SAĞLIK - 09 Ekim 2019 Çarşamba 11:47

Antidepresandan değil, depresyonun kendisinden korkun

A
A
A
Antidepresandan değil, depresyonun kendisinden korkun

Psikiyatri Uzmanı Dr.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Yunus Emre Sönmez, ruhsal durumda yaşanan olumsuzlukların birçok bedensel hastalığı ya tetiklediğini veya sürdürücü bir faktör olarak rahatsızlığın iyileşmesini güçleştirdiğini belirterek, "Bu nedenle antidepresan ilaçlardan korkmak yerine depresyonun kendisinden korkmak daha akla yatkındır” dedi.


Medline Adana Hastanesi Dr. Yunus Emre Sönmez, antidepresan ilaçların artık insanların ev gezmelerinde bile birbirlerine tavsiye ettikleri bir ilaç haline geldiğini ve yalan yanış bilgilerin yayıldığını ifade ederek, “Antidepresanlar ve antipsikotikler gibi psikiyatrik ilaçların çoğu bağımlılık yapma potansiyeli taşmaz. Hipnosedatifler olarak adlandırdığımız alprazolam, lorazepam, diazepam içerikli ilaçlar, ülkemizde kontrole tabi olarak satılan ve yeşil reçete ile temin edilen bazı ilaçların ise bağımlılık potansiyeli olabileceği düşünülmektedir. Bu ilaçların dahi doktorun önerdiği doz ve sürede kullanılması halinde bağımlılık yapma ihtimali yok denecek kadar azdır” diye konuştu.



Yanlış bilgi zarar veriyor


Antidepresan kullanan bazı hastalarda ilacın ani olarak kesilmesi ile sersemlik, baş ağrısı, uyuşukluk, terleme, bulantı, huzursuzluk ve duygulanımda ani değişiklikler görülebildiğini belirten Dr. Sönmez, bu belirtilerin ortaya çıkmasının ise antidepresanların bağımlılık yaptığı yönündeki yanlış inanışı güçlendirebildiğini söyledi. Bu tür bilgi kirliliğinin özellikle internet ortamında ya da kişinin kendi sosyal çevresinde hızla yayılarak antidepresan kullanımı ve depresyon gibi önemli bir rahatsızlığın tedavisini sekteye uğratabildiğini ifade eden Dr. Sönmez, “İlacın ani olarak kesilmesi ile oluşan bu belirtiler bağımlılık değil kesilme belirtileridir ve ilacın kandaki konsantrasyonunun hızla düşmesi sonucu ortaya çıkar. Oysa ki ilacın doktor kontrolünde ve dozunun yavaşça azaltılarak kesilmesiyle bu durumun önüne rahatlıkla geçilebilir” şeklinde konuştu.



İlaçtan değil depresyondan korkun


Modern psikiyatride kullanılan antidepresan ilaçların hastayı uyutarak ya da uyuşturarak sorunları unutturan, duyguları bastırarak insanları hissizleştiren ilaçlar olarak anılır hale gelmesinin giderek yaygınlaştığına dikkati çeken Dr. Sönmez, şöyle devam etti:


"Antidepresan ilaçlar beyinde bozulan nörokimyasal metabolizmayı düzenleyerek etkisini gösterir ve depresyon belirtilerini azaltırlar. Bedensel hastalıklar için kullanılan ve etkisi kanıtlanmış birçok ilaç gibi etki gösteren bu ilaçlara ön yargılı yaklaşmak ve depresyon tedavisini geciktirmek depresyon süresinin uzamasına neden olmaktadır ki bu durum ilaç yan etkilerinden çok daha sıkıntılı durumlara yol açmaktadır. Bugün artık net olarak bilinmektedir ki ruhsal durumda yaşanan olumsuzluklar birçok bedensel hastalığı ya tetiklemekte veya sürdürücü bir faktör olarak rahatsızlığın iyileşmesini güçleştirmektedir. Bu nedenle antidepresan ilaçlardan korkmak yerine depresyonun kendisinden korkmak daha akla yatkın."



İntihara sebep olmaz


Antidepresan ilaçlarla ilgili bir diğer yaygın inanışın da intihara yol açabildiği düşüncesi olduğunu söyleyen Dr. Sönmez, “Hatta bu bilgi ilaç prospektüslerine de geniş şekilde girmiş durumda. Ancak antidepresan ilaçlar normal koşullarda kişiyi intihara yöneltmez. Hiç intihar düşüncesi olmayan bir insanın antidepresanlar ile aklına intihar etme fikri sokulmasının imkanı yoktur. Yapılan son çalışmalar, antidepresan kullanımı ile depresyon hastalarında intihar oranının azaldığını bize göstermiştir. Fakat ne yazık ki bütün klinik araştırmalara, önlemeye yönelik stratejilere ve gelişen tedavilere rağmen intihar, günlük pratiğimizde bir halk sağlığı sorunu olarak hala varlığını sürdürmektedir. İntiharların yüzde 80-90 gibi yüksek bir oranda depresyon ile birlikte bulunması ve bu hastaların büyük olasılıkla ilaç kullanması nedeniyle antidepresanlar ile intihar arasında yanlış bir ilişki kurulmuş durumdadır. Sonuç olarak intihar, antidepresan ilaçlarla değil depresyonun kendisi ile ilişkilidir, ilaçlar intihara neden olmaz” dedi.



Uzmanından destek isteyin


Psikiyatrik hastalıkların ve ilaçların toplum için her zaman ilgi çekici olduğunu ve bunun da etkisiyle yanlış bilgilerin çeşitli kanallar üzerinden çok hızlı bir şekilde yayılabildiğini ifade eden Dr. Yunus Emre Sönmez, “İnternet çoğu zaman hayatımızı kolaylaştırsa da özellikle bu gibi konularda bir araştırma yapıldığında bilgi kirliliği ile karşılaşılması çok olası bir durum. Bu nedenle psikiyatrik hastalığı olduğunu düşünenlerin muhakkak bir ruh sağlığı profesyonelinden yardım istemesi, bilmediği ya da merak ettiği konularla ilgili destek alması gerekir. Kulaktan dolma bilgiler tedaviye ulaşmayı ve sürdürmeyi güçleştirir. Psikiyatrik ilaçların etki ve yan etkileriyle ilgili öznel tecrübelerden yola çıkarak genellemelere ulaşmak mümkün değildir. Her ilacın olabileceği gibi psikiyatrik ilaçların da kimi zaman yan etkileri görülebilmektedir. Söz konusu ilaçların psikiyatri uzmanı kontrolünde kullanılmasının hayati önem taşıyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.