YEREL HABERLER - 01 Mart 2014 Cumartesi 17:02

Başbakan Erdoğan'ın Kırklareli Mitingi

A
A
A
Başbakan Erdoğan'ın Kırklareli Mitingi

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN:
“TÜRKİYE’DE 90 YILLIK CUMHURİYET TARİHİMİZİN EN ÇİRKİN DARBE GİRİŞİMİ, EN BÜYÜK İHANETİ YAŞANIYOR”
“SADECE BİR DAVA DOSYASINDA 3 BİNE YAKIN İNSANI DİNLEDİLER. KENDİLERİ HARİÇ HERKESİ DİNLEMİŞLER”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kırklareli mitinginde yaptığı konuşmada, “Türkiye’de 90 yıllık cumhuriyet tarihimizin en çirkin darbe girişimi, en büyük ihaneti yaşanıyor. İşte geçenlerde ortaya çıktı. Sadece bir dava dosyasında 3 bine yakın insanı dinlediler. Kendileri hariç herkesi dinlemişler” dedi.
Başbakan Erdoğan, cumhuriyet tarihinin en çirkin darbe girişiminin yaşandığını belirterek, “İşte geçenlerde ortaya çıktı. Sadece bir dava dosyasında 3 bine yakın insanı dinlediler. Kendileri hariç herkesi dinlemişler. Bakanları, milletvekillerini, sanatçıyı, gazetecileri, siyasi partilerin genel merkezlerini dinlemişler. Hatta Cumhurbaşkanımızı, beni, Meclis Başkanımızı, Genelkurmay Başkanımızı hepsini dinlediler. Ama zamanlamasını şu anda açıklamıyor. Biz onların izini sürmeye başladık. Bunların inine gireceğiz ve çıkaracağız oralardan. Bu ülkenin ulusal güvenliğini tehdit edenlere karşı bizim koruma görevimiz var. Siz bize böyle bir görev verdiniz millet olarak. Bu görevi yerine getireceğiz. Böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık olabilir mi? Türkiye’nin son derece mahrem, gizli, stratejik görüşmelerini dinlemiş bunları da birilerine servis etmişler. Ben milletime açık açık şunu söylüyorum. Yargı içinde bu paralel örgüt kendi mensuplarıyla bir yapı oluşturmuş. Emniyette aynı şekilde yapı oluşturmuş. Örgütlü biçimde, planlı biçimde yargıyı ve emniyeti töhmet altında bırakacak işler yaptılar. Tabi temiz yargı mensuplarımız, emniyet mensuplarımız da var. Onların bu yaptıklarından onlar da yara alıyor. İnşallah bunu temize çıkaracağız. O ak sütü lekeleyenlere bu imkanı vermeyeceğiz. Hala Türkiye’de yargıyı kilitlemeye, iş göremez hale getirmeye adalet dağıtamaz bir konuma çekmeye çalışıyorlar. Ortada çok daha vahim iddialar varken, çok çirkin eylemler varken, şantaj, tehdit, aşağılık, casusluk varken yargı buna sessiz kalıyor, tepkisiz kalıyor. İşte CHP ve MHP bu son derece tehlikeli duruma desek veriyor. Yapılmak istenen darbeye omuz veriyorlar. Biz Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını bu paralel yapının baskısından kurtarmak için, adalette hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı sağlamak için yeni bir düzenleme getirdik. İnternet yasasını sadece bu dinlemeleri ortadan kaldırmak için yaptık. Ama bu CHP, paralel yapının hakim ve savcılarına kol kanat geriyor. Onları korumak, kollamak adına daha yasa Cumhurbaşkanı’na gitmeden Anayasa Mahkemesi’ne gidiyorlar. Yasa onaylandı. 2’nci kez Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. CHP’nin bugüne kadar yaptığı tek somut iş çıkardığımız kanunları Anayasa Mahkemesi’ne götürmek. Şu meclisin halini görseniz biz bunları nasıl seçtik dersiniz. Meclise gelin çalışmazlar, orada 15-20 kişi bulunur ama bizim ekibimiz gümbür gümbür orada. Ekibimiz sizlere layık olmaya çalışıyor. Sizi buraya milletimiz niye gönderdi. Mecliste çalışın diye. Sadece 15- 20 kişi orada bulunsun diye değil. Ve bunların millete gittiğini göremezsiniz” dedi.
“BU DARBE GİRİŞİMİ, BU İHANET GİRİŞİMİ DOĞRUDAN DOĞRUYA MİLLETİ HEDEF ALMAKTADIR”
Darbe girişiminin Türkiye’ye yönelik olduğunu ve milleti hedef aldığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şunu bilmenizi istiyorum. Bu darbe girişimi, bu ihanet girişimi benim şahsıma değil, Ak Parti’ye değil, hükümete değil, Türkiye’ye yöneliktir. Bu darbe girişimi, bu ihanet girişimi doğrudan doğruya milleti hedef almaktadır, sizleri hedef almaktadır. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğini karartmaya çalışıyorlar. Ak Parti’nin değil, siyasetin önünü, milli iradenin önünü kesmeye çalışıyorlar. Hükümet değil, aslında yeniden büyük Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyorlar. Sizin huzurunuzu, sizin istiklalinizi, sizin istikbalinizi karatmaya çalışıyorlar. Bizden ziyade millete darbe yapmaya çalışıyorlar ama başaramayacaklar. Göreve geldiğimizde Kasım 2002’de Türkiye’nin milli geliri neydi biliyor musunuz? 230 milyar dolardı. Bugün Türkiye’nin milli geliri 800 milyar dolar. Osmanlı’dan cumhuriyet tarihi dahil. 79 sene sadece cumhuriyet tarihinde gelinen rakam 230 milyar dolar. Biz 10 senede bunun üzerine 570 milyar dolar ilave ettik. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunu yapabilir miydi? 79 senede 230, 10 senede 570... Farkımız bu. Borca bakıyoruz. 100 liranın 73 lirası borçtu biz geldiğimizde. Şimdi 100 liranın 30 lirası borç. Devlet borçlanırken yüzde 63 faiz ödüyordu. Şimdi tek haneli rakamdayız. Aradaki fark Kırklareli’ndeki işçi, memur kardeşimin cebinde kalıyor. Enflasyon yüzde 30’du. Şu anda tek haneli rakamda. Bu MHP, DSP, ANAP bizden önce iktidardaydı ama 3 buçuk yıl kalabildi. Kaçtılar, gittiler. Soruyorum neden kaçtın gittin? Cevap yok. Temelin hikayesi var ya ‘ayakta duramayrum’ diye. Bunlar o hale düştü ve bırakıp gitti. Biz 11 yıldır devam ediyoruz ve üst üste koyuyoruz. Bunlar IMF’den 23 buçuk milyar dolar borç bıraktılar. Ödedik. Geçen yılın 14 Mayıs’ında sıfırladık. Bizim artık IMF’ye borcumuz yok. Şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar borç vereceğiz onlara. Çok daha enteresanı milli bankamız Merkez Bankası’nın kasasında 27 buçuk milyar dolar vardı. Şimdi Merkez Bankamızın kasasında 130 miyar dolar var. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bu gücü yakalayabilir miydi? Benim işçi, memur kardeşim senden zorunlu tasarruf adı altında para kestiler. Başbakan olduğum zaman önüme zorunlu tasarruf kapsamında işçiye, memura şu kadar borç getirdiler. Ne var dedim. 13 buçuk katrilyon borç var dediler. Şok oldum. Bir devlet işçisine, memuruna nasıl böyle borçlu olabilir. Dedim ki hemen işçi sendikalarını çağıracaksınız. Süratle oturacağız ve bu parayı ödeyeceğiz. 13 buçuk katrilyonu ödedik. Sıfırladık. Bir baktım ki önüme bir dosya daha geldi. İşçimizden, memurumuzdan bir Konut Edindirme Yardımı adı altında para toplamışlar. Çünkü maaş ödeyemiyorlardı. Burada CHP’nın, DSP’nin, MHP’nin, Doğru Yol’un günahı var. Şu anda o 3 buçuk katrilyonu ödedik. Şu anda sadece 2 kalem 17 katrilyon. Bütün bunlar yolsuzlukların olduğu bir iktidarda yapılabilir mi? Osmanlı ve cumhuriyet tarihinde toplam yapılan duble 6 bin 100 kilometreydi. Biz 11 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yok yaptık. Eğer bunu 79 seneyle mukayese edersek o zaman bunu 8 ile çarpmamız lazım. Nereye ulaştığımızı görün. Bu sevdalı olmanın adıdır. Biz dağları deliyoruz, tüneller açıyoruz. Yüksek hızlı trenler inşa ediyoruz. Bizden önce sorun Allah aşkına Türkiye’de karayollarında kaç tane tünel vardı sorun. Bolu Dağı’nı hatırlayın. Orada tünele başladılar, tüneli bitiremediler. Ondan sonra burayı doğalgaz depolama istasyonu mu yapsak yoksa patates depolama istasyonu mu yapsak diye düşünmeye başladılar. Biz iktidara geldik. İtalyan firmasını çağırdım burayı bitireceksiniz dedim. Ve başladık, orayı bitirdik. Şimdi o Bolu Dağı’ndaki kazalar minimize oldu. O eski durumlar artık yok. Hem zamandan kazandık hem de kazalardan artık kurtulduk.”
“DEVLET İÇİNDE DEVLETE, PARALEL DEVLETE ASLA MÜSAADE ETMEYİZ”
“Bu CHP bu işlerden anlamaz. Şimdi ben merak ediyorum bu CHP’nin genel müdürü Marmaray’dan acaba geçti mi? Acaba geçerse hangi yüzle geçecek. Çünkü bunlar ona da karşıydılar” diyen Başbakan Erdoğan, “Şimdi 3. köprüye de karşılar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü Trakya’nın işine yarayacak. Asya’ya gidişte bütün ağır vasıtalar o köprüyü kullanacak. 4 gidiş 4 geliş. 2 buçuk milyar dolara mal olacak, ortasından da tren geçecek. 2 buçuk milyar dolar. Biz para vermiyoruz. Sadece yüklenici firmaya yap, 15 yıl işlet diyoruz. Cebimizden 1 kuruş çıkmadan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü bu millet kazanıyor. 3. havalimanı Kırklareli’nin komşusu. Buranın maliyeti 46 milyar dolar. Cebimizden bir kuruş çıkmıyor. 5 Türk firması konsorsiyum yaptılar. 20 yıl işletecekler. Adamları geldi bu paralel yapı önlerini kesmek için bunlarla ilgili ‘yolsuzluk’ dedi, şu dedi, bu dedi. Ya bu insanlar geldiler burada böyle bir şey yapıyor. ‘İhalede yolsuzluk var’ dediler. Para mı veriyoruz biz onlara. 20 yıl burayı gelip işletecekler bir kuruş para devletten para almayacaklar. Ve 20 yılda burayı devlete kazandıracaklar. Yılda 100 milyon yolcu kapasiteli havaalanı. Dünyanın ilk 3’ü arasında yer alacak. Bir ülke bunlarla, efsane haline gelir. Eğer böyle dev hava limanlarınız varsa büyüksünüz. Yoksa yoksunuz. Göreve geldiğimizde Türkiye’de hava limanı sayısı 26’ydı şimdi 52... 100 yıl önce Şırnak’a hava limanı yapılacak dense inanır mıydınız? Ağrı’ya, Iğdır’a, Hakkari’ye yapılacak dense inanır mıydınız? Onları da biz yaptık. Çünkü biz bölgesel milliyetçilik yapmayacağız dedik, biz etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik yapmayacağız dedik. Batıda ne varsa doğuda da o olacak dedik. 780 bin kilometrekareyle Türkiye Cumhuriyeti tek vatandır dedik. Afyonkarahisar’dan yola çıkarken tek millet dedik. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Roman’ıyla, Pomak’ıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla aklınıza ne gelirse. Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik. Yola böyle çıktık. Yola böyle devam ediyoruz. Arkadan tek bayrak dedik. Bayrağımızın dışında bayrak asla tanımıyoruz. Çünkü bizim bayrağımız farklı. Rengi şehidimizin kanı, hilalimiz bağımsızlığımızın ifadesi, yıldızımız şehidimizin sembolü. Bu bayrağa eş bayrak olabilir mi? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Onun için ‘bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ dedik yola çıktık. Onun için tek vatan ve tek devlet.
Devlet içinde devlete, paralel devlete asla müsaade etmeyiz. Kim olursa olsun hesabını görürüz ve göreceğiz. Bu paralel yapının hesabı çok ağır olacak” diye konuştu.
“30 YILDA YAŞANAN ACILARDAN YÜREKLERİMİZ BURKULDU”
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu Kırklareli terörün acısını çok çekti. En batıdan ülkemizin en doğusuna davulla zurnayla düğüne gider gibi sizlerin yavrularınızı askere gönderdiğinizi bilirim. Git oğlum git, ya gazi ol ya şehit dediğinizi bilirim. O gençler düğüne gider gibi askere gittiler. Kahramanca vatanlarını savundular, yiğitçe şehit oldular. Allah hepsinden razı olsun. Rabim kabirlerini cennet bahçesine tahvil etsin. 30 yıl bizler hep birlikte bu acıyı yaşadık. 30 yıl anneler, babalar, nişanlılar, eşler, çocuklar bu ağır acıyı yaşadılar. 30 yılda yaklaşık 10 bin Mehmedimiz öldü. Bizde Mehmetçik öyle sıradan bir laf değildi. Bizde Mehmetçik Peygamber Efendimizden kaynaklanıyor. Muhammet, Mehemmet’e dönüşmüş. Oradan Mehmet’e dönüşmüş. Çünkü Muhammed ifadesini kullanırsak Peygamberimizin ismine layık davranamayız diye ecdadımız ona dönüştürmüş ve askerimizde de bu küçük Muhammed anlamında Mehmetçik olmuş. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ifade yok. Bu sadece bizde var. Mehmetçiğimiz bizde o kadar önemli. 30 yılda yaklaşık 30 bin sivil hayatını kaybetti. 30 yılda Türkiye ekonomisi 1 trilyon liradan daha fazla kayba uğradı. 30 yılda yaşanan acılardan yüreklerimiz burkuldu, ağzımızın tadı kaçtı, sofralarımızın huzuru kayboldu. Kırklareli’nde bu toprakları biz hep birlikte sevdik. Şurada Edirne’de topraklarımızı birlikte sevdik. Çanakkale’de, o büyük zafer destanını birlikte yazdık, Kurtuluş Savaşı’nı birlikte verdik. Ama 30 yıl bu ülkenin evlatlarını bu ülkedeki kardeşleri, komşuları, illeri birbirine düşman yapmaya, illerin arasına nifak sokmaya çalıştılar. Şimdi ben burada Kırklareli’de tüm kardeşlerime, vatandaşlarıma soruyorum. Son 1 yıldır Kırklareli’ye terör nedeniyle şehit geliyor mu? Anneler, babalar bu yüzden ağlıyor mu? Anneler, babalar, çocuklarınızı askere gönderirken eskisi gibi yüreğiniz sızlıyor mu? Türkiye’ye bahar geldi bahar. Artık görüyorsunuz çiçekler açmaya başladı. Bunlar daim olsun. Ülkemin dağlarına, kırlarına, ovalarına bahar geldi. Ama dikkat edin birileri bu durumdan çok rahatsız. Silah ticareti yapanlar, kan ticareti yapan vampirler bundan çok rahatsız. Gençlerin kanıyla, annelerin gözyaşlarıyla beslenen vicdansızlar bundan çok rahatsız. Türkiye’nin bu sorunu çözüm yoluna koymasından, büyümesinden, kalkınmasından birileri çok rahatsız. Unutmayın meyve veren ağaç taşlanır. Terör meselesini çözüm yoluna koyduğumuz için bize saldırıyorlar. Kardeşliği yücelttiğimiz için bize saldırıyorlar.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Fethiye’de Softbol Türkiye Şampiyonası başladı Muğla’nın Fethiye ilçesinde Küçük Kızlar ve Yıldız Kızlar Okul Sporları Türkiye Softbol Şampiyonası, açılış seremonisi ile başladı. Kız sporcular 5 gün boyunca mücadele edecek. Türkiye Okul Sporları Federasyonu tarafından Fethiye’de ilk defa düzenlenen Küçük Kızlar ve Yıldız Kızlar Okul Sporları Türkiye Softbol Şampiyonası törenle başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından tören geçişiyle başlayan şampiyonada, kız öğrenciler 5 gün boyunca mücadele edecek. 29 Nisan Pazartesi gününe kadar devam edecek karşılaşmaların ardından küçük kızlar ve yıldız kızlar Türkiye şampiyonları belli olacak. 16 ilden 33 takımla 500 sporcunun katıldığını söyleyen Fethiye Gençlik ve Spor Müdürü Harun Reşit Yiğit, “Bu tür organizasyonlar ilçenin tanıtım ve turizmine büyük katkı sağlıyor” dedi. Açılış töreninde sporculara hitap eden Fethiye Gençlik ve Spor Müdürü Harun Reşit Yiğit, “Geçen hafta okul sporları Beyzbol şampiyonasını ilçemizde tamamlamıştık. Farklı spor dallarının müsabakalarında öğrencilerimizi misafir ediyoruz. Bu tür organizasyonlar ilçenin tanıtım ve turizmine büyük katkı sağlıyor. Bu anlamda federasyon başkanımıza da teşekkür ediyoruz. 16 ilden 500 sporcumuz, 33 takımımız var. Pazartesi günü de Türkiye şampiyonlarımız için ödül töreni yapacağız” dedi.
Diyarbakır Diyarbakırlı öğrenciler NASA Conrad Challenge 2024 Finallerinde Türkiye’yi temsil ediyor Bahçeşehir Koleji Diyarbakır Hevsel Kampüsü öğrencilerinden oluşan Healthy Companions takımı, Houston NASA Uzay Merkezi’nde düzenlenen Conrad Challenge 2024’te Türkiye’yi temsil edecek tek takım olarak seçildi. Conrad Challenge, NASA bünyesinde düzenlenen prestijli bir yarışma olup, Healthy Companions takımı Türkiye’deki tek temsilci olarak 1000 takım arasından 5 finalistten biri olarak seçildi ve NASA’nın Houston Uzay Merkezi’ne gitmeye hak kazandı. Fen ve Teknoloji Lisesi öğrencileri Yağmur Delal Cengiz, Beyza Kaya, Dilvin Laçin, Adar Özalkak, Mir Baran Esen ve Diyar Karabulut tarafından oluşturulan Healthy Companions, NASA tarafından 13-18 yaş arasındaki öğrencilerin küresel etki oluşturmak, sorunları çözmek için bilim, teknoloji ve inovasyonu kullanarak projeler yürütüp, girişimcilik özelliklerini ortaya koymaları için düzenlediği Conrad Challenge’a Türkiye’yi temsil ediyor. Healthy Companions, evcil hayvan sahiplerinin hayvanlarının sağlık durumunu izlemelerine yardımcı olan yenilikçi bir cihaz geliştirdi. Nabız oksimetrisi ve rektal sıcaklık algılama gibi son teknolojileri kullanarak, projeleri kullanıcıların evcil dostlarının sağlık durumunu kapsamlı bir şekilde takip etmelerini sağlıyor. Ürünleri aynı zamanda telefon uygulamasıyla bütünleşmiş bir şekilde yapay zeka desteği de sunuyor, böylece evcil hayvan sahiplerine daha kişiselleştirilmiş çözümler sunabiliyor ve sağlık durumu ile ilgili önemli bilgiler sağlıyor. Healthy Companions takımı, "Türkiye’den bu aşamaya ulaşan tek takım olarak ülkemizi Amerika Birleşik Devletleri’nde temsil etmenin gururunu taşıyoruz. Uzun süredir çaba sarf ettiğimiz projemizi dünyaya tanıtmak bizi oldukça heyecanlandırıyor" dedi. Healthy Companions, tasarım sürecinde basit ve kullanıcı dostu bir arayüz oluşturmaya özellikle odaklandı ve prototip aşamasında birçok deneme ve test gerçekleştirerek en pratik tasarımı hayata geçirdi. Barınaklar ve veteriner ve sosyal hizmet kuruluşları gibi kurumlardan da geri bildirim alarak ürünlerini geliştirdi. Bahçeşehir Koleji Diyarbakır Kampüsü Kurucu Temsilcisi Zeki Esen, Bahçeşehir Koleji Diyarbakır Hevsel Kampüsü Liseleri’nde araştırmacı, bilimin gücüne inanan, yenilikçi, bilim ve teknoloji üreten, ülkemizin geleceğine yön verecek nesiller yetiştirmeyi hedeflediklerini belirterek, “Sevgili öğrencilerimizin göstermiş oldukları bu başarı uluslararası arenada inovasyon ve teknolojiye olan katkısını bir kez daha vurguluyor. Öğrencilerim adına mutlu ve gururluyum. NASA’nın Texas’taki Uzay Merkezi’nde gerçekleşecek finale katılmaya hak kazanan Healthy Companions değerli işler ortaya koyacaklarına inanıyorum ve onlara başarılar diliyorum” dedi.