvar projeleri, vizyonel projelerimdir. Şunu isterim. Bunu tartışalım tabi. Kastamonu halkı önünde tartışmak lazımdır. Teknik heyetler önünde tartışmak lazım. Artıları nedir, eksileri nedir? Bunları halkın önüne sunalım. Bunları tartışma ortamına açarım. Çünkü fikir bu, fikir benim. Ama doğrusunu bulduğum zaman, doğrusu budur deyip projelerimi uygulamaya koyarım” ifadelerini kullandı.
“LAFLARLA HALKIN KAFASINI BULANDIRMAYALIM”
Alışveriş Merkezleri konusunda halkın kafasının karıştırıldığını ileri süren Tahsin Babaş, şunları kaydetti: “Şimdi içinizde AVM’den alışveriş yapmayan var mı? Kim bakkaldan alışveriş yapıyor? Söyleyin bana. Devamlı AVM’ler konusunda tereddüt var. Yani burada halkın kafasını bulandırmayalım. Hepimiz gidiyor AVM’lerden alışveriş yapıyoruz. Etmiyor muyuz? Ondan sonra da AVM’ler hakkında işte şöyleydi böyleydi. Olabilir siz karşı olabilirsiniz. Ben değilim. Çünkü gerçek meydanda, günde 25 bin kişi AVM’lerden alışveriş yapıyor. Bir grup esnafımızda egale etmek için AVM’lere karşıyız diye söylemlerde bulunuyoruz. Buna inanmayalım. Şimdi gideceğiz alışveriş merkezlerden akşama kadar alışveriş edeceğiz, yok ondan sonra biz karşıyız diyeceğiz. Yani bu çelişkidir. 5 olur 10 olur. Benim bir mastır planım var. Büyüyen bir şehrin mastır planı vardır. Burada bir projelendirme yapılır. Mastır planı içerisinde sağlık alanını da koyarsın, alışveriş merkezlerini de koyarsın. Ama bizim küçük esnafımızı da unutmayacağız. Ne yapacağız küçük esnafa? Onlar için teşvik vereceğiz, onları birleştirmeye çalışacağız. Bunları yapmadık mı bu zamana kadar. Yan yana gelin sizde yapın bu işleri demedik mi? Hepimiz demedik mi? Yani tamam eleştirelimde uygulamayı yaptığımız şeylerde de kendimizi eleştirelim. Yine sosyal projeler dedik. Hayatımızda çok önemli projeler. Beşikten mezara kadar devam eder belediyecilik. Yani belediye beşikten mezara kadar insanların sosyal ve beşeri ilişkilerini düzenler. Bu konuda önemlidir. Bir sürü sosyal projeler söylüyoruz. Diyoruz ki çocuklara, yaşlılara, engellilere hatta sokakta yaşayan hayvanlara bile biz proje yapıyoruz. Ve yapmamız gerekenleri, özellikle gençlerimiz için sosyal yaşama alanları, spor alanları yapmamız lazım. Ve sorunlardan ne var yurt sorununu konut sorununu çözmemiz lazım. Konut rezervimiz o kadar yok. Kastamonu’da konut rezervi yok. Olsa kiralar 600 lira olur mu? Biz ne yapmaya çalışıyoruz. Kentsel dönüşümle, öncelikle birinci derecede riskli yapılardan insanları korumaya çalışıyoruz. İkinci olarak da rezerv binalar yapmayı planlıyoruz. Böyle yapınca ne olur kiralar aşağıya düşer. Düşmüyorsa rezervli bina yok demektir Kastamonu’da. Bunu da TOKİ yoluyla değil de, kentsel dönüşüm yoluyla çözmek istiyorum ben. Turist sorununu 20 yıldır herkes söylüyor bunu. 20 yıldır herkes bunu duydu. 1 milyon turist hedefi var. Bende söylerim bunu bir başkası da. Ortak olsun ne olur. Sen demişsin, ben demişim ne olur ki. Ortak paylaşımda bulunmaktan güzel bir şey yok bence. Kim söylerse söylesin. Demek ki bunda ortak bir paylaşım var. Bunda da buluşuyoruz. Sorun yok. Rüzgarların yönünü değiştiremezsiz ama yelkeninizin yönünü değiştirebilirsiniz. Dünya artık geminin limana varırken hangi fırtınaya uğradığına bakmıyor. Limana vardı mı varmadı mı ona bakıyor. Yani sonuca bakar Kastamonu halkı. Sonuçta bu. Gemiyi götürebilirseniz limana varırsınız. Yoksa 20 yıldır aynı söylemde bulunuruz. Bunu için ne yapmak lazım proje geliştirmek lazım. N e yapmak lazım bunları uygulamaya kısa vadede koymak lazım. Bende bunu yapıyorum. Ne yapıyorum. Site alanlarında eski Kastamonu da kültürel turizmi öne çıkaran şehrin otantik ve mimari yapısını bozmayan, projelerle anında bu işi yaparım diyorum”
Hazırladığı projelerin tamamen kültürel turizme dayalı projeler olduğunu vurgulayan Tahsin Babaş, şöyle devam etti: “Tek proje, yol projesi değil. Halkın kafasını bulandırmayalım. Belediye başkanlığı da kutsal bir görevdir. Ben şunu söyleyerek sözlerimiz bitiriyorum. İşi ehline emanet ediniz diyorum. Bende iyi bir belediyeciğim diyorum. Bu işinde ehliyim. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyor, hayırlı günler diliyorum. Belediyecilik, kutsal bir görevdir. İşi ehline emanet edin. Ben, iyi bir belediyeciyim ve bu işin ehlide benim diyorum”
(Vİ
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Askerlik hayali 50 yaşında gerçekleşti Mersin’de askerlik hayali kuran biri 50 yaşında iki özel birey bir günlükte olsa ’temsili askerlik’ yapmanın mutluluğunu yaşadı. Erdemli ilçesinin kırsal mahallelerinden Karayakup’ta yaşayan 50 yaşındaki konuşma engelli İbrahim Atalay ile 21 Yaşındaki işitme engelli Ali Develi ailelerine hiç askerlik yapmadıkları için üzgün olduklarını, kendilerinin de silah altına alınıp vatani görevini yapmak istediklerini dile getirdi. Bunun üzerine aile, köyün ileri gelenleriyle de konuşup İl Jandarma ile Erdemli İlçe Jandarma Komutanlığına durumu iletti. Bunun üzerine hazırlık yapan ilçe jandarma komutanlığı iki özel bireyi bir günlük temsili olarak askere aldı. İki özel bireye İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Yarbay Mürsel Öner tarafından kısa bir eğitim verildi, ardından da biri işitme, diğeri konuşma engeli bulunan özel bireyler kıyafetlerini giyerek nöbet tuttu. Devriye gezip, ofislerde de görev alan özel bireylere günün sonunda terhis belgesi verildi. Ailelerde askerliklerinin her anını fotoğraflayarak mutluluklarına kayıt altına aldı. Ali Develi’nin annesi Havva Develi, "3 çocuk annesiyim. Çocuklarımın ikisi işitme engelli, biri normal. İşitme engelli oğlumun askere gitmesini çok istiyordum. Şimdi hayali gerçek oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Çok mutluyuz, çok gururluyuz, sevinçliyiz. Jandarma teşkilatına, emeği geçenlere teşekkür ederim" dedi. Karayakup sakinlerinden Mustafa Yıldız ise "Mahallemizde 2 özel arkadaşımız vardı, askerlik özlemi çekiyorlardı. İlçe jandarma komutanlığımıza başvurduk. Bir günlük de olsa bu hasreti giderdiler" diye konuştu.
İstanbul Beyoğlu’ndaki “kin” cinayetinde şüphelinin ifadesi: “Oğlu ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’ diyerek beni aşağıladı” Beyoğlu’nda kurulan bir semt pazarında tezgahta duran 66 yaşındaki adamı silahla ateş açarak öldüren ve Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri tarafından yakalanan saldırganın ifadesi ortaya çıktı. Cinayet anının kameralara yansıdığı olayla ilgili katil zanlısının, “Oğlu ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’ diyerek beni aşağıladı. Amacım oğlunu öldürmekti, onu bulamayınca babasını öldürdüm” dediği öğrenildi. Ayrıca şahsın geçmişte soyadını da değiştirdiği belirlendi. Beyoğlu Kalyoncu Kulluğu Mahallesi’nde geçtiğimiz Pazar günü saat 09.30 sıralarında meydana gelen olayda pazarcılık yapan Salih Aka (66) tezgahını kurup başına geçmişti. O esnada kapüşonla pazar yerinde yürüyen bir şahıs, Aka’ya silah çekip kurşun yağdırmıştı. Adam hastanede hayatını kaybetmişti Olayın ardından saldırgan kaçarken, Aka ise ağır şekilde yaralanarak yere savrulmuştu. Pazarcıların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edilmişti. Kısa sürede gelen sağlık ekipleri yaralı adam yaptıkları ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştı. Ameliyata alınan adam kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti. Beyoğlu Asayiş polisi kıskıvrak yakalamıştı Cinayetle ilgili çalışma başlatan Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri, vatandaşların ifadelerine başvurarak güvenlik kamera görüntülerini incelemeye almıştı. Yapılan çalışmalar çerçevesinde şahsın olaydan sonra izini kaybettirmek ve tanınmamak için üzerinde bulunan bazı kıyafetleri çöp konteynerine attığı belirlenmişti. Şahsın 28 yaşındaki Mustafa İ. olduğunu tespit eden Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri, onu çalıştığı işyerinde kıskıvrak yakalamıştı. Gözaltına alınan şahıs tutuklanmıştı Şüpheli şahsın evinde yapılan aramalarda ise 3 adet ruhsatsız tabanca ve 100 adet fişek ele geçirilmişti. Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri tarafından gözaltına alınan saldırgan Mustafa İ. ifadesinin alınması ve işlemlerinin tamamlanması sonrasında sevk edildiği adliyede çıkartıldığı mahkemece “kasten adam öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. “Oğlu ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’ diyerek beni aşağıladı” Öte yandan şahsın ifadesi de ortaya çıktı. Geçmişte S. olan soyadını İ. olarak değiştirdiği de öğrenilen katil zanlısının ifadesinde, “Salih Aka’nın oğlu Fırat Aka’nın 5 sene önce Şişli Fulya’da bir marketi vardı. Arada babası da markete geliyordu. Çalıştığı süre içerisinde Salih’in oğlu Fırat bana, ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’, ‘gel buraya’ diye aşağılamalarda bulunuyordu. Babası da zaman zaman beni ezikliyordu. Fırat beni bazen kuaföre götürüyordu. Kuafördekilere ‘şunu kırpsınlar da insana dönsün’ diyerek bana hakaret ediyordu. Senin sıfatını s.. diyerek aşağılıyordu. Bu durumu gururuma yediremeyip ses çıkartınca da beni darp etti. Artık canıma tak etti işe gitmedim. Salih ve Fırat Aka kimsesiz olmamdan faydalanıp beni işe geri getirdi. Ancak yaşadıklarım aynı şekilde devam etti. Olay günü amacım Fırat’ı öldürmekti. Tezgah açtıkları yere geldim baktım ancak Fırat’ı göremedim. Birkaç kez tur attım, Fırat’ı yine göremeyince babası Salih Aka’ya 4-5 el ateş açtım. Sonrada kaçtım, kaçarken kıyafetlerimi bir çöp konteynırına attım” dediği öğrenildi.
Ankara ASO Başkanı Ardıç, ASO Teknopark A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yeniden seçildi Ankara Sanayi Odası (ASO) Teknopark A.Ş. olağan genel kurul toplantısında, ASO Başkanı Seyit Ardıç yeniden yönetim kurulu başkanı olarak seçildi. ASO Teknopark A.Ş. Olağan Genel Kurul Toplantısı Ankara Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. ASO Teknopark A.Ş.’nin 2023 yılı faaliyet raporunun görüşüldüğü ve mali bilançonun oy birliği ile ibra edildiği Genel Kurul’da, şirketin yeni Yönetim Kurulu da belirlendi. ASO Başkanı Seyit Ardıç, ASO Teknopark A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı’na oy birliği ile yeniden seçildi. Şirketin 3 yıl görev yapacak 9 kişilik yeni Yönetim Kurulu üyeleri de yeniden oluşturuldu. Buna göre Yönetim kurulu başkan vekilliğine; Mete Çağlayan, Tahsin Ata ve Yavuz Cabbar, Yönetim kurulu üyeliğine ise Halit Erol, Burcu Özbozkurt, Hakan Kızıltoprak Atilla Hasan Turgut ve Mehmet Cansız seçildi. Genel Kurul’da konuşan Ankara Sanayi Odası ve ASO Teknopark A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, ASO Teknopark’ın, üretime yönelik bir tasarımla sanayi ile bütünleşen, yüzü sanayiye dönük bir teknopark olacağını vurgulayarak, “Ankara Sanayi Odası’nın ‘Başkentin sanayiinden sanayi ve teknolojinin başkentine’ hedefine ulaşmada ASO Teknopark A.Ş.’nin çalışmaları ivme kazandıracak” ifadelerini kullandı. Ankara’nın sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, araştırma merkezleri, nitelikli insan kaynağı ve girişimcilik potansiyeliyle Türkiye’nin diğer birçok ilinden daha avantajlı durumda olduğunun altını çizen Ardıç, “Başkentimiz teknolojik dönüşümünü tamamlayarak, Türkiye’nin teknoloji üssü olacaktır” açıklamasında bulundu.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: “Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon markette 16 lira 73 kuruşa satıldı” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ile market arasındaki makasa işaret ederek, arasındaki “Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon markette 16 lira 73 kuruşa satıldı” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Mart ayı üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerini, 5 ürünün market ve pazarlardaki fiyat değişimini, aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimlerini yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi. Mart ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 378 ile limonda görüldüğünü söyleyen Bayraktar, şunları kaydetti: “Limondaki fiyat farkını yüzde 255,2 ile kuru incir, yüzde 245,9 ile patlıcan, yüzde 232,4 ile yeşil soğan, yüzde 184,3 ile maydanoz takip etti. Limon 4,8 kat, kuru incir 3,6 kat, patlıcan 3,5 kat, yeşil soğan 3,3 kat, maydanoz 2,8 kat fazlaya satıldı. Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon markette 16 lira 73 kuruşa, 115 lira olan kuru incir 408 lira 48 kuruşa, 15 lira 88 kuruş olan patlıcan 54 lira 93 kuruşa, 10 lira 17 kuruş olan yeşil soğan 33 lira 81 kuruşa, 4 lira 33 kuruş olan maydanoz 12 lira 31 kuruşa satıldı.” Bayraktar, mart ayında fiyatı en fazla artan ürünün markette beyaz lahana, üreticide havuç olduğunu sözlerine eklerken, fiyatı en fazla düşen ürünün markette kabak, üreticide ise yeşil soğan olduğunu ifade etti. Market fiyatlarına değinin Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: “Mart ayında markette 39 ürünün 15’inde fiyat artışı, 23’ünde fiyat azalışı görülürken 1 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Mart ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 61,2 ile beyaz lahana oldu. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 45,7 ile sivri biber, yüzde 16,2 ile tavuk eti, yüzde 7,9 ile kuzu eti, yüzde 7,8 ile dana eti takip etti. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 33,5 ile kabak oldu. Kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 22,5 ile domates, yüzde 19,3 ile kuru incir, yüzde 18,2 ile patates izledi.” Üreticideki fiyatlara da dikkati çeken Bayraktar, “Mart ayında üreticide 31 ürününün 10’unda fiyat artışı olurken, 12’sinde fiyat düşüşü görüldü. 9 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 46,4 ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 29,4 ile domates, yüzde 26,6 ile salatalık, yüzde 24,9 ile patlıcan, yüzde 23,3 ile marul, yüzde 18,7 ile patates izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 55,5 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat artışını yüzde 40 ile limon, yüzde 17,6 ile kuru soğan, yüzde 17,4 ile sivri biber, yüzde 12,5 ile kabak takip etti” açıklamasında bulundu. Üreticideki fiyat değişimin nedenlerini masaya yatıran Bayraktar, şöyle konuştu: “Kışlık havuçta hasat Şubat ayı itibarıyla tamamlanmış olup, arz depolardan sağlanıyor. Piyasada ürün miktarındaki azalmanın yanı sıra Ramazan ayında talebin de artmasıyla havuç fiyatlarında artış yaşandı. Sezon boyunca limonda üretici fiyatları düşüktü. Hasadı devam eden dikenli limonda piyasaya sunulan ürün arzındaki azalma, sezon boyunca oldukça düşen limon fiyatının artmasına neden oldu. Kuru soğanda İç Anadolu Bölgesinde hasadın bitmesi, Çukurova Bölgesinde hasadın başlamamış olması nedeniyle arzdaki düşüş fiyatları artırdı. Sivri biber ve kabakta dönemsel arzda yaşanan azalma fiyatların yükselmesine neden oldu. Yeşil soğan, domates, salatalık, patlıcan, marul, maydanoz, ıspanakta havaların sıcak gitmesi nedeniyle arzda yaşanan artış fiyatlarda düşüşe neden oldu.” “Enflasyonla mücadele devam ederken gıda fiyatları üzerinden fırsatçılık yapılmamalıdır” Geçtiğimiz aylarda marketlerde fiyatı düşen ürünlerin sınırlı kaydığını belirten Bayraktar, bu ay ise marketlerde 23 üründe fiyat düşüşü yaşandığını aktardı. Bayraktar, Ramazan ayı başından itibaren artan denetimler ve TZOB’un uyarılarının fiyat düşüşlerinde etkisini gösterdiğini vurguladı. Üreticilerin ekim ve dikim döneminin başından itibaren doğal afet riskleri başta olmak üzere girdi fiyatlarının belirsizliği ve işçi bulamama sorunları gibi birçok sorunla mücadele ettiğini dile getiren Bayraktar, şunları kaydetti: Ülkemizde hemen hemen her sektörde üretilmesi planlanan ürünün fiyatı en başta belirlenirken bunun tam aksine tarım sektöründe üreten çiftçilerimiz ürünün fiyatını hasada kadar bilmiyor. Bu yıl narenciye ve şekerpancarında yaşandığı gibi çoğu zaman fazla üretim de çiftçiye dert oluyor. Her türlü riske rağmen üretim yapan çiftçilerimizin ürettiği üründen bazı kesimlerin fazla kâr beklentileri artık ortadan kalkmalıdır. Ülke olarak enflasyonla mücadele ederken gıda fiyatları üzerinden fırsatçılık yapılmamalıdır. Enflasyon artışının devam ettiği bu aylarda her kesim üzerine düşeni daha fazla yapmalıdır. Son bir ayda marketlerde gerileyen fiyatlar Ramazan ayıyla sınırlı kalmamalıdır.” Hal kanunu işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı: “Kanunla perakendecilerin tüketicilere daha uygun fiyatla ürün satabilmelerine imkan tanımak adına doğrudan üreticiden ürün alma hakkı verildi. Diğer taraftan yaş meyve sebze pazarlanmasında halen aracıların varlığı devam ediyor. Pazarcı Ankara halinden aldığı ürünü satarken, çoğu market satacağı ürünü hiçbir aracı olmadan doğrudan üreticiden alarak halka sunuyor. Ancak, halen çoğu üründe market fiyatlarının daha yüksek olduğu görülüyor. Perakendeciler 5957 Sayılı Kanunla verilen ayrıcalığı üreticilerimizden değer fiyatında aldığı ürünü halka ucuza sunmak üzere kullanmalıdır. Birliğimizce Ankara’da, halkımızın temel tüketim ürünlerinde seçilen 5 ürünün, 4 farklı market ve 4 farklı pazardaki fiyatlarına yönelik çalışma yapıldı. Yapılan çalışma sonucunda işlenmeden doğrudan tüketiciye sunulan ürünlerde fiyatların fazlasıyla değişkenlik gösterdiği görüldü.” Markette fiyatı değişen ürünlere de örnek veren Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “1 adet kıvırcık marulun fiyatı, A markette 39,90 lira, B markette 24,95 lira, C markette 44,95 lira, D markette 19,9 liradır. 1 adet kıvırcık marulun fiyatı, A pazarda 30 lira, B,C ve D pazarlarında 25 liradır. 5 üründe market ve pazar fiyatlarına bakıldığında; Kıvırcık marulda marketler arası fiyat farkı yüzde 125,8 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 20’dir. Salkım domateste marketler arası fiyat farkı yüzde 40,6 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 25’dir. Sivri biberde marketler arası fiyat farkı yüzde 22,9 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 25’dir. Kemer patlıcanda marketler arası fiyat farkı yüzde 50,2 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 25’dir. Starking elmada marketler arası fiyat farkı yüzde 54,2 iken, pazarlar arası fiyat farkı yüzde 20’dir. Araştırmadan elde edilen veriler aynı ürünün marketler arasındaki fiyat farkının yüzde 125,8’i bulduğu, pazarlarda ise fiyat farkının bu 5 üründe en fazla yüzde 25’de kaldığı görülüyor. Tüketicilerin market ve pazarlar arasındaki değişen fiyatları göz önünde bulundurmaları ve alışverişlerde fiyat araştırması yapmaları önemlidir. Yaşanan yüksek fiyat farklarının önüne geçmek amacıyla 5957 sayılı kısaca Hal Kanunu dediğimiz kanunda değişiklik yapılarak üreticiden doğrudan alınan ürünlerde kar marjı sınırlandırılmalıdır. Yüksek fiyat konusunda yapılan denetimlerin sayısı arttırılmalı, vatandaşlarımızda karşılaştıkları yüksek fiyatları gerekli mercilere şikayet etmelidir.” Mart ayı ve yıllık girdi fiyatlarına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Mart ayında, Şubat ayına göre fiyatlar, amonyum sülfat gübresi yüzde 3,9, amonyum nitrat gübresi yüzde 1 oranında arttı. Üre gübresi yüzde 3,4, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,5, DAP gübresi yüzde 0,1 oranında düştü. Geçen yılın Mart ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 35,9, üre gübresi yüzde 32, DAP gübresi yüzde 28, amonyum nitrat gübresi yüzde 24,8, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 20,3 oranında arttı. Mart ayında şubat ayına göre süt yemi yüzde 1,6, besi yemi yüzde 1,2, son bir yılda süt yemi yüzde 44,8, besi yemi ise yüzde 43,7 oranında arttı. Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 2,11 oranında arttı. İlaç fiyatları aylık yüzde 16, yıllık yüzde 56,6 oranında arttı. Mart ayında girdilerde yıllık değişimde en fazla fiyat artışı mazotta görüldü. Mazot fiyatı aylık olarak yüzde 0,1 artarken, son bir yılda yüzde 105,2 oranında arttı.”