EKONOMİ - 24 Mart 2018 Cumartesi 13:44

Zonguldak Taşkömürü Çalıştayı

A
A
A
Zonguldak Taşkömürü Çalıştayı

Zonguldak’ta düzenlenen “Taşkömürü Çalıştay”ında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Enerji bütün dünya için önemlidir.

Zonguldak’ta düzenlenen “Taşkömürü Çalıştay”ında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Enerji bütün dünya için önemlidir. Bütün savaşların arka perdesine baktığınızda aslı enerji kaynaklarıdır. Petrol yataklarını kim çalıştırıyor. Müslüman ülkelerinin ağırlıklı olarak yaşadığı yerlerde yer altında olağan üstünlükle kaynaklar var. Kaynakları o ülkelere işletmiyorlar, çalıştırtmıyorlar. Dünya savaşlarının çıkışlarına bakın enerji kaynakları yüzüne çıkmıştır" dedi.


Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Enerji Politikaları” programı kapsamında Zonguldak’ta “Taşkömürü Çalıştay”ı düzenlendi. Çalıştaya CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra sivil toplum kuruluşu temsilcileri, CHP’li milletvekilleri, belediye başkanları, akademisyenler, partililer ve davetliler katıldı.


Çalıştayda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak’ta üretilen kömürün stratejik bir ürün olduğuna dikkat çekti. Devletin stratejik ürünlerde kar zarar hesabı yapmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Önemli bir toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Benden önce kömürle ilgili düşüncelerini aktaran önerilerini aktaran bütün arkadaşları büyük bir dikkatle dinledim. Soruna aslında hepimiz vakıfız. Kömürün Zonguldak için ne kadar değerli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bazı ürünler vardır ki dünya genelinde stratejiktir. Bazı ürünler vardır ki bölge genelinde stratejiktir. Örneğin fındık Karadeniz için stratejik üründür. Çünkü başka bir gelir kaynağı yok. Çay Rize için kömür Zonguldak için stratejik üründür. Burada yaşayanların temel gelir kaynağını bölge ya doğal olarak ya da insan emeğiyle kendisi yetiştirmektedir. Kömür ana geçim kaynağıdır. Stratejik ürünlerde devletler kar zarar hesabı yapmazlar. İnsan geçim kaynağını sağlayabiliyorsa ve elde edilen ürün onun geçimi için temel unsursa devlet kar zarar hesabı yapmaz. Bu şu anlama gelmesin sürekli zara eder. Rasyonel davranmak zorundadır. Çünkü sonuçta dokunduğumuz kişi insandır. Stratejik ürünler dünya genelinde vardır. Enerji kaynakları bütün dünyada stratejik üründür. 21 yüzyılda bir şey daha var. İnsan beyni dünyanın en stratejik ürünüdür. Çünkü yaptığınız bir yazılım dünya çapında kabul görüyorsa olağanüstü başarılara imza atmış oluyorsunuz. Şimdi 21’inci yüzyılda bütün gelişmiş ülkeler en parlak beyinleri kendi ülkelerine çekmek istiyorlar. Her türlü imkanı vereceğim, vatandaşlık mı istiyorsun, para mı istiyorsun vereyim diyor. Bizim gibi ülkeler Hindistan, Çin gibi ülkelerde düşünen beyinler genelde kalkınmış ülkelere doğru gidiyorlar. Onların üniversitelerinde ders veriyorlar. Silikon vadilerinde katma değeri yüksek ürünlere katkı veriyorlar" ifadelerini kaydetti.



"Enerji bütün dünya için önemlidir, savaşların arka perdesi enerji kaynaklıdır"


Müslüman ülkelerin yeraltı kaynaklarının zenginliğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, enerjinin bütün dünya için önemli olduğuna vurgu yaptı. Savaşların arka perdesinin enerji kaynaklı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Enerji bütün dünya için önemlidir. Bütün savaşların arka perdesine baktığınızda aslı enerji kaynaklarıdır. Petrol yataklarını kim çalıştırıyor. Müslüman ülkelerinin ağırlıklı olarak yaşadığı yerlerde yeraltında olağan üstünlükle kaynaklar var. Kaynakları o ülkelere işletmiyorlar, çalıştırtmıyorlar. Dünya savaşlarının çıkışlarına bakın enerji kaynakları yüzüne çıkmıştır. Almanya ile Fransa’nın yıllar yılı süren savaşları, hep enerji kaynakları kim yakalayacak, kim sahip olacak diye çıkmıştır. 1951 yılında Avrupa ülkeleri bir araya gelmiş Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kuruyor. Kömür 1951 yılından sonra barışın gerekçesi oluyor. Hem ekonomik hem siyasal açıdan bir paylaşma var. Bizde acaba bu kaynaşma bu barış entegrasyonunun içinde nasıl yer alabiliriz kabul ederler mi etmezler mi diye özel olarak çaba gösteriyoruz. Enerji kaynakları konusunda en dikkatli liderlerden birisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Hem savaşı çok iyi bilir en bilmediği alan ekonomidir. O nedenle ilk yaptığı iş İzmir’de İktisat Kongresi’ni yapmıştır. Çünkü Gazi Mustafa Kemal bağımsızlığın ekonomik zaferlerle taçlandırılmadığı zaman korunamayacağının bilincindedir. Ekonomik olarak güçlü olursanız bağımsızlığınızı koruyabilirsiniz. Duyun-i Umumiye çalışanı sayısı Osmanlı Maliye Bakanlığının çalışanlarından fazladır. Osmanlı’nın bütün gelirlerine el koymuşlardır. Bu gerçeği Mustafa Kemal ve arkadaşları iyi biliyorlar. 114 sayılı kanun, Zonguldak ve Ereğli kömür havzasında kömür tozlarının amele yararına kullanılması amele derneğine verilmesiyle ilgili. Kömür tozları var, para ediyor ama bu tozları ihaleyle satmayalım kömür işçilerine verelim demişler. 28 Nisan 1921’de çıkan kanundur. Bu işçilerin haklarını güvence altına almak için bugün Amele Birliği dediğimiz işçi haklarını korumak için ilk sosyal güvenlik yasasıdır. Cumhuriyeti kuranlar daha savaş meydanında İzmit işgal edilirken Türkiye Büyük Millet Meclisi kömür havzası ve Zonguldak’a önem veriyor. 1921 yılında iki ayrı kanun çıkartıyor. Şunun da bilincindedir Cumhuriyeti kuranlar. Eğer işçi haklarını korur ve güvence verirseniz, en azından kömür bağlamında dışarıya olan bağlılığımızı büyük ölçüde gidermiş oluruz. Arkasından demir çelik fabrikalarının kurulması bu bölgede olağanüstü başarıların yolunu açmıştır. Bir örnek daha vermek isterim. İlk uçak fabrikamızın temeli 1925 yılında Kayseri’de atılmıştır. 9 yıl sonra Kayseri’den kalkan uçağımız Ankara’ya iner. Türkiye ihraç eden ülkedir. 1936 Haliç’te kendi denizaltımızı yapıyoruz. 1930 yılına kadar devletin bankası yoktu. Kullandığımız paralar yabancı bankalarda basılırdı. İlk kez bu topraklarda kendi paramızı Merkez Bankası’nı kurarak elde ettik. Kendi yakın tarihimizi yeteri kadar bilmiyoruz. O milli kurtuluş savaşını verenler, emperyalizme karşı mücadele edenler, Fransızlar geldi, kömür havzalarını işgal etmek için. Neden başka bir yere gitmiyor. Çünkü kömür Zonguldak’ta var. Enerji kaynağı Zonguldak’ta var. O zaman benim Zonguldak’a egemen olmam lazım diyor. Enerji bütün kitleler ve devletlerin üzerinde durdukları çok temel bir alandır" dedi.



"Bir devlet enerji konusunda başka bir devlete yüzde 60 oranında bağımlı olsun"


Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda kendi enerji kaynaklarını kullanırken 1990 yılından 2015 yılına kadar olan süreçte enerji ithalatının yüzde 301 arttığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:


"Enerjide nereden nereye geldik. Cumhuriyetin kuruluşunda birilerine muhtaç olmayalım diye kendi enerji kaynaklarımızı kullanırken 1990’dan 2015’e enerji ithalatımız yüzde 301 arttı. Yerli enerji üretiminin talebi karşılama oranı yüzde 48’den yüzde 24’e geriledi. Dışa bağımlı bir enerji politikamız var demektir. Ham petrol ithalatı Türkiye’de yok, ithal edeceğiz. Büyük bir kısmı Irak’tan geliyor. Enerji ithalatındaki payı yüzde 36,9. Petrol ürünlerinin büyük bir kısmı Rusya’dan geliyor. Doğalgaz Rusya’dan geliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti enerji konusunda Rusya’ya bağlıdır. Yüzde 60’a yakın, bir devlet düşünün dünyada örneği yoktur. Bir devlet enerji konusunda başka bir devlete yüzde 60 oranında bağımlı olsun. Bu da yetmedi Ruslar nükleer santral yapıyor. O da ilave edildiğinde yüzde 70-80’leri bulacak. Kazaen Rusya ile bir kavga etsek, Rusya doğalgaz vanalarını kapatsa tir tir titreyeceğiz. Yanlış enerji politikalarının Türkiye’yi getirdiği noktayı gösteriyor. Türkiye’nin sağlıklı bir tutarlı enerji politikalarının olmadığını gösteriyor. Hiçbir ülke Türkiye Cumhuriyeti kadar enerji konusunda bir devlete bu kadar yüksek oranda bağımlı değildir. Bu sizin egemenliğinize verilebilecek en büyük zararın kaynağıdır. Doğalgaz kullanımının yüzde 99’nu ithal ediyoruz. Ama aynı ülkeden değil. Çeşitlendirebiliriz. Ama boru hatlarını döşemişseniz yüzde 90 oranında bağımlıysanız başka bir yerden sizin doğalgaz alabilmeniz için yeni boru hattı döşemeniz gerekir. En fazla kömür ithal eden yedinci ülkeyiz. En fazla doğalgaz ithal eden beşinci ülkeyiz. Enerji ithalatına son iki yılda 2016’da 27 milyar dolar, 2017 yılında 37 milyar dolar verdik. 10 milyar dolar daha bu milletin başına yıkıldı. 2018 ‘de ödeyeceğimiz fatura bundan çok daha fazla olacak. Doğan çocuk doğduğu andan itibaren hepimiz ödüyoruz. Aldığımız nefes hariç bunun parasını hepimiz ödüyoruz. Çocuğa süt alırsınız, emzik alırsınız, dolmuşa binersiniz, iş adamısınız işyeriniz var, işçisiniz, sanayicisiniz vergi ödersiniz. Bu paralar kime nereye gidiyor. Buralara gidiyor. Son 15 yılda yurt dışındaki bir avuç bankere ödediğimiz faiz 150 milyar dolar. Bunların büyük bir kısmı Londra’da."



"Eğer siz yakayı tefeciye kaptırmışsanız artık onlardan emir alırsınız"


Batı’nın yüksek teknolojili ürünler üretmeye yöneldiğini hatırlatan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer siz yakayı tefeciye kaptırmışsanız artık onlardan emir alırsınız. Doları yükselt diyorlar, yükseltmezsen para vermem diyor. Başka bir açmazımız daha var. Belli sektörlerde yoğunluklu enerji tüketimimiz var. Bu sektörleri artık Batı terk etti. Demir-çelik, çimento gibi sektörler. Batı ne yaptı bunları bize verdi. Onlar ‘biz daha az elektrik enerji tüketeceğimiz katma değeri yüksek ürün üretip size satacağız’ diyor. Cep telefonları hepimiz kullanıyoruz. Biz 5 tır dolusu halı yaparız, o bir çanta cep telefonu getirir. Biz sattıklarımızdan çok daha fazla para öderiz. Almanya, Fransa kömür ocaklarını kapattılar. Siz üretin siz yapın diyorlar. Size 50 tane malzemeden veririz sizden daha fazla para kazanırız diyorlar. Bizim yapacağımız katma değeri yüksek ürün üretmektir. Hem enerjide hem ekonomide geriye giden ülke olursunuz üretemezsiniz. Üniversiteler bilgi üretecek, üniversitesi bilgi üretmeyen bir toplumun katma değeri yüksek ürün üretme şansı yoktur" dedi.



"İran üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti"


"Beni derinden vuran bir gerçek var" diyerek sözlerine devam eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti. Türkiye’nin kendisine yeni bir yol haritası belirlemesi lazım. Bu işin tahammülü yok. Dışarıdan kömür ithal ediyoruz, Zonguldak’ta üretiliyor. Neden, hangi gerekçe ile ithal ediyoruz. Sosyal devlet dediğimiz bir kavram vardır. Hiç çalışmayana fakire devlet gider para öder. Sosyal yardım diyoruz buna, ödesin. Hiç kimse açlıktan ölmesin. Kişi hem çalışıyor, hem üretiyor, hem kazanıyor, Türkiye kazanıyor, efendim dışarıda ucuz bir oradan getireceğiz. Bunun arkasında yatan gerçek Türkiye enerji lobilerine teslim oluyor. Türkiye’de planlama yok. Şimdi devlet planlama teşkilatı tümüyle bitti. Artık yok. Planlama örgütlerinin temel özelliği şudur. En çalışkan, hayatı ve geleceği en iyi sorgulayan bunların sayıları 150 tanedir. Kimisi enerji, kimisi ulaşım, kimisi kent yapılanması, kimisi ileri teknoloji herkes planlama yapar. Türkiye’nin önümüzdeki 50 yılda tarımı, eğitim düzeyi, üniversiteleri, yolları ne düzeyde olacak. Bunların planlamalarını yapan ülkeler lobilere teslim olmaz. Hükumetler değişebilir ama devletlerin belli politikaları vardır. Ülkenin çıkarları üzerine inşa edilmiş politikaları vardır. 2050 yılında nüfusumuz kaç olacak. Bütün gelişmiş ülkeler bunu yaparlar. Biz yapmadığımız için iktidarı yöneten lobiler oluyor. Geliyor birisi bakanın yanına oturuyor 15-20 kişi daha yanına geliyor. Enerji ithal edelim diyor. Geleceği düşünmüyor. Peki Türkiye’de çalışanlar, kent, Zonguldak ne olacak buralar. Uzun vadeli düşünülmediği için insan unsuru gözardı edildiği için bu tür yanlış politikalar lobilere teslim ediliyor. Bütün birikimlerimizi inşaat sektörüne harcadık. Bina bitince kimse çalışmıyor. Ama fabrika kurarsanız en az 30 kişi çalışacak. İstihdam ve sürekli olacak. sürekli kendisini yenileyecek. Lobilerin yönettiği bir ülke adam olamaz, egemen güçlerin politikalarına teslim olur. Dolayısıyla siz gidersiniz Rusya’ya teslim olursunuz. Nükleer santral kuruluyor. KDV hariç 13 cent. Biz çalışmayacağız. Uranyum atıkları ne olacak belli değil. Enerji elektrik alacaksak oturur pazarlığımı yaparım daha ucuza alırım. Ama ben sana nükleer teknoloji öğretmeyeceğim sadece Rusları çalıştıracağım diyor. İtiraz eden var mı? Hayır" şeklinde sözlerine devam etti.



"Türkiye’nin büyümesi için yüksek teknolojili ürün üretmeliyiz"


Kılıçdaroğlu, "Türkiye’nin büyümesi için yüksek teknolojili ürün üretmeliyiz. Elektrik üretim kapasitesiyle elektrik kullanımı arasında 2009’dan itibaren makas açılıyor. Kapasite var ama üretim düşük. Hatlar kopuk, kontrol edilemiyor. Enerji kaçakları var. Bu alan kontrol edilmiyor. Mardin’in köylerinde şu anda elektrik kesik. Tarlalar sulanamıyor. İstanbul’da 1 milyona yakın ailenin elektriği ve doğalgazı kesik. Ödeyemiyor. Geldiğimiz nokta dramatik bir noktadır. Rusya’dan kömür alıyoruz, Amerika’dan kömür alıyoruz, Kolombiya ve Güney Afrika’dan kömür alıyoruz. Zonguldak’ın altında bir servet var ama buradan çıkartmıyoruz. İşçilerin ücretleri çok yüksek ve sendikalı. Bizim düşüncemiz nerede bir maden işletmesi varsa orada mutlaka ve mutlaka sendika olmalı" dedi.



"Şehitler, gaziler arasında ayrım olmaz"


Soma’da yaşanan maden faciası sonrası maden sektörüne yönelik düzenlemeler yapıldığını hatırlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Parlamentoya bir kanun geldi. Soma faciasından sonra geldi. 301 maden işçisi kardeşimiz hayatını kaybetti. Kanun geldi o günkü sıcak atmosfer içerisinde. Dediler ki biz bunları şehitler gibi kabul edeceğiz. Her bir hayatını kaybeden maden işçisinin çocuğunu devlete sınavsız alacağız. 2003-2014 diyorsunuz ya kardeşim ayrım yapılmaz. Şehitler arasında ayrım yapılmaz, gaziler arasında ayrım yapılmaz. Çünkü bunlar canlarını bedel olarak ödemişler. 15 Temmuz şehit ve gazileri için ayrı statü var. 35,40 derecede terörle mücadele vermiş şehit ve gaziler için daha düşük statü var. Afrin’de şehit düşenler ve gazileri için ayrı bir statü var. Hepimiz şehit ailelerinin acılarını paylaşırız. Şehitler arasında ayrılık gayrılık olur mu? Madende iş kazasında hayatını kaybetmiş. Şu tarihe kadar imkan sağlayacağım, şu tarihten sonra imkan sağlamayacağım. Kabahat sende. Sen işyerini sağlıklı denetledin mi, kontrol ettin mi? Hayır. Ne zaman kaza olur, insanlar hayatlarını kaybeder ondan sonra devletin raporları ortaya çıkar. Orada insanın hayatı söz konusu, işçinin hayatı söz konusu. Bizimle gelişmiş ülkeler arasında şöyle fark var. Gelişmiş ülkeler önce risk analizi yapar. Elektriği, suyu, tahkim edilmesi, aydınlatması, havalandırması bütün bunlar var mı yok mu? Kontrol edilir, test edilir tamam ise işçi aşağıya indirilir. Bizde ise işçi aşağıya gönderilir, patlama olur ondan sonra önlem alınır. O nedenle iş kazalarında dünya birincisiyiz. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Yerin altında çoluğu var, çocuğu var. Dolayısıyla ona iş güvencesi sağlaması lazım. Yaşam odası Batı’nın bütün madenlerinde var. Bir şey olduğunda bu yaşam odası vardır. Plan Bütçe Komisyonu’na geldi, pahalı diye olmadı. İnsan hayatından daha değerli bir şey var mı? Ne pahalısı. Stratejik sektörlerden birisi de savunma sanayidir. Savunma sanayinde kar zarara bakılmaz. Onu Milli Savunma Bakanlığı alır. İster 10 milyon dolar olsun, isterse 50 milyon dolar olsun, ‘Çok pahalı oldu, bütçede para yok bunu alamam’ diyemezsiniz. Devletin bekası buralarda önemlidir. Aç bir toplum yoksul bir toplum en büyük risktir. O nedenle biz ayrımcılığa karşıyız. Yer altında çalışıp alın teri döken işçinin iş kazası sonucu hayatını kaybetmişse devlet bir imkan sağlamışsa herkese sağlaması lazım. Az önce de söyledim. Yer altında çalışan maden işçisi hepimizin görüp tanıdığı bir insandır. Bizim insanımızdır. Orada siyasi bir ayrım yapılmaz. İlkeler konur, ilkeler çerçevesinde herkes görevini yerine getirmiş olur."



"İçeride kömür varken ben niye yurt dışından kömür alayım"


Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yeniden ayağa kaldırılması gerektiğine ve kurumun memleketin kurumu olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:


"Dünya enerjide nereye gidiyor. Önce kömür rezervlerini tamamen kapatıyorlar. 2016 yılında Almanya yüzde 40’ı termik santrallerden gelmesine rağmen Almanya 2022’de termik santrallerini kapatıyor. Almanya büyük bir dönüşüm hayata geçiriyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) yeniden ayağa kaldırılması lazım. TTK bir cumhuriyet, vatan, memleket kurumudur. Yeniden ayağa kaldırılması lazım, yeniden kömür üretmesi, işçi istihdam edilmesi lazım. Kesinlikle kömür ithalatının zorunlu olmadıkça yasaklanması lazım. Ne demek ithal etmek, memlekette kömür var. Amerika’dan buraya kömür gelecek. Gemiye yükleyeceksin, yüklemesi boşaltması var. Amerika’da yer altında çalışan işçi burada çalışan işçiden daha fazla para kazanıyor. Bir transfer fiyatlaması vardır. Dışarıdan kömürü 10 liraya alırsınız, ama gerçek alış bedeli 5 liradır.10 lirayı yurt dışına resmen gönderirsiniz, 5 lira satıcısına gider. 5 lira da sizin İsviçre’deki hesabınıza yatar. Buna transfer fiyatlaması denir. Eski bir maliyeci olarak bunun sadece ülkemiz için değil bütün dünya geçerli bir kavramdır. Transfer fiyatlaması, OECD’nin bütün raporlarında vardır. Dolayısıyla bu konuya da dikkat çekmek gerekiyor. İçeride kömür varken ben niye yurt dışından kömür alayım. Burada var zaten, 1.5 milyar ton kömürümüz var. Bunu işlemek zorundayız. Önce bunu bir işleyelim. İşçimizi bir çalıştıralım. Sonra başka şeyler yapmalı uzun vadede, bugünden onun adımını atmamız lazım. İnsanlar nasıl geçinecekler bunu düşünmek lazım. Hazır Zonguldak’a gelmişken hazır kömürden bahsetmişken tarihimizin önemli ismi var. Rahmetli Bülent Ecevit. Onu da bu vesile ile saygıyla anıyorum. Bütün kömür şehitlerine, gazilere, terörle mücadele edenler, Afrin’de hayatını kaybedenler bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Gazilerimize yeteri kadar sahip çıkmıyoruz."



"Ulusal madencilik politikamız hazır"


CHP İl Başkanı Umut Başoğlu’nun ardından konuşan CHP Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın, "Bizler CHP olarak kentlerimizin büyümesi ve kalkınması için büyük çalışmalar içindeyiz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla akademisyenler ve tüm taraflarla birlikte çalışarak oluşturduğumuz ‘ulusal madencilik politikamız’ hazır. Ürettiğimiz politikayla sorunların hepsini çözüme kavuşturacağız. Hiçbir sorun onu oluşturan bilinç seviyesiyle çözülemez. Çözümün tek adresi CHP’dir" diye konuştu.


Genel Maden İşçileri Sendikası Ahmet Demirci de taşkömürü ve Zonguldak’ın tarihsel sürecini anlattı. Demirci, "Son torba yasada 2003-2014 tarihleri arasında madenlerdeki kazalarda hayatını kaybeden madencilerin şehit sayılmasını belirlendiği tarihlerdeki değişiklik talebimiz kabul görmedi. Bu bizi çok üzmüştür. Biz GMİS ve madenciler olarak her fırsatta Zonguldak Türkiye’dir, Türkiye’nin Zonguldak’a ihtiyacı vardır diyoruz. Bunu her fırsatta anlatıyoruz. Bugün 7 bin 464 çalışıyor. Ülkemizin taşkömürü ihtiyacı hızla artarken çalışan sayısı hızla geriledi. Zonguldak havzamızda 1.5 milyar ton taşkömürü rezervi var. Zonguldak maden havzasındaki taşkömürünün en büyük özelliğinin koklaşabilir olmasıdır" diye konuştu.


TMMOB MMO Genel Başkanı Ayhan Yüksel de ülkenin ihtiyacının yeril maden kaynaklarından sağlanmasına öncelik tanınması gerektiğini vurgulayarak, "İnsanın ailenin ve toplumun gelişimi için en önemli ihtiyaç üretimdir. Ülkemizde sanayi, tarım ve hizmetler sektöründe planlamadan ve ulusal bir politikadan söz etmek mümkün değildir. Bu durum madencilik için de geçerli değildir. Madencilik faaliyetlerinde de amaç insanın refahı ve mutluluğudur. Kamu yararı öncelikli olarak göz önünden bulundurulmalıdır. Madencilik sektörünün tüm alt sektörlerinde üretim artırılmalıdır. Söz konusu üretim dış satım değil ülke sanayi sektörleri olmalıdır. Ülkemizin ihtiyacı yerli maden kaynaklarından sağlanması öncelikli olmalıdır" ifadelerini kaydetti.


Zonguldak TSO Başkanı Metin Demir, "Her geçen gün başarılı faaliyetlerini sürdürerek devletin üretime değer görmediği sahalarda rödevans payı ödeyerek özel sektör faaliyeti her geçen gün devam etti. 2011 yılında özel sektör madencileri 5 bin 500 kişiyi çalıştıran toplamda 1 milyon 100 bin ton üretim yaparak TTK’nın üretimine denk bir üretim başarı elde etmiştir. 2014’te elim bir Soma kazası oldu. Bunun bazı sonuçları oldu. Siyaset kurumu toplumsal yaraya bir çare oluşturmak adına çalışma yaptı. İlk taslakta ’madenlerde çalışan yer altında çalışanlara iyileştirmeler yapılsın’ dendi. İki asgari ücret ve mesai saatlerinin kısaltılması söz konusu oldu. Bizler de madenci kardeşlerimize yapılan her türlü iyileştirmeye varız dedik. Bu getirilen uygulamalar önemli miktarda bizim maliyetleri değiştireceği için bir talebimiz vardı. Makul karşılandı, özel sektöre oluşturacak maliyetlerin karşılanmasıyla ilgili belli teşvik mekanizmaları vardı. İşçi kardeşlerimize yapılacak iyileştirmeler yasalaştı ama özel sektöre olan yansımaların telafi edilmesine yönelik tasarı çıkartıldı. Biz de bu koşullarda bu işin yürütülemeyeceğini paylaştık. 2015 Nisan ayına kadar telafi düzenlemesinin yapılmasını bekledik. Bir telafi düzenlemesi yapıldı. Bu süreçte 7 Haziran ve 1 Kasım süreçlerini yaşadık. 2 bine yakın çalışanımız var. Biz umutluyuz. Zonguldak’ta özel sektör faaliyetlerinde eski günlere döneceğiz. Bunun için bazı beklentilerimiz var. Bakanlıkla istişarelerimiz sürüyor. Bizim havzadaki yöntem redevans tabir edilen bir yöntem. Bu yöntem artık bir ucube, içinden çıkılamaz hale geldi" şeklinde konuştu.


Çalıştay, açılış konuşmalarının ardından ilk oturum ile devam etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Türkiye Minikler Karate Şampiyonası Gaziantep’te başladı Türkiye Minikler Karate Şampiyonası Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğinde Gaziantep’te başladı. Türkiye Minikler Karate Şampiyonası, Türkiye genelinde 1500 sporcu, sporcu ailesi, antrenör ve hakem ve federasyon görevlilerinin katılımıyla Gaziantep’te başladı. Karataş Şahinbey Spor Salonu’nda Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğinde 19 Nisan’da başlayan ve 21 Nisan tarihine kadar devam edecek olan şampiyonada, ilk gün müsabakaları dikkat çekti. Düzenlenen şampiyonaya Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Karate Federasyonu Başkanı Av. Dr. Aslan Abid Uğuz’un yanı sıra federasyon yöneticileri ve protokol üyeleri de katıldı. “Çocuklarımıza okullarına devam ederken sporda da destek olalım” Çocuklara okullarına devam ederken sporda da destek olunması gerektiğini belirten Karate Federasyonu Başkanı Av. Dr. Aslan Abid Uğuz, Gaziantep’i biz kültür mirası şehri, gastronomi şehri olarak biliyoruz ama burada olduğumuz 2 gün içerisinde çok değişik bir gözlem yapma fırsatı buldunuz. Öncelikle belediyecilik nasıl yapılır, bir insanın hayatına nasıl dokunur, bu hizmetler nasıl yapılır, halka hizmet nasıl yapılır bunları Şahinbey Belediyesinde gördük. Ben sadece bu şampiyonaya destek oldukları için değil, böyle güzel bir ortamı bize verdikleri için ve bu güzel hizmetleri Gaziantep’in dışından gelmiş olmamıza rağmen bizlere hissettirdiği için kendisine teşekkür ediyorum. Çocuklarımız bu şampiyonaya katıldılar. Demek ki yeşil kuşaktalar en zor aşamayı geçtiler. Çünkü sarı kuşaktan sonrası çok önemlidir. Bundan sonra çocuklarımıza siz velilerimizin çok destek olması lazım. Bu çocuklarımız sadece sporumuzun değil geleceğimizin de teminatı. Bu çocuklarımızdan nasıl 4 tane olimpiyat madalyalı karate sporcusu çıkardıysak belki onların yerine gelecekler. Bizim 4 olimpiyat madalyalı sporcumuzun 1 tanesi mühendis, 3 tanesi öğretmen. Yani hem spor hem okul bir arada olabilir. Çocuklarımıza okullarına devam ederken sporda da destek olalım. Minik yavrularımızın heyecanına desteğimizi devam ettirelim. Herkese katılımları için teşekkür ediyorum” dedi. “Gençlerimizi spora teşvik ediyoruz” Yapılan spor salonları ve yapılan projelerle genç ve çocuk yaştaki tüm herkesi spora teşvik ettiklerini söyleyen Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Yarışmaya katılan tüm gençlere başarılar diledi. Tahmazoğlu, “Türkiye Minikler Karate Şampiyonası’nın Gaziantep’te yapılmasından dolayı başta Karate Federasyonu Başkanımıza, yönetim kurulu üyelerine emeği geçen herkese teşekkür ederim. Aynı zamanda Gaziantep bir Spor kenti ve çok sayıda gencimiz var. Türkiye’deki en genç nüfusa sahip illerden ve ilçelerden biriyiz. Gençlerimizin eğitimlerinin yanı sıra bir kültür sanat alanıyla ilgilenmeleri çocuklarımızın geleceği açısından çok önemli. Hem vücudu zinde tuttuğu gibi hem disiplinli bir çalışma sağlayıp, gençlerimizin eğitim hayatında da, iş hayatında da her alanında başarılı olmayı sağlayan bir unsur. Çocuklarını spora teşvik ettikleri için velilerimize teşekkür ediyorum. İçerisinde bulunduğumuz Şahinbey Spor salonumuz, hemen 2 km ötede Şahinbey Akkent Spor Köyümüzü ve yaklaşık 3- 4 km ötede Türkiye Geleneksel Sporlar Merkezi yaptık. Bu projelerle tüm gençlerimizi spora teşvik ediyoruz. Yarışmaya katılan tüm gençlerimize tüm çocuklarımıza başarılar diliyorum” diye konuştu.
Ankara Ayhan Bora Kaplan davasında ara karar açıklandı Suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Ayhan Bora Kaplan ile suç örgütü şüphelisi 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davada ara karar açıklandı. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan’ın içerisinde bulunduğu 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları yer aldı. Mahkeme başkanı duruşmanın sanık savunmalarıyla devam edeceğini ve ardından dosyayı ara karar bağlayacaklarını açıkladı. Hakkında bulunan suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık Mustafa Koç, operasyonların yapıldığı tarihte kendi rızasıyla teslim olduğunu ifade etti. “Bora Kaplan’ı medyadan tanıyorum” 2018 yılında “Süvari Kahvesi” adlı mekanda bar sorumlusu olarak çalışmaya başladığını anlatan sanık Koç, “Fethi Koyuncu isimli kişi bizim mekanımızda vale eksiği olduğu zaman sadece vale gönderirdi, oradan tanıyorum. Ayrıca Bora Kaplan adlı kişiyi tanımıyorum, sadece medyadan biliyorum. Kaplan’la sadece nezarethane ve duruşma salonunda yan yana geldim. Herhangi bir örgüte üye olmak veya faaliyette bulunmak gibi bir girişimim olmamıştır. Gereğini size bırakıyorum” diye konuştu. “Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek emir almadım” Suç örgütüne üye olmadığını iddia eden tutuklu sanık Mümin Ali Beldek, “Suç örgütüne üye değilim. 15 yıldır gece alemin de çalışmaktayım. Bu sebepten dolayı mekana gelen müşterilerle illaki samimi olmuşumdur. Bora Kaplan ile de bu şekilde tanıştım. Filistin Caddesi’nde boş bir dükkan vardı. Bora Kaplan’la konuşup burayı “Makyaj” adında gece kulübü yapalım dedik, kendisi de olumlu yaklaştı. 8 senedir de İzmir Çeşme’de çalışıyorum. Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek bir emir almadım” ifadelerine yer verdi. "Dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” Çankaya İlçe Emniyet Müdürü tutuksuz sanık Necdet A.Ç., Organize Şube Ekipleri tarafından gözaltına alındığında konuyla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. Konunun anlatılması üzerine hatırladığını iddia eden Necdet A.Ç., "Olay günü, komiserlerden birisi gelip bana bir şahsın geldiğini, şahsın dayak yediğini ve hürriyetinden yoksun bırakıldığını ancak çelişkili ifadeler verdiğini söyledi. Bu konuyla ilgili Gasp Büroya ulaşamadıklarını söyledi. Gasp Büro amirini aradım, kendisine durumu söylediğimde, ‘Konuyu ben zaten biliyorum. Siz şahsı gönderin, bende iki güne Esat karakoluna gönderiyorum’ dedi. Şahsı Esat karakoluna gönderdik. Bir gün sonraysa konuyla ilgili ne olduğunu merak ettiğim için komiserlerden bir tanesiyle görüştüm. Komiser bana, ‘Şahıs susma hakkını kullanmak istedi’ dedi. Ben de nasıl böyle bir şey olabilir diye tekrar şahsa ulaşmaya çalışalım dedim. Şahısla konuştuğumu hatırlamıyorum. Çünkü karşımda böyle eziyet görmüş iki gün hürriyetinden yoksun bırakılmış vahşice dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” diyerek savunmasını noktaladı. "Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez" Mahkeme başkanının, Bora Kaplan’a ‘Esenboğa Havalimanında yakalandığı beyaz renkli SUV aracın neden zıhlıydı?’ sorusuna sanık Kaplan, “Biz ticaret yapıyoruz, para taşıyoruz. Duyuyoruz haberlerde. Adamı çevirmişler onu gasp etmişler, öldürmüşler. Bizim çalışanlarımızın başına da böyle bir iş gelmesin diye bankadan para çekilirken de bu aracı kullanıyorduk. Zırhlı araç olduğu için dışarıdan saldırı olmaz. Ayrıca benim silaha ihtiyacım yoktur. Neden? Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez. Suç işlemek amaçlı değil bu araç. Tamamen kendimi savunma amaçlı” dedi. Sanık beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerimin devamına hükmetti. Duruşma, 22 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.
İzmir İzmir Kitap Fuarı Kültürpark’ta başladı İzkitapfest-İzmir Kitap Fuarının açılışı Kültürpark’ta gerçekleştirilirken, 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurum geleneksel fuarda yerini aldı. İzmir Kitap Fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarı, Kültürpark’ta kapılarını açtı. 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurumun katıldığı İzkitapfest; Lozan’dan 26 Ağustos’a, Kaskatlı Havuz’dan Basmane’ye ve Atatürk Açıkhava Tiyatrosuna kadar Kültürpark’ın tüm alanlarına yayılarak doğayla iç içe bir edebiyat buluşmasına ev sahipliği yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen kitap fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da, bu yıl Kültürpark’ın dört bir yanındaki açık alanlarda düzenlenen İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarının açılışını yaptı. Kültürpark Lozan Kapısının iç bölümünde yapılan açılışta Başkan Tugay, yazar Ahmet Ümit ve CHP Zonguldak ve İzmir eski Milletvekili Kemal Anadol’a plaket takdim etti. Fuara İzmirlileri davet eden Başkan Cemil Tugay, “İzmirliler, Kültürpark’ın tamamında bir fuar yaşamanın keyfini, değerini bilir. Şimdi, ülkemizin ilk fuarı İzmir Enternasyonal Fuarıyla yaşadığımız bu geleneğe İzkitapfest de eklendi. ‘Baharın coşkusuyla Kültürpark’ta’ sloganıyla düzenlediğimiz festival sayesinde Kültürpark’a işte şimdi bahar geldi” dedi. “Kitaplar bizi dünyaya açar” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bugün, İzmir’imizin hazinesi Kültürpark’ın kapılarından geçerken geldiğimiz yer, sadece Kültürpark değildi. Zamanları ve mekanları aşan bir yolculuğa adım attık hep birlikte. Öyle ki parkımızın sınırları genişledi; içine tüm zamanları, coğrafyaları, evrenin sonsuzluğunu ve dünyanın tüm hikayelerini aldı. İnsanlığın başlangıcından bu yana üretilen fikirler, yaşanan duygular, durumlar, hikayeler, bilimin ve sanatın bütün yolculuğu burada; Kültürpark kapılarının içinde bugün; çünkü bugün, kitapların şenliğini başlatıyoruz. Kitaplar, bizi dünyaya açar” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları ile yayıncılığa yeni bir soluk geldiğini ifade eden Başkan Cemil Tugay, “Söyleşiler, imza günleri, konserler, dans ve pantomim gösterileri, müzikaller, tiyatrolar, illüzyonist gösterisi gibi onlarca türde binden fazla etkinlikle tam anlamıyla bir kitap festivali bizi bekliyor" diye aktardı. Sanat ve edebiyatın zorunlu tüketim maddesi haline getirilmesi gerektiğini savunan İzkitapfest’in onur konuğu yazar Ahmet Ümit, “İzmir gibi Türkiye’nin çok anlamlı bir şehrinde kitap fuarının onur konuğu olmak muhteşem bir şey. Bana hep şu soru soruluyor; ‘İzmir’le ilgili roman yazmayacak mısın? İzmir’de konu mu yok, bu kadar renkli, canlı, muhteşem tarihe sahip bu şehirde yok mu seni ilgilendiren bir konu?’ İzmir’i yazmadan ölmeyeceğim, merak etmeyin. İzmir ile ilgili şahane bir roman yazacağım, tarihi bir roman olacak ve elbette bu şehrin ilk ozanı dediğimiz büyük Homeros ile ilgili olacak. Başka çaresi var mı? Homeros olmadan İzmir olur mu?” şeklinde konuştu. Başkan Tugay, açılışın ardından Kültürpark’ta açılan stantları gezdi. Birçok yazar ve yayınevi, Başkan Tugay’a kitap hediye etti. Fuarı geliştirerek ve büyüterek yola devam edeceklerini ifade eden Tugay, büyüdüğünde belediye başkanı olmak istediğini söyleyen fuarın minik katılımcısı Poyraz’la da sohbet etti. Tugay, katılımcılara iyi fuarlar dileyerek İzmirlileri Kültürpark’a davet etti. Birbirinden önemli isimler İzkitapfest’te Girişin ücretsiz olacağı İzkitapfest, saat 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. İzkitapfest, sadece kitap alışverişi için değil; aynı zamanda söyleşiler, dinletiler, yarışmalar, konserler ve imza günleri ile ziyaretçileri için tam bir kültür şölenine dönüşecek. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, düzenlenecek binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaşacak. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluşacak. Sahaf Sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapacak fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşecek. Atatürk Açıkhava Tiyatrosu birbirinden değerli isimleri ağırlayacak Kültürpark Açıkhava Tiyatrosunda bilim, düşün ve edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimleri düzenlenecek söyleşi ve imza etkinliklerinde kitapseverlerle bir araya gelecek. Tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı 22 Nisan’da, akademisyen, jeolog ve bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör 21 Nisan’da, şair yazar Murathan Mungan 27 Nisan’da, tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan 27 Nisan’da, animasyon yapımcısı ve karikatürist Varol Yaşaroğlu da 27 Nisan’da Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda İzmirlilerle buluşacak. Edebiyatın önemli isimleri İzkitapfest’te Fuarda, birbirinden değerli yüzlerce yazar, şair, çizer, imza günleri ve söyleşilerle okurlarıyla bir araya gelecek. Ahmet Ümit, Ahmet Telli, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Canan Tan, Çağan Irmak, Mahir Ünsal Eriş, Mete Kaan Kaynar, Mine Söğüt, Murathan Mungan, Murat Menteş, Saygı Öztürk, Sema Kaygusuz, Serhan Asker, Şükrü Erbaş, Umut Sarıkaya gibi isimler fuarda okurlarıyla buluşacak. İzkitapfest’i, 10 gün boyunca yüz binlerce kitapseverin ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarla ilgili katılımcı yayınevleri, etkinlik, söyleşi, imza günü takvimi ve daha fazla bilgi https://www.kitapizmir.com/ adresinde yer alacak.
Kütahya Kütahya’da sözleşmeli erler için yemin töreni Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığında temel eğitimlerini tamamlayan 289 sözleşmeli er için yemin töreni düzenlendi. Düzenlenen yemin törenine Hava Eğitim Komutanı Hava Korgeneral Erdoğan Gür, Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, Belediye Başkanı Eyüp Kahveci ve temel askerlik eğitimini tamamlayan askerlerin yakınları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, tugay sancağının tanıtılmasının ardından askerler, ellerini etrafında sıralandıkları masaların üstünde bulunan Türk bayrağı ile silahların üzerine koyarak yemin etti. Kütahya Hava Er eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, yemin eden sözleşmeli erlere başarılar diledi. Türk kültüründe askerliğin kutsal olduğunu belirten Baş, "Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı, insan odaklı yönetim anlayışı ile sadece erbaş ve erlere değil geleceğin komutan, lider ve yöneticilerine temel askerlik eğitimi veren ve kendisine çok özel sorumluluklar yüklenen Hava Kuvvet Komutanlığının tek eğitim tugay komutanlığıdır. Bu bilinç ile icra edilen ant içme törenleri millî birlik ve beraberliğimizin güçlendiği, vatana ve millete bağlılığın şeref sözü ile perçinlendiği, ülkemiz için canımızı seve seve vereceğimizin haykırıldığı çok özel anlardır." dedi. "Evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır." "Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir" diyen Tuğgeneral Baş, "Sizlerin varlığı ile bu törenlerin anlamı ve coşkusu daha da büyümekte, heyecanı bir kat daha artmaktadır. Karşınızda büyük bir heyecan ve onurla duran 2024/S1 dönemi sözleşmeli erlerimiz vatanımızın dört bir yanından gelerek kutsal asker ocağında silah arkadaşı olmanın bilincine ve hazzına vardılar. Biraz önce ettikleri yemin ile de birer sözleşmeli er olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına katıldılar. Sizler, bu evlatlarımızın andına şahitlik edip bu gururu onlarla paylaştınız ve sevinçlerine ortak oldunuz. Ettikleri bu yemin, askerin mesleğine yürekten bağlanışıdır. Teminatı, şeref bedeli gerektiğinde vatan uğrunda gazi veya şehit olmaktır. Ordu-millet kavramının oluştuğu Türk kültüründe askerlik kutsaldır. Kutsaldır, çünkü vatana hizmettir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin miras bıraktığı vatanı canı pahasına korumaktır. Bu çerçevede; Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir. Değerli anneler, babalar, Mehmetçiklerimizin eşleri ve yakınları, biliyorum ki; bugün burada hayatınızın en unutulmaz anlarından birini yaşıyorsunuz. Karşınızda dimdik duran evlatlarınıza bakarken büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorsunuz. Gururu sizlere yaşatan evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır. Bu gururunuzu paylaşmanın mutluluğu içerisinde sizleri kutluyor, bu vatan evlatlarını yetiştirdiğiniz için sizlere saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Bu kutsal ocaktaki eğitiminizi başarı ile bitirdiniz ve artık göreve hazırsınız. Eğitim süresi içerisinde sadece verilen eğitimi değil, aynı zamanda bayrak, vatan, asker ve silah arkadaşlığının oluşturduğu paylaşma, yardımlaşma, bir ve beraber olma duygusunu da yaşadınız. İnanıyorum ki bu ortamın sağladığı arkadaşlıklarınız meslek hayatınızda da kalıcı olacaktır. Bu kapsamda öncelikli hedefiniz; şanlı ecdadımızın, canları pahasına kurdukları cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak olmalıdır. Sizleri, Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına yeni görev yerlerinize uğurlamanın mutluluğu ile kutsal andınızın hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Kısa bir eğitim dönemi içerisinde milletimizin bize en değerli emaneti olan Mehmetçiklere saygı ve sevgiyi esas alarak askerî disiplin ve eğitim verdiniz, onları göreve hazırladınız. Sizleri bu üstün gayretiniz ve disiplin anlayışınız nedeniyle kutluyorum. Konuşmamı sonlandırırken kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir personeli olarak bu gurur anını yaşamamıza vesile olan cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve değerli gazilerimize sonsuz minnet ve saygılarımı sunuyor, bu aziz vatanın birliği ve dirliği için canlarını esirgemeden feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum." ifadelerini kullandı. Korgeneral Gür ve Tuğgeneral Baş başarılı askerlere katılım belgesi, ailelerine ise hediye takdim etti.