GENEL - 10 Kasım 2018 Cumartesi 15:31

Eminevim 60 aileye daha tapu sevinci yaşattı

A
A
A
Eminevim 60 aileye daha tapu sevinci yaşattı

Eminevim Grup Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde tapularını teslim edeceği 60 aile için tapu teslim töreni düzenledi.

Eminevim Grup Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde tapularını teslim edeceği 60 aile için tapu teslim töreni düzenledi.


Kdz. Ereğli ilçesine bağlı Gülüç Beldesi’nde ki Anadolu Otel’de düzenlenen tapu teslim töreni mehter gösterisi ile başladı. Eminevim’in faaliyetlerini anlatan tanıtım filminin gösterimin ardından gecede konuşan Eminevim Türkiye Satış Müdürü Mustafa Şahin 28 yılda 130 bin aileyi ev ve araba hayaline kavuşturduklarını söyledi. Ülkenin farklı noktalarında 101 şubede bin 300 çalışanı ile hizmet verdiklerini anlatan Şahin, 2017 yılında 16 bin 664 aileyi ev ve araba sahibi yaptıklarını vurguladı.


Emin Grup İcra Kurulu Başkanı A. Sefa Üstün’de Türkiye’de uyguladıkları ‘El birliği’ iş modelinin, sosyal ve gelir adaletsizliği ile bunların ana kaynağı olan faiz sistemine alternatif bir model olduğunu ifade etti. Çeyrek asırdır 10 binlerce aileyi hayallerine kavuşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Üstün, Eminevim olarak insanı merkeze koyup onun mutluluğunu hedeflediklerini belirtti.


Yapılan konuşmaların ardından isimleri okunan aileler tek tek sahneye çıkarak Emin Grup Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün ve diğer yöneticilerden tapularını almanın mutluluğunu yaşadı. Düzenlene tapu teslim töreni geceye katılanlar arasında yapılan çekilişte hediyelerin sahiplerine teslim edilmesi ile sona erdi.


Gazetecilere açıklamalarda bulunan Eminevim Grup Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün, faizlerin yüksek olması nedeniyle inşaat sektöründe yaşanan sıkıntılı dönemde müteahhitlerin konut satamadığını, insanlarında alamadığını belirterek, Eminevim tarafından uygulanan ‘Elbirliği’ sisteminin bu dönemde ilaç gibi olduğunu söyledi. Üstün konuşmasında “80 vilayette müteahhitlerinde ellerindeki konutları almak suretiyle kendilerine can suyu oluyor. Elbirliği modeli bu dönemde çok faydalı oluyor. Elbirliği modeli daha önceki dönemlerde belki bir ihtiyacı gideriyordu ama bu gün inşaat sektörünün içerisinde bulunduğu durumdan dolayı bu mutluluğu yaşıyoruz. Geçtiğimiz ekim ayında bin konut ve 600 araç teslim ettik. Piyasaya yaklaşık 200 milyon TL para sunulmuş oluyor. Bu da elbirliği modelinin piyasaya katkısı oluyor. İnsanlar hem otomobil hem de ev sahibi oluyor. Bizim şu an önümüzde Kasım ve Aralık ayı var. Ortalama bizim tarafımızdan piyasaya 400 milyon TL gibi bir nakit girişi olacak. Bunun 2 bin 500’ü konut, bin 500 civarında da otomobil olabilir. Ortalama bin konut desek yılda 12 bin konut yapıyor. Her ay 700 otomobil desek yılda 10 bin otomobil yapıyor. 2017 yılına oranla 2018 yılı yüzde 20 civarında daha iyi geldi. 2019 yılının daha iyi olacağını düşünüyoruz. Çünkü şu anda müteahhitlerin başka şansı kalmadı. Banka yada finans kredileri ile konut satamıyorlar. Biz müşterilerimizi sıfır enflasyonla konut sahibi yapıyoruz. Bu sistemin katkısından dolayı da müşteri talebimiz artıyor” dedi.


Eminevim olarak inşaat imalat sektörüne giriş yaparak İstanbul ve Erzurum’da 3 site bitirdiklerini, bunun yanında enerji sektöründe güneş enerjisi üzerine çalışmalar yaptıklarını anlatan Üstün, tarımsal olarak ta Türkiye’nin çeşitli noktalarında zeytin, muz, elma, buğday ve fındık gibi üretimler yaptıklarını söyledi. Adapazarı’nda bin 500 hayvanlık bir hazırlıklarının olduğunu dile getiren Üstün, Konya’da da 2 bin 500 hayvanlık besihane yapımını bitirmek üzere olduklarını dile getirdi.


Geçmişte yaşanan holding ve bankerlik olaylarının çok büyük zararlar verdiğini ifade eden Üstün, uyguladıkları sistemin resmi altyapısının bir an evvel yapılmasını istedi. Almanya’nın bu tasarrufa dayalı finansal sistemi 80 yıl önce yaptığını ve şu ana kadar 800 milyar Euro kapasite ile konut satışı yaptığını vurguladı. Üstün, Türkiye’de bu sistemin resmi altyapısı için çalışma yapıldığını ancak yavaş ilerlediğini söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin ilk etabı yıl sonunda açılacak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 50 bin metrekarelik kapalı alanda hizmet verecek Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin ilk etabının inşaatının tamamlanarak, yıl sonuna kadar açılmasının planlandığını açıkladı. Türkiye’nin "aşı üretim üssü" için çalışmalar devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Sağlık Bakanlığı öncülüğünde 50 bin metrekarelik kapalı alanla hizmet verecek olan Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin ilk etap inşaatı yakında tamamlanıyor" ifadesini kullandı. İnşa çalışmaları hızla devam eden merkezde Türkiye’nin aşı alanında söz sahibi bir ülke olmasının planladığını belirten Bakan Koca, "Ankara Esenboğa Havalimanı yakınlarında 50 bin metrekarelik kapalı alana sahip olacak merkez, aşının yanı sıra bazı genetik ürünlerin AR-GE ve üretim çalışmalarını da yürütecek" dedi. İlk etabın yıl sonuna kadar açılması hedefleniyor Merkezin inşa çalışmalarının üç etapta ilerlediğini vurgulayan Bakan Koca, "İlk etabın inşaatı tamamlanma noktasına gelirken, bazı araştırma, üretim laboratuvarlarını içerisine alan bölümün yıl sonuna kadar hizmete alınması hedefleniyor. Merkez inşaatının ikinci etabında ise aşı üretim tesisleri yer alacak. Üçüncü etapta cihazların montajı ve ruhsatlandırılması işlemleri yapılacak" dedi. Aşıların "yerli ve milli" olacağına dikkati çeken Bakan Koca, şunları kaydetti: "Sağlık Bakanlığı, yeni Hıfzıssıhha Merkezi ve Türkiye’de aşı üretim süreçleriyle ilgili bilgi birikimine sahip bilim insanlarıyla bilgiyi ürüne dönüştürmeyi, yerli üretim imkanlarını geliştirerek dışa bağımlılığı azaltmayı amaçlıyor. Öncelikli olarak çocukluk çağı bağışıklama programındaki kuduz, Hepatit A ve suçiçeği gibi üç aşının teknoloji transferiyle Türkiye’de üretimi planlanıyor." Bakan Koca, merkezin faaliyete geçmesiyle birlikte 2028’den itibaren bağışıklama programındaki aşıların yüzde 86’sının Türkiye’de üretilmesinin planlandığını ifade etti.
Konya Liseli genç kondisyon bisikletinde harcadığı enerjiyi elektriğe çevirdi Konya’da meslek lisesinde eğitim gören 11. sınıf öğrencisi spor salonunda kondisyon bisikletinde harcadığı enerjinin boşa gitmemesi için fikrini paylaştığı öğretmeni ve sınıf arkadaşlarıyla geri dönüşüm malzemelerini kullanarak yaptığı kondisyon bisikletinde elektrik üretti. Konya’da yaşayan ve Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 11. sınıf öğrencisi Abdullah Arda Efe, okul çıkışında spor salonuna gitti. Burada kondisyon bisikletine binen Abdullah Arda Efe, okuldaki öğretmenlerinden edindiği bilgi ile enerjisini boşa harcadığını düşünmeye başladı. Yahya, hareket enerjisini elektrik enerjisine çevirmek için spor salonundan çıkıp gittiği evinde proje hazırlamak için kolları sıvadı ve uzun süren bir çalışmanın ardından kondisyon bisikleti pedalına bağlayacağı çamaşır makinası motorundan elde edeceği elektriği aküye aktaracağı bir çalışma hazırladı. Öğretmenlerine sunduğu bu çalışmayla yapım aşamasına geçen Abdullah Arda Efe, arkadaşlarının da desteği ile kondisyon bisikletinden elektrik üretmeyi başardı. “Spor salonunda hareket enerjisinin boşa gittiğini fark ettim” Kondisyon bisikletinden elektrik üreten 11. sınıf öğrencisi Abdullah Arda Efe, “Spor salonuna günlük sporumu yapmaya gitmiştim. O sırada hareket enerjisinin boşa gittiğini fark ettim. Okulda derslerde gördüğümüz üzere hareket enerjisini elektrik enerjisine çevirebileceğimizi öğrenmiştik. Ben de böyle bir şey yapabileceğimi düşündüm. Hocalarıma sundum ve hocalarımızla böyle bir şey yapabileceğimize karar verdik. Çalışmalarımızla bu bisikletimizi ortaya çıkardık. Gayet de güzel çalışıyor. Hareket enerjisini elektrik enerjisine çevirerek günlük hayatta kullanılabilmemize imkan sağlıyor. Mesela, en basit telefonumuzu şarj ederken, televizyonumuzu çalıştırırken veya başka bir işte hiç fark etmez elektrik enerjisini kullanabiliyoruz” dedi. “Hedefim bu alandan ilerlemeyi düşünüyorum” Bisiklet ile ürettikleri elektrik enerjisini depoladıklarını anlatan lise öğrencisi Abdullah Arda Efe, "Ürettiğimiz elektriği istediğimiz gibi kullanabiliyoruz. İstersek ampul yakmakta, istersek makineleri çalıştırmak ve istersek telefonu şarj etmekte birçok şey de kullanabiliyoruz. En basit bir projemiz. Ülkemizde birçok spor salonunda böyle bisiklet var. Sadece spor salonlarında değil evlerde de var. Böyle bir şey hem insanlar için hem iş yeri sahipleri için hem de dünyamız için, çevre kirliliği açısından çok güzel sonuçlar elde edebileceğimize inanıyorum. Çalışmalarımıza gelecek olursak, ilerideki hedeflerim bu alandan ilerlemeyi düşünüyorum. Böyle makinelerle, insanlık yararına makineler yaparak hem ülkemize hem dünyaya hem kendime katkı sağlayacağımı düşünüyorum” şeklinde konuştu. “Telefonumuzu tam 30 kez şarj edebilmekte, 22 inç, 25 watt gücündeki bir led televizyonu 12 saat çalıştırabilmekte” Hazırladıkları projede birçok geri dönüşüm malzemesi kullandıklarını anlatan Abdullah Arda Efe’ye çalışmalarında destek veren sınıf arkadaşı Baki Yıldırım ise, “Çamaşır makinesinin motorunu kullandık. Normal 6 vitesli bisikletin vitesini kullandık. Onun dışında bisiklet kasasını onları söktük bu şekle getirdik. Böyle geri dönüşümü kullandık. Normal evlerde de bulabileceğimiz şeyleri aslında kullanmış olduk. 3 bin miliamper batarya kapasitesi olan bir telefonumuzu tam 30 kez şarj edebilmekte ve 22 inç, 25 watt gücündeki bir led televizyonu 12 saat çalıştırabilmektedir. Bununla beraber 1 saat hiç aralıksız pedal çevirirsek 640 kalori yakabiliriz. Tam dolu bataryamız ise 10 saat pedal çevirince tam dolu olmaktadır” ifadelerini kullandı. “Bu projenin başından sonuna kadar öğrenciler büyük ilgi gösterdiler” Öğrencilerin üretime katılması, özgüvenine kavuşmuş olmasının eğitim anlamında önemli olduğuna dikkat çeken Endüstriyel Otomasyon Teknik Alanı Öğretmeni Atölye Şefi Mehmet Ali Yılmaz, “Gerçekleştirebilir miyiz diye biraz bir literatür taraması yaptık. Fikrin güzelliği şöyleydi insanlar spor yaparken aynı zamanda açığa çıkan enerjinin değerlendirilmesi şeklindeydi. Biz bunun tabanını zaten derslerimizde işliyoruz. Çocuklara anlatıyoruz. Burada açığa çıkan hareket enerjisiyle elektrik üretilebileceğini, bunun depolanabileceğini, depolandıktan sonra da faydalı yerlerde kullanılabileceğini öngörerek bu projeye başladık. Bu projenin başından sonuna kadar öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Öğrencilerin katılması, öğrencilerin oradaki parametreleri bilmesi, oradaki elemanlar hakkında bilgi sahibi olması tabii ki bizi sevindiriyor. Çocukların bu konuda biraz üretime iştahlı olmaları veya üretim için bir fikir yürütmeleri bizler için sevindirici bir durum. En azından öğrencinin üretime katılması veya bir şeyler yapabileceği özgüvenine kavuşmuş olması bile eğitim anlamında bizim bir yerlere geldiğimizi gösteriyor. Bu da bizler açısından en azından öğrencilerimiz için bir geri dönüş olarak faydalı olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.