EKONOMİ - 23 Mart 2019 Cumartesi 10:09

Adana’da Türkiye ekonomisinin değişim ve dönüşüm süreci değerlendirildi

A
A
A
Adana’da Türkiye ekonomisinin değişim ve dönüşüm süreci değerlendirildi

Adana’da Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin organizesiyle gerçekleştirilen 5’inci Çukurova Zirvesi, ekonominin önemli isimlerini bir araya getirdi.

Adana’da Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin organizesiyle gerçekleştirilen 5’inci Çukurova Zirvesi, ekonominin önemli isimlerini bir araya getirdi. Çukurova GİAD Başkanı Ömer Faruk Sakarya, "Bir ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarının algısı ne kadar iyiyse, halk ve işletmelerin ekonomiye güveni ne kadar yüksekse, tüketim ve yatırımlar devam eder" dedi.


Adana’da Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin (Çukurova GİAD) tarafından düzenlenen 5’inci Çukurova Zirvesi, ekonomi alanında dünyaca tanınan önemli isimleri bir araya getirdi. Uluslararası alanda ses getiren ve Adana’da tek olan zirvede, Türkiye ekonomisinin yeniden yapılanma ve zihinsel dönüşüm süreci değerlendirildi. Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi’nde yapılan zirveyi, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhur İttifakı Adayı Hüseyin Sözlü, MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe, çok sayıda sektör temsilcisi, iş adamları, dernek üyeleriyle birlikte yaklaşık bin kişi izledi. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Çukurova GİAD Başkanı Ömer Faruk Sakarya, Türkiye ekonomisinin bugünü ve geleceği adına pek çok adımı değerlendirdiklerini ifade ederek, "Stratejik sektörlerde yatırımların hızlandığı, yatırımların finansmanı adına yepyeni modellerin devreye girdiği, sermaye piyasasının derinleştiği, ulaştırma, lojistik, enerji gibi vazgeçilmez başlıklarda pek çok çalışmayı takip ediyoruz. Bu süreç, binlerce yıldır üretimin ve ticaretin beşiği konumunda olan Çukurova’dan da yeni başarı hikayeleri çıkarmamız gerektiği anlamına geliyor" dedi.



"Ekonomiye duyulan güvenin önemi"


Günümüze kadar yaşanan küresel ve ülkesel ekonomik krizlerin, ekonomiye güven kaybolduğunda uzun ve sancılı bir süreç sonucunda toparlandığını gösterdiğini belirten Sakarya, "Hane halkı ve işletmeler, esnaf, ekonominin bugününe ve geleceğine duydukları güveni kaybetmeye başladıklarında işsiz kalma korkusu tırmanmaya başlar. Bu durumda insanlar tüketmek yerine aşırı tasarrufa yönelir, şirketler de yatırımlarını askıya alır veya tümüyle iptal eder. Bu durum ekonomiyi ağır bir durgunluğa ve krize sürükler. Bu nedenle hükümetler ve ekonomi yönetimi için en temel konu, halkın ve işletmelerin ülke ekonomisine duydukları güveni korumak ve güçlendirmektir" şeklinde konuştu.



"Küresel sistemin gündemindeki konu başlıklarını tartışmayı sürdüreceğiz"


Çukurova GİAD olarak son 7 yıldır Türkiye ekonomisinin yeniden yapılanma ve zihinsel dönüşüm sürecine, gerçekleştirdikleri konferans, panel, araştırma ve raporlarla katkı sunduklarını dile getiren Sakarya, "Bugüne kadar uluslararası ölçekte önemli isimleri Adana’da ağırlayarak, Çukurova’dan tüm Türkiye’ye önemli tespitleri, önemli fırsatları, kritik önerileri aktarabildiğimiz bir platform olmayı başardık. Türkiye için nitelikli insan kıymetleri yetiştirmek adına, akademik programları hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de, küresel sistemin gündemindeki önemli konu başlıklarını, Türkiye açısından bu konu başlıklarından doğacak fırsatları konuşmayı, tartışmayı, aktarmayı sürdüreceğiz" diye konuştu. Ekonomiye güvenin önemine dikkat çeken Sakarya, şunları söyledi:


“Bir ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarı ile ilgili algısı ne kadar iyiyse, halk ve işletmeler ekonomiye ne kadar güveniyorlarsa, makul düzeyde tüketim ve yatırımlar devam eder. Bunun doğal sonucu olarak, ülke ekonomisi istikrarlı bir büyüme ile yoluna devam eder. Buna karşılık, hane halkı ve işletmeler, esnaf, ekonominin bugün ve geleceğine duydukları güveni kaybetmeye başlamışlarsa, işsiz kalacakları korkusu tırmanmaya başlamışsa, bu durumda insanlar tüketmek yerine aşırı tasarrufa yönelir; şirketler de yatırımlarını askıya alır veya tümüyle iptal eder. Bu durum, ekonomiyi ağır bir durgunluğa ve ağır bir krize sürükler. Bu nedenle, hükümetler ve ekonomi yönetimi için en temel konu halkın ve işletmelerin ülke ekonomisine duydukları güveni korumak ve güçlendirmektir. Geçtiğimiz yıllarda daha güçlü büyüyen, dengeli ve istihdam zengini bir küresel ekonomi için yapısal reformlara öncelik verilmesi gerektiği tüm dünyada konuşuluyordu. Bu dönemde Türkiye’nin dünya ekonomisinin ortalama büyümesinin altında kalmadan büyümesini sürdürme, aynı zamanda enflasyon ve cari açığını da kontrol altında tutma çabalarını gözlemledik. Bölgesindeki sıcak çatışmalara ve yoğun mülteci akınına rağmen kamu mali disiplinini koruma çabaları ile cari açığı küçültmeye yönelik çalışmaları ile pek çok gelişmekte olan ekonomiden daha yüksek bir büyüme gerçekleştirme başarısı ile geçtiğimiz dönemde Türkiye hafife alınmayacak bir yol almıştır."



"Türkiye ekonomisi için yeni eko sistem"


Küresel güçlerin etki alanlarını genişletmek ve küresel boyutta daha fazla pay sahibi olabilmek adına vahşi politikalar izlediklerini, askeri ve siyasi politikalarla sadece ekonomik değil, demografik ve coğrafi değişimlerin de meydana geldiğine dikkat çeken Sakarya, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Var olan bu küresel güçler kendi aralarında rekabet ettikleri gibi bölgesel ve küresel güç olabilme noktasında çaba gösteren ülkelere de vahşice saldırmaktadırlar. Sadece ekonomiyi değil, taşeron olarak kurguladıkları küresel terör örgütlerini, tarihte kalmış anlaşmazlıkları, dil, din, ırk dahil bulabildikleri her türlü argümanı kullanmaktalar. Dünyanın yeni güç merkezlerinden olmak isteyenler karşı koymaya çalışmakta, diğerleri güç merkezinin kendilerinde kalmasını sağlamaya çalışmaktadır. Bir yanda G7’ler E7’leri baskılayıp kontrol altında tutmaya çalışırken, diğer yanda Atlantik ile Asya/Pasifik arasında yeni bir dünya düzeni için büyük bir savaş yaşanıyor. Rekabetin temel parametrelerinin değiştiği bir ortamda, doğru politikaları, doğru stratejileri, doğru modelleri hayata geçiren ülkeler başarıdan başarıya koşacaklar, gerekli zihinsel dönüşümü hayata geçiremeyen, doğru politika ve modellere odaklanamayan ülkeler ise ’başarısızlık abidesi’ olarak dünya tarihine işleneceklerdir. Türkiye ise, küresel düzende bu ölçüde bir yeniden yapılanmanın dolu dizgin yaşandığı bir konjonktürde, sahip olduğu jeo-stratejik avantaj ve kabiliyetlere bağlı olarak, hem kritik önemde fırsatlarla, hem de kritik önemde tehdit ve risklerle karşı karşıya. Bu da, Türkiye için üretim ve reel sektör dostu bir büyüme modeli, yüksek katma değere dayalı ihracat ve ülke ekonomisinin dışa bağımlılığın azaltılması gibi pek çok ev ödevimiz olduğuna işaret ediyor. Geçtiğimiz 20 yılı, Türkiye ekonomisi açısından 1’inci nesil ekonomik reformlarda önemli başarılara imza atarak geçirdik. Bugün, küresel rekabetin parametreleri değişirken, 2’nci ve 3’üncü nesil reformlara ağırlık vermemiz gerektiği yeni bir dönemin başlangıcındayız. Türkiye ekonomisinin bugün ve geleceği adına, stratejik sektörlerde yatırımların hızlandığı, yatırımların finansmanı adına yepyeni modellerin devreye girdiği, sermaye piyasasının derinleştiği, ulaştırma, lojistik, enerji gibi vazgeçilmez başlıklarda pek çok çalışmayı, pek çok adımı değerlendiriyoruz. Bu süreç, binlerce yıldır üretimin ve ticaretin beşiği konumunda olan Çukurova’dan da yeni başarı hikayeleri çıkarmamız gerektiği anlamına geliyor. Türkiye’nin dünyanın yakın geleceği adına, başta tarım ve gıda arz güvenliği ve enerji güvenliği olmak üzere, ’sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde öne çıkan başlıklarda önemli roller üstlenebileceği fırsatlarla karşı karşıyayız. Bu doğrultuda, üretim, ticaret ve finansman alanlarındaki konvansiyonel yaklaşımları bir kenara bırakarak, Türkiye ekonomisi için dijitalleşme ve bilgi ekonomisine dayalı yeni bir ekosistem oluşturmamız gerekiyor.”


Konuşmanın ardından Gazeteci Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dr. Şeref Oğuz ve Habertürk Yazarı Abdurrahman Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı, “2019 Küresel ve Bölgesel Belirsizliklerin Ortasında Türkiye Ekonomisi” konulu panel gerçekleştirdi. Panelde, dünyanın küreselleşmeden kaynaklanan ekonomik ve jeopolitik değişiminden bahsedildi.



Prof. Dr. Daron Acemoğlu kaliteli büyümeyi anlattı


Zirvenin son bölümünde ise ‘Dünyada En Çok Alıntı Yapılan İlk 10 Ekonomist’ arasında gösterilen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, "Global Ekonomide 2019 Beklentileri ve Türkiye" konusuyla katılımcılarla buluştu. Türkiye ekonomisinin geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Acemoğlu, ‘Yüksek Kaliteli Büyüme” ile ilgili sunum gerçekleştirdi. Acemoğlu, GSMH’nın istihdam artışına etkisi, sanayi, ticaret ve farklı sektörlerdeki çalışanların yeteneklerini doğru kullanabilecekleri istihdam büyümesine yol açıp, iş sağlanması, belli bir gruba değil tüm grubu etkisi altına alacak ücret artışı, eğitim ve sağlık yatırımların doğru yapılmasının yüksek kaliteli büyümenin ana unsurlarından olduğuna değindi. Suudi Arabistan ve Rusya’nın son yıllarda çok hızlı büyüdüğünü, ancak bu büyümenin kaliteli olmadığını belirten Acemoğlu, Avrupa ve ABD’deki büyümenin de kalitesiz olduğunu ifade etti. Ülkelerin kendine has zorlukları olduğunu dile getiren Acemoğlu, "Bu zorluklar otomasyon, kurumsal yenileşme, krediye bağlı büyüme ve bunun ortaya çıkardığı problemler ve uluslararası gelişmeler. Aslında 2019 yılındaki mevcut yüksek kaliteli büyüme oranlarından, geleceğin problemlerini tartışmak pek de olası bir şey değil. Bugün birçok insan en kreatif ve devrimsel dönemden geçtiğimizi düşünüyor. Nano teknoloji, yapay zeka, kominikasyondaki gelişmeler gerçekten insanın başını döndürüyor. Ancak bu gelişmelerin kalitesi tartışmaya çok açık bir konu. Kaliteli büyümenin tek yolu var. Doğru adımlar atmak ve aynı zamanda üretkenliği artırmak. Teknolojiyi mutlaka kullanıp, üretimde yararlanmanız gerekir. Yüksek kaliteli büyüme için teknolojiyi doğru kullanmanız lazım. Bunun için de iyi bir eğitime ihtiyacınız var. Teknoloji ve eğitim, otomasyona rağmen yüksek kaliteli büyüme sağlar" diye konuştu.


Çin’in son 10 yılda yaşanan büyümeyi devlet kredileri sayesinde elde ettiğini, kredileri teknolojik yatırımlarda kullandığını bildiren Acemoğlu, Türkiye’deki kredilerin ise yatırımlardan çok inşaat sektörüne gitmesini eleştirerek, şunlaro söyledi:


"Türkiye’de 2009’dan beri sanayide yatırım artışı yok. Hep inşaat. Ekonominin tek büyümesi inşaat olamaz. Öyle olursa büyüme bir tek tüketime gider, inşaata gider ve sanayide artışa etkisi olmaz. Krediyle büyüyen ekonomi yapısal doğruları bulamazsa, birkaç sene büyür, sonra problemler ortaya çıkar. Sağlıklı büyümek istiyorsak, eğitime, sağlığa, sanayiye, teknolojiye yatırım yaparak büyüyebiliriz. Doğru teknolojileri alıp, doğru kullanırsak yüksek kaliteli büyüme başarılabilir. Üretim ve kaliteli büyüme demokrasi için de güzel bir şey. Demokrasi genelde büyümeyle geliyor. Bunun nedenleri de reform ve yatırım."


Sunumun ardından Prof. Dr. Acemoğlu’na hediyesini Sözlü ve Sakarya birlikte takdim etti. Zirveye katılanlar, Prof. Dr. Acemoğlu’na kitaplarını imzalatarak öz çekim yaptılar.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.
Bayburt Bayburt’ta 4 kişinin yaralandığı trafik kazası güvenlik kamerasına yansıdı Bayburt’ta iki otomobilin çarpıştığı ve 4 kişinin yaralandığı trafik kazası, güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza, Bayburt merkez Tuzcuzade Mahallesi, Sıla Kent Konutları önünde meydana geldi. Kazada ikisi sürücü olmak üzere toplam 4 kişi yaralandı. Camları, aynaları paramparça olan, kaput kısmı tamamen hurdaya dönen iki aracın karıştığı kaza ise etrafta bulunan iş yeri güvenlik kameralarına yansıdı. Bayburt merkez Köprülü Kavşak yönüne seyir halinde bulunan 69 AG 003 plakalı otomobil, şehir merkezi istikametine gelen 69 AS 030 plakalı otomobile dönüş yaptığı esnada çarptı. Çarpmanın etkisiyle yoldan çıkan otomobil etrafta marketin, evlerin bulunduğu yola devrildi. 69 AS 030 plakalı otomobil içerisinde bulunan 1’i sürücü 3 kişi, 69 AG 003 plakalı otomobildeki sürücü yaralandı. Market çalışanlarının ve etraftan geçen vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Devrilen otomobilde sıkışan bir kişi ve diğer 2 yaralı araçtan çıkarıldı, sağlık ekiplerince yaralılara ilk müdahaleleri olay yerinde yapıldı. Yaralılar ambulanslarla Bayburt Devlet Hastanesine tedavileri yapılmak üzere götürüldü. Hurdaya dönen otomobil, olay yerine çağrılan çekici yardımıyla yoldan kaldırıldı. İş yeri güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedilen görüntülerde, anayoldan gelen 69 AG 003 plakalı kırmızı aracın, hatalı dönüş yapan 69 AS 030 plakalı araca sert bir şekilde çarptığı görüldü.
Erzincan Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor Erzincan’da meslek lisesi öğrencileri okulun bahçesindeki serada fide yetiştiriciliği yaparak hem öğreniyor hem de ekonomiye katkı sunuyor. Tarım bölümü öğrencileri, serada teorik eğitimlerini uygulama fırsatı buluyor. Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile kurulan seralarda sebze fidesi üretim faaliyeti 2020 yılında başlayarak Tarım Alanı öğretmen ve öğrencileri tarafından kurulduğu yıl 30 bin sebze fidesi üretimi gerçekleştirildi. 2021 yılında Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitim yapıldığı için, sebze ve aromatik bitki fidesi üretim faaliyetleri öğrencilerin okulda olmaması nedeniyle Tarım Alanı öğretmenleri tarafından yapıldı. Okul serasının üretim kapasitesi, pandemi olmasına rağmen, 2021 yılında iki katına çıkarılarak 60 bin adet fideye ulaştı. 2022 yılında ise mevcut serada tam kapasiteye ulaşılarak 90 bin sebze ve aromatik bitki fidesi üretildi. 2023 yılında da serada 95 bin fide üretimi yapıldı. Bu sene ise 110 bin fide üretimi yapıldı. Serada, domates, biber, hıyar, kabak, kavun, karpuz, lahana, patlıcan ve 3 cins aromatik bitki olarak reyhan, kekik, fesleğen üretimi olmak üzere toplamda 35 farklı tür fide üretimi yapılıyor. Üretimde yerelde halkın lezzet olarak en çok tercih ettiği ata tohumları kullanılmaya özen gösterilirken, ticari anlamda üretim yapmak isteyenler için yüksek verimli hibrit türlerin de üretimi gerçekleştiriliyor. Kullanılan tohumların genelde ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 30 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticiler için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı vatandaşlardan oldukça rağbet görüyor. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tuba Bakartepe, “Biz derste gördüğümüz teorik işlemleri serada uygulayabiliyoruz. Serada fidelerimizi yetiştiriyoruz. İlaçlaması, gübrelemesi, sulaması hep bizim elimizden geçiyor. Organik gübreyle kendimizin yetiştirdiği fideleri halkımıza sunuyoruz.” dedi. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı Abdullah Çiftçi’de, “Okulumuzun üretim üssü olan seramızdayız. Bu serada öğretmen ve öğrencilerimizle 100 binin üzerinde fide üretilmiş durumda. Kullanılan tohumların genelinin ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 20 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticilerimiz için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı halkımızın talebi fazla olmaktadır. Ayrıca üretilen fideler sosyal projeler dahilinde ihtiyaçlı ailelere ücretsiz olarak verilerek, öğrencilerimiz nezaretinde söz konusu ailelerin üretim faaliyeti yapmaları ve ailelerin geçimlerine katkı sağlamaları hedeflenmektedir." dedi.