ÇEVRE - 16 Ağustos 2017 Çarşamba 11:53

Türkiye’nin Biyoçeşitlilik Haritası çıkartılıyor

A
A
A
Türkiye’nin Biyoçeşitlilik Haritası çıkartılıyor

Orman ve Su İşleri Bakanlığınca 81 ili kapsayan Türkiye’nin Biyoçeşitlilik Haritası’nın çıkartılması çalışması Zonguldak’ta devam etti.

Orman ve Su İşleri Bakanlığınca 81 ili kapsayan Türkiye’nin Biyoçeşitlilik Haritası’nın çıkartılması çalışması Zonguldak’ta devam etti. Çalıştayda konuşan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Biyoçeşitlilik Daire Başkanı Hüseyin Avni Çatal, "Gerçekten bir ülkede siz türlerinizin yerlerini lokasyonunu nerede olduğunu bilmiyorsanız o ülkenin gelişmişliğinden bahsedemezsiniz" diye konuştu.


Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce "Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projes" kapsamında Zonguldak’ta çalıştay düzenlendi. 2018 yıl sonuna kadar 81 ilde biyolojik çeşitlik projesi tamamlanarak Türkiye’ninn Biyolojik Çeşitlilik Haritası’nın ortaya çıkartılması planlanıyor. 16-17 Ağustos tarihleri arasında Zonguldak’ta bir otelin konferans salonunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden uzmanlar, kurumun 10. Bölge Müdürlüğü’nden ve Zonguldak Şube Müdürlüğü’nden temsilciler, üniversitelerden uzmanlar ve bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Zonguldak’ın Karasal ve İç Su Sistemleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi, Envanter ve İzleme Eğitim Çalıştay toplantısı yapılarak son durum değerlendirilmesi ve gelecek için yapılacakların ortaya konulması hedefleniyor.



"3 bin 500’e yakın endemik türümüz var"


Dünyada her gün on binlerce türün yok olduğuna vurgu yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Biyoçeşitlilik Daire Başkanı Hüseyin Avni Çatal, dünyadaki ilaçların en az yüzde 70’inin de tıbbi kökenli olduğunun altını çizdi. 81 ili kapsayan çalıştayların ana gayesinin farkındalık oluşturmak olduğunu belirten Çatal, "3 bin 500’e yakın endemik türümüz var. endemik türümüz yalnızca Türkiye’de türler. Dünyada bu kadar canlı varken belki rahat olmamız gerekebilir. Ama her gün dünyadan on binlerce tür yok oluyor. Diyeceğiz ki yok olursa yok olsun ne olacak? Ama derler ki derdi veren Allah dermanı da vermiş. Dermanı tabiatta. Belki o yok olan türlerden bir tanesi gelecek nesillere yardım edecek. Onlar için çare olacak bir tür. Ama biz onu yok etmiş oluyoruz. Çünkü her derdin çaresi var. Nitekim dünyadaki ilaçların mevcut ilaçların en az yüzde 70’i tıbbi kökenli. Ve bundan sonraki bulunacak ilaçların da çoğu tıbbi kökenli olacak. Bu çalıştaylarımızın ana gayesinden bir tanesi de farkındalık oluşturmak. Yani insanların bir şeyi fark etmesi lazım ki onu korusun. Bir karayolu yapıyoruz belki bu oda kadar lokal endemik olan bir yerden kara yolu geçtiğini düşününüz. Siz onun tür tespitini yapmadan belki de yer yüzünden bir türü yok ediyorsunuz. Bunların korunmasını da ancak farkındalık oluşturarak başarabiliriz. Bu çalıştayların mutlaka faydası var. Hele ki bu konuda basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Bunlar farkındalık oluşturabilmek için önemli araçlardır. İnsanlar farkında olmalı ki tabiatı koruyabilsinler. Bu proje 2013 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından başlatıldı. Esasen Türkiye açısından geç kalmış bir proje ama Orman ve Su İşleri Bakanımızın tabiriyle söylüyorum en önemli üç projeden bir tanesi" diye konuştu.



Geleneksel bilginin derlenmesi


Geleneksel bilginin derlenmesi adı altında 6 ilde çalışma başlattıklarını belirten Hüseyin Avni Çatal, şöyle devam etti:


"Gerçekten bir ülkede siz türlerinizin yerlerini lokasyonunu nerede olduğunu bilmiyorsanız o ülkenin gelişmişliğinden bahsedemezsiniz. Dolayısıyla çok önemli bir işlev görülüyor. Bugüne kadar 26 ilimizi bitirdik. 43 il devam ediyor. 2018 yılı sonunda da bu çalışmaları bitirmiş olacağız. Biyolojik çeşitlilik envanteri o kadar önemli bir konu ki bunun üzerine bir sürü proje oturacak. Nitekim henüz devam ederken biz biyolojik çeşitliliğe dayalı geleneksel bilginin derlenmesi adı altında bir proje başlattık. Geleneksel bilginin derlenmesi de çok önemlidir. Çünkü çoğu tıbbi ilaçlar geleneksel bilgiye dayanıyor. Ve bunlar da her geleneksel bilgiye sahip kişinin ölmesiyle kayboluyor. Yerel tabirle el verme derler. El verilirse birine bu bilgi taşınıyor. Ama elvermez ise hele şehirleşmenin de artmasıyla beraber bu bilgi kayboluyor. Yine hocalarımızın desteğiyle geleneksel bilginin derlenmesi adı altında 6 pilot ilde bir çalışma başlattık. Geleneksel bilgiyi de kayıt altına alacağız. Gelecekte bu konuyla ilgili araştırma yapacak olan bilim adamlarımıza bir altlık teşkil etmiş olacak. Bunun üzerine bizim oturtabileceğimiz biyoçeşitlilik envanterinin üzerine oturtabileceğimiz dünya kadar proje olduğunu düşünüyorum. Onun için son derece önemli."


Çalıştay, konunun uzmanlarının sunumları ile devam etti. Çalıştaya Orman ve Su İşleri Bakanlığı Biyoçeşitlilik Daire Başkanı Hüseyin Avni Çatal’ın yanı sıra Zonguldak Vali Yardımcısı Hüseyin Ergi, Zonguldak Orman Bölge Müdürü Ahmet Sırrı Beşel, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 10. Bölge Müdürü Hasan Başyiğit’in yanı sıra protokol üyeleri ve akademisyenler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla BİLSEM Türkiye’de en çok bilimsel proje hazırlayan 2’nci okul Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nca 18’incisi düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de bugün sona erecek. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, “Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Bize çalışmalarımızda her zaman destek veren Valiliğimize, Muğla İl Milli Eğitim Müdürümüz Emre Çay Bey’e ve yöneticilerimize teşekkür ederiz” dedi.
Samsun Yıllık işletme cetvellerinde son tarih 30 Nisan Samsun Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Selahattin Altunsoy, sanayi işletmelerinin ‘yıllık işletme cetvelleri’ni 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlatarak, verilmemesi durumunda işletmelere 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağının altını çizdi. Müdür Selahattin Altunsoy, sanayi sicil belgesi sahibi işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlattı. Altunsoy, “Sanayi sicil belgesi alan işletmeler aynı kanunun 5. maddesine göre her yıl vermek zorunda oldukları bir yıllık faaliyetlerini gösteren yıllık işletme cetvellerini takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde (30 Nisan tarihine kadar) bağlı bulundukları İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüklerine bildirmek zorundadırlar. Bu çerçevede sanayi siciline kayıt olan işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yayımlanan SGM 2014/11 no’lu Tebliğin 11’nci maddesi uyarınca e-Devlet kapısı veya Bakanlık web sayfası Sanayi Sicil Bilgi Sistemi üzerinden (http://sanayisicil.sanayi.gov.tr) elektronik ortamda vermeleri gerekmektedir. Yoğunluk yaşanmaması için girişler son güne bırakılmamalıdır. Sistem 7 gün 24 saat açık olduğundan mesai saatleri dışında ve hafta sonları da girişler yapılabilir. Söz konusu zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelere aynı kanunun ilgili maddeleri uyarınca 2024 yılı için belirlenen 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağından, ilgililerin cezai müeyyideye maruz kalmamaları açısından 30 Nisan 2024 tarihine kadar 2023 yılı yıllık işletme cetvellerini sistem üzerinden vermeleri önem arz etmektedir. Sanayi işletmeleri tereddüt edilen hususlarda bizzat İl Müdürlüğümüz Sanayi Sicil Birimine müracaat edebileceği gibi kurum telefondan da bilgi ve yardım alabileceklerdir” dedi.
Ordu Topraksız tarım sistemiyle çilek üretimine başladılar: Yıllık kazanç hedefleri 5 milyon TL Ordu’da, aldıkları hibe desteği ile 6 dönümlük serada topraksız tarım uygulaması ile çilek üretimine başlayan çift, yıllık yaklaşık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. Fatsa ilçesinde yaşayan Özge Arslan ve eşi Uğur Arslan, topraksız tarım ile çilek üretimi yapmaya karar verdi. 2021 yılında aldıkları hibe desteği ile seralarını kuran çift, yaklaşık 10 dönümlük arsa üzerine 6 dönüm çilek serası kurdu. Burada 110 bin fideden yıllık 80-100 ton arası üretim yapan çift, yıllık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. “Öğretmenliğe hiç başlamadan çilek üreticisi oldum, 6 dönüm alanda 30 dönümlük üretim yapıyoruz” Üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olan yaşındaki Özge Arslan, topraksız tarım uygulaması ile verimin 5 katı arttığını belirterek, “Öğretmenliğe hiç başlamadan ticarete başladım, öncesinde farklı sektörlerde de çalıştık, şuanda çilek üretimi yapıyoruz. Topraksız tarım olduğu için herkes su kültürüyle üretim yaptığımızı zannediyor ancak Hindistan cevizi kabuğu içerisinde yetiştiriyoruz. Toprakta olmayan bütün değerlerin tamamını biz veriyoruz ancak kesinlikle hormon ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yok. Toprağa göre daha hijyenik ve verim olarak 3-5 kat arası daha verimli. Burası 6 dönümlük sera ancak 30 dönüm toprak üretimine tekabül ediyor” diye konuştu. “2 yılda kendini amorti etti, yıllık 5 milyon TL getirisi bekliyoruz” Serada bulunan 110 bin fidede yıllık 80-100 ton ürün ile yıllık 5 milyon TL getiri beklediklerini söyleyen Özge Arslan, “Getirisinden memnunuz, 2 yıl önce 7 milyon liraya kuruldu, şu an maliyetler arttı ancak bu süre zarfından kendini amorti etti. Zaten kırsal kalkınma projesinden de destek almıştık. İl Tarım ve Orman Müdürümüz Kemal Yılmaz’ın da bizlere çok desteği oldu. İlk yıl 3 milyon TL gibi bir getirisi oldu, bu yıl 5 milyon kadar bir gelir bekliyoruz. Sektör açık, bu kalitede çilek Antalya’da ihracata gidiyor, biz burada iç piyasada satıyoruz. İlerleyen günlerden Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yaymayı hedefliyoruz” ifadelerine yer verdi. Uğur Arslan ise eşinin fikri ile topraksız tarım sistemiyle çilek üretimi yapmaya başladıklarını ve başarılı olduklarını dile getirerek, bu tür hibe desteklerinin insanları teşvik ettiğini ve üretime katkı sağladığını söyledi.