YEREL HABERLER - 21 Şubat 2014 Cuma 19:59

Ak Parti’li İçten’den Dünya Anadil Günü Mesajı

A
A
A
Ak Parti’li İçten’den Dünya Anadil Günü Mesajı

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, 21 Şubat Dünya Anadil Günü nedeniyle yayımlandığı yazılı mesajında anadilin önemine vurgu yaparak, “Dilin ölümü, kültürel ölümün belirtisidir. Bir dilin ölmesiyle, bir yaşam biçimi ortadan kalka” dedi.
21 Şubat Uluslararası Dünya Anadil Günü nedeniyle yazılı mesaj yayımlan AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, anadilin önemine değindi. İçten, mesajında dil çeşitliliği, kültür çeşitliğinin göstergesi olduğunu belirterek, “Dilin ölümü, kültürel ölümün belirtisidir. Bir dilin ölmesiyle, bir yaşam biçimi ortadan kalkar. Dillerin yazgıları, konuşulmalarına bağlıdır. Dünyada 100 dilli dünya nüfusunun yüzde 90’ı konuşuyor oysa dünyada konuşulan 6 bin dil var. Böyle olunca az konuşulan, küçük diller öldürülüyor. Küçük dilleri öldürmememiz, korumamız lazım. UNESCO raporuna göre ülkemizde 18 dil, dünyada ise 2 bin 473 dil, kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Tabii ki kültürler de ne yazık ki dillerle beraber kayboluyor” dedi.
“ÖZGÜRLÜKLERİN VE ANADİLİN ÖNÜNÜ AK PARTİ İKTİDARI AÇMIŞTIR”
Yazılı mesajında özgürlüklerin ve anadilin önü AK Parti iktidarıyla açıldığını dikkat çeken İçten, “AK Parti iktidarından önce diller öldürüldü, insanlar öldü, yaşamlar kayboldu. Kültürler yok oldu. Ama AK Parti iktidarından sonra anadil ne olursa olsun insanların kendi dilleriyle devletin okulunda öğrenim göreceği alanlar oluşturduk. Bir dil bir dünya dedik. Bir dil bir yaşam dedik. Bir dil bir medeniyet, bir kültür dedik. Bu ülkede yıllarca akla hayale gelmeyecek yasaklar uygulandı. Bunlardan birisi de hiç şüphesiz anadil tabusuydu. Bırakın anadilde öğrenimi, birkaç kelime konuştuğu, aşka dair bir şarkı, kardeşliğe dair bir şiir veya yuvasına ateş düştüğü zaman kalpten gelen bir ağıt yaktığı için insanlar hapislere atıldılar. Ama hamd olsun ki tıpkı diğer yasaklar gibi AK Parti iktidarıyla o karanlık günler ve insanlık hakkını, onurunu çiğneyen yasaklar da tarihe karıştı. Dünya, anadilin önemine 2000 yılında vardı ve 2000 yılından beri “Dünya Anadili Günü” kutlanıyor. Oysa ki AK Partimiz de aynı yıllarda bunun mücadelesini vermeye başladı ve nihayet bu güne gelindi. Şimdi herkes istediği dili konuşmakta, özel okullarda evladına bunun eğitimini aldırabilmekte. Bu ülkedeki yasakları, karanlıkları biz aydınlığımızla bugünlere getirdik. Dinleri, dilleri, ırkları, mezhepleri ayrıştıran değil; bir arada tutan, farklı renklerin ve seslerin ahenk içinde olduğu bir dünyanın adımını attık. Örneğin ben bir Zaza olarak Zaza dilinin ve kültürünün daha iyi korunulması ve tanıtılması gerektiğine inanıyorum. İşte bu nedenledir ki şimdi benim çocuklarım devletin okuluna giderek Zaza dilini öğrenme fırsatını buldu. Bu da genç kuşakların, aile büyüklerimizle hem aynı dili konuşmalarını hem de kültürümüzü birinci elden yaşayan tanıklarıyla yarına taşımaları anlamına gelmektedir. Yeri gelmişken hemen belirteyim. Dillerin siyaseti olmaz. Kimse dil üzerinden kültür üzerinden siyaset ve politika yapmasın. Yapanlar da unutmasın ki halkımız tribünlere oynayanları iyi bilir. Dünyanın neresinde olursa olsun anadiller üzerindeki yasakçı ve baskıcı uygulamaların son bulacağına olan inancımla, tüm dünya halklarının” ifadelerine yer verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sanayi Bakanı Kacır: “Geçtiğimiz yıl sağlık sektöründe 62 milyar liradan fazla yatırımı harekete geçirdik” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Sadece geçtiğimiz yıl sağlık sektöründe 404 yatırıma teşvik belgesi düzenleyerek, 62 milyar liradan fazla yatırımı harekete geçirdik ve yaklaşık 11 bin nitelikli istihdamın önünü açtık” dedi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü’nde Yaşam Bilimleri KOBİ’leri İçin Küresel Rekabetçiliğe Doğru Ar-Ge Destek Laboratuvarlarına Destek Projesi lansman programı düzenlendi. Lansmana Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve araştırma görevlileri katıldı. Programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, “Global pazar büyüklüğü 2027 yılında 10 trilyon dolara ulaşacağı öngörülen sağlık sektöründe yalnızca eski sorunlara yeni yaklaşımlar sunmakla kalmayan, aynı zamanda sağlık sektörünü ve teknolojilerini yeniden tanımlayan, çözümler üreten, daha dinamik, gelişmelere hızlı yanıt veren bir sağlık ekosistemi oluşturan ülkeler etkili olacak. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimiz doğrultusunda ülkemizin yüksek teknoloji alanlarında rekabetçi ürün ve hizmet sunma kapasitesini geliştirmesi için bu dönüşümü bir fırsat penceresi olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı. “62 milyar liradan fazla yatırımı harekete geçirdik” Yapılan yatırımlardan bahseden Bakan Kacır, “Sadece geçtiğimiz yıl sağlık sektöründe 404 yatırıma teşvik belgesi düzenleyerek, 62 milyar liradan fazla yatırımı harekete geçirdik ve yaklaşık 11 bin nitelikli istihdamın önünü açtık. Katma değerli üretimi teşvik etmek ve cari açığı azaltmak üzere hayata geçirdiğimiz Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında biyobenzer ilaçlardan kanser ve otoimmün ilaçlara, ortopedik cihazlar ve protezlerden yenilikçi eşdeğer ilaçlara kadar toplam büyüklüğü 22 milyarı geçen 56 yatırım projesini destekliyoruz” dedi. “17 bine yakın kişiye toplam 41 milyar lira destek sağladık” Kacır, “Bugüne kadar teknoparklarımızdaki 3 bin 700’den fazla teknoloji girişiminin sağlık teknolojileri alanındaki 21 binin üzerinde projesine destek verdik. TÜBİTAK destek programlarımızda Ar-Ge ve yenilik konu başlıkları altında sağlık sektöründeki çalışmalara öncelik veriyoruz. TÜBİTAK burs ve destek programlarımız kapsamında son 22 yılda sağlık alanında 9 bin 500’den fazla projeye ve 17 bine yakın kişiye toplam 41 milyar lira destek sağladık. Sağlık teknolojilerinde nitelikli Ar-Ge çalışmalarına imza atarak sağlıkta yeni çözümlerin geliştirmesi yolunu açtık. Üniversitelerin akademik potansiyelini, insan kaynağını ve altyapısını girişimcilik kültürüyle buluşturarak, disiplinler arası işbirliğini harekete geçirdik” şeklinde konuştu.
Rize Gustavo Sauer: "Dışarıdaki maçlardan iyi skorlar alamadık" Çaykur Rizespor’un 30 yaşındaki futbolcusu Gustavo Sauer, deplasmanda oynadıkları maçlarda iyi skorlar alamadıklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında 28 Nisan Pazar günü saat 19.00’da MKE Ankaragücü ile sahasında karşılaşacak olan Çaykur Rizespor, bu maçın hazırlıklarına devam ediyor. Çaykur Didi Stadyumu’nda gerçekleşen antrenman öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Brezilyalı futbolcu Gustavo Sauer, "Süper Lig’de maçlar çok zor. Ankaragücü’ne karşı daha önce iki maç yaptık. İkisi de zorlu maçlardı. Taraftarımızın önünde oynayacağımız bir maç olacak. Onların gücüyle galibiyetle ayrılacağımız bir maç olacağını düşünüyorum. Tabii ki bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değil. Olumlu bir şey söyleyemem. İlk geldiğim andan itibaren bir adaptasyon sorunu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son aylardaki performansımı beğeniyorum diyebilirim. Maçlarda vurduğum şutların yarısı kaleyi sıyırmayıp gol olsaydı farklı şeyler konuşuyorduk. Genel olarak memnun değilim ama son aylardaki performansımdan memnunum. Her maçın ayrı bir hikayesi oluyor. Her maça ayrı bir şekilde hazırlanıyoruz. Dışarıdaki maçlarda iyi skorlar alamadık. Hatta son maçta birçok fırsat yakaladık. Oyunu domine eden bizdik ama mağlubiyetle ayrıldık. Evde oynadığımız maçlarda taraftarımızın desteği kendimizi daha rahat hissetmemiz iyi skorları tetikliyor olabilir. Buna çözüm bulmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Bursa Bursaspor Divan Kurulu: “Fedakarlık istemek mecburiyetindeyiz” Bursaspor Divan Kurulu, yeşil-beyazlı kulübün eski günlerine dönebilmesi için birçok kişi ve kurumun fedakarlık yapması gerektiğini vurguladı. Bursaspor Divan Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “Değerli futbol ailesi; Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizin bayrak takımı olan bir kulübün; 3. Lig’de mücadele vereceği sezonun arifesindeyiz. Geçmişin bonkör bütçelerinden, tesislerinde elektriklerin kesildiği ve personel maaşlarının ödenemediği günlerin dahi olduğu üzücü bir süreçten kulübü, hep beraber ayağa kaldıracağımız günleri de göreceğiz. Unutulmamalıdır ki 1.5 milyar liranın üzerinde borcu olan kulübümüz, gelinen noktada; yok denecek kadar az bir gelirle, son profesyonel ligde yer alacaktır. Ya herkesin fedakarlığı ile bulunduğumuz yerden tarihi bir çıkış başlatacak ya da yükün omuzlanamayacağı daha ağır bir döneme gireceğiz. Maddi imkansızlıkları derinden hissettiğimiz bu zor dönemleri atlatmak için; başta eski yöneticilerimiz ve geçmişte formamızı terleten eski futbolcularımız olmak üzere tüm alacak sahiplerinden toparlanacağımız müddete kadar, üzülerek ifade ediyoruz ki fedakarlık istemek mecburiyetindeyiz. Bu zor dönemi atlatarak yeniden Avrupa kupalarında mücadele vereceğimiz, kaybettiği kalıcı gelir kaynaklarını yeniden edineceğimiz, sürdürülebilir yapının tesis edileceği günlerin; iyi bir yönetişim ve uygulanacak mali planlama ile geleceğine inancımız tam. Tüm çabamız bu yönde. Ülke futboluna üst düzey sporcular yetiştirmeye devam edecek olan Bursaspor’u birlikte yaşatacağız!” denildi.