ÇEVRE - 07 Ağustos 2018 Salı 10:09

Anız yangınları toprağın verimliliğini azaltıyor

A
A
A
Anız yangınları toprağın verimliliğini azaltıyor

Hasat sonrası hızlı bir şekilde tarlayı ikinci ürüne hazırlamak için kök ve sapların yakılmasıyla ortaya çıkan anız yangınları, toprağın veriminin düşmesine neden oluyor.

Hasat sonrası hızlı bir şekilde tarlayı ikinci ürüne hazırlamak için kök ve sapların yakılmasıyla ortaya çıkan anız yangınları, toprağın veriminin düşmesine neden oluyor.


Her yıl hasat döneminin ardından birçok bölgede çıkan anız yangınları gerek toprağa verdiği zarar gerekse sebep olduğu çevre kirliliği nedeniyle büyük sorun oluşturuyor. Yasağa rağmen vatandaşların tarladaki anızları yakmamaları konusunda uyarılarda bulunan Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ziyaattin Özdemir yaptığı açıklamada,"Anız yakılıyor ama diğer taraftan nelerin yakıldığı pek bilinmiyor. Toprağımızda bulunan canlılar ve onların hayat evreleri var. Bu canlılar bizim üzerine attığımız tohumu bitkiyi beslemektedirler. Biz bunları yakıyor aynı zamanda biyolojik dengeyi bozuyoruz. Anız yangınında ilk anda 2 cm toprağımız seramik haline dönüşüyor. Bu her yıl yakıldığında toprak tamamen seramiğe dönüşmektedir. Organik madde miktarı azalıyor, toprağın su tutma kapasitesi düşüyor ve yağışların olmadığı zamanlarda bitkimiz bundan etkilenip zarar görüyor. Verimli topraklar verimsiz hale dönüşüyor" dedi.


Anız yangınının ağır cezai müeyyidelerinin olduğunu söyleyen Özdemir, "Anız organik madde olacak çürüyecek . Biz bunu ne yapıyoruz kendi elimiz ile yakıyoruz. Bizden sonra gelecek nesillerde ve bu topraklardan beslenecek. Bizler onların haklarını korumamız lazım. Bizlere nasıl bu topraklar emanet edilmişse bizden sonrakilere de biz iyi bir emanetçi olarak devir etmemiz gerekiyor. Burada anız yakan tespit edildiğinde anız yangınının ağır cezai müeyyideleri var. Burada anızı yakan çiftçiler anı yakmasın. Hem ülkemize zarar vermesinler hem de ceza ile kendilerini mağdur duruma düşürmesinler. Bu konuda insanların hassas olmasını yakanlarında vicdanen düşünmelerini istiyorum" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.