DÜNYA - 13 Nisan 2024 Cumartesi 17:48 | Son Güncelleme : 13 Nisan 2024 Cumartesi 17:56

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Vatikan’da Papa Fransuva ile görüştü

A
A
A

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İtalya Diyanet Vakfı’nın genel kurulu için geldiği İtalya’da Papa Fransuva ile bir görüşme gerçekleştirdi. Başkan Erbaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistin-İsrail meselesi ve barış çağrılarını içeren mektubunu Papa’ya iletti.

Başkan Erbaş, Papa ile görüşmesinin ardından Türkiye’nin Vatikan Büyükelçiliği’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

İtalya’da binlerce vatandaşa diyanet hizmetlerini daha yakından sağlamak için kurulan Vakfın genel kurulunu gerçekleştirmek üzere burada bulunduklarını dile getiren Başkan Erbaş, Papa ile faydalı bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi.

“Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’da kalıcı barış mümkün değil”

Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Dünyanın gündeminde olan önemli konuları ve özellikle Filistin’de yaşananlarla ilgili mesajlar taşıyan Cumhurbaşkanımızın mektubunu bu görüşmede Papa Fransuva’ya takdim etmiş olduk. Cumhurbaşkanımız bu mektuplarında, Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın mümkün olamayacağını ifade etmişlerdir. Mektuplarında aynı şekilde, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin vücut bulmasının ve uluslararası toplumun eşit bir üyesi olarak küresel sistemdeki yerini almasının şart olduğu mesajı verilmiştir.”

“Herkesin katledildiği bir durumla karşı karşıyayız”

Papa ile görüşmelerinin ana merkezini; İsrail’in Filistin’de işlediği cinayet, katliam ve insanlık suçları oluşturduğunu dile getiren Başkan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Barış ve birlikte yaşamanın simgesi olan Kudüs’ün, İsrail zulmü altında olduğu Müslüman-Hristiyan demeden, bebek, çocuk, masum demeden, cami-kilise gözetmeden her yerin yakılıp yıkıldığı, çocuk-yaşlı-hasta-kadın demeden herkesin katledildiği bir durumla karşı karşıyayız. Bu duruma bir son vermek için birlikte çalışılması ve dünyanın dikkatinin daha fazla Filistin’e, Gazze’ye çekilmesi ve İsrail zulmünün durdurulması konusunu dile getirdik. Papa Fransuva, Sayın Cumhurbaşkanımızın dünya barışı için gücü olan ve çok çalışan az sayıda liderden birisi olduğunu vurguladı. Bu sebeple şahsen selamlarını kendisine iletmemizi istedi ve ‘Yaptıkları için çok teşekkür ediyorum.’ ifadesini kullandı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür mesajı

Başkan Erbaş, aile müessesinin de ikili görüşmelerinde gündeme geldiğini ifade ederek, “Ailenin çok önemli olduğu ve aileyi tehdit eden unsurlar konusunda istişarelerde bulunduk. Bize emanet olan ve hepimizin evi durumunda olan dünyamız yani çevre konusundaki düşüncelerimizi de paylaştık. Bu konuda da çevrenin korunması, ailenin korunması, dünyanın korunması konusunda neler yapılabildiği hususlarını kendisiyle istişare ettik. Papa, bu konularla ilgili yapılması gereken çok işler olduğunu vurgulayarak, Cumhurbaşkanı'mıza dünya barışı için yaptığı çalışma ve gayretlerinden dolayı tekrar teşekkür etti” diye konuştu.

Ziyaretin önemine işaret eden Başkan Erbaş, “Gazze’de akan kanın, yapılan zulmün, katliamın, soykırımın son bulması noktasında bütün insanlığın dikkatinin tekrar çekilmesi ve özellikle bir an önce acilen ateşkesin sağlanması konusunda herkesin seferber olması, her kesimin her yetkilinin mutlaka bu konuda bir şeyler yapmasını çok önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.

İran-İsrail arasında yaşanan gerginliğin görüşülüp görüşülmediği yönündeki bir soruya da Başkan Erbaş, “Bu konularla ilgili çok detaya girmedik ama dünyada barışın gerçekleşmesi ve özellikle Gazze’deki katliamın bir an önce durdurulması konusunu merkeze aldık.” şeklinde yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektubu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Papa Fransuva’ya gönderdiği Filistin mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Saygıdeğer Papa Hazretleri,
Diyanet işleri Başkanımızı kabulünüz vesilesiyle, saygı ve muhabbetlerimi iletiyorum.

Tarihsel derinliğe sahip Türkiye-Vatikan ilişkilerinin giderek ivme kazanmasından memnuniyet duyuyorum.
Türkiye, insani diplomasi şiarıyla Kırım’ın yasadışı ilhakının gerçekleştiği 2014 yılından bu yana Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklerken, Filistinli masum sivillerin yaşam hakkının ve haklı davasının savunulmasında da en ön sıralarda yer almış, almaya da devam etmektedir.

Türkiye, 7 Ekim 2023 tarihinden beri gönderdiği 45 bin tona yakın insani malzemeyle Gazze'ye en fazla yardım sağlayan ikinci ülke konumuna gelmiştir. Aralarında Hristiyanların da bulunduğu, 450 refakatçinin eşliğinde, 429 Gazzeli hasta ve yaralının tedavisi de ülkemizde sürdürülmektedir.

Öldürmenin tüm Semavi dinlerce haram kılındığı bilincine sahip olan insanlık, Gazze'de uluslararası hukukun ve uluslararası insancıl hukukun çiğnenmesine daha fazla müsaade etmemelidir. Savaşta bile dokunulmaması gereken hastaneler, okullar, camiler, kiliselerin bilerek bombalanması karşısında sesini yükseltmelidir.
Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan, Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi mümkün değildir. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti'nin vücut bulması ve uluslararası toplumun eşit bir üyesi olarak küresel sistemdeki yerini alması şarttır.
Katolik Aleminin Ruhani Lideri Papa Fransuva
Vatikan
İnsani yardımların ulaştırılamaması nedeniyle açlıktan ölümlerin baş gösterdiği Gazze'de mübarek Ramazan ayında dahi ayrım gözetmeksizin devam eden İsrail saldırıları ve üçüncü yılına giren Ukrayna Savaşı’nın küresel etkileri başta olmak üzere, karşı karşıya bulunduğumuz meydan okumalar, uluslararası toplumun iş birliği ve eşgüdüm içinde hareket etmesini gerekli kılmaktadır.

Dünya çapında yayılan İslam karşıtlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi son dönemde toplumlararası barış ve istikrarı tehdit eden eğilimler de akılda bulundurulduğunda dünyamız, kapsayıcı ve akılcı siyasete, her koşulda bütün taraflarla diyalog kurabilen aktörlere, tarihte hiç olmadığı kadar ihtiyaç duymaktadır.

Bu anlayış çerçevesinde, ortak insani değerlerimiz ve dünya barışına hizmet etme gayemiz temelinde, barış içinde bir arada yaşama ve karşılıklı anlayış kültürünü yaygınlaştırmak üzere, Vatikan’la diyalog ve iş birliğimizi daha da geliştirmekte kararlıyız.
Bu vesileyle, Milletim ve şahsım adına sağlık ve esenlik temennilerimi tekrarlıyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Deprem uzmanından uyarı: “Tokat’ın üzerinde bulunduğu fay hattında beklenen büyük şiddetli deprem hala olmadı” Gazi Üniversitesi DEMAR (Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ın da üzerinde bulunduğu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda beklenen büyük şiddetli depremin hala olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ta meydana gelen ve Samsun, Yozgat, Çankırı ve Çorum gibi çevre illerde de hissedilen 5.6 büyüklüğündeki depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Arslan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Bingöl çevresinde birleşen Doğu Anadolu Fay Hattı ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın birbirleri üzerinde sürekli hareket halinde olduğunu kaydederek, “Son 1 ayda özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın her iki ucunda hareketlenmeler mevcut. 4’ün üzerinde çok fazla sayıda deprem oldu. Hem Doğu bölgesinde özellikle Adıyaman’ın biraz daha ilerisinde depremler oldu hem de hattın batı ucunda yani Yunanistan’da 4’ün üzerinde depremler oldu. Dolayısıyla bu fay hattının üzerinde bir hareketlenmenin olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Doğu Anadolu Fay Hattı’nın, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na doğru 9 metre kaydığını kaydeden Arslan, yukarıya doğru meydana gelen hareket sonucu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda kırılmalar meydana geldiğini ve Tokat’ın da bu hat üzerinde olduğunu kaydetti. Arslan, iki hattın birleştiği noktalarda bulunan Bingöl, Erzincan, Bitlis ve Muş çevresinde stres birikimi yaşandığını kaydetti. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde ortaya çıkan jeolojik verilere değinen Arslan, 10 yıl içerisinde bu hat üzerinde 7.0 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimalinin yüzde 90 olduğuna dikkati çekti. "Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır" Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır olduğunu belirten Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Ne zamana kadar? Periyodu doluncaya kadar. Kahramanmaraş depreminin periyodu 450 ila 500 yıl civarındadır. Dolayısıyla da Pazarcık bölgesinde fayın tekrar kırılması için 450 yıla daha ihtiyacımız var ancak buradaki kırık meydana geldiğinde hem Elazığ ve Bingöl’e doğru olan bir bölgede hem de Hatay’ın daha güneyinde olan bölgelerde gerilme birikmesi meydana geldi. 9 metreye ileriye doğru giden hareket, Malatya civarında durdu. Sonra bu hareket bir türlü devam edecek, kırılmayı tamamlayacak.” “Önümüzdeki 10 yılda Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” Bingöl civarında büyük şiddetli depremin hala olmadığını ifade eden Arslan, “İki fay hattının buluştuğu kavşak nokta olan Bingöl’de henüz beklediğimiz deprem olmadı. Bu depremi de hakikaten bekliyoruz. Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca 7.0 ila 7.5 büyüklüğündeki depremi beklememek çok hata değil ama zamanlamasını söyleyebilmek çok zor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde kesinlikle 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Atılım Üniversitesi sağlık turizmi alanında sertifikalı program başlattı Ticaret Bakanlığı ile protokol imzalayan Atılım Üniversitesi, sağlık turizminde faaliyet gösterecek olan ve sektöre yeni gireceklere yönelik sertifikalı bir program başlattı. Atılım Üniversitesi tarafından sağlık turizmi alanında sertifikalı program Ticaret Bakanlığı ile iş birliği çerçevesinde başlatıldı. Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, Sağlık turizmi hakkında İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Tengilimoğlu, sağlık turizminin son yıllarda büyüyen alanlardan biri olduğunu belirterek, "Sağlık turizmin de birkaç alt boyut var. Medikal turizm, termal turizm, yaşlı ve engelli turizmi gibi turizm türleri var. Diğer turizm türünde yüzde 4’lerde 5’lerde büyüme varsa sağlık turizminde daha büyük bir büyüme var. Bunda ülkelerin insanların bulundukları ülkelerdeki sağlık, tedavi, rehabilitasyon ve koruyucu sağlık hizmetleri gibi sağlığın iyileştirmesi ile ilgili hizmetlerle ilgili bulundukları ülkelerdeki imkanların kısıtlı olması veya pahalı olması çeşitli nedenlerden dolayı veya gizli tutmak için kendi ülkesinde bilinmesini istemediği için başka ülkelere yönelmekte. Sınır ötesi hasta hareketliliği dediğimiz sağlık turizminde birçok ülke pazardan pay almaya çalışıyor. Pazar payını 3,5 trilyon dolar üzerinde olduğu söyleniyor. Geçmiş yıllarda daha çok gelişmiş ülkeler pay alırken, son yıllarda gelişmekte olan ülkeler, özellikle Türkiye, Hindistan, Malezya, Singapur, diğer Polonya gibi ülkelerinde pazardan almaya çalıştığını görüyoruz" diye konuştu. "Merdiven atlı uygulamaların sıkı denetlenmesi gerekiyor" "Son 15-20 yıl içerisinde gerçekten Türkiye bu alanda büyük bir ivme kazandı, sağlık turizmi alanında büyük bir gelişme katetti" diye konuşan Tengilimoğlu, şunları kaydetti: "Hala da katetmeye devam etmekte. Burada biraz daha planlı programlı ve koordinasyon içerisinde bu sağlık turizmine yönelmemiz gerekiyor. Kontrol dahilinde yönelmemiz gerekiyor. Ülkeye döviz girdisi sağlasın mantığıyla değil de uzun vadeli düşünmek lazım bu alanı. Bu alandaki denetimlerin sıklaştırılması lazım. Merdiven altı uygulamaları özellikle kozmetik cerrahide saç ekimi gibi diğer alanlardaki uygulamaların sıkı denetlenmesi gerekiyor. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı sağlık turizm faaliyetinde bulunacak olan kurumlara, kuruluşlara sağlık turizm yetki belgesi verse de bu belgenin de çok kolay verilmemesi gerekiyor. Türkiye’de kozmetik cerrahi son yıllarda çok arttı. Diş yine sağlık turizmiyle ilgili hastaların tercih ettiği alan. Kanser tedavileriyle ilgili, kalp damar hastalıklarıyla ilgili çeşitli branşlarda enfeksiyon hastalıkları hatta obezite, tüp bebek uygulamaları gibi birçok alanda sağlık turizm konusunda Türkiye tercih edilen bir ülke haline geldi." Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında dünyada ilk 10 arasında yer aldığını söyledi. "Eğitimimiz yaklaşık bir buçuk ay sürecek " Geçtiğimiz yıl sağlık turizminde ve yabancı dil eğitiminde sertifikalı bir eğitim programının başlatılması amacıyla Ticaret Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ifade eden Tengilimoğlu, şunları söyledi: "Sağlık turizminin gelişmesi konusunda Ticaret Bakanlığının çok büyük destekleri var. Sağlık turizminde faaliyet gösterecek olan, sektöre yeni girecek olanlara yönelik, sektörde halihazırda sağlık turizmi yetki belgesi almış olan kurum ve kuruluşlarda görev olan personelin sertifikalanmasıyla ilgili bir destek bu. Bakanlık sertifika programının yüzde 60’ına destek vermekte, yüzde 40’ına da adaylar veya kurumlar kendi ceplerinden karşılamakta. Bu büyük bir imkân, gerçekten zengin bir program. Bu eğitimlerin ciddi bir şekilde yürütülmesi, bu belge sertifikasyonların sektöre de gerçekten ayırt edicilik bir özelliğinin bulunması bizim için önemli. 24 Nisan’da başlayacak olan eğitimimiz yaklaşık bir buçuk ay sürecek. Online olarak verilecek eğitime Türkiye’nin herhangi bir yerinde kendini bu alanlarda geliştirmek isteyenler katılabilir. Kayıtlar halihazırda devam etmekte. Bu eğitimler Atılım Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından verilecek. Bu eğitimi başarıyla tamamlayan adaylara sertifikalarını veririz, sektörde de bunun meyvelerini alırız diye ümit ediyorum."
Bursa Yanan sandalye fabrikası havadan görüntülendi Bursa’nın İnegöl ilçesinde alevlere teslim olan sandalye fabrika dron ile görüntülendi. Olay yerine gelen İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, "Yangın kontrol altında. Can kaybımız yok" diye konuştu. Yangın, saat 09.30 sıralarında İnegöl Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren sandalye fabrikasında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, dumanların yükseldiğini gören çalışanlar, kendi imkanlarıyla müdahale etmeye çalıştı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. İtfaiye ekiplerine çalışanlarda yardımcı olurken, yanan fabrika dron ile görüntülendi. Polis ekiplerinin yangınla ilgili tahkikatı devam ederken, olay yerine gelen İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, "Sandalye firmamızda sabah saatlerinde bir ihbar alınıyor ve burada çıkan oluşan yangını söndürmeyle ilgili de Büyükşehir ekiplerimiz İnegöl Belediyesi ekiplerimiz olay yerine gelerek müdahale ediyorlar. Şu anda yangın büyük oranda. Kontrol altına alınmış durumda. Arkadaşlarımız burada çalışmaktadırlar. İnşallah soğutma ve toparlama süreçleri devam etmekte. Ben tabi çok geçmiş olsun temennisinde bulunuyorum. Sevindirici tarafı hiçbir vatandaşımızda hiçbir çalışanımızda can kaybımız yok yaralanma yok dolayısıyla içerde yangını söndürülmesiyle beraber maddi hasar tespiti ve olayın başlangıcı ile ilgili tespiti arkadaşlarımız yapacaktır. Çok geçmiş olsun diyorum" dedi.